Sulh Hukuk ve 7. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, yabancı mahkeme ilamının tenfizi istemine ilişkindir. 7. Asliye Hukuk Mahkemesince; gaiplik kararı verilmesine ilişkin davanın çekişmesiz yargı işi olduğu ve sulh hukuk mahkemesinin görevine girdiği, gaiplik kararının tanınması talebinde de sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. 6. Sulh Hukuk Mahkemesi ise; davada asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk Ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (MÖHUK)'un 51. maddesinde “Tenfiz kararları hakkında görevli mahkeme asliye mahkemesidir.” düzenlemesine yer verilmiştir....
Tenfizi istenen yabancı mahkeme kararının tarafları, konusu ve sebebi "aynı" olan Türk mahkemelerinden verilmiş bir kararla bağdaşmaması halinin Türk kamu düzenine aykırılık oluşturacağı, hatta buna rağmen kararın tenfizine karar verilmişse bu durumun HUMK'un 445/10 maddesi uyarınca bir yargılamanın yenilenmesi nedeni olacağı açıktır. ..........Tenfiz davasının açıldığı tarih itibariyle Türk mahkemelerinden aynı sebebe dayanarak, aynı taraflar arasında görülen davada verilen karar kesinleşmiş olmakla iş bu karara aykırı olacak şekilde yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizi Türk kamu düzenine aykırı olduğundan davanın reddi gerekirken açıklanan gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi yerinde görülmemiş kararın bozulması gerekmiştir." hususları açıkça belirtilmiştir....
tarafça eksik harcın tamamlandığı anlaşılmıştır.Tanıma ve tenfizi istenen ----- Şehir Mahkemesi kararının Apostil şerhli, yeminli tercümesinin, mahkeme tarafından düzenlenen mahkeme beyannamesinin ve icra hükmü içeren mahkeme yazısının Apostil şerhli tercümesinin sunulduğu, kararın kesin nitelikte olduğu anlaşılmıştır....
Somut uyuşmazlıkta incelenmesi gereken diğer bir konu da, benzer olaylarda ... ’de açılan davaların, TTK’nın 329/1. ve 405/2. maddelerinde düzenlenen, anonim şirketlerin kendi hisselerini temellük edemeyecekleri ve pay sahiplerinin sermaye olarak şirkete verdiklerini geri isteyemeyecekleri ilkeleri gereği reddedilmesine rağmen, aynı şartlardaki ortaklarca yabancı mahkemelerde açılan davaların kabul edilmesinin ve alınan farklı yöndeki bu yabancı mahkeme kararlarının ...’de tenfizinin, ...kamu düzenine aykırılık oluşturup oluşturmayacağıdır. Nitekim mahkemece bu durum, .... Anayasası’nın kanun önünde eşitlik ilkesine ve kamu düzenine aykırı kabul edilmiştir. Tenfizi istenen yabancı mahkeme kararının tarafları, konusu ve sebebi “aynı” olan ......
Sonuç: Borçlu vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 28.09.2009 tarih ve 2009/10853 E., 2009/17033 K. sayılı onama ilamının kaldırılarak mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'nın 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 23.02.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, tenfize konu yabancı mahkeme kararının aslının ve tamamının onaylı tercümesinde kararın mahkeme tarafından verildiği ve mahkeme hükmü taşıdığı, kendisine karşı tenfiz istenen davalının mahkemeye usulünce çağrıldığı, kararın usulünce davalıya tebliğ edilmiş olduğu ve MÖHUK 54/1/ç bendine de aykırılık bulunmadığı, Almanya ile Türkiye arasında karşılıklı ikili anlaşma olmamakla beraber Türk Mahkemeleri kararları Almanya'da tenfizi mümkün olduğundan fiili uygulamanın mevcut olduğu, benzer bir davada Yozgat 2.Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 2008/410 Esas, 2008/429 Karar sayılı ilamında Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 2009/1111 Esas, 2010/7106 Karar sayılı ilamı ile onandığı gerekçesiyle davanın kabulü ile tanıma ve tenfiz kararı verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir....
Dosya incelenerek gereği düşünüldü: Dairemizin 23/02/2016 tarih, 2015/14677 Esas ve 2016/2192 Karar sayılı kararında mahkeme karar tarihinin 12/02/2013 yerine 15/10/2004 olarak gösterilmesi suretiyle maddi yazım hatası yapıldığı anlaşılmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesinin son cümlesi uyarınca yazıma ilişkin maddi hatanın düzeltilmesine dair talebinin kabulüne, Dairemizin, 23/02/2016 tarih, 2015/14677 Esas ve 2016 /2192 Karar sayılı kararının,diğer kısımları aynı kalmak üzere, “mahkeme karar tarihinin” çıkartılıp yerine “yerel mahkeme karar tarihinin 12/02/2013” şeklinde yazılması suretiyle, 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 8. maddesinin 1. fıkrası gereğince DAİREMİZİN BELİRTİLEN İLAMININ DÜZELTİLMESİNE, 25/09/2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
GEREKÇE: İİK'nın 258/1. maddesinin 2. cümlesine göre: "İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur." Bu madde uyarınca İhtiyati haciz talep eden, İİK'nın 257/1. Maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek tarzda ispat etmek durumundadır. Davacı tarafça Sofya Şehir Mahkemesi Ticaret Bölümü 1863 sayılı, ... karar numaralı ve 25/02/2022 tarihli kararı ile 10/03/2022 tarihli icra hükmü kararı uyarınca hem bu mahkeme kararının tanıma ve tenfizi hem de verilen karar uyarınca İİK.'nun 257. maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararı konulmasına yönelik talepte bulunulmuştur. Yabancı mahkeme kararının ilam niteliği taşıyabilmesi için MÖHUK 57. maddesi uyarınca Türk Mahkemeleri tarafından tenfizi ve bu tenfiz kararının kesinleşmesi gerekmektedir....
Kararı, davacı vekili ile davalı şirket vekili temyiz etmiştir. 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı şirket vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkindir....
Buna göre, tenfizi istenen mahkeme kararının, Türk kamu düzenine açıkça aykırı olması nedeniyle, tanıma veya tenfizinin mümkün olmadığı dikkate alındığında, davanın reddedilmesi sonuç itibariyle doğru olduğundan, yukarıda açıklanan gerekçeyle hükmün gerekçesi değiştirilmek suretiyle, 6100 sayılı HMK'nın Geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 438/son fıkrası gereğince hükmün düzeltilmiş bu şekliyle onanmasına" (Yargıtay 8.Hukuk Dairesi'nin 2017/6033 Esas sayılı 09/11/2017 tarihli kararı) Somut olayda, davacılar vekili tarafından tanınması ve tenfizi talep edilen yabancı mahkeme ilamının içeriğinden, tanık beyanı ve diğer delillerle davanın sübut bulduğu kabul edilmiştir. Yukarıda alıntısı yapılan Yargıtay ilamında da işaret edildiği üzere, tenfizi istenen Mahkeme kararından, dava sürecinde, babalığı tespit istenen kişiler arasında DNA araştırması yapılması gerekli olup, bu dosyada bu inceleme yapılmamıştır....