Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Taraflar arasında görülen velayet davasında Büyükçekmece 1. Sulh Hukuk ve Büyükçekmece 2.Aile Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, daha önce velayet altında alınan kısıtlının velayetin değiştirilmesi istemine ilişkindir. ..., ... babası ...'nün velayeti altında bırakılmıştır. Baba vasi olarak atınmayıp velayetin devam edeceğine ilişkin hüküm kurulmuştur. TMK.nun 419/3 maddesine göre velayet altında bırakılmasına karar verilenler ve bunların malları hakkındaki uyuşmazlıklarda "velayet" hükümleri uygulanacaktır. Bu hükümleri uygulacak mahkeme 4787 sayılı Aile Mahkemelirinin Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanunun 4. maddesi gereğince Aile Mahkemesidir. Bu durumda uyuşmazlığın Aile mahkemesinde görülüp çözümlenmesi gerekir....

    Velayetin değiştirilmesi için bir olayın olması ve bu durumun velayet görevini aksatmış olması gerekir. Bu durum velayetin değiştirilmesini velayetin kaldırılmasından ayırır. Çünkü velayetin kaldırılmasında velayet görevinin ağır bir şekilde kötüye kullanılması veya aşırı bir şekilde ihmal edilmiş olması aranır. Velayetin değiştirilmesine ilişkin şartlar TMK’da açıkça düzenlenmiştir. TMK’nın “Durumun Değişmesi” başlıklı 183. Maddesinde; “Ana veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması hâlinde hâkim, re'sen veya ana ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alır.” hükmüne yer verilmiştir. Söz konusu madde, velayetin değiştirilmesi sebeplerini hüküm altına almıştır....

    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2010/2- 356 Esas 2010/389 Karar sayılı ilamında açıkça belirtildiği üzere; velayetin kaldırılması Türk Medeni Kanun'unun 346.maddesinde düzenlenen koruma önlemlerinden biri olmayıp, ayrıca dava konusu yapılması gerekir. Velayetin kaldırılmasına karar verilebilmesi için ya usulüne uygun harcı yatırılarak ya da kamu tarafından ihbar üzerine açılan bir dava olmalıdır. Velayetin kaldırılması, çocukla şahsi ilişkinin engellenmesinden daha ağır ve ileriye yönelik sonuçları olan, yasada özel koşullara bağlanmış bir dava türüdür. Dava açılmaksızın, tedbir cümlesinden olmak üzere karara bağlanması olanaklı değildir. Velayet konusunda kamu düzenine ilişkin olduğu hususunda bir kuşku bulunmamaktadır. Ne var ki bu durum hakimin olaya resen el koyabileceği anlamında değil, usulüne uygun olarak açılmış davalardaki usuli işlemlerin yapılması anlamında kabul edilmelidir....

    Ancak çocuğun fiilen babasının yanında olduğu ve babanın bu çocuğu rızasıyla velayet hakkına sahip olan anneye teslim etmediği dosya kapsamından anlaşıldığına göre, annenin yasadan doğan velayet sorumluluğunu yerine getirebilmesi için çocuğu teslim alması gerektiği de açıktır. Velayetin kanun gereği annede olması çocuğun babadan alınıp velayet sahibi anneye teslimini sağlamamaktadır. Teslim için mahkeme kararına ihtiyaç vardır. O nedenle annenin çocuğun kendisine teslimi için dava açmakta hukuki yararı vardır. Annenin, velayetin kendisine verilmesi yönündeki isteğinin içinde çocuğun teslimi isteği de mündemiçtir (Y.2.H.D.'nin30.03.2011 tarihli 2010/16279 esas, 2011/5646 karar sayılı kararı.)....

      Dava, velayetin kaldırılması talebine ilişkindir.(4721 sayılı TMK'nun 348 vd. m.leri) 4721 sayılı TMK'nun 348. m.sine göre, ana ve babanın çocuğa yeterli ilgi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklaması, deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerden biri ile velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi velayetin kaldırılması nedenleridir....

      DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava, velayetin kaldırılması ve çocuk için vasi atanması istemine ilişkindir. İş bu davanın velayetin kaldırılmasına ilişkin olduğu, velayetin kaldırılması davalarında dava konusu çocukları davada temsil etmesi için tarafsız bir kayyım atanması gerektiği, Konya 3....

      Buradan hareketle, velayetin değiştirilmesi sonucu çocuğun kişiliğinin ve mallarının korunması, yine çocuğun temsili konusunda Kanunun ana ve babaya yüklediği görevler ve haklar kendisine velayet verilen ana ya da babaya geçmektedir. İşte iştirak nafakası, boşanma, ayrılık veya evlenmenin butlanına karar verildikten sonra velayet hakkı kendisine bırakılmayan eşin velayet hakkı verilen eşe çocuğun bakımı ve eğitim giderleri için mali gücü oranında yaptığı katkıdır. Nitekim bu husus, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)’nun 182/2. maddesinde "Velayeti kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır" şeklinde ifade edilmiştir. İştirak nafakası velayetin düzenlenmesine yönelik davalarda bu davaların ferîsi niteliğindedir. Bilindiği üzere ferî talepler asıl talebin sonuca bağlıdır....

        Kararda aksi belirtilmedikçe, velâyetin kaldırılması mevcut ve doğacak bütün çocukları kapsar. " (TMK 348/1- 2) Dosya kapsamında toplanan deliller, küçüğün 15.12.2016 tarihli duruşmada uzman huzurunda alınan beyanı, mahkeme uzmanları tarafından düzenlenen inceleme raporu, alınan tanık beyanlarından, velayetin kaldırılması şartlarına ilişkin TMK 348/1- 2 şartlarının oluştuğuna kanaat getirildiğinden davacının dava tarihi itibariyle dava açmakta haklı olduğu dikkate alınarak ilk derece mahkemesince belirlenen haklılık durumunun usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olduğu, bu kapsamda belirlenen yargılama gideri ve vekalet ücreti miktarlarının ve davalıdan alınmasına karar verilmesin doğru olduğu anlaşıldığından davalı tarafın istinaf talebinin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

        AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 26/11/2020 NUMARASI : 2018/966 ESAS 2020/453 KARAR DAVA KONUSU : Velayet (Velayetin Değiştirilmesi) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi....

        Davacı değiştirme isteğini;davalı babanın çocuğun velayeti kendisinde olmasına rağmen,çocuğun bu dönemde fiilen hafta içi çalışma günlerinde kendisine bırakılmak ve sadece hafta sonlarında davalı babası tarafından alınmak suretiylee velayet görevinin davalı tarafından eylemli olarak yerine getirilmemiş olmasına;velayetin düzenlenmesinde,çocuğun yaşının küçüklüğü ve yetişme çağında olması nedeniyle,annelik kimliğinin gelişimi için,velayetin anneye verilmesinin çocuğun menfaatine olacağı iddiasına dayandırmıştır. TMK.nun 183,349,351/1.maddeleri birlikte değerlendirildiğinde;koşulların değişmesi ve çocuğun menfaatinin gerektirmesi halinde,velayet sahibinin değiştirilmesi mümkündür....

          UYAP Entegrasyonu