Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ın Düşüncesi: Ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davalarda, Mahkemelerce, öncelikle, ödeme emriyle takip edilebilecek aşamaya gelmiş, kesinleşmiş bir kamu alacağının bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiğinden; para cezasının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinde, ödeme emrine konu para cezasına karşı, Gümrük Kanununda öngörülen usullere uygun olarak itiraz edilip edilmediği; itiraz edilmiş ise, vaki itirazın reddine dair kararın tebliğinden itibaren işlemeye başlayan bir aylık ödeme süresinin dolup dolmadığı; itirazın reddi kararına karşı dava açılıp açılmadığı hususlarının araştırılarak elde edilecek sonuca göre karar verilmesi gerekirken, olayda; ödeme emrine konu para cezasına ilişkin ceza kararının, 19.8.2003 tarihinde, davacı Şirkete tebliği üzerine başlayan idari ve yargısal süreç ve aşamaları araştırılmaksızın, aynı olay nedeniyle yapılan gümrük ve katma değer vergisi ek tahakkuklarına vaki itirazın reddine dair işleme karşı açılan davada verilen karara atıfta bulunularak...

    Dava konusu icra takip dosyasının incelenmesinde; davacının faturaya dayalı ilamsız icra takibi başlattığı, ödeme emrinin davalı borçluya 30.06.2009'da tebliğ edildiği, davalının süresi içinde, 06.07.2009'da ödeme emrine itiraz ettiği, ancak masraf verilmediğinden borçlunun itirazının alacaklıya tebliğ edilmediği, icra müdürlüğü tarafından takibin durdurulması yönünde bir karar da verilmediği, 31.12.2009 da dosyanın takipsizlik nedeni ile işlemden kaldırıldığı, alacaklı vekilinin 27.09.2011'de yenileme talebinde bulunduğu, aynı tarihte yenileme dilekçesinin borçluya tebliğine ve borcun 7 gün içinde ödenmesi ihtarını içeren yenileme emrinin borçluya tebliğine karar verildiği, yenileme emrinin 02.12.2011'de tebliğ edildiği, borçlunun süresi içinde, 09.12.2011'de yenileme emrine ve borca itirazda bulunduğu anlaşılmaktadır....

      Davacı kiralayan vekili tarafından 01/01/2021 başlangıç tarihli kira akdine dayalı olarak başlatılan icra takibinde kira ve faiz olmak üzere toplam 5.024,66- TL alacağının tahsili ve kiralananın tahliyesi istenmiş olup yasal ödeme süresi ve tahliye ihtarını içeren "Örnek 13" ödeme emrinin davalı borçluya 10/06/2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalının süresinde icra takibine itiraz etmediği, eldeki davanın da ödeme süresinin sona ermesi üzerine yine yasal süresi içerisinde 13/07/2021 tarihinde açıldığı, davalı ödeme emrine itiraz etmemiş olup kira sözleşmesi ve kira bedelinin takip hukuku yönünden kesinleştiği, davalının 30 günlük sürede herhangi bir ödeme belgesi de sunmadığı ve temerrüt olgusunun gerçekleştiği anlaşılmıştır. İİK’nın 269/a maddesinin açık hükmüne göre ödeme emrine itiraz etmeyen borçlu icra mahkemesinde sadece ihtar süresi içinde ödeme yaptığını ileri sürebilir. Takibin kesinleşmesinden önce ödeme yaptığı iddiasını ileri süremez....

      İcra Müdürlüğü'nün 2017/88651 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, davalının yetkiye ve borca itiraz etmesi üzerine, davacı tarafça yetki itirazı kabul edilerek dosyanın yetkili Trabzon İcra Müdürlüğü'ne gönderilmesinin talep edildiği, dosyanın Trabzon İcra Müdürlüğü'ne gönderilerek 2017/23013 esasına kaydedildiği ve borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği, davacı tarafça davalının borçlu olmadığı yönündeki itirazının yerinde olmadığı belirtilerek iş bu itirazın iptali davası açılmış ise de, icra dosyasının incelenmesinde davalının yetkili Trabzon İcra Müdürlüğü'nce gönderilen ödeme emrini tebliğ almasından sonra ödeme emrine itiraz ettiğini gösterir bilgi ve belgenin dosya içinde yer almadığı anlaşılmıştır....

      - K A R A R - Davacı vekili, davalı aleyhine kambiyo senetlerine özgü iflas yolu ile takip yaptıklarını, davalıya ödeme emri tebliğ edilmesine rağmen her hangibir ödeme yapmadığı gibi ödeme emrine itiraz da etmediğini ileri sürerek, davalının iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalının ödeme emrine itiraz etmemesi üzerine işbu davanın açıldığı, davada alınan bilirkişi raporuna ve verilen depo emrine davalı tarafından itiraz edilmediği gibi depo emrinin de yerine getirilmediği gerekçesiyle, davalının iflasına karar verilmiştir. Kararı davalı temyiz etmiştir. Dava dilekeçesi her ne kadar davalı asıla tebliğ edilmiş ise de bilahare davalı vekil ile temsil olunmuş ancak sonrasında vekilin istifası üzerine istifa dilekçesi ve ön inceleme duruşması günü davalı asıla gönderilmiş fakat tebligatın bila tebliğ iade edildiği görülmüştür....

        Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki belgeler okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre aşağıdaki bent dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2- 6183 sayılı Kanunun “Ödeme emri” başlıklı 55. maddesinin ilk fıkrasında; kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; “Ödeme emrine itiraz” başlığını taşıyan 58. maddesinin birinci fıkrasında; kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiş olup, “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının...

          İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararında özetle: "...davacı alacaklı tarafından borçlu aleyhine ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin 26.09.2019 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, borçlu tarafından 26.09.2019 tarihinde “ödeme emrine karşı yetki, husumet ve sair itirazlarımızın sunulmasıdır.” başlıklı itiraz dilekçesi gönderildiği, içerik olarak aralarındaki ticari ilişkiden bahsedildiği akabinde husumet ve yetki itirazında bulunulduğu anlaşılmıştır. İlamsız icra takibine karşı sözlü olarak itiraz edilebileceği gibi dilekçe ile de itiraz edilebilir. İtirazın (dilekçe ile) yazılı yapılması halinde, bu hususta sınırlayıcı yasal bir düzenleme olmadığından, belirli sözcüklerin kullanılması zorunlu değildir. Önemli olan yasal süre içinde şahsen veya yetkili kişiler eliyle itraz iradesinin ortaya konmasıdır....

          İcra takibi yetkisiz icra dairesinde yapılmış, borçluda ödeme emrine itiraz ederken ayrıca yetki itirazında bulunmamışsa bununla icra dairesinin yetkisini kabul etmiş sayılır.Ancak yetkisiz icra müdürlüğünde takip yapılması itirazın iptali davasında yetki kuralını etkilemez. Bu durumda itirazın iptali davasında yetkili mahkeme, HUMK.nun 9 ve 21 maddeleri gereğince davalının ikametgahı ve kaza yeri olan Kartal Mahkemesi yetkili bulunduğundan işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde mahkemenin yetkisizliğine karar verilmesi doğru değildir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı ... Sigorta A.Ş vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ... Sigorta A.Ş'ye geri verilmesine 26.2.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            Esasına kayıtlı dosyası ile davalı-borçlu aleyhine Genel Haciz Yoluyla ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının ödeme emrine itiraz etmesi sonucunda icra takibinin durduğunu beyanla davalının itirazlarının haksız ve kötü niyetli olması nedeniyle iptaline ve takibin devamına ve yine takibe konu alacağın likit olması hususu göz önünde bulundurularak davalı aleyhine %20den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; .... İcra Müdürlüğü ... E. Sayılı dosyasında icra müdürlüğünün yetkisine de itiraz edildiğini, ancak davacının usule uygun olarak müvekkili şirkete yetkili icra dairesinden ödeme emri göndermediğini, ödeme emrine itirazı beklemeden müvekkili şirket aleyhine işbu davanın ikame edildiğini, usule uygun bir icra takibi bulunmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle huzurdaki davanın reddi gerektiğini, müvekkil şirketin merkezinin bulunduğu adresin ... Köyü, ... ... Mevkii ... ......

              Davalı borçlu vekili süresi içinde vermiş olduğu itiraz dilekçesinde alacaklıya borçları olmadığını belirterek borca ve ferilerine itiraz etmiş, Mahkemece davada dayanılan 1.8.2010 başlangıç tarihli kira sözleşmesini CHP adına 12.8.2010 tarihli yetki belgesi ile imzalayan Rıfat Turuntay Nalbantoğlu'na verilen yetki belgesinin 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 71.maddesine uygun düzenlenmediği, bu nedenle davalı siyasi partinin borçtan sorumlu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. İcra takip dosyasında ve davada dayanılan 1.8.2010 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli kira sözleşmesi ve bu sözleşmenin dosyada mevcut 12.8.2010 tarihli yetki belgesine istinaden CHP adına İzmir İl Başkanı Rıfat Turuntay Nalbantoğlu tarafından imzalandığı hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır....

                UYAP Entegrasyonu