Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Verilen yetki ve iznin kapsamının belirli olması ve sözleşmenin amacına uygun bulunması gerekir. Genel nitelikli yetki ve izin verilemez. Yapılan inşaatın yasal olması öncelikli koşul olduğundan önce yükleniciye yetki ve süre verilip binanın yasal hale gelmesinden sonra tapu iptâl tescil talebi hakkında karar verilmelidir. Açıklanan bu gerekçeye göre yapılması gereken iş; davacıya sözleşmenin ifasına yönelik olarak sözleşme kapsamındaki hangi iş ve işlemlerin yapılması için yetki ve izin istediğini açıklatmak, talep edilen izin ve yetkileri denetleyerek uygun bulunanlar bakımından istemi kabul etmek, yükleniciye uygun bir süre verilerek binanın yasal hale gelmesi halinde davacının tapu iptâl tescil talebi hakkında karar verilmesinden ibarettir. Açıklanan bu gerekçe ile kararın bozulması gerekmiştir....

    Hal böyle olunca, mahkemenin dava dilekçesi üzerine dava şartları arasında sayılan kesin yetki hususunu inceleyip usulden red kararı vermesi usul ekonomisine de uygun ise de, dava dilekçesinde ipoteğin fekki talebi ile birlikte menfi tespit istemi de bulunmaktadır. Menfi tespit istemi yönünden kesin yetki hali söz konusu olmadığından ve kesin olmayan yetki hallerinde mahkemenin yetki konusunda re’sen inceleme yapması aynı Kanunun 19 ve 117. maddelerine aykırılık oluşturduğundan, menfi tespit talebi yönünden de bu aşamada usulden red kararı verilmesi hukuki dinlenilme hakkının (HMK.nın m.27) ihlali sonucunu doğurduğundan, hükmün bu yönden bozulması gerekmiştir....

      Bu madde hükmüne göre menfi tespit ve istirdat davaları ile ilgili yetki düzenlemesi kamu düzenine ilişkin değildir. Davacı menfi tespit talebi ile Şanlıurfa’da dava açmış bu suretle Şanlıurfa Mahkemelerinin yetkisini benimsemiştir. Somut olayda, kesin yetki durumu bulunmadığından ve taraflar yetki itirazı ileri sürmediğinden, davanın ilk açıldığı Şanlıurfa 1. İş Mahkemesi yetkili hale gelmiştir. Bu durumda uyuşmazlığın, davanın ilk açıldığı Şanlıurfa 1. İş Mahkemesince görülüp çözümlenmesi gerekmektedir. Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri ile 5235 sayılı Kanun'un 36/3. maddesi gereğince Şanlıurfa 1. İş Mahkemesi’nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 23/05/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ DAVA :Davacı, olumlu yetki tespitine itirazına karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkemece, 5521 sayılı Yasanın 5. maddesi, 6356 sayılı Yasanın 79. maddesi ile HMK'nun 14. maddeleri gereğince dava dilekçesinin yetki yönünden reddine ve mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: A) Davacı İsteminin Özeti: Davacı vekili dava dilekçesinde özetli ; ...'na, ... Sendikası tarafından 10.10.2014 tarihinde gerçekleştirilen yetki tespiti talebi üzerine Bakanlık tarafından inceleme yapıldığını ve Sendika'nın işletmede toplu iş sözleşmesi yapmak için yasanın aradığı gerekli çoğunluğu sağladığı yönünde hatalı bir tespit yapıldığını, müvekkili şirket tarafından 14.10.2014 tarihinde Bakanlık’a ve 18.09.2014 ve 22.09.2014 tarihlerinde ...'...

          Vasi adayı, 25.01.2018 havale tarihli dilekçesi ile kısıtlının ....’nda ikamet ettiğini, kısıtlının vasisinin kısıtlı ile ilgilenmediğini belirterek dosyanın.... gönderilmesini ve kısıtlıya kendisinin vasi olarak atanmasını talep etmiştir. ....02.01.2019 tarihli ek karar ile kısıtlının yerleşim yeri değişikliğine izin verilmesine ve mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiştir. ...., kısıtlı ya da vasinin yerleşim yeri değişikliğine ilişkin izin talebi bulunmadığından bahisle mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiştir. Türk Medenî Kanununun 411. maddesine göre, “Vesayet işlerinde yetki, küçüğün veya kısıtlının yerleşim yerindeki vesayet dairelerine aittir. “Aynı Kanunun 19/1. maddesi uyarınca “Yerleşim yeri bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir.” TMK m.412'de ise "Vesayet makamının izni olmadıkça vesayet altındaki kişi yerleşim yerini değiştiremez. Yerleşim yerinin değişmesi hâlinde yetki, yeni vesayet dairelerine geçer....

            Sulh Hukuk Mahkemesince vasinin adres değişikliği talebi olmadan ... Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından kısıtlının adresinin değiştiği gerekçesiyle yerleşim yerinin değişikliğine izin ve yetkisizlik kararı verildiği gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. Türk Medenî Kanununun 411. maddesine göre, “Vesayet işlerinde yetki, küçüğün veya kısıtlının yerleşim yerindeki vesayet dairelerine aittir. “Aynı Kanunun 19/1. maddesi uyarınca “Yerleşim yeri bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir.” TMK m.412'de ise "Vesayet makamının izni olmadıkça vesayet altındaki kişi yerleşim yerini değiştiremez. Yerleşim yerinin değişmesi hâlinde yetki, yeni vesayet dairelerine geçer. Bu takdirde kısıtlama yeni yerleşim yerinde ilân olunur. " hükmü yer almaktadır. Kısıtlının,... Sulh Hukuk Mahkemesinin 28.05.2009 tarih ve 2009/487 E. - 2009/581 K. sayılı ilâmı ile vesayet altına alındığı, vesayetin ......

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Mahkemece yetki itirazının kaldırılması talebi reddedilmiş olmakla, borca itirazın kaldırılması istemi hakkında bir karar verilmemesi doğru olup, sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Alacaklı tarafından borçlu aleyhinde adi yazılı belgeye istinaden genel haciz yolu ile başlatılan ilamsız icra takibine karşı, borçlunun icra müdürlüğünde yetkiye ve borca itiraz ettiği, takibin durdurulması üzerine alacaklının icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılmasını talep ettiği, mahkemece, yetki itirazı incelenerek talebin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır....

                Sulh Hukuk Mahkemesince, kısıtlı ya da vasinin yerleşim yeri değişikliğine ilişkin izin talebi bulunmadığından bahisle mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiştir. Türk Medenî Kanununun 411. maddesine göre, "Vesayet işlerinde yetki, küçüğün veya kısıtlının yerleşim yerindeki vesayet dairelerine aittir." Aynı Kanunun 19/1. maddesi uyarınca “Yerleşim yeri bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir.” TMK'nın 412 maddesinde ise "Vesayet makamının izni olmadıkça vesayet altındaki kişi yerleşim yerini değiştiremez. Yerleşim yerinin değişmesi hâlinde yetki, yeni vesayet dairelerine geçer. Bu takdirde kısıtlama yeni yerleşim yerinde ilân olunur." hükmü yer almaktadır....

                  Yerleşim yerinin değişmesi hâlinde yetki, yeni vesayet dairelerine geçer. Bu takdirde kısıtlama yeni yerleşim yerinde ilân olunur.” C. Değerlendirme Kısıtlının, Kiraz Sulh Hukuk Mahkemesinin 26.02.2019 tarihli ve 2019/3 Esas, 2019/96 Karar sayılı kararı ile vesayet altına alındığı, kısıtlı ya da vasisinin yerleşim yeri değişikliğine izin talebi olmadan Kiraz Sulh Hukuk Mahkemesince kısıtlının yerleşim yeri değişikliğine izin verilmesine ve dosyanın Ankara Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği anlaşılmakla vasinin talebi ile ilgili karar vermekte Kiraz Sulh Hukuk Mahkemesi yetkilidir. III. KARAR Açıklanan sebeplerle; 6100 sayılı Kanun’un 21 ve 22 nci maddeleri ile 5235 sayılı Kanun’un 36 ncı maddesinin üçüncü fıkrası gereğince Kiraz Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE,10.11.2022 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi....

                    Mahkemece, davanın menfi tespit, istirdat ve ipoteğin kaldırılmasına ilişkin olduğu, yetki itirazının süresinde olduğu ve HMK gereği öncelikle incelendiği, dava açılan mahkemenin, taraflardan hiç birinin ikametgah mahkemesi olmadığı, yetkili olmasını gerektirecek bir hususun da bulunmadığı, sözleşmedeki düzenlemenin İstanbul Adliyesine yönelik olduğunun açık bulunduğu gerekçesiyle, dava dilekçesinin yetki yönünden reddine, yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilmiş, mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz olunmuştur. Davacının talepleri arasında ipoteğin kaldırılması talebi de bulunmaktadır. Somut olayda icra takibi yapılmamıştır. Menfi tespit ve alacak talepleri yönünden genel yetki kuralları geçerli ise de ipoteğin kaldırılması talebi yönünden HMK'nın 12. maddesi uyarınca taşımazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir. Kesin yetki kuralı kamu düzenine ilişkin olduğundan davanın her safhasında resen gözetilmelidir....

                      UYAP Entegrasyonu