HMK'nun 119/1-e maddesi uyarınca; şikayetçi, iddiasının dayanağı olan bütün vakıaları şikayet dilekçesinde göstermek zorundadır. Aynı Kanun'un 25. maddesi hükmüne göre de; hakim, şikayet dilekçesinde bildirilen vakıalarla bağlı olup; ileri sürülmeyen maddi olayları kendiliğinden gözetemez. İlk derece mahkemesince; borçlu şirket açısından, şikayet dilekçesinde, ödeme emri tebligatının usulsüz olduğunu ileri sürmediği halde, borçlunun şikayet dilekçesinde dayandığı vakıaların dışına çıkılıp, re'sen dikkate alınacak hususlar kapsamında da olmayan ödeme emrinin borçluya usulüne uygun tebliğ edilmediğinden davacıların davasını yasal süresi içinde olduğundan bahisle davanın esasının incelendiği görülmektedir. Somut olayda, takip borçlusu şirkete ödeme emri 16/08/2019 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen imzaya itiraz yasal süreden sonra 23/03/2020 tarihinde ileri sürülmüştür....
Davalı alacaklı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; ödeme emri tebliğinin usulüne uygun olarak yapıldığını, borçlunun icra dairesine 30/12/2021 tarihinde borca itiraz dilekçesi sunduğunu, itiraz dilekçesinden yaklaşık 3,5 ay geçtikten sonra iş bu şikayeti yaparak tebligat işlemine itiraz ettiğini, dolayısıyla usulsüz tebliğ şikayetinin süresinde olmadığını, ayrıca şikayet edenin borca ve kefalet ilişkisine yönelik beyanlarını da kabul etmediklerini, usulsüz tebligata ilişkin şikayette bu hususların dilekçeye yazılmasına anlam veremediklerini, tüm bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Hırsızlık HÜKÜM : Davanın düşmesi Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03/02/2009 tarihli ve 2009/12 sayılı kararında da açıklandığı üzere; 5271 sayılı yasanın 231. maddesindeki hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları koşullu düşme niteliğinde sonuç doğuran kararlardan olup temyize tabi olmadıkları ve ancak itiraz edilebilen kararlardan oldukları, bu kapsamda itiraz mercii tarafından ancak CMK'nın 231. maddesinde öngörülen şekli koşulların oluşup oluşmadığı yönünde sınırlı bir inceleme yapma yetkisi bulunduğu, dolayısıyla itiraz üzerine merciince ya itirazın kabulüne ya da reddine karar vermesi gerektiği,buna karşın itiraz mercii tarfından işin esasına girilmek suretiyle zaman aşımı nedeniyle düşme kararı verilmesi mümkün olmadığı halde yazılı şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, katılan ......
icra takibini öğrendiği tarihten sonra zamanı içerisinde haksız takibe itiraz ettiğini, dosyadan ne zaman feragat edildiğinden haberi olmadığını, mahkemenin yargılamaya devam ederek şikayet ve itiraz yönünden esas hakkında karar vermesi gerektiğini, ilk derece mahkemesinin vekalet ücreti ve masraflar konusunda kararı hukuka aykırı ve yanlış bir karar olduğunu, kötü niyet tazminatına, vekalet ücretine ve masraflar hakkında lehlerine bir karar verilmesi gerektiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir....
Sokak No:2 İç Kapı No:11 Bodrum/MUĞLA" adresine gönderildiğini ancak bila tebliğ iade edildiğini, daha sonra tebligatın TK'nın 21/2 madesine göre tebliğ edildiğini ancak bu tebligatın usule uygun olmadığını, davacının 28/07/2022 tarihinde tesadüfen icra dosyasından haberdar olduğunu, tebligatın yasanın aradığı şartları taşımadığını, tebligat zarfının da açık mavi renkte olmadığını, takibe konu borca ve tüm ferilerine itiraz ettiklerini belirterek tebliğ tarihinin 28/07/2022 olarak düzeltilmesine, borca itirazlarının kabulüyle takibin durdurulmasına karar verilmesini istemiştir....
Şeklindeki düzenleme nazara alındığında, davacının dava dilekçesinde takibe konu senedin bir kısmını banka havalesiyle kalan kısmını da elden ödediği yönündeki kabulü sonrası borcun İİK'nun 170/a-3 maddesi gereğince kabul edildiği, bu haliyle kambiyo vasfı şikayetinin dinlenemeyeceği anlaşıldığı, imzaya itiraz dışındaki diğer bütün itirazlara borca itiraz deneceği, ödeme itirazı, sıfat itirazı, senedin teminat senedi olduğu itirazı vs. borçlunun borcu olmadığına ilişkin itirazı, takip konusu senedin karşılıksız olduğu, hatır senedi olduğu, teminat senedi olduğu, anlaşmaya aykırı doldurulduğu, kambiyo senedinde tahrifat yapıldığı, borçlunun senedin düzenlendiği tarihte temyiz kudretine sahip olmadığı, mirası reddetmiş olduğu veya mirasın hükmen reddedilmiş olduğu gibi sebeplere dayandığı, dava dilekçesi incelendiğinde dava, İİK 169/a maddesi kapsamında kambiyo senetlerine ilişkin takipte borca itiraz niteliğinde olup, İİK'nun 169/a maddesi uyarınca; borca itiraz halinde, borcun olmadığının...
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Davacının maaş kesintisinin düzenli olarak takip dosyasına ödenmesi nedeni ile zaman aşımının gerçekleşmeyeceğini, takip dosyasına yatan paranın kabulünün icra işlemi olarak nitelendirilmesi gerektiği borçlunun aradan uzun bir zaman geçmesinden sonra zaman aşımı itirazında bulunmasının zaman aşımı itirazından feragat olarak nitelendirilmesi gerektiğini, davanın dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığını, davanın süresinde açılmadığını belirterek davanın reddine, alacağın %20 inden az olmamak üzere tazminatın tahsiline ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI;12.09.2013- 26.09.2016 tarihleri arasında bonoya ilişkin 3 yıllık zaman aşımı süresini kesen işlem yapılmadığı, maaş haczi kesintilerinin icra takip işlemi olmaması nedeni ile zaman aşımını kesmeyeceği gerekçesi ile davanın kabulüne, zaman aşımı nedeni ile icranın geri bırakılmasına karar verildiği anlaşılmıştır....
Somut olayda, ödeme emrinin davacı borçluya 07/06/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davacı borçlunun yasal beş günlük süreden sonra, 31/01/2020 tarihinde şikayet yoluna başvurduğu ve borca itiraz ettiği anlaşılmakla davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken takibin iptaline karar verilmesi doğru olmamıştır. Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine kamu düzeni yönünden yapılan incelemeye göre ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olmadığı anlaşılmakla, HMK'nın 353/1- b/2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmiştir. HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)1- Davalının istinaf başvurusu üzerine kamu düzeni yönünden yapılan incelemeye göre 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1- b/2 maddesi uyarınca İzmir 11....
ve şikayet hakkını kullanabileceğini, bu durumda davanın reddine dair kararın hatalı olduğunu, diğer taraftan dava dilekçesine bakıldığında icra dosyası kapsamında yetkiye, imzaya, borca ve tüm ferilerine ayrıca zamanaşımı itirazında bulunduklarının görüleceğini, dilekçenin sonuç kısmına bakıldığında; dosya kapsamında usulsuz tebligatlar nedeniyle kesinleşen icra dosyasında; tüm usulsuz tebligatlar yönünden ; usulsuz tebligat nedeniyle icra dosyasını öğrenme tarihi olan 24.07.2019 tarihi tebliğ tarihi olarak kabul edilmesi talebiyle yetkiye,imzaya,borca ve tüm ferilerine ayrıca zamanaşımı itirazında bulunduklarının görüleceğini, borcu kabul anlamına gelmemek kaydıyla; zamanaşımı itirazlarının zaten yenileme emrine de itiraz niteliğinde olduğunu, bir an için mahkemenin görüşünün kabul edileceği farzedilse dahi; yerel mahkemenin bahsettiği yenileme emrine itiraz niteliği taşıyan dava dilekçesinin d bendinde anlattıkları icra dosyasının 2010 yılında yenilenmesine dair zamanaşımı itirazlarının...
Bu durumda, davacı yenileme emrinin tebliğ edildiği 03/08/2010 tarihinden itibaren İİK'nın 16/1. maddesinde belirtilen yasal yedi günlük süre içinde icra mahkemesine şikayette bulunmadığından, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine yönelik şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi, ödeme emrinin tebliğinden itibaren belirli yasal süre içerisinde yapılması gereken itiraz ve şikayetlerin öncelikle yasal süre içerisinde ileri sürülüp sürülmediğinin tespit edilmesi, süresinde ileri sürülmediğinin kabulü halinde süre aşımından reddi, kanunun süreye tabi kılmadığı hususlara yönelik itiraz ve şikayetlerin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı, şekilde şikayet ve yetki itirazının kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. Diğer taraftan, şikayette HMK'nın 30, İİK'nın 18/3. maddeleri gözetilerek duruşma açılmadan karar verilmesi olanaklı ise de, bu durum davalıya tebligat çıkarılmaksızın doğrudan karar verilebileceği anlamına gelmez....