Maddesi gereğince davalının Mahkememize yapmış olduğu yetki itirazının reddinin gerektiği , davalı tarafça zaman aşımı definin ileri sürüldüğü , dava konusu edilen alacağın alım satım sözleşmesinden kaynaklanan bir alacak niteliğinde olup BK 125 ( TBK 146 ) maddesi gereğince 10 yıllık zamanaşımı süresine tabii olduğu , alacak yönünden zaman aşımı süresinin 2004 tarihi itibariyle başladığı ve 05/11/2008 takip tarihi itibariyle söz konusu sürenin dolmadığı , 05/11/2008 tarihi itibariyle kesilen zaman aşımı süresinin TBK 156. Maddesi gereğince ayni tarih itibariyle yeniden başladığı ve 09/11/2015 dava tarihi itibariyle de zaman aşımı süresinin henüz dolmadığı ve davalının zamanaşımı definin de reddinin gerektiği incelenen tüm dosya kapsamıyla anlaşılmış, davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir....
Somut olayda davacı borçlu vekilince sunulan şikayet dilekçesinde takipten 06/10/2020 tarihinde haberdar olunduğu belirtilmiş, yine icra dosyası kapsamında 06/10/2020 tarihli itiraz dilekçesi ile ilamsız takibe karşı takibe, borca, faize ve ferilerine itiraz edilmiş olduğu dikkate alındığında davacının hakkında yapılan takipten en geç 06/10/2020 tarihinde haberdar olduğu, buna göre şikayetin 06/10/2020 tarihinden itibaren 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde yapılması gerektiğinden, şikayetin son günü 13/10/2020 tarihi olmasına rağmen şikayet başvurusunun 19/10/2020 tarihinde yapıldığından usulsüz tebliğ şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddi gerekirken şikayetin kabulüne karar verilmesi isabetsizdir....
Bankasına ait çeki kullanarak faizi ile birlikte ödediğini belirterek borca itirazının kabulüne, karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, vadenin dolduğu tarihten itibaren 10 yıl geçmediği, bu itibarla zamanaşımı itirazı yerinde olmadığı, davacının sunduğu ödeme belgesinde davalı alacaklının temsilcisinin imzasının bulunmadığı, davacı, borcun ...’ye ait çekler aracılığı ile ödendiğini iddia etmiş isede, çeklerin dava konusu borca ilişkin olup olmadığı, tespit edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar vermiş, hüküm borçlu tarafından temyiz edilmiştir. Dava ilamlı takipte ödeme ve zaman aşımı iddiasına ilşkin olup, borçlu yedi günlük yasal sürede takip öncesi ödemeye ilişkin itirazda bulunmuş ve ödemeye ilişkin belgeyi temyiz aşamasında sunmuştur....
Taraflar arasında ...tarihli endüstriyel çamaşır yıkama ve kiralama sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmenin ... yılında davalı tarafça feshedildiği hususları ihtilafsız olup, uyuşmazlık; davacı yüklenicinin sonradan feshedilen bu sözleşme uyarınca davalı iş sahibinden icra takip tarihi itibariyle alacağının bulunup bulunmadığı ve davanın zaman aşımına uğrayıp uğramadığı hususlarına ilişkindir. Davalı taraf süresinde verdiği cevap dilekçesiyle zaman aşımı definde bulunmuş, taraflar arasındaki sözleşme tarihi ve fesih tarihi de göz önüne alındığında olayda uygulanması gereken kanun hükümlerinin 818 sayılı BK hükümleri olduğu, yine zaman aşımı hükümlerinin de 818 sayılı BK 126/4 maddesi uyarınca 5 yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğu, ......
İcra Hukuk Mahkemesinin 2018/1206 Esas sayılı dosyasına ilişkin kararı sunarak borca itiraz ettiği, tüm hacizlerin kaldırılmasını talep ettiği, icra müdürlüğünce 22/07/2019 tarihli kararla mahkeme kararının kesinleşmiş olması halinde takibin borca itiraz nedeniyle durdurulmasına, masraf verildiğinde hacizlerin fekkine karar verildiği görülmektedir. İstanbul 1....
Bu sebeplerle kararı temyiz eden şikâyetçi ... ile şikayet olunan ... vekillerinin temyiz istemleri İİK’nun değişik 365/son madde hükmü gereğince reddedilmelidir. 3) Birleşen dosyada şikayetçi ... vekili temyizi yönünden; Şikayet, hacizde sıra cetveline ilişkindir. İcra ve İflâs Kanunu'nun 142'nci maddesine göre sıra cetveline itiraz davaları kural olarak genel mahkemelerde görülür. İtiraz yalnız sıraya ilişkin ise, görev İcra Mahkemesi'nindir. (İİK.m.142/son) Somut olayda, şikayetçi ..., kendi sırasına itirazı yanında ayrıca şikayet olunanın alacağının miktarına, dolayısıyla alacağın esasına da itiraz ettiğine göre, davanın genel mahkemede görülmesi gerekir. İcra Mahkememesi'nce, birleşen dosya yönünden görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, esasa girilerek yazılı şekilde hüküm oluşturulması bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle asıl dosyada şikayet olunan ...'...
Mahkemece davalının geçerli bir itirazı bulunmadığı, itirazda ifade edilmek istenenin icra memur muamelesine karşı şikayet olarak da yorumlanabileceği bu nedenle itiraz geçersiz kabul edildiğinden itirazın kaldırılması talebinin reddine, davalının tahliyesine karar verilmiş ise de; davalının itirazında icra dosyasındaki asıl alacak ve ferilerine itiraz ettiği anlaşılmaktadır. Bu niteliği ile davalının itirazı borca itiraz niteliğinde olup icra müdürlüğünce de takibin durdurulmasına karar verilmiştir. İcra takibine itiraz varsa itiraz kaldırılmadan tahliye kararı verilemez. Bu nedenle davalının itirazı incelenip sonucuna göre karar verilmek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır....
nun 35. maddesine göre tebliğ edildiği, borçlu vekilinin 04/11/2015 tarihinde icra müdürlüğüne yaptığı borca, faize ve ödeme emri tebliği usulsüzlüğüne ilişkin başvurusunun, müdürlükçe 06/11/2015 tarihinde süresinde itiraz edilmediği gerekçesiyle reddine karar verildiği, yine borçlu vekilinin aynı gerekçelerle 20/11/2015 tarihinde icra müdürlüğüne itirazda bulunduğu ve icra mahkemesine de şikayette bulunduğu anlaşılmıştır. Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiası, İİK'nun 16. maddesi kapsamında şikayet olup, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca, öğrenme tarihinden itibaren yedi günlük sürede icra mahkemesine yapılmalıdır....
Somut olayda, her ne kadar ödeme emrine ilişkin tebligatın Tebligat Kanunu'nun 17. maddesine aykırı olarak borçluya tebliğ edildiği görülmüş ise de, borçlu vekilinin 12.08.2015 tarihinde icra müdürlüğüne verdiği dilekçe ile borca itiraz etmesi nedeniyle TK'nun 32. maddesi gereğince en geç bu tarihte tebliğ işlemine muttali olduğunun kabulü gerekeceğinden, 27.08.2015 tarihinde icra mahkemesine yaptığı şikayet İİK'nun 16/1. maddede öngörülen yasal yedi günlük süreden sonradır. O halde, mahkemece istemin süre aşımı nedeniyle reddi gerekirken, esası incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.09.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Oluş ve kabule göre; borçlu itirazını beş günlük hak düşürücü süreden sonra yaptığı için İİY’nin 169. maddesi gereğince borca itirazın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Borçlunun itirazı işin esası incelenmeden süreden dolayı reddedildiği için İİY 169/a-6. maddesi gereğince borçlu tazminata mahkûm edilmemiştir. Borca itirazın beş günlük yasal süreden sonra yapılması nedeniyle İİY’nin 168/5. maddesi gereğince süre aşımı nedeniyle reddine " dair karar verildiği görülmüştür....