Yerleşik yargı uygulaması ile itiraz alacaklı tarafa tebliğ edilmemişse, sair suretlerle itirazın öğrenildiği,itirazdan haberdar olunduğu tesbit edilse dahi kanunun açık hükmü gereği hak düşürücü sürenin başlamayacağı kabul edilegelmiştir. "Ne var ki, bu yönde tebligat kendisine yapılmamış olsa bile alacaklının ödeme emrine itirazın hükümden düşürülmesi için öngörülen kanuni yollara başvurabilir ve bu hâlde salt ödeme emrine itiraz alacaklıya henüz tebliğ edilmediği gerekçesiyle erken dava açıldığından bahsedilemeyeceği açıktır....
ın, yönetim kurulu başkan yardımcısı ... ile birlikte davalı şirketi müştereken temsile yetkili kılındıkları anlaşılmıştır. 18.10.2010 havale tarihli ödeme emrine itiraz dilekçesinde, davalı şirketi temsilen sadece ... imzasının bulunduğu, ... imzasının olmadığı görülmüştür. Buna göre, ödeme emrine karşı usulüne uygun olarak, şirketi bağlayıcı nitelikte bir itirazdan söz edilemeyeceği için dava konusu icra takibi kesinleşmiştir. Dava şartlarının resen gözetilmesi gerektiğinden ve somut olayda da dava şartı oluşmadığından, başka bir anlatımla kesinleşmiş icra takibine karşı dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığından davanın bu nedenlerle reddi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına peşin harcın istek halinde iadesine, 21.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Aksinin kabulü borçlu kiracının (kira borcu bakımından) ödeme emrine itiraz etmemiş olması ile itiraz etmiş olması arasında hiçbir fark bulunmadığına müncer olmaktadır ki, bu husus iki ihtimali ayrı ayrı düzenlemiş olan kanunun sistemine (İİK m. 269/a ve 269/c) aykırı düşer (Kuru, s. 835)." Davalı kiracının ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 günlük itiraz süresi içinde takibe itiraz etmemesi ve dahi davalı kiracı tarafından gecikmiş itiraz yoluna da gidilmemesi nedeni ile takip konusu borç kesinleşmiş olduğundan, artık 30 günlük yasal süre içerisinde ödeme yapılması zorunludur. Bu bağlamda kira alacağına ilişkin takipten önce ödeme yapılıp yapılmadığının bir önemi bulunmamaktadır....
İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili aleyhine kambiyo senedine özgü takip başlatıldığını, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini, 28.06.2018 tarihinde takipten haberdar olduklarını, müvekkilinin takip alacaklısını tanımadığını, borca ve tüm ferilerine itiraz etiklerini, ödeme emri ekinde dayanak evrakın tebliğ edilmediğini, ödeme emrine itiraz ettiklerini, ayrıca imza itirazında da bulunduklarını, senet üzerindeki imzanın müvekkilinin eli ürünü olmadığını, müvekkilinin Diyarbakır da ikamet ettiğini , İstanbul icra müdürlüklerinin yetkili olmadığını söyleyerek şikayet ve itirazlarının kabulüne, takibin ve ödeme emrinin iptaline, davalı aleyhine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir....
ya tebliğ edilmiş, dosyada vekaletnamesi ve itiraz dilekçesi bulunan davalı-borçlu vekili Avukat ... tarafından 2.9.2010 tarihli dilekçe ile takibe itiraz edilmiştir. Davalı vekili, vekil sıfatı ile icra takibine katılmış ve ödeme emrine iti- razda bulunmuştur. Bu durumda yetkili İnegöl 1.İcra Müdürlüğü tarafından düzenlenen ödeme emrinin davalı-borçlu vekiline tebliği gerekirken, asıla tebliğ edilmesi usul ve tebligat yasası hükümlerine uygun değildir. Tebliğ usule aykırı olup davalı-borçlu vekili yetkili icra müdürlüğü tarafından davalı asıla gönderilen ödeme emrinden 2.9.2010 tarihinde haberdar olduğunu ve aynı gün itirazda bulunduğunu beyan ettiğine göre beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi ve ödeme emrine itirazının süresinde olduğunun kabulü zorunludur. Süresinde yapılan itiraz nedeniyle takip kesinleşmemiştir....
İcra Müdürlüğünce davalı borçluya usulüne uygun şekilde tebliğ edilmiş bir ödeme emri ve bu ödeme emrine borçlu tarafından yapılmış bir itiraz bulunmadığından davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir." şeklindedir. Dolayısıyla henüz ortada usulüne uygun gönderilmiş bir ödeme emri olmadığından ve ödeme emrine yapılan bir itiraz da bulunmadığından davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur....
İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:... , K:... sayılı kararıyla; kamu alacağının tarh ve tahakkukuna ilişkin işlemde olabilecek hukuka aykırılıkların ödeme emrine karşı açılan davada "borcum yoktur" iddiası kapsamında değerlendirilmesinin olanaklı olmadığı, 394.184,00-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin Kurul'un ... tarih ve ... sayılı kararının davacıya 04/12/2013 tarihinde tebliğ edildiği, yasal süre içerisinde dava açılmaması ve ödeme yapılmaması üzerine de alacağın tahsili amacıyla Gökalp Vergi Dairesi Müdürlüğünce dava konusu ödeme emrinin düzenlendiği, ödeme emrinin dayanağını oluşturan idarî para cezasına karşı dava açılmadığından, kesinleşen amme alacağının tahsili amacıyla düzenlenen dava konusu ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
Ödeme emri davalı ...’ya 26.01.2006, davalı ...’e ise 14.01.2009 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı ... 04.02.2004 tarihinde ödeme emrine itirazda bulunmuş ise de bu borçlunun itirazı süresinde olmadığından bu davalı yönünden takip kesinleşmiştir. Davalı ... ise ödeme emrine 15.01.2009 tarihinde itiraz ettiğinden bu davalı yönünden itiraz süresinde olup ödeme emrine itiraz edildiğinden takip kesinleşmemiştir. Bu nedenle itiraz kaldırılmadan tahliye kararı verilmesi mümkün değildir. Davacının itirazın kaldırılmasını da istemediğine göre davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde tahliye kararı verilmesi doğru değildir. Öte yandan davacı sözlü kira aktine dayanarak takip yapmış ve takip talebinde dava dışı ... ile davalı ... borçlu olarak gösterilmiştir. Borçlular ödeme emrine itirazlarında sözlü kira aktinede karşı çıkmamışlardır. Borçlular yönünden 01.11.2006 başlangıç tarihli sözlü kira akti kesinleşmiştir....
E) Gerekçe: Her ne kadar mahkemece yukarıda yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmişse de, ödeme emrinin davalıya (borçluya) 23/07/2014 tarihinde tebliğ edildiği, yedi günlük ödeme emrine itiraz süresinin son gününün resmi tatil (ramazan bayramı) olan 30/07/2014 tarihine denk geldiği, itiraz süresinin tatili takip eden ilk iş günü olan 31/07/2014 tarihine uzadığı, davalının da ödeme emrine süresinde yani 31/07/2014 tarihinde usulü dairesinde itiraz ettiği, dolayısıyla davacının (alacaklının) itirazın iptali davası açmakta hukuki yararının bulunduğu anlaşılmış olup, davalının (borçlunun) ödeme emrine itirazının süresinde olmadığı, bu nedenle davacının itirazın iptali davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı yönündeki hatalı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Mustafakemalpaşa İcra Müdürlüğü'nün 2019/360 Esas sayılı dosyasından müvekkili aleyhine başlatılan kambiyo senetlerine mahsus icra takibine ilişkin yetkiye, ödeme emrine ve borca kısmen itiraz ettiklerini, müvekkilinin Yenimahalle/Ankara adresinde faaliyet gösterdiğini, icra konusu çekin keşide yerinin de Ankara olduğunu, bu nedenle yetkili icra müdürlüğünün Ankara İcra Müdürlükleri olduğunu, müvekkiline gönderilen ödeme emrine çek suretinin eklenmediğini, bu nedenle ödeme emrinin iptali gerektiğini, çek tazminatı taleplerinin reddini, müvekkilinin talep edilen miktarda borcu olmadığını belirterek, yetki itirazının kabulüne, takibin iptaline, zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir....