Davacı tarafça, yabancı mahkemeden verilen vasi atanması kararının tanınması ve tenfizi talebiyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Yargıtay 20. Hukuk Dairesi'nin 2016/2295 Esas ve 2016/6940 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; 5718 sayılı MÖHUK'nun 51. maddesinde tenfiz kararlarını vermekle görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu düzenlenmiş olup söz konusu düzenlemede tenfiz kararının hangi konudaki yabancı mahkeme kararına ilişkin olduğu hususunda bir ayrım yapılmamıştır. Bu durumda, MÖHUK'un 51/1. maddesi ve ayrıca Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 15/10/2019 tarih, 2017(18)8- 1924 Esas ve 2019/1060 Karar sayılı ilamı uyarınca uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Şu halde, davaya bakmakla görevli mahkemenin Sivas 1. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşıldığından 6100 sayılı HMK'nın 21, 22 ve 23. maddeleri gereğince Sivas 1....
Kararı, davacı vekili ile davalı şirket vekili temyiz etmiştir. 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı şirket vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkindir....
Anılan maddede yer alan “Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması” ifadesinden, yabancı mahkeme kararının esasına uygulanan hukukun Türk kamu düzenine aykırılığının incelenemeyeceği, sadece hükmün tenfizi neticesinde ortaya çıkan hukukî sonuçların kamu düzenine aykırı olması halinde yabancı mahkeme kararının tenfizi isteminin reddedileceği sonucuna varılmalıdır. Esasa uygulanan hukukun Türk Hukukundan farklı bulunması ya da Türk Hukukunun emredici kurallarına aykırı olması gibi nedenlerle yabancı kararın tenfiz istemi reddedilemez. (YİBGK.nun 10.02.2012 gün ve 2010/1 esas 2012/1 karar sayılı içtihatı) Buna göre, yabancı mahkeme kararının verilmesinde uygulanan hukuk ve bunun hangi kriterlere göre uygulandığı değil, yabancı kararın Türkiye'de icra edilmesi halinde meydana gelecek sonuçların Türk kamu düzenini ihlal edip etmeyeceğinin araştırılması gerekir....
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, tenfizi istenen karara ilişkin dava dilekçesinin 1965 tarihli Adli Yardımlaşmaya İlişkin Lahey Sözleşmesi'nde belirtilen usule uygun biçimde davalıya tebliğ edilmediği, davalıya savunma hakkının tanınmadığı ve adil yargılanma ilkesinin ihlal edildiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkin olup yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere mahkemece, tenfizi istenilen karara ilişkin dava dilekçesinin davalıya Lahey Sözleşmesi'ne uygun bir biçimde tebliğ edilmeyerek davalının savunma hakkının kısıtlandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, dosyaya sunulan tebliğ evraklarından ...Asliye Hukuk Mahkemesi’nin yapmış olduğu yargılamada, dava dilekçesinin ......
Mahkemece, bozma sonrası yapılan yargılama neticesinde tarafların boşanmalarına ilişkin yabancı mahkeme ilamının Türkiye'de tanınması yönündeki ... 11. Aile Mahkemesinin 2010/464 Esas sayılı kararının 06.11.2013 tarihinde kesinleştiği, tanıma davası 17.04.2010 tarihinde açılmış olup mal rejimine ilişkin yabancı mahkeme kararının tanınması talepli davadan hem dava hem karar tarihi bakımından önce olduğu, mal rejimine ilişkin yabancı mahkeme ilamının tanınması talebinin dosyaya sunulan yabancı mahkeme kararındaki şerhin kesinleşmeye ilişkin olduğu kabul edilerek davanın kabulüyle, ... ... İlçe Mahkemesinin 30/03/2011 tarihli ve 09 D 01587 Sayılı ilamının tanınmasına karar verilmiştir....
Ejder Yılmaz, Ankara 2011, sayfa 268) Ayrıca, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca yabancı mahkeme kararının tenfizi için kararının kesinleşmiş olması dava şartıdır. Somut olayda, kesin hükme konu davada, yabancı mahkeme ilamının usulünce kesinleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ve bu kararın Dairemizce onanmasına karar verilmiş ve karar kesinleşmiştir. Eldeki dava ise, kesin hükme konu davadaki aynı yabancı mahkeme ilamının diplomatik yolla tebliği işlemi tamamlanarak yeni bir kesinleşme şerhi ile açılan bir dava olduğundan önceki davanın dava şartı (diplomatik yolla tebliği sonucu usulünce kesinleşmiş karar bulunmadığından) yokluğu nedeniyle reddedilmiş olması, bu dava şartının tamamlanılarak açılan davada kesin hüküm oluşturmadığından davanın kesin hüküm nedeniyle reddi doğru olmamış, kararın davacılar yararına bozulması gerekmiştir....
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, yabancı mahkeme kararının tebliğine ilişkin evrakların dosyaya sunulmadığı, usulünce tebliğ edilmeyen kararın davalı yönünden kesinleşmiş olduğunun kabulünün mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkin olup, mahkemece, davacı vekilinin kendisine verilen süre içerisinde tenfizi istenen yabancı mahkeme ilamının davalı tarafa tebliğ edildiğine dair tebligat belgelerini sunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 221. maddesi uyarınca; mahkeme, üçüncü kişi veya kurumun elinde bulunan bir belgenin taraflarca ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu olduğuna karar verirse, bu belgenin ibrazını emreder....
Somut olayda, mahkemece, davacı vekiline, kesinleşme şerhi bulunan yabancı mahkeme kararının tercümesi ile kararın ve dava dilekçesinin tebliğine ilişkin belgeleri ibraz etmesi için 30 günlük kesin süre verilmişse de, davacı vekilinden talep edilen belgelerin sunulması zaman alacağı için verilen 30 günlük kesin süre makul değildir....
Somut olayda, mahkemece, davacı vekiline, kesinleşme şerhi bulunan yabancı mahkeme kararının tercümesi ile kararın ve dava dilekçesinin tebliğine ilişkin belgeleri ibraz etmesi için 30 günlük kesin süre verilmişse de, davacı vekilinden talep edilen belgelerin sunulması zaman alacağı için verilen 30 günlük kesin süre makul değildir....
Somut olayda, mahkemece, davacı vekiline, kesinleşme şerhi bulunan yabancı mahkeme kararının tercümesi ile kararın ve dava dilekçesinin tebliğine ilişkin belgeleri ibraz etmesi için 30 günlük kesin süre verilmişse de, davacı vekilinden talep edilen belgelerin sunulması zaman alacağı için verilen 30 günlük kesin süre makul değildir....