Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Yabancı ülkedeki kararı veren yabancı mahkemenin sulh veya asliye yahut da istinaf mahkemesi olması tanıma ve tenfiz davasında görevli mahkemeyi etkilemez (Ruhi, A.C.: Türk Hukukunda Yabancı Nafaka İlamlarının Tenfizi, Ankara 2013, s. 265- 266). Somut olayda; davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Montabaur Yerel Mahkemesi (Almanya) tarafından verilen vesayet kararının tanınmasını talep ettiği, bu durumda, MÖHUK’un 51/1.maddesi ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 15.10.2019 tarih 2017/(18)8- 1924 Esas 2019/1060 Kararı gereğince uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Bu sebeple Iğdır 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin yargı yeri olarak belirlenmesi gerektiğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nın 21. ve 22. maddeleri gereğince Iğdır 1....

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. 1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve yabancı mahkemece dava dilekçesinin taraf olduğumuz Lahey Sözleşmesine göre tebliğ edilmemiş olması dolayısıyla davalının savunma hakkının kısıtlanmış olmasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkindir....

    mahkeme kararının aslı ve onaylı tercümesi ile Yabancı Mahkemede açılan dava dilekçesi ile yabancı Mahkeme kararının adli yoldan tebliğine dair evrakın dosyada bulunması dava şartlarından olup bu belgeler savunma hakkının ve karara karşı temyiz ve itiraz hakkının kullanılmasının, bu hakkın kullanılması ile kararın kesinleşmesinin ön şartı olduğunu, belirtilen belgeler dosyada mevcut olmadığından tenfiz kararı verilmesi mümkün olmadığını, ayrıca davacı tarafından dosya kapsamında bahsi geçen belgelerin arasında tenfizi talep edilen yabancı mahkemede açılan dava dilekçesi ile yabancı mahkeme kararının davalıya adli yoldan tebliğ edildiğine dair herhangi bir evrakın varlığından bahsedilmediğini, yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizi kurumu MÖHUK 54 vd....

    Anılan talep üzerine mahkemece Adalet Bakanlığına yazılan müzekkere cevabı ekinde tenfizi talep edilen yabancı ilama ilişkin davada, dava dilekçesinin Adalet Bakanlığı aracılığıyla 14/12/2009 tarihinde davalı vekiline tebliğ edildiğine ilişkin tebliğ evrakı gönderilmiş, yabancı mahkeme kararının Adalet Bakanlığı aracılığıyla davalı vekiline tebliğine ilişkin bir bilgi ve belge ise sunulmamıştır. Yabancı mahkeme ilamından davalının yabancı mahkemede yapılan yargılama sırasında herhangi bir vekille temsil edilmediği anlaşılmıştır. Yargılama sırasında davacı vekilince 19/08/2016 havale tarihli dilekçesi ile mahkemenin 24/05/2016 tarihli celsesinde verilen ara kararı doğrultusunda yabancı mahkeme kararının davalıya tebliğ edildiğini ve bu kararın davalı tarafından temyiz edildiğine dair olarak müvekkiline Köln Eyalet Mahkemesince gönderilen tebligat evrakı ve tercümesi sunulmuştur....

    Sivil Hukuk Dairesi'nin 4 O 389/08 numaralı ve 23.07.2009 tarihli kararının ve yargılama masraflarına dair masrafların tayini ile ilgili hükmün tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, tenfizi istenilen yabancı mahkeme karar aslı ve tamamının onaylı tercümesinin sunulmuş olduğu, kendisine karşı tenfiz istenen davalının mahkemeye usulünce çağrıldığı, yine kararın usulünce davalıya tebliğ edildiği, yabancı mahkeme kararının tenfizi şartlarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile, Fedaral Almanya Cumhuriyeti Bielefeld Asliye Hukuk Mahkemesi 4. Sivil Hukuk Dairesi 4 O 389/08 sayı ve 23.07.2009 tarihli kararı ile yargılama masraflarına dair masraf tespit kararının tenfizine karar verilmiştir....

      Karar Düzeltme Sebepleri Davacı vekili, yabancı mahkeme kararının müvekkiline tebliğ edilmeden kesinleştirildiğini, müvekkilinin savunma ve temyiz hakkından mahrum bırakıldığını, İtalya Usul Kanunu'na göre kararın tebliğe çıkarılmadan 1 yıl beklenilmesinden sonra kesinleştirilmesinin adil yargılanma hakkı ve Türk kamu düzenine aykırı olduğunu, Yargıtay daireleri arasında yabancı mahkeme kararlarını kesinleştirilmesi hususunda farklı kararlar olduğundan Yargıtay Birinci Başkanlık Kuruluna içtihadı birleştirme başvurusunda bulunduklarını, bu hususun bekletici mesele yapılması gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, yabancı mahkeme kararının tenfizi şartlarının bulunup bulunmadığına ilişkindir. 2....

        Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkin olup, mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yabancı bir mahkeme kararının tenfiz edilmesi için öncelikle kararın usulünce kesinleşmiş olması gerekmektedir. Davaya konu tenfizi istenen ... Eyalet (Asliye Hukuk) Mahkemesi’nin kararında, kararın bir suretinin davalıya 07.06.2010 tarihinde idareten tebliğ edildiği yazılı ise de dosyaya sunulan tebliğe ilişkin belgelerden kararın Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü aracılığı ile 17.09.2010 tarihinde davalı vekili Av. ...’na tebliğ edildiği anlaşılmaktadır....

          Mahkemece, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, tenfizi istenilen kararın davalıya posta yoluyla tebliğ edildiği, karar Lahey Sözleşmesi uyarınca tebliğ edilmediğinden ortada kesinleşmiş bir kararın bulunmadığı, ayrıca tenfizi istenen kararın TTK’nın 329 ve 405/2. maddelerine aykırı olduğu, benzer nitelikteki açılan davaların reddedildiği, bu durum karşısında yabancı mahkeme kararının, mahkemeleri tarafından verilen kararlarla çeliştiğinden kamu düzenine aykırı bulunduğu, şirket hisselerinin davalıya iadesine karar verilmemesi nedeniyle mükerrer tahsilata neden olunabileceği, tüm bu durumların açıkça kamu düzenine aykırılık oluşturduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir....

            DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Davanın yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkin olup, uyuşmazlığın talebin MÖHUK 53 ve 54.maddede belirtilen yasal şartları taşıyıp taşımadığı, MÖHUK 54/5 gereğince tenfizi istenen kişinin mahkemeye usulüne uygun çağırılıp çağrılmadığı, tenfiz kararı verilip verilemeyeceği hususlarına ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Davacı vekiline MÖHUK madde 54/5 gereğince tenfizi istenen kişinin mahkemeye usulüne uygun çağırıldığına ilişkin belgeleri ibraz etmek üzere 2 haftalık kesin süre verilmiş, davacı vekili tarafından tebligata ilişkin belgeler Yeminli Türkçe tercümeleri ile birlikte ibraz edilmiştir....

              Bu durumda, yabancı kararda yer alan hükmün icra edilmesi ile ortaya çıkacak sonuç hukukun genel prensiplerine, toplumun genel örf adet ve ahlak telakkilerine aykırı düşmedikçe ve anayasanın temel ilkelerine aykırı bulunmadıkça yabancı kararın Türk kamu düzenine aykırılığından söz edilemez. Somut davaya konu yabancı mahkeme kararının tenfizi Türk kamu düzenine aykırılık oluşturmadığından yerel mahkeme kararının bu gerekçe ile bozulması kanaatinde olduğumdan sayın çoğunluğun karar düzeltme isteminin reddine dair gerekçesine katılmıyorum. ......

                UYAP Entegrasyonu