Yukarıda izah edilen ilke ve kurallar ışığında somut olaya gelindiğinde; taraflar arasında 03.07.2014 tarihinde sanayi tipi çamaşır yıkama makinası teminine ilişkin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu, daha sonra davalı iş sahibi ... tarafından yüklenicinin taahhüdünü yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmenin feshedildiği anlaşılmaktadır. İş sahibi tek taraflı irade beyanı ile sözleşmeyi feshedebilir, yüklenicinin ise feshin iptali ve tespit edilen menkullerin teslime hazır olduğu, yine teslim edilecek menkullerin sözleşme ekindeki teknik şartnameye uygun olduğunun tespiti şeklinde dava açması mümkün değildir ve böyle bir dava açmasında hukuki yarar da bulunmamaktadır. Davacı yüklenici şartları var ise ancak menfi ya da müspet zararlarının tazminini isteyebilir. 6100 sayılı HMK'nın 114/1-h. maddesine göre hukuki yarar dava şartıdır....
Davacı dava dilekçesinde, sözleşmenin feshi, ödenen bedellerin iadesi ve sözleşme sebebiyle verilen senetlerden dolayı borçlu olmadığının tespitini talep edip ıslah dilekçesi ile de menfi tespit talebine konu olan senetlerin icra dosyasına ödenmiş olması sebebiyle bu talebinin istirdada dönüştürdüğünü beyan etmiştir. Davacı seçim hakkını ayıplı üründen kaynaklı sözleşmeyi feshederek ödediği bedelin faiziyle iadesi yönünde kullanmıştır. Dolayısıyla mahkemenin öncelikle yazmış olduğu gerekçede, davalının aracın teslim edildiğini ispatlayamadığı, ispatladığı kabul edilse bile aracın ayıplı olduğu, bu nedenle de sözleşmeden dönme ve bedel iadesi hakkını kullanmasının mümkün olduğu belirtilerek hüküm tesis edildiği anlaşılmıştır. Oysa ki gerekçe içeriği göz önünde bulundurulduğunda, aracın kimin elinde olduğunu tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlemesi gerekir. Bu husus faizin başlangıcı yönünden ve kurulacak olan hükmün içeriği açısında önemlidir....
Bağlı kredi sözleşmesi 6502 sayılı TKHK'nın 30- (1) maddesinde; "Bağlı kredi sözleşmesi; tüketici kredisinin münhasıran belirli bir malın veya hizmetin tedarikine ilişkin bir sözleşmenin finansmanı için verildiği ve bu iki sözleşmenin objektif açıdan ekonomik birlik oluşturduğu sözleşmedir" şeklinde tanımlanmıştır. Davacı ile davalı banka arasında 27/09/2016 tarihinde, Ön Ödemeli Konut Finansmanı Sistemi Kredi sözleşmesi ile Ön Ödemeli Konut Finansmanı Sistemi Kredisi sözleşme öncesi bilgi formu imzalanmıştır. Bilgi formunun, sözleşmeden dönme hakkına ilişkin 10. maddesinde sözleşmeden dönme ile bilgilendirme yapılmış, 10.3. maddesinde; "konut bedelinin bir kısmının bağlı kredi ile karşılanması durumunda, tüketicinin sözleşmeden dönme hakkını kullandığına ilişkin bilgi, satıcı tarafından ilgili konut finansmanı kuruluşuna derhal bildirilir" hükmü yer almaktadır....
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu taraflar arasındaki sözleşmenin feshi ile 27.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, bedelsiz kalan 27 adet toplam 88.008,00 TL bedelli senetler yönünden davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı ... şirketi tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre davalının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Dava, yükleniciden satın alınan konutun teslim edilmemesi nedeniyle sözleşmeden dönme ve harici satış sözleşmesi kapsamında nama yazılı düzenlenmeyen senetler yönünden menfi tespit ve ödenen senet bedellerinin müştereken ve müteselsilen istirdadı istemine ilişkindir....
"İçtihat Metni" ... 14.Asliye Hukuk Mahkemesi 223-206 KARAR Dava, taraflar arasında ticari nitelikli 578 kalem sıhhi tesisat malzemesi satımına ilişkin sözleşmeden kaynaklanan menfi tespit ve istirdat olup, kararın temyizen incelenmesi görevi 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14. maddesi uyarınca 19.Hukuk Dairesinindir. SONUÇ: Dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 19.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 10.03.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Bu maddeye göre alacaklının seçimlik hakları a)aynen ifa ve gecikme tazminatı, b)gecikmiş ifayı red ve müspet zararın tazmini ve c)sözleşmeden dönme ve menfi zararların tazmini olup, bu seçimlik haklardan yalnızca birisi kullanılabilir. Dava dilekçesinde sözleşmenin feshi ile verilen tapuların iptâl-tescili ve gecikme tazminatı istenmiş, aynı anda seçimlik haklardan ikisi birlikte kullanılmıştır. Mahkemece fesih şartlarının oluşmadığı belirtilerek seçimlik haklardan aynen ifa ve gecikme tazminatı seçeneğinin kullanıldığı kabul edilmiş, bunun sonucu olarak sözleşmenin feshi ile tapu iptâli-tescil istemlerinin reddine, gecikme tazminatının kabulüne karar verilmiştir. Karar yalnızca davacı arsa sahipleri tarafından temyiz edilmiş, davalılar tarafından temyiz yoluna başvurulmamıştır....
Asliye Hukuk Mahkemesi ise menfi tesbit davasına konu edilen ve taraflar arasında imzalanan sözleşmenin Kızıltepe ilçesinde düzenlenerek imzalandığı sözleşme ile ilgili doğacak anlaşmazlıkların çözümünde Kızıltepe mahkemelerinin yetkili olduğunun düzenlendiği ayrıca HMK'nın .... maddesinde ''Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir'' hükmünün yer aldığı gerekçesi ile yetkisizlik kararı vermiştir. 6100 sayılı HMK'nın 6. maddesi uyarınca her dava kural olarak davalının ikametgahı mahkemesinde açılır. 200... sayılı İcra İflas Kanununun 72/son maddesi uyarınca “Menfi tespit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir”....
olarak kira ve aidat bedellerinin ödenmesini talep ettiğini, işbu talebin de sözleşmeden dönüşmesi durumunda ancak ve ancak menfi zararın talep edilebileceğinin göz önünde bulundurularak reddinin gerektiğini, müvekkili ile diğer davalı arasında bağlı kredi ilişkisinin mevcut olmadığını, ancak hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte sayın mahkeme tarafından bağlı kredinin varlığının kabulü durumunda dahi davacının konut finansman kuruluşuna yapmış olduğu ödemelerin iadesinin müvekkili şirketten tahsilinin mümkün olmadığını, davacının bu yöndeki taleplerinin reddi gerektiğini, taraflar arasındaki alacak ve borç durumunun tespit edilebilmesi için Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğini, davacının sözleşmeyi işbu dava dilekçesi ile sona erdirdiğinden ve bu dava dilekçesinin müvekkili şirkete 11/07/2018 tarihinde tebliğ edildiğinden TKHK ve yönetmelik uyarınca bedel iadesinin sözleşmeden dönme beyanının alıcıya ulaştığı tarihten itibaren 180 gün içerisinde gerçekleştirileceğinden...
Bankası Bağlarbaşı Şubesine ait ... nolu 07/10/2015 tarih ve 22.000,00 TL bedelli çekten ve dayanağı sözleşmeden dolayı müvekkilinin davalıya borcunun olmadığının tespitine, anılan çekin müvekkiline iadesine, iade gerçekleşmediği taktirde iptaline, anılan çek bedeli olan 22.000,00 TL'nin ödenmesi halinde ödeme tarihinden itibaren ticari faizi ve müvekkilinin uğramış olduğu zararları ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevabında, müvekkilinin davacı firma ile aralarındaki sözleşme gereği müvekkilinin davacıdan alacağının bulunduğunu, açılan menfi tespit davasının haksız ve yersiz bir dava olduğunu, müvekkilinin sözleşme konusu edimini yerine getirmek istemesine rağmen davacının, sözleşme gereği edimlerini yerine getirmemesi, ödemelerini yapmaması nedeniyle müvekkilinin işi yapmasının engellendiğini, davacının sözleşme çerçevesinde ödemelerini yapması durumunda, müvekkilinin de üzerine aldığı işi tamamlayacağını, dava konusu çekin ilk peşinat...
Alacaklı, ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebilir veya sözleşmeden dönebilir. Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Bu durumda borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklı, sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir." şeklinde düzenlenmiştir. Kanunun anılan bu düzenlemesine göre sözleşmelerde borçlunun temerrüdü sonucu borç yerine getirilmemişse alacaklıya üç yetki tanınmıştır. Alacaklı; her zaman için ifa ve gecikme tazminatı isteğinde bulunabilir; derhal ifadan vazgeçip müspet zararının tazminini isteyebilir veya ifadan vazgeçip akdi fesheder ve menfi zararını isteyebilir. Somut uyuşmazlıkta davacı, sözleşmeden dönerek bedel iadesi ve menfi zararının tasili talebinde bulunmuştur....