Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

den alacaklı olduğunu, bu alacağın ödenmesinin davalı tarafından üstlenildiğini ancak ödemede gecikme olması üzerine alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığını, takibe yetki ve borç yönünden itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, icra takibinin ve davanın yetkisiz yerde açıldığını, henüz alacağın muaccel olmadığını beyan ederek, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, 03.05.2011 tarihli sözleşmede ihtilafların çözümünde ... Mahkeme ve İcra Dairelerinin yetkili olduğunun kararlaştırıldığını bu nedenle davanın yetkisiz mahkemede açıldığı gerekçesiyle, davanın ... Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili bulunduğu gerekçesiyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. İcra takibinde gönderilen ödeme emrine karşı borçlu vermiş olduğu itiraz dilekçesinde icra dairesinin yetkisine itiraz ile birlikte borcun esasına da itiraz etmiştir....

    İtirazın iptali davasının amacı itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamaktır. Bu nedenle davada haklılık durumu takip tarihi itibariyle belirlenmelidir (HGK 16.10.1996,19-601/711). İtirazın iptali davasında takipten önce, takipten sonra ancak ödeme emrine itiraz süresi bitmeden yapılan ödemeler gözetilir. Ancak ödeme emrine itiraz süresinin geçmesinden sonra yapılan ödemeler ise dikkate alınmaz. Bu tür ödemeler kararın infazı sırasında icra müdürlüğünce dikkate alınıp borçtan mahsup edilmelidir. Aksi halde ödeme tarihleri itibariyle takip konusu alacağa faiz yürütülüp, ödemenin öncelikle faize mahsup edilmesinden sonra kalan alacak saptanarak hüküm kurulmalıdır. Bu şekilde yapılacak işlem sonucu bulunan meblağ üzerinden hüküm kurulması infazda tereddüt yaratır. Davacının davadan önce yapılan ödemeler yönünden tüm borç ödenip, infaz edilmediği sürece hukuki yararı bulunmaktadır. Mahkemenin bu yöne ilişkin gerekçesi yerinde olup, hükmün onanması gerekir....

      İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ Mahkemece12/10/2020 gün, 2020/264 E. 2020/474 K.sayılı kararla; "(I). 1- Yetki itirazının KABULÜNE, İstanbul 28. İcra Müdürlüğü'nün 2020/11657 esas sayılı kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip dosyasında, itiraz eden borçlu yönünden İİY’nin 50. ve 169a/1. maddeleri gereğince İCRA DAİRESİNİN YETKİSİZLİĞİNE, 2- Borçlu hakkında düzenlenen ödeme emrinin İPTALİNE, varsa bu ödeme emrine dayanılarak konulan hacizlerin KALDIRILMASINA, 3- Karar kesinleştikten sonra, istem olması durumunda dosyanın itiraz eden borçlu yönünden yetkili icra dairesi olan Gökçebey Nöbetçi İcra Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE, 4- Diğer itirazların işin niteliği gereği yetkili mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE (II). Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, (III)....

      DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 58, 61. maddeleri uyarınca ödeme emri ile birlikte takip dayanağı senet suretlerinin gönderilmediği şikayeti, İİK'nın 169. maddesi uyarınca yetki ve borca itiraza ilişkindir. İzmir 5. İcra Müdürlüğünün 2019/13440 E. Sayılı dosyasının incelenmesinde, davalı alacaklı tarafından davacı borçlu hakkında 5.500,00 TL miktarlı 01/05/2017 tanzim, ilki 15/10/2017 vade tarihli toplam 11 adet bonoya dayalı olarak başlatılan kambiyo takibi olduğu, ödeme emrinin davacıya 04/12/2019 tarihinde tebliğ edildiği, şikayet ve itirazın yasal sürede olduğu anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince davacı borçlunun yetki itirazının kabul edilmesi üzerine Dairemizce yapılan incelemede, 2020/1251 E. 2021/489 K. Sayılı karar ile, "itiraz dilekçesinde yetkili icra müdürlüğü açıkça gösterilmediğinden, HMK’nın 19/2. maddesi uyarınca usulüne uygun bir yetki itirazından söz edilemez....

      Esas sayılı dosyası üzerinden gönderilen ödeme emrine itiraz edildiğini, ancak ödeme emrine itirazda yetki itirazı bulunmadığını, para borçlarında ifa yeri alacaklının yerleşim yeri olduğundan icra takibinde ve davada Zeytinburnu ilçesinin bağlı olduğu Bakırköy Mahkemelerinin yetkili olduğunu, ayrıca, dosyada kesin yetki hali de bulunmadığını, bu çerçevede, Bakırköy Mahkemelerinin ihtilafta yetkili iken, davalıların ikametine göre Manisa Mahkemelerinin yetkili olduğuna ilişkin karar verilmesinin isabetli olmadığını, dahası, dava dilekçesinin davalı ...'ya 22.12.2020 tarihinde, davalı ...'ya ise 12.01.2021 tarihinde tebliğ edildiğini, cevap dilekçesinin ise 19.01.2021 tarihinde her iki davalı adına verildiğini, ... yönünden cevap dilekçesinin süresinde olmamasına rağmen, savunmalar değerlendirilerek yetki itirazının kabulünün isabetli olmadığını beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen yetkisizlik kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir....

        Sayılı kararıyla takibe dayanak belge sureti eklenmediğinden istemin kabulüne, 19.12.2012 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrinin iptaline karar verildiği 16.04.2013 tarihinde borçluya yeni ödeme emri tebliğ edildiği, borçlunun yasal sürede itiraz etmediği anlaşılmıştır. Önce gönderilen ödeme emrinin icra mahkemesince iptali üzerine, yeni ödeme emri tebliğ edilmiş olup, önceki ödeme emri ve buna ilişkin borca itiraz hükümsüz kalmıştır. Bu sebeple 16.04.2013 tarihinde yeni ödeme emrinin tebliği ile beraber süresinde borca itiraz edilmesi, tebligata ve ödeme emrine ilişkin şikayetler varsa bunların ileri sürülmesi gerekmektedir. Aksi takdirde önceki ödeme emrine itiraz üzerine takip durmaya devam etmez ve yeni ödeme emrine itiraz edilmemesi üzerine takibe devam edilir. Ancak 16.04.2013 tarihinde yeni ödeme emrinin tebliğinden sonra borçlu tarafından süresinde borca itiraz edilmediği ve herhangi bir şikayet yoluna başvurulmadığı anlaşılmaktadır....

          İcra Müdürlüğü'nün 2008/14125 sayılı dosyasında davalı borçlunun ödeme emrine itiraz tarihi, dosya içindeki aslı gibi onaylı icra dosyasındaki belgelerden tam olarak saptanamadığından, borçlunun ödeme emrine itiraz tarihini gösterecek icra dosyasının onaylı örneğinin temin edilerek birlikte gönderilmesi için dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, 14.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Ve Tic. A.Ş'ye 25.06.2020 tarihinde, davalı ... Adi Ortaklığı ... İnş. San. Ve Tic. A.Ş.'ye 28.06.2020 tarihinde tebliğ edildiği, ödeme emrine davalıların vekilleri aracılıyla 29/06/2020 tarihinde itiraz ettikleri, itiraz dilekçesinde icra takibinin yetkisiz icra müdürlüğünde başlatıldığını, icra takibinin davalıların merkez adreslerinin İstanbul olması nedeniyle İstanbul'da başlatılması gerektiğini, taraflar arasındaki cari hesap ilişkisi nedeniyle davacıya olan borç miktarının 11.994,50 TL olduğunu ve bu miktarın icra dosyasına ödeneceğini, bu bedel haricindeki ödeme emrinde yazılı olan tüm borçlara itiraz ettiklerini, ayrıca asıl alacağa ve işlemiş faize, ferilerine de itiraz ettiklerini belirttikleri, yapılan itiraz üzerine icra müdürlüğü tarafından takibin durdurulduğu, davalılar tarafından 07.07.2020 tarihinde 11.994,50 TL'nin icra dosyasına yatırıldığı görülmüştür....

              Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; borçlu T1 adına kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatılmış ve sonrasında borçlu tarafa ödeme emri tebligatının 25/10/2021 tarihinde İcra Müdürlüğü tarafından çıkartılmış olduğunu, tebligatın 04/11/2021 tarihinde iade döndüğünü, akabinde borçlu vekili tarafından icra dosyasına vekaletname sunulmuş olduğunu iade dönen ödeme emrinin 21/01/2022 tarihinde e-tebligat yolu ile 21/01/2022 tarihinde teslim edildiğini ve 26/01/2022 tarihinde okunmuş sayıldığını, borçlu vekili tarafından henüz tebligat tebliğ edilmeden hatta tebligat icra müdürlüğünden çıkartılmadan önce 14/01/2022 tarihinde takibe, ödeme emrine ve yetkiye itiraz edilmiş olmasının usul ile yasaya aykırı olduğunu, davacı taraf İran vatandaşı olsa da müvekkil tarafında İran vatandaşı olduğunu ve ana dili farşça olduğundan söz konusu anlaşamama iddialarının tamamen hayatın olağan akışına aykırı ve mesnetsiz iddialardan ibaret olduğunu, davacı tarafın senedin üzerinde yer alan...

              İİK'nun 155.maddesinde "Borçlu iflas yoluyla takibe tabi şahıslardan olup da, alacaklı isterse ödeme emrine yedi gün içinde borç ödenmediği taktirde alacaklının mahkemeye müracaatla iflas talebinde bulunabileceği ve borçlunun gerek borcu olmadığına ve gerek kendisinin iflasa tabi kimselerden bulunmadığına dair itirazı varsı bu müddet içinde dilekçe ile icra dairesine bildirmesi lüzumu ve konkordato teklif edebileceği ilave olunur" İİK'nun 156. Maddesinde, Ödeme emrindeki müddet içinde borçlu tarafından itiraz olunmamışsa alacaklının bir dilekçe ile Ticaret Mahkemesinden iflas kararı isteyebileceği, bu dilekçeye borçlunun ödeme emrine itiraz etmediğini mübeyyin ödeme emri nüshasının raptedilmesi lazım olduğu, borçlu ödeme emrine itiraz etmişse takibin duracağı ve alacaklının bu itirazın kaldırılması ile beraber borçlunun iflasına karar verilmesini bir dilekçe ile Ticaret Mahkemesinden isteyebileceği düzenlenmiştir....

                UYAP Entegrasyonu