Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili aleyhine kambiyo senedine özgü takip başlatıldığını, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini, 28.06.2018 tarihinde takipten haberdar olduklarını, müvekkilinin takip alacaklısını tanımadığını, borca ve tüm ferilerine itiraz etiklerini, ödeme emri ekinde dayanak evrakın tebliğ edilmediğini, ödeme emrine itiraz ettiklerini, ayrıca imza itirazında da bulunduklarını, senet üzerindeki imzanın müvekkilinin eli ürünü olmadığını, müvekkilinin Diyarbakır da ikamet ettiğini , İstanbul icra müdürlüklerinin yetkili olmadığını söyleyerek şikayet ve itirazlarının kabulüne, takibin ve ödeme emrinin iptaline, davalı aleyhine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir....

Bu açıklamalar sonrasında somut olay değerlendirildiğinde, dava, davalı borçlunun sicil adresinin( Kağıthane /İstanbul) yetki çevresinde bulunan İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılmıştır. İcra ve İflas Kanunun 155. maddesinde “ Borçlu iflas yoluyla takibe tabi şahıslardan olup da alacaklı isterse ödeme emrine yedi gün içinde borç ödenmediği takdirde alacaklının mahkemeye müracaatla iflas talebinde bulunabileceği ....” na , 156/ 3 .fıkrada “ Borçlu ödeme emrine itiraz etmişse takip durur ve alacaklı bu İtirazın kaldırılması ile beraber borçlunun iflasına karar verilmesini bir dilekçe ile Ticaret Mahkemesinden isteyebilir”, 158/2 fıkrada “... Mahkeme, İcra dosyasını celbeder ve basit yargılama usulüne göre duruşma yaparak ,gerek iflas talebini gerek itiraz ve defileri umumi hükümler dairesinde tetkik ve intac eder ,..” 159/1. fıkrada “İflas talebi halinde mahkeme, ilk önce alacaklıların menfaati için zaruri gördüğü bütün muhafaza tedbirlerini emredebilir....

Bu açıklamalar sonrasında somut olay değerlendirildiğinde, dava, davalı borçlunun sicil adresinin( Kağıthane /İstanbul) yetki çevresinde bulunan İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılmıştır. İcra ve İflas Kanunun 155. maddesinde “ Borçlu iflas yoluyla takibe tabi şahıslardan olup da alacaklı isterse ödeme emrine yedi gün içinde borç ödenmediği takdirde alacaklının mahkemeye müracaatla iflas talebinde bulunabileceği ....” na , 156/ 3 .fıkrada “ Borçlu ödeme emrine itiraz etmişse takip durur ve alacaklı bu İtirazın kaldırılması ile beraber borçlunun iflasına karar verilmesini bir dilekçe ile Ticaret Mahkemesinden isteyebilir”, 158/2 fıkrada “... Mahkeme, İcra dosyasını celbeder ve basit yargılama usulüne göre duruşma yaparak ,gerek iflas talebini gerek itiraz ve defileri umumi hükümler dairesinde tetkik ve intac eder ,..” 159/1. fıkrada “İflas talebi halinde mahkeme, ilk önce alacaklıların menfaati için zaruri gördüğü bütün muhafaza tedbirlerini emredebilir....

Yerleşik yargı uygulaması ile itiraz alacaklı tarafa tebliğ edilmemişse, sair suretlerle itirazın öğrenildiği,itirazdan haberdar olunduğu tesbit edilse dahi kanunun açık hükmü gereği hak düşürücü sürenin başlamayacağı kabul edilegelmiştir. "Ne var ki, bu yönde tebligat kendisine yapılmamış olsa bile alacaklının ödeme emrine itirazın hükümden düşürülmesi için öngörülen kanuni yollara başvurabilir ve bu hâlde salt ödeme emrine itiraz alacaklıya henüz tebliğ edilmediği gerekçesiyle erken dava açıldığından bahsedilemeyeceği açıktır....

    Aksinin kabulü borçlu kiracının (kira borcu bakımından) ödeme emrine itiraz etmemiş olması ile itiraz etmiş olması arasında hiçbir fark bulunmadığına müncer olmaktadır ki, bu husus iki ihtimali ayrı ayrı düzenlemiş olan kanunun sistemine (İİK m. 269/a ve 269/c) aykırı düşer (Kuru, s. 835)." Davalı kiracının ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 günlük itiraz süresi içinde takibe itiraz etmemesi ve dahi davalı kiracı tarafından gecikmiş itiraz yoluna da gidilmemesi nedeni ile takip konusu borç kesinleşmiş olduğundan, artık 30 günlük yasal süre içerisinde ödeme yapılması zorunludur. Bu bağlamda kira alacağına ilişkin takipten önce ödeme yapılıp yapılmadığının bir önemi bulunmamaktadır....

    ya tebliğ edilmiş, dosyada vekaletnamesi ve itiraz dilekçesi bulunan davalı-borçlu vekili Avukat ... tarafından 2.9.2010 tarihli dilekçe ile takibe itiraz edilmiştir. Davalı vekili, vekil sıfatı ile icra takibine katılmış ve ödeme emrine iti- razda bulunmuştur. Bu durumda yetkili İnegöl 1.İcra Müdürlüğü tarafından düzenlenen ödeme emrinin davalı-borçlu vekiline tebliği gerekirken, asıla tebliğ edilmesi usul ve tebligat yasası hükümlerine uygun değildir. Tebliğ usule aykırı olup davalı-borçlu vekili yetkili icra müdürlüğü tarafından davalı asıla gönderilen ödeme emrinden 2.9.2010 tarihinde haberdar olduğunu ve aynı gün itirazda bulunduğunu beyan ettiğine göre beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi ve ödeme emrine itirazının süresinde olduğunun kabulü zorunludur. Süresinde yapılan itiraz nedeniyle takip kesinleşmemiştir....

      Ödeme emri davalı ...’ya 26.01.2006, davalı ...’e ise 14.01.2009 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı ... 04.02.2004 tarihinde ödeme emrine itirazda bulunmuş ise de bu borçlunun itirazı süresinde olmadığından bu davalı yönünden takip kesinleşmiştir. Davalı ... ise ödeme emrine 15.01.2009 tarihinde itiraz ettiğinden bu davalı yönünden itiraz süresinde olup ödeme emrine itiraz edildiğinden takip kesinleşmemiştir. Bu nedenle itiraz kaldırılmadan tahliye kararı verilmesi mümkün değildir. Davacının itirazın kaldırılmasını da istemediğine göre davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde tahliye kararı verilmesi doğru değildir. Öte yandan davacı sözlü kira aktine dayanarak takip yapmış ve takip talebinde dava dışı ... ile davalı ... borçlu olarak gösterilmiştir. Borçlular ödeme emrine itirazlarında sözlü kira aktinede karşı çıkmamışlardır. Borçlular yönünden 01.11.2006 başlangıç tarihli sözlü kira akti kesinleşmiştir....

        GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Mustafakemalpaşa İcra Müdürlüğü'nün 2019/360 Esas sayılı dosyasından müvekkili aleyhine başlatılan kambiyo senetlerine mahsus icra takibine ilişkin yetkiye, ödeme emrine ve borca kısmen itiraz ettiklerini, müvekkilinin Yenimahalle/Ankara adresinde faaliyet gösterdiğini, icra konusu çekin keşide yerinin de Ankara olduğunu, bu nedenle yetkili icra müdürlüğünün Ankara İcra Müdürlükleri olduğunu, müvekkiline gönderilen ödeme emrine çek suretinin eklenmediğini, bu nedenle ödeme emrinin iptali gerektiğini, çek tazminatı taleplerinin reddini, müvekkilinin talep edilen miktarda borcu olmadığını belirterek, yetki itirazının kabulüne, takibin iptaline, zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir....

        Her ne kadar cevap dilekçesinde icra dairesinin yetkisiz olması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi talep edilmiş ise de ödeme emrine itiraz dilekçesinde icra dairesinin yetkisine itiraz edilmediğinden bu talep yönünden inceleme yapılmamıştır. Davalı tarafın usulüne uygun vermiş olduğu cevap dilekçesi ile ilk itirazlardan olan mahkemenin yetkisine itiraz etmiş olduğu görüldü. 6100 sayılı HMK'nın 17.maddesinde yetki sözleşmesi :''Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.'' şeklinde tanımlanmıştır.Madde metninden de anlaşılacağı üzere ancak iki tarafın tacir olduğu durumlarda yetki sözleşmesi yapılabilecektir....

          İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 27/10/2020 NUMARASI : 2020/124 ESAS 2020/352 KARAR DAVA KONUSU : Yetki İtirazı|İcra Emrine İtiraz KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı ilk derece mahkeme kararı aleyhine istinaf yasa yoluna başvurulmuş olmakla, Dairemizce HMK'nun 353. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda dosyadaki belgeler okundu, incelendi....

          UYAP Entegrasyonu