Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Anılan maddeye göre yapı denetim kuruluşu yapının eksik, hatalı, kusurlu yapılmış olması nedeniyle ortaya çıkan yapı hasarlarından yapı sahibine karşı kusuru oranında sorumludur. Somut olayda kira kaybının tazmini talebi yapının hasarlı olması nedeniyle oluşan bir zarar değil, geç teslim neneniyle oluşan bir zarardır. Mütahit ile davacılar arasında yapılan sözleşmeye göre kira kaybı bedelinden mütahit sorumludur. Yapı denetim şirketinin sorumluluğu bulunmamaktadır. O halde mahkemece yapı denetim şirketi yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken bu yön gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. 2-Bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir....

    Benzer hüküm, 6098 sayılı Türk Borçların Kanunu'nun 69. maddesinde "Bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. " cümleleri ile düzenlenmiştir.Yapı malikinin sorumluluğu, bir bina ya da diğer bir inşa eserinin kendisinden kaynaklanan bir nedenle oluşan zarardan sorumluluğu kapsamakta olup, niteliği itibariyle olağan sebep sorumluluğu hallerindendir. Bir başka deyişle; söz konusu sorumluluğun söz konusu olabilmesi için, yapı eserinin, yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinden bir zarar doğması gereklidir.Somut olayda davacı, kalıp montajı yaparken çaktığı çivinin kırılan parçasının fırlayarak gözüne isabet etmesi sonucu kazalanmıştır. Olay, Türk Borçlar Kanunu 69. maddesi (818 sayılı BK. 58. m) çerçevesinde irdelendiğinde, bina sahibinin alması gereken tedbirleri almaması nedeniyle oluşan bir kaza değildir....

      İşte bu nedenle yapı malikinin sorumluluğu, kurtuluş kanıtı getirilemeyen “ağırlaştırılmış özen sorumluluğu” olmakta ve tehlike sorumluluğuna yaklaşmaktadır. Tehlike sorumluluğunda da özel kurtuluş nedenleri yoktur. Sadece genel kurtuluş nedeni olan illiyet bağını kesen sebepler sorumluluğu ortadan kaldırır (Eren- s. 520). Zarar, mücbir sebep ya da üçüncü kişinin illiyet bağını kesen kusuru sonucunda meydana gelmiş ise yani zarar görenin ya da üçüncü şahsın fiili zararı doğuran başlıca sebep niteliğinde ise, bina maliki zararı tazmin etmek ile yükümlü değildir (Reisoğlu, Sefa: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul 2004, s. 171). 16. Borçlar Kanunu’nun 58. maddesi kapsamında, sorumluluğun doğmasında, yapılıştaki bozukluk-bakım eksikliği ayrımının bir önemi bulunmamaktadır. Zira malikin sorumlu olması için bakım eksikliği veya yapılıştaki bozukluktan herhangi birinin varlığı yeterli görülmektedir. Her iki olasılıkta da yalnızca malikin sorumluluğu söz konusu olmaktadır....

        Şayet, birleşen davanın davacıları 509 sayılı parsel üzerinde yapılan binanın yapımı sırasında bir katkı sağlamışsa, yapı yıkılamadığı takdirde arazi malikinin mamelekinde sebepsiz bir zenginleşme meydana geleceğinden, bu zenginleşmeye karşılık taşınmaz malikinin malzemede katkısı olan kişilere muhik bir tazminat olarak ödenmesi gerekir. Türk Medeni Kanunu’nun 723.maddesi uyarınca ödenecek olan tazminatın tutarı malzeme malikinin iyiniyetli olup olmamasına göre değişir. Üzerine inşaat yaptığı arazinin kendisine ait olmadığını bilmeyen veya bilmesi gerekmeyen kişi kural olarak iyiniyetlidir. Bunun gibi inşaatı arazi sahibinin açık veya örtülü muvafakatı ile yapan malzeme sahibi de iyiniyetli sayılır.Buna karşılık,üzerinde inşaat yaptığı arazinin kendisine ait olmadığını bilen veya bilmesi gereken kişi kötüniyetlidir ... Malzeme maliki ve arazi sahibi iyiniyetli ise malzeme sahibine muhik bir tazminat ödenmelidir. Muhik tazminatın tespit ve takdiri hakime ait bir görevdir....

          Diğer yandan özel hukuk sorumluluğu bakımından her zaman kusur (kast veya ihmal) unsurlarının bulunması zorunlu değildir. Bu gibi hallerde, zararın, hukuka aykırı bir davranıştan doğması yani objektif koşulun gerçekleşmesi yeterli olup, ayrıca subjektif koşula yani kusura ihtiyaç yoktur. Özellikle kusursuz sorumluluk hallerinde durum böyledir. Zarar, ihmalden de kaynaklanabilir ve ihmali bulunanlar da zarardan sorumlu olur. Yargılama sırasında yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Yapı Malikinin Sorumluluğu başlıklı 69. maddesinin 2. fıkrasında da “İntifa ve oturma hakkı sahipleri de binanın bakımındaki eksikliklerden doğan zararlardan malikle birlikte müteselsilen sorumludur” hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda; yangının, ...'nun mirasçılarının maliki, davalı ...'nin kiracısı olduğu 13 numaralı iş yerinde çıktığı ve olayda hiç bir kusuru bulunmayan davacının sigortalısına ait iş yerinin zarar görmesine sebebiyet verdiği sabittir....

            İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; "...Dava yapı malikinin sorumluluğu nedeniyle açılmış tazminat istemine ilişkindir. Mahkememizce dosya bilirkişi heyetine tevdii edilmiş olup; SMMM Bilirkişi Alaaddin Güner, Yangın Uzmanı Yunus Kızmaz, Mimar Ali Hakanoğlu ve hesap bilirkişisi Av. Coşkun Demir 'in 13/11/2017 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; "Davacının yangın nedeniyle oluşan 6.200,88 TL demirbaş eşya ile 11.224,87 TL ticari emtia bedelleri zararları toplamı 17.425,75 TL bakımından davalıların müştereken ve müteselsilen; 10.000,00 TL hava parası bakımından davalı Durusu Otomotiv T7 Ltd Şti'nin münhasıran sorumlu olduğu yönünde" görüşlerini bildirmişlerdir. Somut olayda; davalı Durusu ......

            TMK’nun 723. maddesindeki düzenlemede ise; a) Malzeme sahibinin iyiniyetli olması halinde; aşırı zarar doğması sebebiyle yapı yıkılamadığı takdirde taşınmaz malikinin malvarlığında sebepsiz bir zenginleşme meydana geleceğinden, taşınmaz malikinin malzeme sahibine muhik (haklı) bir tazminat vermesi gerektiği, b) Malzeme sahibi iyiniyetli değilse; tazminat miktarının, levazımın en az kıymetini geçemeyeceği belirtilmiştir. Bu durumda, 4.3.l953 tarihli ve 10/3 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararının gerekçesinde benimsenen ve uygulamada kararlılık kazanmış ilke uyarınca aşırı zarar nedeniyle yapı yıkılamıyorsa veya ağaçlar sökülemiyorsa, iyi veya kötüniyete göre, muhik tazminat veya en az levazım bedelini ödeyip ödemeyeceği arsa malikinden sorulmalı, kabul ettiği takdirde bu bedel karşılığı yapının taşınmaz malikine aidiyetine karar verilmeli, aksi halde yıkım isteği reddedilmelidir....

              Dava; desteğin ölümünden kaynaklanan, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Uyuşmazlık; davacıların desteğinin ölümünden, davalı ... şirketinin sorumlu tutulup tutulamayacağı, buna bağlı olarak da, davacıların, elektrik dağıtım şirketinden tazminat istemlerinin kabul edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Kusur aranmaksızın sorumluluğun düzenlendiği haller, kusursuz sorumluluk halleri olarak ifade edilmektedir.Doktrinde kusursuz sorumluluk hallerinin olağan sebep sorumluluğu-tehlike sorumluluğu şeklinde ikili ayırıma tabi tutarken, TBK tarafından açıklanan hakkaniyet sorumluluğu-özen (sebep) sorumluluğu-tehlike sorumluluğu şeklinde ayırıma tabi tutulduğu görülmektedir. Denetleme ve gözetimde özen (cura in custodio) gereği, kusur unsur olarak aranmaz. ............

                Maddesinde yer alan halefiyet maddesi gereğince müvekkil şirkete 10 gün içerisinde ödenmesi, aksi halde yasal yollara başvurulacağı ihtar edildiğini, ancak davalılar tarafından tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, davalıların dava konusu olaydaki sorumluluğu kusursuz sorumluluk olduğunu, bu nedenle yapı malikinin sorumluluğu gereğince dava dışı sigortalıya ödenen bedelden davalı malikler sorumlu olduğunu, davalı maliklerin TTK’da yer alan “yapı malikinin sorumluluğu” kapsamında 3. kişiye verilen zarardan kusursuz sorumlu olduğu doktrin ve yargıtay kararlarıyla da sabit olduğunu, TTK 1472. maddesi gereğince sigortacı müvekkil şirket tarafından dava dışı sigortalıya ödenen hasar tazminatının davalı idare tarafından davacı müvekkil şirkete ödenmesi gerektiğini, dava konusu olayda da davalılara ait yapıda çıkan yangına ilişkin olarak kusursuz sorumluluğu bulunduğundan ve Türk Ticaret Kanununun 1472....

                Dava, elektrik çarpması nedeniyle yaralanmadan dolayı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı, haksız fiilin sorumlusunun davalı idare olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Dosyadaki bilgi ve belgelerden ise, aynı olay nedeniyle adli makamlarca yürütülen soruşturmanın davalı idare ile dava dışı bina sahibi hakkında yürütüldüğü, davacının şikayetçi olmaması nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği ve sonrasında eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Öte yandan mahkemece benimsenen bilirkişi raporunda da, davalı idarenin .../... oranında, dava dışı bina sahibinin ise .../... oranında kusurlu olduğu belirlenmiştir. Bu durumda; davacının, davaya konu haksız fiilin sorumlusunun davalı idare ile dava dışı bina sahibi olduğunu bilmesine rağmen, meydana gelen zarardan davalı idareyi sorumlu tuttuğu anlaşılmaktadır....

                  UYAP Entegrasyonu