Bu sebepler ile somut olayda tarafların ortak velayete ilişkin bir uzlaşı içerisinde bulunmadıkları da sabit olup, dosya kapsamı ve küçüğün yaşı ve sosyal inceleme raporları dikkate alınarak velayetin anneye verilmesinde yanlışlık bulunmamıştır. Tarafların kişisel ilişkiye yönelik istinaf istemlerinin incelenmesinde ; Mahkeme kararı ve istinaf tarihi dikkate alındığında, o tarihler için kurulan kişisel ilişkinin küçüğün yaş dönemine uygun olarak kurulduğu anlaşılmaktadır Müşterek çocuk istinaf incelemesi tarihi itibari ile 6 yaş içerisindedir. Küçüğün bulunduğu yaş dönemi dikkate alındığında, halen geçerli kişisel ilişkinin küçüğün üstün yararı ile çatışmadığı ve kişisel ilişki kararlarının değişen şartlara göre her zaman yeniden değerlendirilmesi olanağının da bulunduğu dikkate alındığında, dava taraflarının kişisel ilişkiye yönelik istinaf istemlerinin reddi gerekmiştir....
Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile, Türk Borçlar Kanununun 50 ve 51. maddeleri nazara alınarak daha uygun miktarda manevi tazminat (TMK m. 174/2) takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. 2- Velayet ve kişisel ilişki düzenlenirken; göz önünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "üstün yararıdır." (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m.3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi m. 1; TMK m. 339/1. 34.3/1, 346/1; Çocuk Koruma Kanunu m. 4/b) Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları; ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Velayet, çocukların bakım, eğitim, öğretim ve korunması ile temsil görevlerini kapsar....
Bunun yanında velayeti, anneden alınıp babaya verilen ortak çocuk ile davalı anne arasında her ayın belirli hafta sonları ve dini bayramlarda yatılı olacak şekilde kişisel ilişki düzenlemesi yapılması gerekirken yazılı şekilde kişisel ilişki tesisi de doğru görülmemiştir. Ancak belirtilen bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün bu bölümlerinin düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HUMK m. 438/7)....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre ilk derece mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, Mahkemece belirlenen kişisel ilişki süresinin şu aşamada yeterli olduğu, değişen durum ve koşullara göre kişisel ilişki düzenlemesinin her zaman talep edilebileceği, dairemizce verilen karar kesin olmakla, ilk derece mahkemesince belirlenen kişisel ilişki geçerlilik kazanacağından, ayrıca tedbiren kişisel ilişki kurulmasına da gerek kalmadığı, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalının istinaf isteminin HMK. 353/1- b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİ gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ :Velayetin Kaldırılması - Tedbiren Kişisel İlişki Kurulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacılar tarafından velayetin kaldırılması davasının reddi, kişisel ilişki kurulmasına ilişkin karar verilmesine yer olmadığı kararı, tedbiren kişisel ilişki kararı ve yargılama gideri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davacıların velayetin kaldırılması davasının reddi kararına yönelik temyiz dilekçesinin incelenmesinde; Velayetin yeniden düzenlenmesine ilişkin dava çekişmesiz yargı işidir (HMK m. 362/2-b-l3). Bölge adliye mahkemesince çekişmesiz yargı işlerinde verilen kararlar kesin nitelikte olup, bu kararlara karşı temyiz yoluna başvurulamaz (HMK m. 362/1-ç)....
günü olmak üzere kişisel ilişki tesisine, 1 Temmuz-30 Temmuz arasında yatılı olmak üzere kişisel ilişki tesisine, mahkemece bu tarihler uygun görülmez ise takdir edeceği günlerde kişisel ilişlki tesisine, dava süresince müvekkilin çocuğuna olan hasreti, çocuğun yaşadığı ortamdaki baskı, davalının kişisel ilişkiyi engelleyici tavrı göz önüne alınarak tedbiren kişisel ilişki kurulmasına karar verilmesi şeklinde taleplerini terditli olarak tamamen ıslah ettiklerini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmilini beyan ve talep etmiştir. Davalı cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince; davacının velayetin değiştirilmesi davasının reddine, davacının müşterek çocuk 25/01/2014 doğumlu Elif Su Eda ile arasında şahsi ilişki kurulması talebinin kısmen kabulü ile; kararın kesinleşmesinden itibaren her ayın 1. Ve 3 Cumartesi günleri saat 10:00 ile Pazar günleri saat 18:00 arasında, her yıl dini bayramları 2....
Anne ya da baba açısından velayetin aidiyetinin çözümlenmesi gerekir. Nitekim Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2014/18839 esas ve 2015/3027 karar sayılı ilamında da işaret edildiği üzere, evlilik birliği içerisinde doğduğu kabul edilen çocuğun boşanma kararında velayetine ilişkin bir düzenleme yapılmaması durumunda öncelikli olarak velayet hususunun çözümlenmesinin gerektiği, şahsi ilişkinin velayet durumuna göre düzenlenmesinin gerektiği vurgulanmıştır....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 03/06/2021 NUMARASI : 2020/670 ESAS, 2021/264 KARAR DAVA KONUSU : Velayet KARAR : İlk Derece Mahkemesince verilen karara davacı (baba) tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş, dosya istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmiş olup, ön inceleme aşaması tamamlandıktan ve incelemenin duruşma yapılmadan karar verilmesi mümkün bulunan hallerden olduğu anlaşıldıktan sonra duruşmasız olarak yapılan inceleme neticesinde; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : İDDİA: Davacı (baba), dava dilekçesinde özetle; müşterek çocuklar Suna, Berfin ve Ümit’in velayetinin değiştirilerek kendisine verilmesini, velayeti annede olan müşterek çocuk Harun ile de kişisel ilişki kurulmasını talep ve dava etmiştir. SAVUNMA: Davalı (anne), cevap dilekçesinde; yeniden evlendiğini, bu sebeple müşterek dört çocuğun velayetinin babaya verilmesini kabul ettiğini, velayetin babaya verilmesi halinde müşterek çocuklar ile kişisel ilişki kurulmasını istediğini beyan etmiştir....
İlk derece mahkemesince alınan 05/09/2017 tarihli uzman raporunda hastane raporuna göre, çocuğun yaşayacağı yeni bir travmanın çocuk açısından olumsuz olacağı belirtilerek bu aşamada kişisel ilişkinin durdurulmasının uygun olacağı, çocuğun iyileşmesi halinde aşamalı, sınırlı ve güven duyulan kişi eşliğinde kişisel ilişkinin değerlendirilebileceği belirtilmiştir. Jandarma teslim tutanağı, tanık ifadeleri, hastane raporu ve uzman raporu uyarınca, çocuğun huzurunun davalı-davacı baba ile kişisel ilişki nedeniyle ciddi olarak tehlikeye girdiği ve çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasının çocuğun üstün yararına uygun olmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla, çocuk ile baba arasındaki kişisel ilişki kurulması doğru görülmemiş ve kararın bozulmasını gerektirmiştir....
İlk derece mahkemesince; velayetin değiştirilmesi talebinin reddine, çocukla kişiseli ilişki kurulması talebinin kabulüne; müşterek çocuk ile baba arasında her ayın 1. ve 3. haftası Cumartesi günü saat 9:00 ile ertesi günü saat 17:00 arasında, dini bayramların 2. günü saat 9:00 ile ertesi günü saat 17:00 arasında, sömestr tatilinin ilk Cumartesi günü saat 9.00 ile tatilin 7. günü saat 17.00 arasında ve her yılın Temmuz ayının 1. günü saat 9:00 ile 31. günü saat 17:00 arasında kişisel ilişki kurulmasına, müşterek çocuğun yurt dışına çıkış yasağına ilişkin tedbirin hükmün kesinleşmesine kadar devamına hükmedilmiştir. Davacı erkek vekili; reddedilen velayetin değiştirilmesi davasına, kişisel ilişki düzenlemesine, davalı yararına hükmedilen vekalet ücretine yönelik istinaf talebinde bulunmuştur. Davalı kadın vekili, istinafa cevap dilekçesinde; istinaf talebinin reddine karar verilmesini istemiştir....