Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile borçlu tarafından süresi içinde yetkiye, borca ve faize itiraz edildiği, çekin keşide yerinde İstanbul yazılı olması sebebiyle takibin yetkili yerde başlatıldığı, borca itiraz konusunda İİK'nın 169/a maddesinde sayılı belgelerle borcun olmadığının ispatlanamadığı, mahkeme dosyasında alınan ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporuna göre talep edilen faiz miktarı ve oranının yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuran Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı borçlu vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B....

    - K A R A R - Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine kambiyo senetlerine özgü yolla takip yaptığını ve takibin kesinleştiğini, ancak asıl alacağa uygulanan faiz miktarının takip hukuku ve yasalara aykırılık teşkil ettiğini iddia ederek icra takibinde istenen 5.337.69 YTL tutarındaki faiz borcunun bulunmadığının tespiti ile davalının tazminata mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında, davanın asıl borca değil faiz borcuna ilişkin olup, davacının konuya ilişkin bir şikayeti varsa icra hukuk mahkemesinde dava açması gerektiğini, bu konuda menfi tespit davası açılmasının mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir....

      Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; İİK’nun Onaltıncı Bab'ında düzenlenen bir kısım suçlar bakımından şikayet hakkının doğması için bu suçların niteliği gereği icra takibinin kesinleşmesi gerektiği, icra takibi kesinleşmeden yapılacak şikayetin, henüz doğmamış bir hakkın kullanımı niteliğinde olacağı ve icra takibinin sonradan kesinleşmesinin de bu şikayeti süresinde ve usulüne uygun yapılmış bir şikayet konumuna getirmeyeceği cihetle; Ödeme emrinin borçlu şirkete 20.02.2014 tarihinde tebliğ edildiği, Borçlu şirket yetkilisi tarafından 26.02.2014 tarihinde borca itiraz edildiği, takibin durduğu, alacaklı tarafından itirapzın iptali davası açıldığı, itirazın iptaline ilişkin kararın henuz kesinleşmediği dolayısı ile henüz takip kesinleşmeden 09/03/2016 tarihinde şikayette bulunulduğunun anlaşılması karşısında, şikayet tarihi itibariyle kesinleşmiş bir takip bulunmadığından, CMK'nun 223/8. maddesinde soruşturma...

        DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Tüm dosya kapsamı uyarınca; Uyuşmazlık, bonoya dayalı kambiyo takibinde (davacı T1 yönünden) ödeme emrinin usulsuz tebliği şikayetine, senedin kambiyo vasfına yönelik şikayete, yetkiye ve borca itiraza ilişkindir. HMK'nun 297/2 maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi usulen zorunludur....

        Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı taraf her iki müvekkil açısından icra emrinin tebliğ tarihini 10/10/2019 olduğunu bildirerek borca itirazda bulunmuş ise de, kanunda belirtilen 5 ve 7 günlük şikayet ve borca itiraz sürelerinin dava açılış tarihi olan 06/11/2019 tarihi itibariyle geçmiş olduğu anlaşılmakla, davanın süre aşımı nedeniyle reddine" şeklinde karar verilmiştir....

        Somut olayda 30.08.2018 keşide tarihli bonoda düzenleyenin adının yanında Silivri\İstanbul yazdığı vadesinin 30.01.2019 olduğu bu haliyle düzenleme yeri ve vade tarihinin bulunduğu görülmüştür. Bedel kaydının ise bononun zorunlu unsurlarından değil seçimlik unsurlarındandır. Bonoda bedel kaydının olmaması bononun kambiyo vasfını etkilemez. Alacaklı tarafından keşideci ve kefil verene karşı yürütülen icra takibinde keşideciye karşı protesto çekilmemiş olması senedin kambiyo vasfını etkilemeyeceği protesto çekilmeden de senedi düzenleyen kişiye karşı icra takibi yapılabileceğinden unsurları tam olan bonoya karşı açılan borca itiraz ve kambiyo şikayeti davasının reddine " dair karar verildiği görülmüştür....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takipte, borçlunun icra mahkemesine başvurarak borca itiraz ettiği, mahkemece istemin süre yönünden reddine karar verildiği görülmektedir. İİK'nun 168/5. maddesi gereğince; kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde yetkiye ve borca itirazın (5) günlük süre içinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Somut olayda, borçluya, ödeme emrinin 17/02/2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun borca itirazını ise 20/02/2015 tarihinde yaptığı anlaşılmaktadır....

          Mahkemece, alacaklının itirazın iptali davası açabilmesi için yetkili icra dairesinde takip başlatması gerektiği, davacının faturalara ve faturalarda belirtilen ticari malların davalıya satışı ile ilgili satım temel ilişkisine dayandığı, davalı tarafından icra takip dosyasında yetkiye ve borca itiraz edildiği, taraflar arasındaki akdi ilişkinin devam ettiğine ilişkin dosya kapsamında somut net delil bulunmadığı, yetkili icra dairesinde yapılmış bir icra takibi bulunmadığı gerekçesiyle dava şartı gerçekleşmediğinden davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından borçlu aleyhine çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığı, borçlu tarafından icra mahkemesine başvurularak yetkiye itiraz edildiği, yetki itirazının mahkemece kabul edilerek takip dosyasının yetkili Karaman İcra Müdürlüğü'ne gönderildiği, yetkili icra dairesinden gönderilen ödeme emrinin tebliğinden itibaren süresi içerisinde borçlunun bu kez imzaya ve borca itiraz ettiği, mahkemece, yetkisiz icra müdürlüğünce çıkartılan ödeme emrinden sonra borçlunun yetki itirazı dışındaki diğer itirazlarını sunmadığından itiraz hakkını kaybettiği...

              Tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafından mükerrer takip şikayeti ile birlikte borca itirazda bulunulduğu, ayrıca sözleşme gereğince davacının borçlu bulunmadığının ileri sürüldüğü, bu itirazların niteliği itibariyle borca itiraz mahiyetinde olduğu, takibin ilamsız takip olduğu göz önüne alındığında, takibin şekline göre uygulanması gereken İİK 62/1 maddesi gereğince borca itirazların icra müdürlüğüne yapılması gerekip, borçlunun itirazlarını, icra dairesi yerine icra mahkemesine bildirmiş olması fuzuli bir işlem olup, yanlış merciye yapılan başvuru hukuki sonuç doğurmaz....

              UYAP Entegrasyonu