Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İlk derece mahkemesi tarafından aldırılan sağlık kurulu raporunda vesayet altına alınmasının gerekmediği ancak yasal danışman tayininin uygun olacağı yönünde tıbbi görüş bildirilmesi üzerine talebin kabulü ile eşi davacı vasi adayı T1 yasal danışman olarak atanmasına karar verilmiş, vasi adayı vekili tarafından istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulmuştur. 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesi gereğince; istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır....

Aynı Kanunun 429. maddesinde kısıtlanması için yeterli sebep bulunmamakla beraber korunması bakımından fiil ehliyetinin sınırlanması gerekli görülen ergin kişiye bir yasal danışman atanacağı; 431. maddesinde ise, "Vasinin atanması usulüne ilişkin kuralların kayyım ve yasal danışman atanmasında da uygulanacağı." hükümleri yer almaktadır....

Somut olayda davanın vesayete ilişkin olduğu, mahkemece yasal danışman atanmasına karar verildiği, dosyada alınan raporda kısıtlı hakkında hafif bilişsel bozukluk olduğu, vesayet gerekmediği, ancak eğitimsizliği ve yaşlılığı sebebiyle müşavir atanmasının uygun olduğunun belirtildiği, mahkemece de MK 429. madde uyarınca yasal danışman atanmasına karar verildiği, şahsa karşı yapılan itirazların denetim makamı olan asliye hukuk mahkemesince reddedildiği, dolayısıyla istinaf isteminin yerinde olmadığı ve reddi gerektiği anlaşılmıştır....

Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/1274 Esas, 2018/578 Karar sayılı ilamı ile T4 T6 yasal danışman olarak atanmasına karar verildiğini, kararın istinaf kanun yolu incelemesinden geçmeden kesinleştiğini, T6 kendisine yasal danışman atanmasından sonra Louma Cafe adlı cafenin sahibi sıfatıyla işletmeciliğini yapmaya başladığını, T6 ekonomik sıkıntılarını neden göstererek davacılardan farklı zamanlarda olmak üzere toplam 1.500.000,00 TL civarında borç para talep ettiğini, davalı T6, 2018 yılında yasal danışman atandığını bilmesine rağmen, davacı müvekkillerinden 1.500,000,00 TL civarında aldığı ödünç paranın müvekkillerinin alacaklarını güvence altına aldığı hissini uyandırarak, düzenlediği kıymetli evrakın geçerliğinin, yasal danışmanın iznine tabi olduğunu bilmesine rağmen borç miktarınca muhtelif kambiyo senetleri düzenlediğini ve davacılara teslim ettiğini, T6 hileli hareketlerde bulunarak davacıları kandırdığını, kendisine haksız bir menfaat sağladığını, T6 borcunu vadesinde ödememesi üzerine...

Ancak; Dava, Türk Medeni Kanunu'nun 405 ve devam maddeleri gereğince vasi, kayyım veya yasal danışman atanması istemine ilişkin olup, bu tür davalar kamu düzeni ile yakından ilgili olduğundan ilgili herkesin dava açma ... bulunduğu bu nedenle kısıtlı adayının eşi olan davacının da aktif husumet ehliyeti bulunduğu halde olmadığı gerekçesiyle onun yönünden davanın reddi doğru değil ise de mahkemece re'sen istemle ilgili araştırma ve inceleme yapılarak vasi tayinine yer olmadığına da karar verilmiş olmakla bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 1. bendinin hükümden çıkartılması, devam eden 2, 3, 4. bentlerinin sıra ile 1, 2, 3 olarak değiştirilmesi suretiyle 6100 sayılı HMK.ya 6217 sayılı Kanunla eklenen Geçici 3. madde gözetilerek HUMK.nun 438. maddesi uyarınca hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Devlet Hastanesinin 09.05.2014 tarih ve 213250 sayılı sağlık kurulu raporunda ise "Hafif düzeyde koğnitif bozukluk" bulunduğu, yasal danışman gerektiği belirtilmiştir. Kısıtlanması talep edilen ...'ın raporları arasında çelişki vardır. Bu çelişkinin giderilmesi için dosyadaki daha önce alınmış olan raporlar da eklenerek ilgilinin Adli Tıp ilgili İhtisas Kuruluna sevk edilmesi ve muayenesi yapılarak Türk Medeni Kanununun 405.maddesinde yer alan kısıtlama sebebinin bulunup bulunmadığının resmi sağlık kurulu raporu ile tespiti ve oluşacak sonuç uyarınca karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 04.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: 1-Davacı vekilinin hükmün esasına yönelik temyizi yönünden; Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlar ile yasal gerektirici nedenlere göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usule ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 2-Yasal danışmanın şahsına itiraza yönelik temyiz yönünden; Türk Medeni Kanunu'nun 431. maddesi uyarınca, vasinin atanması usulüne ilişkin kurallar, yasal danışman atanmasında da uygulanır. Türk Medeni Kanunu'nun 422. maddesi gereğince vasinin sıfatına karşı yapılan itirazlar veya vasinin ileri sürdüğü kaçınma sebepleri (özürleri) hakkındaki hükümlerin, yasal danışmanın sıfatına yapılan itiraz ya da yasal danışmanın kaçınma taleplerine de uygulanması gerekir....

        O halde vesayet makamı tarafından “karma danışman” atandığı anlaşılmaktadır. Yasal danışman terimi “üst kavram” olmakla uygulamada duraksama yaratacak nitelik taşımaktadır. Duraksamanın önlenmesi yasal danışman atanmasında; -Oy danışmanı, -Yönetim danışmanı, -Karma danışman terimlerinin kullanılması ile ortadan kaldırılabilir. Nitekim gerek Dairem (Y2HD, 23.3.1994 2054/2854,YKD 1994 s.1608) gerek öğreti bu farklılığın farkında olarak bu terimleri kullanmaktadır. Açıklanan sebeplerle hükümde yer alan “hem temsil hem de yönetim danışmanı” sözcüklerinin hükümden çıkarılarak “karma danışman” sözcüklerinin yazılması gerekir. Değerli çoğunluğun farklı görüşüne katılmıyorum....

          a dava açma dahil bir kısım işlemleri yaparken yasal danışmanın görüşü alınmak üzere Türk Medeni Kanunu'nun 429. maddesi gereğince yasal danışman atanmış, yargılama aşamasında yasal danışman davayı takip etmiş ve vekil tayin etmiştir. Dairemizin onama ilamı gerek yasal danışman ...'a, gerekse yasal danışman ve davacı asil tarafından müştereken vekaletname verilen Avukat ...'a usulüne uygun tebliğ edilmiş, bu kişiler tarafından süresinde karar düzeltme dilekçesi verilmediği, ancak davacı asil tarafından karar düzeltme dilekçesi verildiği anlaşılmıştır. Karar düzeltme istemi de bir tür dava açma işlemi olup, yasal danışman atanan davacının tek başına (yasal danışmanın görüşü olmadan) böyle bir talepte bulunma yetkisi olmadığından; yasal danışman ve avukat tarafından da yasal süresi içinde karar düzeltme dilekçesi sunulmadığından davacı asil ...'ın karar düzeltme dilekçesinin reddi gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı ...'...

            Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: 1-Hükmün esasına yönelik temyizin incelenmesinde; Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlar ile yasal gerektirici nedenlere göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usule ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 2-Yasal danışmanın şahsına itiraz yönünden temyize gelince; Türk Medeni Kanununun 431. maddesi uyarınca, vasinin atanması usulüne ilişkin kurallar, yasal danışman atanmasında da uygulanır. Türk Medeni Kanununun 422. maddesi gereğince vasinin şahsına-sıfatına karşı yapılan itirazları veya vasinin ileri sürdüğü kaçınma sebeplerini (özürleri) inceleme görevi, öncelikle vesayet makamı olan sulh hukuk mahkemesine, onun kabul etmemesi halinde denetim makamına aittir. Türk Medeni Kanununun 397. maddesinde de denetim makamı görevinin asliye hukuk mahkemesine ait olduğu hükme bağlanmıştır....

              UYAP Entegrasyonu