Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İmar uygulamasının dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanaksız kalacağı ve Türk Medeni Kanununun 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği, bu durumda açılacak kadastral parselin ihyası davası sonucunda, dayanaksız kalan (illetten mücerret) kaydın iptali ile kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyası şeklinde karar verilmesi gerekeceği kuşkusuzdur. İmar uygulamasıyla tesis edilen kanuni ipoteğin dayanağı da idari işlem olup, bu idari işlemin iptaliyle ipotek tesisinin de illetten mücerret, yani "yolsuz" hale geleceği ve iptal edilmesi gerektiği açıktır. Ne var ki; lehine ipotek tesis edilen davalıların hakkı, kadastral parseldeki mülkiyet hakkına dayalıdır ve imar uygulamasıyla oluşturulan imar parselinin, dayanak idari işlemin iptaliyle sicil kaydının yolsuz hale gelmesi nedeniyle, davalıların, kadastral parselin ihyası suretiyle mülkiyet hakkına kavuşacağı tartışmasızdır....

Böylesi bir durumda da, kadastral parseldeki mülkiyet hakkına dayalı olarak imar parselinde tesis edilen kanuni ipotek, ancak kaydın eski hale getirilmesi (kadastral parselin ihyası) durumunda terkin edilebilir. O halde; bütün bu açıklamalar doğrultusunda, davanın reddine," şeklinde hüküm kurulmuştur....

Her ne kadar tapuya güven ilkesi gereği, ipotek bedelinin tapuda belirtilen miktarla sınırlı kalınacağı kabul edilsede davaya konu ipotek tarafların serbest iradeleriyle değil aksine devlet eliyle kanundan kaynaklanan zorunlu durumlar sebebiyle tesis edilmiş olduğu için Yargıtay kanuni ipotek bedelinin, taşınmazın dava tarihindeki değerine göre hesaplanarak ipoteğin kaldırılması gerektiğini belirtmiştir.(EK-4) Yukarıda açıklamaya çalıştığımız üzere; yerel mahkemenin kararının onanması halinde, müvekkil davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden yargılama giderleri ile vekalet ücretinin dava sonunda davacı tarafa yükletilmesine, İstinaf incelemesinin DURUŞMALI olarak yapılmasına, Dava konusu edilen kanuni ipoteğin değerinin bilirkişi ve keşif incelemesi sonucu yeniden hesaplanmak üzere bozulmasına ya da ipotek bedelinin güncellenmesi davası açmak için tarafımıza süre verilmesine, İzmir 15....

Her ne kadar tapuya güven ilkesi gereği, ipotek bedelinin tapuda belirtilen miktarla sınırlı kalınacağı kabul edilsede davaya konu ipotek tarafların serbest iradeleriyle değil aksine devlet eliyle kanundan kaynaklanan zorunlu durumlar sebebiyle tesis edilmiş olduğu için Yargıtay kanuni ipotek bedelinin, taşınmazın dava tarihindeki değerine göre hesaplanarak ipoteğin kaldırılması gerektiğini belirtmiştir.(EK-4) Yukarıda açıklamaya çalıştığımız üzere; yerel mahkemenin kararının onanması halinde, müvekkil davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden yargılama giderleri ile vekalet ücretinin dava sonunda davacı tarafa yükletilmesine, İstinaf incelemesinin DURUŞMALI olarak yapılmasına, Dava konusu edilen kanuni ipoteğin değerinin bilirkişi ve keşif incelemesi sonucu yeniden hesaplanmak üzere bozulmasına ya da ipotek bedelinin güncellenmesi davası açmak için tarafımıza süre verilmesine, İzmir 15....

Bu dosyada ipoteğin terkinine ilişkin işlemin hukuka uygun olduğuna dair mahkemenin karar verdiği ve buna göre de ipoteğin terkin edildiğine dair Belediye Encümeni'nin karar aldığına ilişkin iddialar mevcut olup bu dosya ve belediye yazılarının getirtilmesi gerekir. İdare Mahkemesindeki karardan sonra taşınmazın kadastral parsele dönüşüp dönüşmediğinin ve üzerinde halen ipotek mevcut olup olmadığının Tapu Müdürlüğü ve Belediyeden sorularak durumun netleştirilmesi gereklidir . Kabule göre ise dava konusu ipotek imar ipoteği olmakla ve kanuni ipotek olmakla yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesi hatalıdır. Mahkeme tarafından son tapu kayıtları getirtilerek, taşınmazın kadastral parsele dönüşüp dönüşmediği, taşınmaz üzerinde halen ipoteğin mevcut olup olmadığı Tapu Müdürlüğü ve Belediyeden sorulmalıdır. Ayrıca ipotek bedeli depo ettirilmeden ipoteğin terkinine karar verilmesi de hatalı niteliktedir....

Bu dosyada ipoteğin terkinine ilişkin işlemin hukuka uygun olduğuna dair mahkemenin karar verdiği ve buna göre de ipoteğin terkin edildiğine dair Belediye Encümeni'nin karar aldığına ilişkin iddialar mevcut olup bu dosya ve belediye yazılarının getirtilmesi gerekir. İdare Mahkemesindeki karardan sonra taşınmazın kadastral parsele dönüşüp dönüşmediğinin ve üzerinde halen ipotek mevcut olup olmadığının Tapu Müdürlüğü ve Belediyeden sorularak durumun netleştirilmesi gereklidir. Kabule göre ise dava konusu ipotek imar ipoteği olmakla ve kanuni ipotek olmakla yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesi hatalıdır. Mahkeme tarafından son tapu kayıtları getirtilerek, taşınmazın kadastral parsele dönüşüp dönüşmediği, taşınmaz üzerinde halen ipoteğin mevcut olup olmadığı Tapu Müdürlüğü ve Belediyeden sorulmalıdır. Ayrıca ipotek bedeli depo ettirilmeden ipoteğin terkinine karar verilmesi de hatalı niteliktedir....

Bölge adliye mahkemesince, ipoteğin 20/11/2017 tarihi itibarıyla terkin edildiği, ......

    ye taşınmazı ipotek olarak verdiğini, davalı ... lehine yapılan tescil işleminin, kooperatif üyeliğinden istifa etmesi nedeniyle hukuki dayanağını yitirerek, yolsuz tescil niteliğini kazandığını, yolsuz tescil nedeniyle iptal edilen tapu kayıtlarının eski hale iade edildiğini, yolsuz tescile dayanarak hak kazanılması olanaklı olmadığından ipotek ve benzeri kayıtların da iptali gerektiğini, davalı bankanın, taşınmazın üyelik ilişkisinden kaynaklı olduğunu ve üzerine ipotek konulduğu sırada henüz kat mülkiyetine geçilmediğini kendi yaptığı ekspertiz incelemesiyle öğrendiğini, üyenin, kooperatife olan borçlarını ödemede güçlük çektiğini bildiğini, bu durumu bile bile taşınmazın üzerine ipotek koyduğunu, davalı, ... ile kooperatif arasındaki ilişkiyi bildiğini ve bilmesi gerektiğini, davalı tarafın iyi niyetli olmadığını, iyi niyet iddiasında bulunmasının yasal şartlarının da bulunmadığını, davalının lehine verilen ipoteğin iptali gerektiğini, Yargıtay'ın içtihadında da belirttiği gibi asıl...

      Dava, kanuni ipoteğin paraya çevrilmesi talebinden ibarettir. "...Davalı yararına 13.01.1989 tarihinde tesis edilen kanuni ipotek 230.000,00 ETL bedellidir İpoteğin imar uygulaması nedeniyle davalının malik olduğu taşınmazdan bir miktarının davacı taşınmazına ilavesi zaruretinden kaynaklandığı görülmektedir .Bu nedenle imar uygulama cetvellerinden davalı taşınmazından kaç metrekare yer alındığı tespit edilerek ,kanuni ipotek bedelinin alınan bu miktar taşınmazın dava tarihindeki değerine göre belirlenmesi gerekir .Zira kanuni ipotekler tarafların serbest iradeleriyle değil kanundan kaynaklanan zorunlu durumlar sebebiyle tesis edilir..." (Yargıtay Kapatılan 14. Hukuk Dairesi'nin 26.10.2021 tarihli 2021/516 Esas, 2021/2339 Karar sayılı içtihadından alınmıştır.)....

      nin kullanmış olduğu genel kredi sözleşmesine teminat olmak üzere ipotek borçlusu olarak İpekyolu Tapu Müdürlüğü’nde 1174 Ada No, 169 Parsel No, 16 Cilt 1499 Sayfa ve sırasında kayıtlı taşınmazı üzerine 380.000 TL bedelli ipotek tesis edildiğini, müvekkilinin borç muaccel hale gelmeden evvel davalı bankaya ipotek borcuna karşılık olarak tüm ödemelerini yaptığını ve bu ödemelere istinaden davalı bankanın 10.01.2018 tarihli fek yazısıyla İpekyolu Tapu Müdürlüğünde ipotek terkin işlemi gerçekleştirildiğini, müvekkilinin borcu tamamen ödemiş olduğu gerek güncel tapu kaydındaki bilgilerden gerekse de bankadaki müşteri kayıtlarından açıkça görülmesine rağmen davalı bankanın müvekkilinin ipotek bedeli olan 380.000 TL üzerinden hala borçlu olduğu iddiasıyla Ankara 23....

      UYAP Entegrasyonu