Dava konusu icra takip dosyasının incelenmesinde; davacının faturaya dayalı ilamsız icra takibi başlattığı, ödeme emrinin davalı borçluya 30.06.2009'da tebliğ edildiği, davalının süresi içinde, 06.07.2009'da ödeme emrine itiraz ettiği, ancak masraf verilmediğinden borçlunun itirazının alacaklıya tebliğ edilmediği, icra müdürlüğü tarafından takibin durdurulması yönünde bir karar da verilmediği, 31.12.2009 da dosyanın takipsizlik nedeni ile işlemden kaldırıldığı, alacaklı vekilinin 27.09.2011'de yenileme talebinde bulunduğu, aynı tarihte yenileme dilekçesinin borçluya tebliğine ve borcun 7 gün içinde ödenmesi ihtarını içeren yenileme emrinin borçluya tebliğine karar verildiği, yenileme emrinin 02.12.2011'de tebliğ edildiği, borçlunun süresi içinde, 09.12.2011'de yenileme emrine ve borca itirazda bulunduğu anlaşılmaktadır....
nun 114/ç maddesi gereğince kesin yetki kuralının dava şartı olduğu ve HMK.'nun 115. maddesi gereğince dava şartlarının mahkemece re'sen dikkate alınması gerektiğini açıkladıktan sonra HMK.'nun 14/2 maddesindeki kesin yetki kuralına değinilmiş ve taraflar arasındaki sözleşmede İstanbul İcra Daireleri ve Mahkemeleri'nin yetkili kılınmasına dikkat çekilerek HMK.'nun 17. maddesi gereğince bu belirlemenin de kesin yetki şartı olduğu gerekçesiyle mahkemenin yetkisizliği nedeniyle ve dava şartı yokluğundan davanın usul yönünden reddine, talep halinde dava dosyasının yetkilMahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiş ve bu karar davalı vekilince temyiz edilmiştir. HMK.'nun 14/2 maddesinin taraflar arasındaki ilişkide uygulanması mümkün olmayan bir kesin yetki kuralı olduğu açık olduğu gibi, taraflar arasındaki sözleşmede HMK.'nun 17. maddesi gereğince yer alan yetki şartı da munhasır yetki şartı olup kesin yetki şartı değildir. HMK.'...
- K A R A R - Davacı vekili, davalı aleyhine kambiyo senetlerine özgü iflas yolu ile takip yaptıklarını, davalıya ödeme emri tebliğ edilmesine rağmen her hangibir ödeme yapmadığı gibi ödeme emrine itiraz da etmediğini ileri sürerek, davalının iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalının ödeme emrine itiraz etmemesi üzerine işbu davanın açıldığı, davada alınan bilirkişi raporuna ve verilen depo emrine davalı tarafından itiraz edilmediği gibi depo emrinin de yerine getirilmediği gerekçesiyle, davalının iflasına karar verilmiştir. Kararı davalı temyiz etmiştir. Dava dilekeçesi her ne kadar davalı asıla tebliğ edilmiş ise de bilahare davalı vekil ile temsil olunmuş ancak sonrasında vekilin istifası üzerine istifa dilekçesi ve ön inceleme duruşması günü davalı asıla gönderilmiş fakat tebligatın bila tebliğ iade edildiği görülmüştür....
Bu açıklamalara göre yetkili İstanbul Anadolu 13 İcra Müdürlüğünce yeni bir ödeme emri düzenlenmeyip, yetkisizSeydişehir 1.İcra Müdürlüğünce düzenlenen ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Bu durum İİK. nun 60.maddesi hükmüne açıkça aykırılık teşkil etmekte, anılan madde hükmüne göre düzenlenmiş geçerli bir ödeme emri bulunmadığından borçlu hakkında takibe devam imkanı bulunmamaktadır. Yetkisiz Seydişehir 1 İcra Müdürlüğü'nce borçluya tebliğ edilen örnek 7 ödeme emri üzerine, borçlunun yetki itirazının Mahkeme tarafından kabulü ile artık bu ödeme emri ve borçlunun yetki itirazı dışındaki itirazları geçersiz hale gelmiştir. Takip dosyası kendisine gönderilen yetkili İstanbul Anadolu 13 İcra İcra Müdürlüğü'nce, İİK.nun 60. maddesine göre takip talebine uygun olarak yeniden ödeme emri düzenlenmesi ve borçluya tebliği zorunludur....
Esasına kayıtlı dosyası ile davalı-borçlu aleyhine Genel Haciz Yoluyla ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının ödeme emrine itiraz etmesi sonucunda icra takibinin durduğunu beyanla davalının itirazlarının haksız ve kötü niyetli olması nedeniyle iptaline ve takibin devamına ve yine takibe konu alacağın likit olması hususu göz önünde bulundurularak davalı aleyhine %20den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; .... İcra Müdürlüğü ... E. Sayılı dosyasında icra müdürlüğünün yetkisine de itiraz edildiğini, ancak davacının usule uygun olarak müvekkili şirkete yetkili icra dairesinden ödeme emri göndermediğini, ödeme emrine itirazı beklemeden müvekkili şirket aleyhine işbu davanın ikame edildiğini, usule uygun bir icra takibi bulunmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle huzurdaki davanın reddi gerektiğini, müvekkil şirketin merkezinin bulunduğu adresin ... Köyü, ... ... Mevkii ... ......
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki belgeler okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre aşağıdaki bent dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2- 6183 sayılı Kanunun “Ödeme emri” başlıklı 55. maddesinin ilk fıkrasında; kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; “Ödeme emrine itiraz” başlığını taşıyan 58. maddesinin birinci fıkrasında; kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiş olup, “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının...
İcra takibi yetkisiz icra dairesinde yapılmış, borçluda ödeme emrine itiraz ederken ayrıca yetki itirazında bulunmamışsa bununla icra dairesinin yetkisini kabul etmiş sayılır.Ancak yetkisiz icra müdürlüğünde takip yapılması itirazın iptali davasında yetki kuralını etkilemez. Bu durumda itirazın iptali davasında yetkili mahkeme, HUMK.nun 9 ve 21 maddeleri gereğince davalının ikametgahı ve kaza yeri olan Kartal Mahkemesi yetkili bulunduğundan işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde mahkemenin yetkisizliğine karar verilmesi doğru değildir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı ... Sigorta A.Ş vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ... Sigorta A.Ş'ye geri verilmesine 26.2.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı borçlu vekili süresi içinde vermiş olduğu itiraz dilekçesinde alacaklıya borçları olmadığını belirterek borca ve ferilerine itiraz etmiş, Mahkemece davada dayanılan 1.8.2010 başlangıç tarihli kira sözleşmesini CHP adına 12.8.2010 tarihli yetki belgesi ile imzalayan Rıfat Turuntay Nalbantoğlu'na verilen yetki belgesinin 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 71.maddesine uygun düzenlenmediği, bu nedenle davalı siyasi partinin borçtan sorumlu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. İcra takip dosyasında ve davada dayanılan 1.8.2010 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli kira sözleşmesi ve bu sözleşmenin dosyada mevcut 12.8.2010 tarihli yetki belgesine istinaden CHP adına İzmir İl Başkanı Rıfat Turuntay Nalbantoğlu tarafından imzalandığı hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır....
a kullandırılan ticari kredinin teminatı olarak davalı yanca taşınmaz ipoteği verildiğini, ödemelerdeki aksama nedeniyle hesabın kat edilerek ihtarname keşide olunduğunu alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, kredi sözleşmesinde yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olarak belirlendiğini beyan ederek yetki itirazında bulunmuştur. Mahkemece, kredi sözleşmesinde yetkili icra dairesi ve mahkeme olarak İstanbul İcra Daireleri ve Mahkemeleri'nin yetkili olduklarının belirlenmiş olduğu ve icra takibinin süresinde yapıldığı dolayısıyla yetkili icra dairesinde icra takibi yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Alacaklı tarafından Ümraniye İcra Dairesi'nin 2011/4800 esas ile başlatılan icra takibinde, borçlu taraf kendisine tebliğ olunan ödeme emrine, süresi içinde sadece borca itiraz etmiş olup icra dairesinin yetkisi kesinleşmiştir....
Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur. " hükmünü içerdiğini, dilekçede beyan ettikleri tarihin dikkate alınması gerekirken vekaletname ibraz edilen tarihin esas alınmasının açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, takibin dayanağı çekte muhatap bankanın bulunduğu yerin İkitelli/İSTANBUL, borçlu adresinin Esenyurt/İSTANBUL olduğunu, İcra takibinin İstanbul Çağlayan Adliyesi'nde açıldığını, yetkili icra dairelerinin, HMK. m.6 maddesi gereğince borçlunun yerleşim yerinin Esenyurt olması nedeniyle Büyükçekmece İcra Daireleri olduğunu, İİK.m.58 uyarınca; "Alacak belgeye dayanmakta ise, belgenin aslının veya alacaklı yahut olan bu ödeme emrine konu dayanak belgelerin tebliğ edilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ödeme emrinin iptalini gerektirdiğini, takip yetkisiz icra dairesinde başlatıldığından, ödeme emri tebligatının usulsüz olarak yapılmasından ve ödeme emrine dayanak belgelerin tebliği yapılmadığından yerel mahkemece davanın kabulü gerekmekte iken davanın reddine...