Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Takibe konu bonolarda İstanbul Mahkemelerinin (İcra Dairelerinin) yetkili olduğunun belirtilmesi yetki sözleşmesi niteliğinde olup takip tarihi itibari ile yürürlükte olan HMY’nin 17. maddesi uyarınca tacirler ve kamu tüzel kişileri arasında yapılabileceğinden ve gerçek kişi olan tarafların/borçlunun tacir olduğuna ilişkin bir belge dosyada bulunmadığından yetki sözleşmesi geçersizdir. Bu durumda İstanbul İcra Müdürlüğü derdest takip bakımından yetkisiz olduğu sabit olduğundan haklı bulunan yetki itirazının kabulü gerekir. Oluş ve kabule göre; borçlu iddiasında haklı bulunduğundan yetki itirazının kabulüne karar verilmiştir. İİY'nin 168/2. maddesine göre kambiyo senetlerine özgü haciz yolu takipte, ödeme süresi ödeme emrinin tebliğinden itibaren 10 gün olarak belirlenmiştir. Anılan hüküm nedeni ile sözü edilen 10 günlük ödeme süresi geçmeden haciz yapılamaz....

“Taleple bağlılık” olarak da ifade edilen bu ilke uyarınca, hâkimin tarafların talep sonucu ile bağlı olduğu açık olup, somut olay bakımından, alacaklı borçlu aleyhine icra takibi başlatmış borçlu ödeme emrine süresinde itiraz etmiştir. İtiraz üzerine İcra Hukuk Mahkemesine açılan davada davacı-alacaklı vekili dava dilekçesi ile sadece itirazın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemenin borca itirazın kaldırılması istemi hakkında bir karar verilmesi gerekirken, borçlunun bir talebi bulunmadığı gibi re'sen ödeme emrinin iptalini gerektiren bir hususun bulunmadığı halde usul ve yasaya uygun olan ödeme emrinin iptaline karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....

    Ödeme emrine itirazın geçerlilik koşullarından biri de itiraz edenin itiraz ehliyetinin ve sıfatının bulunmasıdır. Kendisine ödeme emri gönderilmeyen, takipte borçlu olarak gösterilmeyen kişi takip konusu borcun tarafı olsa bile ödeme emrine itiraz edemez. Ödeme emrine itiraz ehliyetine sahip olan kimse, takip talebi ve ödeme emrinde borçlu olarak gösterilmiş ve kendisine bu sıfatla ödeme emri tebliğ edilmiş olan borçlu olabilir. Bunun yanında ödeme emrine itirazın bazı mali sorumlulukları kendiliğinden doğurduğu da gözden kaçırılmamalıdır. Somut olayda takip davalı şirket aleyhine yapılmış, takip ve ödeme emrinde borçlu olarak davalı şirket gösterilmiş , ancak takibe itirazı davalı şirketin temsilcisi olmayan ... kendi adına yapmıştır. Ortada usulüne uygun yapılmış bir itiraz olmadığından geçersiz itiraz ve takibin durduğu söylenemeyeceğinden itirazın iptali davası açmakta davacının hukuki yararı bulunmadığı kabul edilerek davanın reddine dair aşağıdaki hüküm oluşturulmuştur....

      İİK'nun 155.maddesinde "Borçlu iflas yoluyla takibe tabi şahıslardan olup da, alacaklı isterse ödeme emrine yedi gün içinde borç ödenmediği taktirde alacaklının mahkemeye müracaatla iflas talebinde bulunabileceği ve borçlunun gerek borcu olmadığına ve gerek kendisinin iflasa tabi kimselerden bulunmadığına dair itirazı varsı bu müddet içinde dilekçe ile icra dairesine bildirmesi lüzumu ve konkordato teklif edebileceği ilave olunur" İİK'nun 156. Maddesinde, Ödeme emrindeki müddet içinde borçlu tarafından itiraz olunmamışsa alacaklının bir dilekçe ile Ticaret Mahkemesinden iflas kararı isteyebileceği, bu dilekçeye borçlunun ödeme emrine itiraz etmediğini mübeyyin ödeme emri nüshasının raptedilmesi lazım olduğu, borçlu ödeme emrine itiraz etmişse takibin duracağı ve alacaklının bu itirazın kaldırılması ile beraber borçlunun iflasına karar verilmesini bir dilekçe ile Ticaret Mahkemesinden isteyebileceği düzenlenmiştir....

        Kambiyo senetlerine özgü iflas yolu ile takipte, iflas davasının ödeme emrine itiraz edilsin edilmesin bir sene içinde açılması gerekir. (İİK 176, 156/son) Söz konusu yasada, iflas istemenin, ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren bir sene sonra düşeceği belirtilmiştir. Somut olayda, iflaslı takibe ilişkin ödeme emri borçluya 13/11/2017 tarihinde tebliğ edilmiş, dava ise, 11/06/2018 tarihinde yani bir senelik hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır. Kambiyo senetlerine özgü iflas ödeme emrini alan borçlu öngörülen sürede takip konusu borcu ödemez, itiraz ve şikayette bulunmazsa alacaklı ticaret mahkemesine dava açarak takip borçlusunun iflasını isteyebilir (İİK 173. M.) Davanın yasal sürede ve şekil şartlarına uygun açılmış olduğunun anlaşılması sonrasında işin esası incelenmiştir. Mahkemece, alacaklı tarafından iflas avansının mahkeme veznesine depo edilmesi sağlanmış ve İİK 173. madde düzenlemesi kapsamında aynı yasanın 166. maddesi gereğince gerekli ilanlar yaptırılmıştır....

        CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle dava konusu somut uyuşmazlıkta taraflar arasında ilk önce ön sözleşme niteliğinde protokol yapıldığını, protokol akabinde taraflar arasında imzalanan akaryakıt bayilik sözleşmesi, ariyet sözleşmesi, otomasyon sözleşmesi ve taraflar arasında imzalanan tüm sözleşme ve protokollerin karşılıklı anlaşmayla feshedildiği gibi bayilik sözleşmesinde açıkça "iş bu sözleşme uyarınca doğacak ve doğabilecek tüm uyuşmazlıklarda Gaziantep Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili ve görevli olduğu" belirtilmiş olup icra takibindeki ödeme emrine itirazımızda yapmış olduğumuz yetki itirazı gibi iş bu davada da davaya bakmaya görevli ve yetkili Mahkeme Manisa Asliye Ticaret Mahkemeniz değil, Gaziantep Asliye Ticaret Mahkemeleri iş bu davaya bakmaya görevli ve yetkili olduğunu, bu anlamda haklı olarak yetki itirazında bulunduklarını, yetkisizlik kararı verilmesini talep ettiklerini, çünkü müvekkil davalı şirket ve davalı şirketin ikisi de tacir sıfatına...

        İcra Müdürlüğüne gönderildiği ve yetkili icra müdürlüğünce düzenlenen örnek 7 ödeme emrinin borçlu asile tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 11 ve Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 18. maddeleri gereğince vekil ile takip edilen işlerde, tebligatın vekile yapılması zorunludur. Borçlunun, vekili aracılığıyla .... İcra Müdürlüğü 2014/7078 Esas sayılı dosyasından gönderilen ödeme emrine karşı süresi içerisinde yetki ve borca itiraz ettiği ve vekaletnamenin takip dosyası içinde bulunduğu görülmektedir. Bu durumda, yukarıda açıklanan maddeler gereğince, yetkili icra müdrülüğünce düzenlenen ödeme emrinin itiraz eden vekile tebliği gerekir. Emredici nitelikteki bu düzenlemelerden kaynaklanan yasal zorunluluğa aykırı olarak, vekili varken asile gönderilen ödeme emri tebligatı yok hükmündedir....

          İcra ve İflas Kanunun 155. maddesinde “ Borçlu iflas yoluyla takibe tabi şahıslardan olup da alacaklı isterse ödeme emrine yedi gün içinde borç ödenmediği takdirde alacaklının mahkemeye müracaatla iflas talebinde bulunabileceği ....” na , 156/ 3 .fıkrada “ Borçlu ödeme emrine itiraz etmişse takip durur ve alacaklı bu İtirazın kaldırılması ile beraber borçlunun iflasına karar verilmesini bir dilekçe ile Ticaret Mahkemesinden isteyebilir”, 158/2 fıkrada “... Mahkeme, İcra dosyasını celbeder ve basit yargılama usulüne göre duruşma yaparak ,gerek iflas talebini gerek itiraz ve defileri umumi hükümler dairesinde tetkik ve intac eder ,..” 159/1. fıkrada “İflas talebi halinde mahkeme, ilk önce alacaklıların menfaati için zaruri gördüğü bütün muhafaza tedbirlerini emredebilir. Borçlu ödeme emrine itiraz etmemişse ,alacaklının talebi üzerine, mahkeme mutlaka bu tedbirlere karar vermeye mecburdur ...” 165.maddede “ İflas hükümle açılır ve bu hükümde açılma anı gösterilir....

            İlamsız icra takibinde gönderilen ödeme emrine karşı, borçlu vermiş olduğu itiraz dilekçesinde icra dairesinin yetkisine itirazla birlikte borcun esasına da itiraz etmiştir. Bu itirazdan sonra açılan itirazın iptali davasında mahkemenin yetkisine de itiraz etmiştir. Bu durumda mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkili olup olmadığı üzerinde durularak bir karar verilmesi gerekirken, bu yön üzerinde durulmaması doğru olmadığı gibi, taraflar arasında akdedilen genel kredi ve teminat sözleşmesinin 52.maddesindeki yetki şartının da gözetilmeden yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi isabetsizdir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 31.1.2011 gününde oyçokluğuyla karar verildi. -KARŞI OY YAZISI- Davalı borçlu, icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz ettikten sonra açılan itirazın iptali davasına bakan mahkemenin yetkisine itiraz etmiştir....

              ın, yönetim kurulu başkan yardımcısı ... ile birlikte davalı şirketi müştereken temsile yetkili kılındıkları anlaşılmıştır. 18.10.2010 havale tarihli ödeme emrine itiraz dilekçesinde, davalı şirketi temsilen sadece ... imzasının bulunduğu, ... imzasının olmadığı görülmüştür. Buna göre, ödeme emrine karşı usulüne uygun olarak, şirketi bağlayıcı nitelikte bir itirazdan söz edilemeyeceği için dava konusu icra takibi kesinleşmiştir. Dava şartlarının resen gözetilmesi gerektiğinden ve somut olayda da dava şartı oluşmadığından, başka bir anlatımla kesinleşmiş icra takibine karşı dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığından davanın bu nedenlerle reddi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına peşin harcın istek halinde iadesine, 21.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                UYAP Entegrasyonu