Tarafların gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumları, nafakanın niteliği, davacının giderleri ve davalının gelir durumu nazara alındığında; davacının yardım nafakası talebinin reddine karar verilmiş olması, TMK'nun 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamıştır. O halde mahkemece yapılacak işin; tarafların gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumları, nafakanın niteliği, davacı çocuğun yaş ve ihtiyaçları, günün ekonomik koşulları nazara alınarak; nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı şekilde TMK'nın 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun olacak şekilde yardım nafakasının bir miktar artırılmasına karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu yardım nafakasının artırılması talebinin reddine karar verilmesi hatalı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir....
Aile Mahkemesinin 2013/863 E-2014/369 K. sayılı kararı ile hükmedilen 150,00 TL yardım nafakasının dava tarihinden itibaren 300,00 TL daha arttırılarak 400,00 TL olarak belirlenmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dava, yardım nafakası istemine ilişkindir . 6100 sayılı HMK 26. maddesine gereğince; hakim iki tarafın iddia ve savunmaları ile bağlı olup, talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Somut olayda; mahkemece, davacı tarafça aylık 150,00 TL olan yardım nafakasının dava tarihinden itibaren 150,00 TL daha arttırılarak aylık 300 TL yardım nafakasına hükmedilmesi talep edilmiş olmasına rağmen, davacı tarafın ıslahı da olmamasına karşın talep aşılmak suretiyle davacı lehine aylık 400 TL yardım nafakasına hükmedildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece; taleple bağlılık ilkesine ilişkin yukarıda ifade edilen yasa hükmü gözetilmeden taleple bağlılık ilkesine aykırı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir....
Toplanan delillerden; davalı kadının dava tarihi itibariyle çalıştığı, tarafların boşandıkları tarih itibariyle ise çalışmadığı, kabul edilen yoksulluk nafakasının üzerinden geçen zamanda yaşanan değişim, tarafların dosyaya yansıyan sosyal yaşam standartları dikkate alındığında; nafakanın tamamen kaldırılması sonucunu doğurmamakla birlikte bu durumun ''çoğun içinde az da vardır'' kuralı gereğince yoksulluk nafakasında TMK'nun 4.maddesi gereğince indirim yapılmasına neden olabileceğinden, ilk derece mahkemesince yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir....
Davacı erkek vekili tarafından, Hendek Asliye Hukuk Mahkemesince davalı lehine bağlanan tedbir nafakasının kaldırılması talebinin reddinin ve davalı lehine ücreti vekalet ve yargılama giderine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu yönünde istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmakla; her ne kadar yerel mahkemece davacının tedbir nafakasının kaldırılmasına ilişkin harcı yatırılarak usulüne uygun açılmış bir davası bulunmadığından Hendek 1.Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2012/233 E.-2013/49 K.sayılı ilamı ile verilen yardım nafakasının kaldırılması talebinin reddi ile, davalı lehine avukatlık ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin tedbir nafakasının kaldırılması talebinin reddi kararına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile, yerel mahkeme kararının hüküm bölümünde bulunan tedbir nafakasına ilişkin 4.8.ve 9.maddelerinin kaldırılmasına, bu konuda yeniden hüküm kurularak, davacının Hendek 1.Asliye Hukuk (Aile)...
(TMK m.364) Eğitimine devam eden ergin birey, kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise anne babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Bölge Adliye Mahkemesince; yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı taktirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise duruşma açılmadan hüküm düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilebilir (HMK. md. 353/1,b-2). Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, yardım nafakasının niteliği, davalının gelir durumu da nazara alındığında; arttırılmasına hükmedilen yardım nafakasının usul ve yasaya uygun olduğu sonucuna varılmış ve davacı vekilinin bu yöndeki istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiştir....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından manevi tazminatın miktarı, iştirak nafakasının miktarı ve velayet yönünden; davalı kadın tarafından kusur belirlemesi, manevi tazminat, tedbirin kesinleşmeyle kaldırılması ve yoksulluk nafakası verilmemesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davalı kadın, temyiz dilekçesinde adli yardım talebinde bulunmuştur. Adli yardıma ilişkin usul ve esaslar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 334-340. maddelerinde düzenlenmiş olup, aynı Kanunun 336/3. maddesine göre adli yardım talebi kanun yollarına başvuru sırasında Yargıtaya da yapılabilir ve 337/1. madde uyarınca da duruşma yapmaksızın talep hakkında karar verilebilir....
Davada; reşit olan davacı, davalı babasından eğitimine devam edebilmek için aylık 250,00 TL yardım nafakası talep etmiş, mahkemece, davanın kısmen kabulü ile aylık 100,00 TL yardım nafakasının tahsili cihetine gidilmiş, hüküm, süresinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, tarafların sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, 28.11.1958 tarih ve 15/15 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre; nafakanın artırılması, kaldırılması veya nafakaya hükmedilmesine dair istemlerin kabulünde, dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere karar verilmesi gerekir. Somut olayda, nafakanın dava tarihinden itibaren tahsiline karar vermek gerekirken, belirtilmemiş olması doğru görülmemiştir....
Dava dosya içeriğine, dosyadaki yazılara göre; her ne kadar ilk derece mahkemesi tarafından davacı için aylık 750,00TL yardım nafakasının davalıdan tahsiline karar verilmiş ise de, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında davacı için bağlanan yardım nafakası miktarının düşük olduğu, daha yüksek bir miktarda nafaka tayinin gerekeceği anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının tüm sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırılarak davacı yararına aylık 1.500,00TL yardım nafakasının davalıdan tahsiline, yukarıda belirtilen gerekçelerle davacının ergin olmasına rağmen eğitiminin devam ettiği, davalının da yurt dışında çalıştığı, gelirinin bulunduğu, davacının yardım nafakası almasının hakkaniyete uygun olduğu, ayrıca ilk derece mahkemesince davacı için takdir edilen yardım nafakası miktarının düşük olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar...
Aile Mahkemesi'nin 2018/1097 Esas, 2019/16 Karar sayılı ilamı ile davalı için aylık 400,00 TL yardım nafakasına hükmedildiğini, nafakayı düzenli olarak ödediğini, davalının okulunun bu sene biteceğini, devletten burs aldığını, annesinin davalıya yardım ettiğini davalının yardım nafakasına ihtiyacı kalmadığını, hükmedilen nafakaya ihtiyacının kalmadığını, maddi durumunun iyi olmadığını, asgari ücretle zor geçindiğini belirterek davalı için daha önce bağlanan yoksulluk nafakanın kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
İlk derece mahkemesince; davacının davasının kısmen kabulü ile davacı için dava tarihi olan 15/11/2021 tarihinden itibaren aylık 500- TL yardım nafakası takdirine, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla talebin reddine hükmolunmuştur. Davalı, aleyhine hükmolunan yardım nafakasının kaldırılması, kaldırılması mümkün değilse azaltılması gerektiğini ileri sürmek suretiyle yerel mahkemenin kararının kaldırılmasına yönelik istinaf yasa yoluna başvurmuştur. 6763 sayılı yasanın 41. maddesi ile değişik Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 341/2. maddesi gereğince; miktar veya değeri sekiz bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Parasal sınırların arttırılmasına ilişkin 6763 sayılı Yasanın 44. maddesi ile değişik Ek-1. maddesi uyarınca 01/01/2022 tarihi itibariyle Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 341. maddesindeki parasal sınır 8.000,00- TL olmuştur. Kesinlik sınırı her bir nafaka yönünden ayrı ayrı belirlenir....