Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

TMK’nun 723. maddesindeki düzenlemede ise; a)Malzeme sahibinin iyiniyetli olması halinde; aşırı zarar doğması sebebiyle yapı yıkılamadığı takdirde taşınmaz malikinin malvarlığında sebepsiz bir zenginleşme meydana geleceğinden, taşınmaz malikinin malzeme sahibine muhik (haklı) bir tazminat vermesi gerektiği, b)Malzeme sahibi iyiniyetli değilse; tazminat miktarının, levazımın en az kıymetini geçemeyeceği belirtilmiştir. Bu durumda, 4.3.l953 tarihli ve 10/3 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararının gerekçesinde benimsenen ve uygulamada kararlılık kazanmış ilke uyarınca aşırı zarar nedeniyle yapı yıkılamıyorsa veya ağaçlar sökülemiyorsa, iyi veya kötüniyete göre, muhik tazminat veya en az levazım bedelini ödeyip ödemeyeceği arsa malikinden sorulmalı, kabul ettiği takdirde bu bedel karşılığı yapının taşınmaz malikine aidiyetine karar verilmeli, aksi halde yıkım isteği reddedilmelidir....

    Yargıtay kararlarında, öğretide bina ve yapı malikinin sorumluluğunun objektif özen yükümlülüğüne aykırılıktan doğan "ağırlaştırılmış" "olağan sebep sorumluluğu" olarak isimlendirilen bir kusursuz sorumluluk halidir. Zarar ile özen eksikliği arasında uygun nedensellik bağının sorumluluk için yeterli olup özel hukuk sorumluluğu bakımından her zaman kusur unsurlarının bulunması zorunlu değildir. Bu gibi durumlarda kusur aranmayacaktır. Burada malike kurtuluş kanıtı sunma olanağı tanınmamıştır. Malik ancak illiyet bağını kesen sebeplerin (mücbir sebep, zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusuru gibi) varlığı durumunda sorumluluktan kurtulabilir. Başka bir anlatımla,bir bina ve yapı tesis ve benzerlerinin zarara neden olması durumunda yapı malikinin sorumlu tutulabilmesi için zararın bina ve yapının yapımı veya bakımındaki özen eksikliğinden doğmuş olması zarar ile yapımı veya bakım eksikliği arasında uygun bir nedensellik bağı bulunması yeterlidir....

    Yargıtay kararlarında, öğretide bina ve yapı malikinin sorumluluğunun objektif özen yükümlülüğüne aykırılıktan doğan "ağırlaştırılmış" "olağan sebep sorumluluğu" olarak isimlendirilen bir kusursuz sorumluluk halidir. Zarar ile özen eksikliği arasında uygun nedensellik bağının sorumluluk için yeterli olup özel hukuk sorumluluğu bakımından her zaman kusur unsurlarının bulunması zorunlu değildir. Bu gibi durumlarda kusur aranmayacaktır. Burada malike kurtuluş kanıtı sunma olanağı tanınmamıştır. Malik ancak illiyet bağını kesen sebeplerin (mücbir sebep, zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusuru gibi) varlığı durumunda sorumluluktan kurtulabilir. Başka bir anlatımla,bir bina ve yapı tesis ve benzerlerinin zarara neden olması durumunda yapı malikinin sorumlu tutulabilmesi için zararın bina ve yapının yapımı veya bakımındaki özen eksikliğinden doğmuş olması zarar ile yapımı veya bakım eksikliği arasında uygun bir nedensellik bağı bulunması yeterlidir....

      G E R E K Ç E Uyuşmazlık, binadan düşen granit parçasından dolayı yaralanma nedeniyle yapı malikinin kusursuz sorumluluğuna dayalı manevi tazminat isteminden kaynaklanmaktadır....

      Bununla birlikte malzeme sahibinin tescil istemi reddedilmişse taşınmaz malikinin mamelekinde sebepsiz bir zenginleşme meydana geleceğinden taşınmaz malikinin malzeme malikine muhik bir tazminat vermesi gerekir. Malzeme maliki iyiniyetli değilse tazminat miktarının, levazımın en az kıymetini geçemeyeceği, aynı yasanın 723.maddesinde düzenlenmiştir. Eldeki davada, mahkemenin yeterli inceleme yapmadan davacıyı iyiniyetli kabul etmiş ve taşınmazdan ayrılarak tescili istenilen kısmın ifrazının mümkün olmaması nedeniyle davanın reddine karar verdiği halde ikinci kademedeki istem olan bina bedellerinin tazmini konusunda olumlu ya da olumsuz bir karaR vermemiştir. Somut olayda; malzeme malikinin ikinci kademe istem olarak Türk Medeni Kanunun 723. maddesi uyarınca tazminat talep etmiş olması nedeniyle davacının iyiniyetli olup olmadığının belirlenmesi önem arz etmektedir. Dosyadaki deliller davacının iyiniyetli olduğunun kabulüne yeterli değildir....

        Ayrıca, davacılar vekili 04/03/2021 tarihli dilekçe ile davacı Caner'in maddi tazminat davasını 565.776,29 TL olarak artırmıştır....

        Yapı End. ve Tic. A.Ş.‘ne karşı açtığı manevi tazminat davası sonucunda verilen kararın Yargıtay(Kapatılan) 21. Hukuk Dairesi’nin 27/03/2017 tarih ve 2016/6797 Esas, 2017/2407 Karar sayılı kararı ile onandığı, anılan dava dosyasında davacının %10, davalıların ise %45-%45 şeklinde kusurlu kabul edildikleri, temyiz incelemesine konu eldeki dava dosyasında kusur raporu alınmadığı, onanan manevi tazminat dava dosyasındaki kusurun oran ve aidiyeti yönündeki tespite itibar edildiği, buna karşılık gerekçede davalı ... Yapı End. A.Ş.‘nin %90 oranında kusur ve sorumluluğu bulunduğunun belirtildiği, davalının ticaret ünvanının önceden ... Yapı End. ve Tic. A.Ş. olduğu, ilk olarak adı geçen şirketin ...Yapı End. A.Ş. şirketine tüm aktif ve pasifiyle devredilmesi nedeniyle sicil kaydının terkin edildiği ve keyfiyetin 06/03/2018 tarih ve 9530 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği, sonrasında devralan ...Yapı End. A.Ş.’nin unvan değiştirerek yeni ünvanın ... Yapı End....

          Davacının temliken tescil talebi reddedildiğine göre yapı yıkılamadığı takdirde taşınmaz malikinin malvarlığında sebepsiz bir zenginleşme meydana geleceğinden, taşınmaz malikinin malzeme sahibine muhik (haklı) bir tazminat vermesi gerekir. Ancak malzeme sahibi iyiniyetli değilse tazminat miktarı levazımın en az kıymetini geçemez. Somut olayda; mahkemece Dairemizin 09.02.2016 tarihli kararına atıf yapılmak suretiyle taşınmaz üzerindeki ağaçların bedeli tazminat kapsamına alınmadan hüküm kurulmuş ise de; Dairemizin 09.02.2016 tarihli bozma ilamında ağaçların bedelinin tazmin edilmeyeceğine dair bir hüküm kurulmadığı açıktır. O halde mahkemece taşınmaz üzerinde aidiyet ihtilafı bulunmayan ağaçların da olduğu gözetilerek bunların bilirkişiye dava tarihindeki değerleri hesap ettirildikten sonra belirtilen miktarın da tazminine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....

            Asıl işveren ile alt işverenin birlikte sorumluluğu "müteselsil sorumluluktur". Asıl işveren, doğrudan bir hizmet sözleşmesi bulunmamakla birlikte İş Kanunu'nun 2.maddesinin 6.fıkrası gereğince alt işverenin işçilerinin iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle uğrayacakları maddi ve manevi zarardan alt işveren ile birlikte müteselsilen sorumludur. Bu nedenle meslek hastalığına veya iş kazasına uğrayan alt işverenin işçisi veya ölümü halinde mirasçıları tazminat davasını müteselsil sorumlu olan asıl işveren ve alt işverene karşı birlikte açabilecekleri gibi yalnızca asıl işverene veya alt işverene karşı da açabilirler. Öte yandan asıl işveren ile alt işveren arasında yapılan sözleşme ile iş kazası veya meslek hastalığına bağlı maddi ve manevi tazminat sorumluluğunun alt işverene ait olduğunun kararlaştırılması; bu sözleşmenin tarafı olmayan işçi veya mirasçıları da bağlamaz....

              Bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. (TBK m.69; BK m.58) Yapı malikinin sorumluluğu, bir bina ya da diğer bir inşa eserinin bizatihi kendisinden kaynaklanan bir nedenle oluşan zarardan sorumluluğu kapsamakta olup, niteliği itibariyle kusursuz sorumluluk türlerinden "olağan sebep sorumluluğu"dur. Burada malike kurtuluş kanıtı sunma olanağı tanınmamıştır. Malik ancak illiyet bağını kesen sebeplerin (mücbir sebep, zarar görenin tam kusuru, üçüncü kişinin ağır kusuru gibi) varlığı durumunda sorumluluktan kurtulabilir. Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle, dava dışı sigortalının kiracı, davalının ise yapı maliki olmasına, dava dışı sigortalı ile davalı arasında kira ilişkisi olmamasına, davalının yapı maliki olması nedeniyle sorumluluğunun TBK'nın 69....

              UYAP Entegrasyonu