Hal böyle iken tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi ve bu hatalı kusur tespitine bağlı olarak davacı kadının maddi ve manevi tazminat isteklerinin reddedilmesi doğru değildir. 3-Mahkeme tarafından davacı kadının eşit kusurlu olduğu gerekçesi ile yoksulluk nafakası talebi reddedilmiştir.Yukarıdaki bentte açıklanan sebepler ile boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkek daha fazla kusurludur. Tarafların ekonomik ve sosyal durumları değerlendirilerek yoksulluk nafakası konusunda hüküm kurulması gerekirken kusur durumu gerekçe gösterilerek yoksulluk nafakası talebinin reddi doğru olmamıştır. Kaldı ki, eşit kusurlu eş lehine de yoksulluk nafakasına hükmedilebilir....
Açıklanan sebeple, davacı kadın lehine uygun miktarda maddi ve manevi tazminat (TMK m. 174/1-2) takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. 4-Davacı kadın vekili lehine davanın kabulü nedeniyle boşanma karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, 1.500,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. 5-Mahkemece, davacı kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmiş ise de; davacı kadının öğretmen, davalı erkeğin ise polis memuru olduğu, tarafların gelir düzeylerinin aynı olduğu ve davacı kadının kendisini yoksulluktan kurtaracak düzeyde yeterli ve düzenli gelirinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesi koşulları davacı kadın lehine gerçekleşmemiştir....
Davacı kadın vekili tarafından yerel mahkeme kararına karşı, yoksulluk ve iştirak nafakası miktarlarının düşük olduğu yönünde istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmakla; yerel mahkemece tarafların tespit olunan ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu oluşu, evlilikte geçen süre, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları, paranın satın alma gücü ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında, hükmedilen yoksulluk ve iştirak nafakası miktarlarının az olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin nafaka miktarlarına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile, yerel mahkeme kararının hüküm bölümünde bulunan iştirak nafakasına ilişkin 5. maddesi ile yoksulluk nafakasına ilişkin 6.maddesinin tedbir nafakası bölümünden sonra gelen kısımlarının kaldırılmasına, buna göre yeniden hüküm kurularak davacı kadın ve müşterek çocuk yararına uygun miktarda yoksulluk ve iştirak nafakasına hükmedilmesi gerektiği kanaat ve düşüncesiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Temyiz Sebepleri ... kadın vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; ortak çocuklar lehine hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası ile kadın lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ve maddî, manevî tazminat miktarları yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında ortak çocuklar lehine hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası ile kadın lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ve maddî, manevî tazminat miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. 2....
Mahkemece iştirak ve yardım nafakası taleplerinin kısmen kabulüne yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş olup, hüküm yoksulluk nafakası yönünden hatalı bulunarak, Dairemizin 21.06.2016 tarih, 2016/6286-9615 E-K sayılı ilamı ile bozulmuştur. Mahkemece, “bozmaya uyulmuş ise de; davacı kadının gelir durumunun yoksulluk sınırının üstünde olduğu ve davalı ile gelir durumunun birbirine yakın olduğu gerekçesiyle karşı davanın kabulü ile yoksulluk nafakasının kaldırılmasına daha önce iştirak ve yardım nafakalarına ilişkin hükme yönelik temyiz itirazları Yargıtay tarafından reddolduğundan bu hususlarda karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiştir. Bu defa hükmü, davacı yoksulluk nafakası yönünden; davalı iştirak ve yardım nafakaları yönünden temyiz etmiştir. 5219 ve 5236 sayılı yasalar ile HUMK.nun 427.maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 01.01.2017 tarihinden itibaren 2.270 TL'ye çıkarılmıştır....
lehine hükmedilen yoksulluk nafakası miktarı az olduğu, çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakası miktarının da az olduğu, boşanma sebebiyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile erkek vekilinin vekâlet ücretine, kadın vekilinin kusur belirlemesi, iştirak ve yoksulluk nafakalarının miktarı ile reddedilen maddî ve manevî tazminat taleplerine yönelik istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle çocuk lehine aylık 750,00 TL iştirak nafakasına kadın yararına aylık 750,00 TL yoksulluk nafakası ile 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata, karşı davada vekâlet ücretine yönelik B-12 bendin hükümden çıkarılmasına karar verilmiş, tarafların sair istinaf taleplerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan...
Davacı kadın tarafından 21.05.2007 tarihinde açılan boşanma davasında manevi tazminat ve yoksulluk nafakası talep edilmiştir. Manevi tazminat (TMK m. 174/2) talebinin evlilik birliği devam ederken gerçekleşen olaylara dayalı olduğu anlaşılmaktadır. Boşanma kararı tarafların anlaşmalarına dayandığına göre, davacının boşanmadan sonra, boşanma sebebiyle artık manevi tazminat ve yoksulluk nafakası talep etmesi mümkün değildir. Taraflar arasında anlaşmalı olarak boşanmaya karar verilmiş olması durumunda, boşanmanın mali sonuçlarına ilişkin aralarındaki ihtilafı nihai olarak çözdükleri ve ilişkilerini tasfiye ettiklerinin kabulü gerekir. Bu itibarla anlaşmalı boşanmadan sonra artık boşanma sebebiyle manevi tazminat ve yoksulluk nafakası istenemeyeceği nazara alınmadan, davacı yararına manevi tazminata (TMK m. 174/2) ve yoksulluk nafakasına (TMK m. 175) hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. 3-Tarafların müşterek çocuğu M....
Ancak, müşterek çocuklar lehine hükmedilen iştirak nafakası miktarlarının az olduğu anlaşıldığından, kadının bu konudaki istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararının iştirak nafakasına ilişkin hüküm fıkralarının kaldırılmasına, çocuklar lehine aylık 1.250'şer TL iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekmiştir....
Somut olayda, mahkemece davacı lehine 1.320,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yoksulluk nafakası talebi ve iştirak nafakası talebi açısından ayrı ayrı 1.320,00'şer TL vekalet ücretine hükmedilmiştir....
Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamıştır. 3-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre küçüğün ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece Medeni Kanunun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. 4-Mahkemece tarafların mali ve sosyal ekonomik durumları araştırılmadan, davalı-davacı kadının çalıştığı yönündeki iddiaya bağlı olarak yoksulluk nafakası isteği reddedilmiştir. Tarafların mali ve sosyal durumları etraflıca araştırılarak sonucuna göre davalı-davacı kadının yoksulluk nafakası isteği hakkında karar verilecek yerde, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir....