Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Yargıtay kararlarında, öğretide bina ve yapı malikinin sorumluluğunun objektif özen yükümlülüğüne aykırılıktan doğan "ağırlaştırılmış" "olağan sebep sorumluluğu" olarak isimlendirilen bir kusursuz sorumluluk halidir. Zarar ile özen eksikliği arasında uygun nedensellik bağının sorumluluk için yeterli olup özel hukuk sorumluluğu bakımından her zaman kusur unsurlarının bulunması zorunlu değildir. Bu gibi durumlarda kusur aranmayacaktır. Burada malike kurtuluş kanıtı sunma olanağı tanınmamıştır. Malik ancak illiyet bağını kesen sebeplerin (mücbir sebep, zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusuru gibi) varlığı durumunda sorumluluktan kurtulabilir. Başka bir anlatımla,bir bina ve yapı tesis ve benzerlerinin zarara neden olması durumunda yapı malikinin sorumlu tutulabilmesi için zararın bina ve yapının bakımındaki özen eksikliğinden doğmuş olması zarar ile bakım eksikliği arasında uygun bir nedensellik bağı bulunması gereklidir....

Türk Medeni Kanun'un 725. maddesinin uygulanabilmesini haklı gösterecek en önemli koşul yapı malikinin iyi niyetli olmasıdır. Bu maddede iyi niyetin tanımı yapılmamışsa da aynı kanunun 3. maddesinde hükme bağlanan subjektif iyi niyet olduğunda kuşku yoktur. Yapı malikinin kendinden beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşın, sınırı aştığını bilmemesi veya bilecek durumda olmaması yahut sınırı aşmasında yasa korunabilecek bir nedenin bulunması onun iyi niyetini gösterir. Ancak, komşu taşınmaz malikinin veya o taşınmazda mülkiyetten başka ayni hak sahibi olup da zarar gören kimselerin taşınmaza el atıldığını öğrendikleri tarihten itibaren 15 gün içerisinde İtiraz etmeleri, yapı malikinin iyi niyetli sayılması olanağını ortadan kaldırır. İtiraz hiçbir şekle bağlı değildir....

    DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat) DAVA TARİHİ : 04/12/2017 KARAR TARİHİ : 19/04/2022 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 20/04/2022 Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket nezdinde ..... Paket Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunan ... Mobilya ve Orm. Ür. San ve Tic. Ltd....

      (Sübjektif koşul) b) İkinci koşul, yapı kıymetinin taşılan arazi parçasının değerinden açıkça fazla olmasıdır. TMK’nın 725 inci maddesinde “durum ve koşulların haklı kılması” şeklinde ifade edilen husus uygulama ve doktrinde inşaatın yıkılması ile inşaat sahibinin uğrayacağı zarar veya yıkılmaması halinde arsa malikinin arsasının uğrayacağı değer kaybının karşılaştırılması şeklinde değerlendirilmektedir. Kastedilen değer sadece taşılan arazinin değerinden ibaret değildir. Bu değerin içinde arazi sahibinin taşılan kısım dışında kalan arazisinin uğrayacağı değer kaybı da vardır. Arsa malikinin arsasının uğrayacağı değer kaybı uzman bilirkişilerden rapor alınmak suretiyle TMK’nın 4 üncü, TBK’nın 50 nci maddesi uyarınca ve aynı zamanda sebepsiz zenginleşmeyi önleyecek biçimde dava tarihine ve objektif esaslara göre tespit ve takdir edilmelidir....

        Böylece, muhdesatla arasındaki bağlantı kesilmiş bina sahibine aşağıdaki koşulların oluşması halinde ayrılmaz parça niteliğindeki taşkın yapı için üzerinde bulunduğu taşınmaza malik olabilme olanağı tanınmıştır. Bunun için: 1-Tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerinde, temelli kalması amacıyla yapılan binanın ayrılmaz parçası yine tapuda kayıtlı üçüncü kişiye ait taşınmaza taşkın yapılmış olmalıdır. 2- Taşkın inşaat, taşkın yapı ile iki komşu taşınmazı fiilen birleştirmekte, ekonomik bir bütünlük oluşturmaktadır. Bu özelliğinden dolayı taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir. Taşılan arazi malikinin devir borcu eşyaya bağlı bir borç olduğundan inşaat maliki hakkını taşılan arazinin her malikine karşı kullanabilir....

          ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2020/637 Esas KARAR NO : 2021/388 DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 26/10/2020 KARAR TARİHİ : 14/04/2021 Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA : Davacı vekili, dava dilekçesi ve duruşmalarda özetle; müvekkil şirketin eski adıyla ... Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti nin şirkete ait karar defterinde yazılı olduğu şekilde 14/09/2010 tarihinde şirket ortaklarından ...'nun ve şirket ortaklarından olmayan davalı ...'un süresiz olarak şirket müdürlüğüne atanmalarına, bu kararın Ticaret Sicil Gazetesine bildirilmesine ve yeni imza sirkülerinin tanzim edilmesine oy birliği ile karar verildiğini, karar defterinde bulunan 2010/02 numaralı kararın ise İzmir ......

            nin de sorumluluğundan söz edilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Davalı ... vekili, yangın olayında müvekkilinin kusuru bulunmadığını, kiracı konumundaki davalının kusurlu olduğunu savunmuştur. Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafça sunulan ibraname başlıklı mutabakatname ve tazminat makbuzlarında "'nin ödediği bedel miktarınca ibra ve olaydan kaynaklanan tüm haklarından feragat ettiğimizi üçüncü şahıslara karşı olan takip ve dava haklarımızı ödediği tazminat miktarı kadar ...'...

              Bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür (TBK. m.69; BK. m.58). Yapı malikinin sorumluluğu, bir bina ya da diğer bir inşa eserinin bizatihi kendisinden kaynaklanan bir nedenle oluşan zarardan sorumluluğu kapsamakta olup, niteliği itibariyle kusursuz sorumluluk türlerinden "olağan sebep sorumluluğu"dur. Burada malike kurtuluş kanıtı sunma olanağı tanınmamıştır. Malik, ancak illiyet bağını kesen sebeplerin (mücbir sebep, zarar görenin kendi kusuru, üçüncü kişinin ağır kusuru gibi) varlığı durumunda sorumluluktan kurtulabilir. Somut olayda; davalının sorumluluğu yapı eseri malikinin sorumluluğu olup, bu kusursuz sorumluluktur....

              (Mülga 818 sayılı B.K'nun 58) maddesi uyarınca, bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, TBK'nın anılan maddesindeki sorumluluk objektif özen yükümlülüğüne aykırılıktan doğan "ağırlaştırılmış" bir kusursuz sorumluluk halidir. Bu sorumlulukta zarar gören, yapı malikinin, kusurunu kanıtlamak zorunda değildir. Yapı maliki de, kusurun bulunmadığı savunmasının ötesinde uygun illiyet bağının kesildiğini kanıtlamalıdır. Kusursuz sorumlulukta illiyet bağının kesilebilmesi için zarar görenin ağır kusurunun olması veya üçüncü bir kişinin illiyet bağını kesebilecek nitelikte ağır kusurunun olması veya zararlandırıcı sonucun meydana gelmesinde öngörülmeyen bir halin bulunması gerekmektedir. Ancak, imal olunan şey malikinin ek kusuru varsa, illiyet bağının kesilmesi malikin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz....

              İş Mahkemesinin 2008/384 esas sayılı dosyaların mevcut olduğunu, tasfiye işlemlerinden sonra tasfiye edilen şirket yönünden davanın kabulüne karar verildiğini, Bakırköy 7 ATM 2020/340 esas sayılı dosyasında tasfiye memurunun ve şirket ortaklarının şahsi sorumluluğundan kaynaklı dava ikame edildiğini, bu dosyaların halen derdest olduğunu tasfiyenin usulüne uygun yapılmadığının bildirildiğini, tasfiye işlemlerinin usulüne uygun yapılmadığından tasfiye memuru atanması ile ek tasfiye işlemlerinin yapılmasını talep ettiği anlaşılmıştır. Kartal 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/102 esas sayılı dosyasının İstanbul Anadolu 23. Asliye Hukuk Mahkemesini 2013/68 Esas numarasına kaydedildiği, iş bu dosyada davacıların, Ayşe GÜMÜŞ, Erdal GÜMÜŞ, Fatma GÜMÜŞ, Mustafa GÜMÜŞ olduğu, davalıların Mehmet GEMEŞGE ve YAKUT TURİZM OTOM TEKSTİL İNŞ SAN TİC LTD ŞTİ olduğu, davanın tazminat davası olduğu; Kartal 2. İş Mahkemesinin 2008/384 esas sayılı dosyasının İstanbul Anadolu 2....

              UYAP Entegrasyonu