Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Manevi tazminat, bozulan manevi dengenin yerine gelmesi için kanunun öngördüğü bir telafi şeklidir.Amacı, olaydan duyulan acı, ızdırap elem ve kızgınlığı kısmen olsun dindirmek, olayı unutturarak tekrar normal hayata dönüşü sağlamaktır. Hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur doğurmayı gerçekleştirerek, tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır ve bir ceza olmadığı gibi bir zararın giderilmesini de amaç edinmemiştir. (YİBK. 22.06.1966- 7/7) Sayılan bu ana özellikleri nedeniyle de manevi tazminatın bir taraf için zenginleşme, diğer taraf için de fakirleşme aracı olarak görülmemesi gerekir....

Sanat Okulu ile anlaşmaya vardıklarını, sözleşmeye göre video çekim bedelinin 400,00 TL olarak belirlendiğini, düğün sırasında video çekiminin de diğer davalı ... tarafından karşılanacağının kararlaştırıldığını, düğünden sonra stüdyodan düğün CD'sini almak üzere gittiklerinde alınan CDnin ayıplı çıktığını, sesi çıkmayan bir CD olduğunu, video çekimi esnasında düzgün çekilemediği için bu sorununun oluştuğunu, düzeltilmesinin mümkün olmadığını, bu durumun manevi zarara sebebiyet verdiğini belirterek, kararlaştırılan bedel olan 400,00 TL maddi tazminatın ve her bir davacı için ayrı ayrı 5.000,00’er TL manevi tazminatın düğün tarihi olan 29.10.2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ... Öğretmenevi ve ......

    ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ : 18/12/2018 NUMARASI : 2016/187 E - 2018/928 K DAVA KONUSU : İtirazın İptali KARAR : Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkili arasında video fotoğraf çekimi ve barkovizyon sunumu gibi tüm görüntü hizmetlerinin yapımını kapsayan 21.01.2011 tarihli sözleşme imzalandığını, bu sözleşme uyarınca davalının müvekkiline 3 yıl içinde 110 adet kamera ve fotoğraf çekim organizasyonu taahhüt ettiğini, müvekkilinin de bunun karşılığında davalıya 75.000,00 TL ödeme yaptığını, ancak davalı ile müvekkili arasında tutulan 03.10.2013 tarihli tutanağa göre, bu tarihe kadar müvekkiline 82 adet kamera ve 87 adet fotoğraf çekimi hakkı tanındığını, sözleşmenin sona erdiğini, 21/01/2014 tarihine kadar da başkaca kamera ve fotoğraf çekim hakkı...

    herhangi bir kayda rastlanmadığının tesbit edildiğini ,taraflar arasındaki sözleşmenin 2.7 maddesine göre, müvekkilinin toplam 110 kamera ve fotoğraf çekimi organizasyonu taahhüt edildiği, fotoğrafçı bilirkişi raporunda; sözleşmede "110 adet kamera(video) ve fotoğraf çekim organizasyonu taahhüt eder" ibaresinin, yapılacak işin sayısal olarak tanımlanmasında yetersiz kaldığı özellikle belirtildiği halde, yalnızca sözleşmenin süresi ve hizmet bedeli göz önüne alınarak sözleşmenin 110 video + 110 fotoğraf çekimi olmak üzere toplam 220 adet çalışma olacağı kanaatine varılması ve bu ihtimal üzerine hüküm kurulmasının hukuki dayanaktan yoksun olduğu , doğru kabul edilse bile, müvekkili şirkettin borçlu değil 5.000- TL alacaklı olduğunun görüldüğü ( ödenmeyen 25.000.- TL – davacı iddası 20.000.- TL = 5.000.- TL) , müvekkili şirketin sözleşmeden doğan tüm borçlarını eksiksiz (hatta fazlasıyla) yerine getirdiği,davacıya 82 adet kamera ve 87 adet resim çekimi imkanı verdiğinin davacı...

      İlk derece mahkemesi 22.03.2019 tarih ve 2018/2 Esas, 2019/103 Karar sayılı kararında özetle; "...Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller dikkate alınarak; Davacıların düğün fotoğraflarının çekimi konusunda aynı zamanda düğün salonu hizmeti de veren davalı ile anlaştıkları, davacıların evlenme merasimleri ile ilgili fotoğraf çekiminin yapıldığı, ancak fotoğrafların teknik problem nedeniyle silindiği ve davacılara teslim edilmediği, davacıların fotoğraf çekimi işleminin davalı tarafından ayıplı ifası nedeniyle ortada davacıların görüntülerini içeren fotoğrafların mevcut olmadığı ve bahse konu bu eylem nedeniyle davacıların manevi zarara uğradığı, 22.6.1966 tarihli 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği üzere, hakimin manevi tazminat miktarını belirlerken Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesi gereğince hak ve nesafet ilkeleriyle bağlı kalması gerektiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını, kusurlu eylemin mağdurda uyandırdığı elem ve ızdırabın derecesini, olayın...

      Davalı vekili cevap dilekçesinde kısa süreli bir fuarda bu kadar zararın olduğundan bahisle dava açılması davacının kötü niyetli olduğunu, davacı şirketin manevi zararının oluşmadığını, davacının soyut iddialar ile maddi tazminat talebinde bulunduğunu ileri sürerek davacının taleplerinin reddini savunmuştur. Dava, ayıplı hizmet nedeniyle uğranılan zarar kalemlerinin tahsili istemine ilişkindir....

        bildirilmesi üzerine tekrar izlendiğinde bazı yerlerin kesilerek çıkarıldığı, kayıtların kısaltıldığı ve hiçbir düzelmenin olmadığını gördüklerini, tekrar iletişime geçildiğini karşı tarafın mevcut teknoloji ile hataların düzelmeyeceği video kaydının bu şekilde çekilmesi konusunda hataları bulunmadığını beyan ettiklerini, davalıların sözleşmeye aykırı olarak gerekli özen ve dikkati göstermediğini, düğün gibi büyük öneme sahip insan hayatında genellikle bir kez yaşanan telafisi olmayan bir günün hatalı ve özensiz şekilde çekilmesinin hem kendileri hem de yakınları için ömür boyu üzüntü kaynağı olacağını, düğün kaset ve videolarının gerekli özen gösterilmediğinden hatalı ve kusurlu çekilmesi halinde gelin ve damadın uğradığı manevi acı ve elemin giderilmesi adına lehlerine manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği yönünde onlarca yüksek mahkeme kararı bulunduğunu, telafisi mümkün olmayan acılar yaşadıklarından davacı Ali Kızılay lehine 5.000- TL manevi ve 500- TL maddi tazminatın, davacı...

        KARAR Davacı, 13.04.2013 tarihinde gerçekleştirilen kına ve 17.04.2013 tarihinde gerçekleştirilen düğün organizasyonlarının fotoğraf ve video çekimi için davalı ile anlaştıklarını, sözleşmeye göre 2şer saat çekim yapılacağının kararlaştırılmasına rağmen 90 dk çekim yapıldığını, ayrıca kameramanın kamerayı bir yere bırakıp gitmesi nedeniyle görüntünün genelde bulanık olduğunu, düğün merasimi ile ilgisi olmayan görüntülerin çekildiğini ileri sürerek ıslahen 500,00 TL maddi 10.000,00 TL manevi zararın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir....

          Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında; manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, TMK'nın 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hâkimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Somut olayda; davacı tanıklarının salonda video çekimi yapıldığını belirtmeleri, davalı tanıklarının dava konusu düğünde düğün salonunda bulunmadıklarını belirtmeleri, düğün törenlerinde video çekiminin adet haline gelmiş olması dikkate alındığında video çekiminin sözleşmeye dahil olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle davacılar lehine manevi tazminata hükmedilmesi kural olarak doğrudur....

          İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmamıştır. Dava; düğün organizasyonu kapsamında çekilen kamera ve fotoğraf kayıtlarının teslim edilmemesinden dolayı uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir. Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara, 6502 sy....

          UYAP Entegrasyonu