Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bilindiği üzere ilk yönetim kurulu üyeleri esas sözleşme ile atanmakta, daha sonraki üyeler ise genel kurul tarafından atanmaktadır. Yönetim Kurulunun sürekli bir organ olmadığından dönem içerisinde bir üyeliğin boşalması durumunda kanuni şartlara haiz bir kişinin yönetim kurulu tarafından seçilip geçici olarak yönetim kurulu üyeliğine seçilen kişi genel kurul onayına sunulacaktır. Somut olayda da, istifa eden yönetim kurulu üyesinin yerine yönetim kurulu toplanarak ...'nin seçildiği ve seçilen yeni yönetim kurulu üyesinin de ilk genel kurulda onaya sunulduğu, genel kurul tarafından da ...'nin yönetim kurulu üyeliği kabul edilmiş olmakla davacı yanın bu kısma yönelik istinaf başvurusu da yerinde değildir. Diğer yandan, davalı şirketin ortaklarından ...'nin genel kurul tarafından yönetim kuruluna seçilerek ücretinin belirlendiği, ...'...

    müzakere dahi edilmeyen 2006 yılı bilançosu üzerinden 2005 yılına ait şirket karının dağıtılmayarak şirket bünyesinde tutulmasına dair kararın da davacıyı zarara uğrattığından 4. gündem maddesinin iptali gerektiğini, yine şirketin hisse senetleri hamiline yazılı olduğu halde nama yazılı hale dönüştürülmesi ve hisse senetlerinin devrinin de yönetim kurulunun onayına bağlanması ile payların serbestçe devri ilkesine aykırı davranıldığını, azınlığın hisse devri hakkını engellemek maksadıyla yasalara aykırı şekilde anasözleşmenin tadil edilmesine ilişkin söz konusu 8 nolu kararın iptali gerektiğini, yönetim kurulu üyelerine TTK’nın 334 ve 335. maddeleri uyarınca izin verilmesine dair 9 nolu karar alınırken TTK’nın 374/1 maddesi hükmüne aykırı davranılarak yönetim kurulu üyelerinin oylamaya katıldığını ileri sürerek, anılan genel kurulda alınan 4, 8 ve 9 nolu kararların kanuna, anasözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğundan iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

      Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 03/07/2014 tarih ve 2014/173-2014/371 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette payının bulunduğunu, şirket eski yönetim kurulu üyesi ....'in 04.01.2013 tarihli dilekçesi ile yöneticilikten istifa ettiğini, 09.01.2013 tarihli yönetim kurulu kararı ile de istifanın kabul edildiğini, TTK'nın 408. maddesi uyarınca ibranın genel kurulun devredilemez yetkilerinden olduğu halde aynı yönetim kurulu kararında ....'...

        kurulu üyesi olduğunu, ... anonim şirketi yönetim kurulu üyesi olmadığından, bu maddenin müzakeresine ...'...

          Davalı vekilinin 27.01.2021 tarihli beyan dilekçesiyle; yönetim ve yönetim kurulu üyelerine verilen ücretleri bildirdiği ve çizelgede gösterildiği belirlenmiştir....

            nun 3 yıl süre ile yönetim kurul üyeliğine seçildiği anlaşılmıştır. Eldeki davada davacı taraf, davalı şirketin ...... Eylül 2006 tarihinde yapılan 2003 Yılı Genel Kurul Toplantısının 1 yıllık yasal süre içinde yapılmadığını, 3 yıllık süre ile yönetici olarak seçildiğini ancak görev süresi dolmadan görevine son verildiğini ve ayrıca yönetim kurulu üyesi sıfatıyla sorumluluk davası açılmasına ve cezai takibat yapılmasına karar verilemeyeceğinden bahisle söz konusu genel kurulda alınan 4 ve 5 nolu kararların yok hükmünde ve mutlak butlan ile geçersiz olduğunun tespitini talep etmiştir. Anonim şirket genel kurul kararlarının butlan halleri özel olarak TTK m. 447 hükmünde düzenlenmiştir....

              dilekçesinde yer alan hususların konusu itibari ile butlan davasına konu olamayacağını, davacı tarafın TTK md. 437 anlamında bilgi edinme ve inceleme hakkını kullanmadığını, söz konusu bu hususa ilişkin iddia ve taleplerinin işbu davanın değil farklı bir davanın konusu olduğunu, kaldı ki dava dilekçesinde açık şekilde ortaya konulduğu üzere TTK md. 437 konusunun kayıtlar toplantı sırasında incelemeye hazır halde tutulduğunu, davacı tarafın YK üyelerinin seçilmesi noktasında bir takım iddialar ortaya attığını, söz konusu bu iddialar ile yönetim kurulu üyeliğine seçim süresinin ve bu sürecin şirket menfaatlerini zedelemesi nedeniyle hükümsüzlük yaptırımına tabi olduğunu iddia ettiğini, davacı tarafın öne sürdüğü iddialar ile yönetim kurulu üyelerinin seçimi arasında herhangi bir ilgi bulunmadığını, dava konusu genel kurulda seçilen yönetim kurulu üyelerinin usulüne uygun şekilde seçilmiş olduğunu, seçilen üyelerin yönetim kurulu üyeliğine engel yasal bir halleri bulunmadığını, davacı tarafın...

                verdiklerini, bu kararların Butlan olduğunu, bu kararların onaylanmış olduğu Genel kurul Kararının Butlan olduğunu ve 1- 2 Aralık 2018 tarihinde yapılan Olağan Genel Kurulun Butlan olduğunu, ve seçmiş olduğu Yönetim Kurulu dahil tüm kurulların yok hükmünde olduunu beyanla, kanunlara, yönetmeliğe ve tüzüğü aykırı olarak müvekkilleri hakkında verilmiş haksız ve hukuka aykırı üyelikten çıkarma kararlarının butlanla malul olmaları nedeniyle yok hükmünde olduğuna, 1- 2 Aralık 2018 tarihlerinde yapılan olağan Genel Kurul Kararlarının iptaline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

                Kaldı ki, davacının somut olayda salt süresinde tescil edilmediği gerekçesiyle ikinci kez aynı gündemle toplanıp bu defa nisabın oluşmaması nedeniyle bir önce oy birliğiyle alınan karar nedeniyle bunun ilgili karadan rücu edildiği iradenin bu yönde olduğu anlamı yüklenerek eldeki gibi söz konusu 2021 tarihli genel kurul karalarıyla ilgili uzun süreden sonra bu şekilde butlan davası açamayacağı TMK 2.madde de gözetilerek mümkün görülmemiştir. Kaldı ki 2018 tarihli Genel kurul kararları da bu yönde olup anılan sebeplerle yasal koşulları bulunmayan davanın reddi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

                  Bu maddeye göre; eşit işlem ilkesine aykırı olan, anonim şirketin temel yapısına uymayan, sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen, pay sahiplerinin haklarını ihlal eden ya da bunların kullanılmasını güçleştiren veya kısıtlayan, diğer organların devredilmez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin yönetim kurulu kararlarının batıl olacağı belirtilmiştir. Kanun, yönetim kurulu kararlarının butlanını düzenlemiş, ancak yönetim kurulu kararlarının iptali bakımından açık bir hükme yer vermemiştir. Bazı özel durumlarda iptal davası açma imkanı getirilmiş ise de somut olayda iptali sağlayacak bir hüküm bulunmamaktadır. Bu bağlamda, dava konusu yönetim kurulu kararlarının 391.maddesi uyarınca batıl olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Anılan hükme göre, eşit işlem ilkesine aykırı yönetim kurulu kararları batıldır. Eşit işlem ilkesi, TTK'nın 357.maddesinde düzenlenmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu