Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı vekili 09/07/2018 tarihli davaya cevaplarımız ve delillerin arzıdır konulu dilekçesinde zaman aşımı definde bulunmuştur. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu yürürlükte iken süresinden sonra yapılan zamanaşımı def'ine davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa (suskun kalınmışsa) zamanaşımı def'i geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süresinden sonra yapılan zamanaşımı def'inin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı define davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı defi dikkate alınmaz....

Yine kararda zaman aşımı defi dikkate alınarak 17.07.2016 öncesinin zaman aşımına uğradığı değerlendirmesi yapılmıştır. Öte yandan davacı, ıslah dilekçesinde zaman aşımı defi dikkate alarak 02.04.2018 tarihinden ve sonrası için bir hesaplama yaparak bulduğu tutarı ıslaha konu yapmıştır. Davalının ise ıslaha karşı beyan dilekçesinde zaman aşımı definde bulunduğu anlaşılmaktadır. Şu halde ıslaha karşı zaman aşımı defi yönünden mahkemece bir değerlendirme yapılarak hasıl olacak neticeye göre bu kalemde kabul görecek ise hüküm altına alınması gereken tutar tereddütsüz şekilde tespit edildikten sonra, infazda tereddüt uyandırmayacak ve dosya kapsamı ile de çelişkili olmayacak şekilde bir hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli olmamıştır....

Dosyadaki yazılara,hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere, bu delillerin takdirinde isabetsizlik görülmemesine ve özellikle davacının ödenmemiş bir kısım işçilik alacaklarının bulunması nedeniyle feshin haklı nedene bağlı oluşu dikkate alındığında kıdem tazminatına hükmedilmesinin isabetli oluşuna, yapılan işin niteliği ve tanık anlatımları dikkate alındığında fazla çalışma sürelerinin dosya kapsamına uygun oluşuna ek raporda ıslaha karşı zaman aşımı defi değerlendirilmemiş ise de mahkemece resen yapılan hesaplama doğrultusunda zaman aşımı dikkate alınmak suretiyle hüküm kurulmuş olmasına göre usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılan hükme yönelik davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK 'nın 353/1- b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş, açıklanan sebeplerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

Mahkemece,davanın kısmen kabulüne,itirazın kısmen iptaline,takibin 10.106,29 TL üzerinden devamına ve icra tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesi üzerine,karar davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına göre davalılar vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Davalılar vekilinin zaman aşımı define yönelik temyiz itirazlarına gelince; Davacı 11.9.2009 tarihli takip talebinde 2004 yılı Mart ayı ila 2008 yılı Şubat ayları arasındaki kira parasının tahsili isteminde bulunmuştur. Davalılar vekili cevap dilekçesinde zaman aşımı definde bulunmuştur. Kira alacakları için zaman aşımı süresi BK'nun 126/1 maddesi uyarınca 5 yıldır. Takip tarihi olan 11.9.2009 tarihi itibariyle takip konusu bazı aylar kiraları 5 yıllık zamanaşımına uğramıştır....

    Yasal 5 günlük süreden sonra yapılan itirazın süre yönünden reddine dair mahkeme kararı doğru olmuştur. 3- Zaman aşımı defi yönünden Dairemizce yapılan incelemede, icra dosyasının incelenmesinde, davalı alacaklı tarafından davacı borçlu T1 aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlandığı, örnek 10 ödeme emri tebligatının davacı borçluya 11/03/2013 tarihinde tebliğ edildiği, takibin kesinleşmesinden önce zaman aşımı itirazı İİK'nun 168/3. maddesine göre 5 günlük süreye tâbi olup süresinde itirazda bulunulmadığından zaman aşımı itirazının reddi gerekir. Kaldı ki, takip dayanağı senet incelendiğinde, vade tarihinin 15/02/2013 olduğu, 3 yıllık zaman aşımı süresi içinde takibi 05/03/2013 tarihinde başlatıldığı da görülmektedir....

    Şirketince haksız olarak feshedildiği, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, haftada dört saat fazla mesai yaptığı, milli bayramlarda çalıştığı, ücretlerinin ödenmediği, asgari geçim indirimi ve ücret alacağı olduğu, davacının yargılama sırasında 29.04.2011 tarihinde taleplerini ıslah ettiği, 02.05.2011 tarihli duruşmada ıslah dilekçesinin okunduğu, davalı vekilinin ıslah dilekçesini inceleyip beyanda bulunmak üzere süre istediği, takip eden celsede zaman aşımı def'inde bulunduğu, zaman aşımı def'inin davacı tarafça kabul edilmediği, ıslah dilekçesi duruşmada okunmakla davalı yanın zaman aşımı def'inin, davacı tarafça kabul edilmediğinden dikkate alınmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar, süresi içinde davalı ... Cihazları Tic. San. Ltd. Şirketi vekilince temyiz edilmiştir. ......

      vekili, zamanaşımı defi ile husumet itirazında bulunduklarını, müvekkillerinin ibra edildiklerini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı ... vekili, davanın birbiri ile bağlantısı olmayan olaylar birleştirilerek açıldığını, bu nedenle tefrikinin gerektiğini, davacının iddialarının doğru olmadığını, zaman aşımına uğradığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı ... ve ... vekili, zamanaşımı defi ile husumet itirazında bulunduklarını, esas yönünden de reddi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı ..., davacının iddialarının doğru olmadığını savunarak davanın esastan reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı ... vekili, zaman aşımı definde ve dilekçesinin usulüne uygun olmadığı itirazında bulunduklarını, kredi teminatının da yeterli olduğunu savunarak davanın reddin istemiştir. Davalı ......

        Hal böyle olunca, birleşen davada yukarıda sözü geçen maddenin öngördüğü 10 yıllık zaman aşımı süresinin gerçekleştiği ortadadır. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara ve özellikle, anılan içtihadı birleştirme kararına aykırı biçimde, birleşen ek davanın zaman aşımı süresinin geçmesinden sonra açıldığı göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Yapılacak iş, 20.08.2007 tarihli ıslah dilekçesinin konusunu oluşturan maddi tazminat istemlerinin, 14.09.2004 tarihli dava dilekçesi ile dava yöneltilen davalılar ... ile ... bakımından bozmadan sonra ıslah yapılamayacağından, 2010/149E sayılı birleşen ek davadaki maddi tazminat istemlerinin süresinde zaman aşımı defi-inde bulunan davalılar ... ve ... ile ... Un İmalat Kuru Bakliyat Gıda Maddeleri Yem Hay Nak. San Tic Ltd Şti bakımından zaman aşımı nedeniyle reddi ile davalılar ... ve ... bakımından 14.09.2004 tarihli dava dilekçesi, davalı ......

          Yerel Mahkemece davanın zaman aşımı nedeni ile reddine karar verilmiş bulunmaktadır. Bu karara karşı davacılar vekili istinaf kanun yoluna başvurmuş olup, yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkemece verilen kararın bozulmasını talep ettiği anlaşılmıştır. Dairemizce, zaman aşımı sorunu nedeni ile öncelikle davalı T14 açısından yapılan incelemede; İşbu davalı kredi veren kuruluş olup, davalıya yönelik menfi tespit ve istirdat davası açılmış bulunmaktadır....

          E) Gerekçe: 1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalıların aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Davacı tarafında verilen 05.02.2010 tarihli ıslah dilekçesine karşı davalılar tarafından süresinde zaman aşımı definde bulunulmasına karşın mahkemece davalıların ıslah dilekçesine karşı yaptığı zaman aşımı defi değerlendirilmeden karar verilmesi hatalıdır. 3- İmzası inkar edilmeyen ve miktar belirtilen kıdem tazminatı hesap pusulalarındaki miktarların mahsup edilmemesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. F) Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 04.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            UYAP Entegrasyonu