Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

K A R A R Yargıtay 21.ci Hukuk Dairesinin İş Bölümü alanı, özel Kanunlarda başkaca hüküm bulunmadığı taktirde, "Yargıtay Kanunu" nun 14'ncü maddesiyle sınırlıdır. Anılan madde hükmünde ise, Dairemizin hasren 506 ve 1479 sayılı Yasalardan doğan uyuşmazlıklara ilişkin olarak İş Mahkemelerinden verilen hüküm ve kararları inceleyeceği öngörülmüştür. İnceleme konusu karar, vekaletsiz görme nedeniyle alacak ilişkin olup belirgin şekilde 14'ncü maddenin kapsamı dışında bulunmakta ve niteliği bakımından Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin işbölümü alanı içine girmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü dava dosyasının Yargıtay 13. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 01.02.2007 gününde oybirliği ile karar verildi....

    Dava, vekaletsiz görmeden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Vekaletsiz görme halinde, 818 sayılı BK (6098 sayılı BK.), özel bir zamanaşımı süresi öngörmediğinden, BK'nın 125. maddesindeki (6098 sayılı yasa 146.madde) on yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanması gerekmektedir. Somut olayda; davacı, kesinleşen mahkeme kararı ile adına tesciline hükmedilen taşınmazın 02/06/1997- 01/06/2007 tarihleri arasında dosya kapsamına sunulan kira sözleşmeleri ve diğer belgelerden de anlaşılacağı üzere, davalı tarafından dava dışı 3.kişiye kiraya verilip kullandırılmasından dolayı davalının elde ettiğini gelirlere ilişkin olarak eldeki davayı açmış olup, bu davadaki talebinin vekaletsiz görme hükümlerine dayalı olduğu açıktır....

      Davacı eldeki dava ile davalı adına yapmış olduğu harcamaların tahsili amacıyla başlatmış olduğu takibe vaki itirazın iptalini istemiş, mahkemece davacı ile davalının şirket ortağı oldukları, bu ilişki dikkate alındığında ödemelerin davalının bilgisi çerçevesinde gerçekleştiğinin kabulü gerektiği ve bu nedenle vekaletsiz görme hükümlerinin uygulanma olanağı bulunmadığı, uyuşmazlığın şirketin tasfiyesine ilişkin ticari davada çözülmesi gerektiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Hemen belirtilmelidir ki; davacı bu davada şahsi olarak davalı adına yaptığını ileri sürdüğü harcamaların vekaletsiz görme hükümlerine dayanarak tahsilini talep etmektedir. Mahkemece gerekçede sözü edilen ......

        Hâkim davayı vekaletsiz görme hükümlerine dayalı alacak istemi olarak nitelendirmiş olup, görev Hâkimin nitelemesine göre belirleneceğinden hükmün temyiz inceleme görevi Dairemize ait olmayıp, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin görevi kapsamında kaldığından dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 11/12/2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Tarih ve numarası yukarıda yazılı hükmün incelenmesi sırasında Özel Daireler arasında meydana gelen görev uyuşmazlığının giderilmesi istenilmekle, 2797 sayılı Yasa uyarınca toplanan Başkanlar Kurulu'nca dairelerin görevsizlik kararlarıyla dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü: Dava, vekaletsiz görme hükümlerine dayalı alacak istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın niteliği itibariyle durumun değerlendirilmesi görevi 13. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ:Dosyanın 13. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 22.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Dava; davalının ödemesi gereken kalorifer sistemi yakıt payının davacı tarafça ödediği iddiasına dayalı vekaletsiz görme hükümlerinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Davanın niteliğine göre, inceleme görevi ....Hukuk Dairesinindir. 11.04.2015 tarihinde yürürlüğe giren 6644 sayılı Yasanın 2.maddesi ile değiştirilen 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 60.maddesi uyarınca temyiz incelemesini yapacak daire belirtilmek üzere dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesine, 24.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi. ......

              Vekâletsiz görme, yasal düzenleme uyarınca gerçek (caiz olan) vekaletsiz görme ve gerçek olmayan vekaletsiz görme olmak üzere ikili bir ayrıma tabidir. TBK’nın 526. maddesine göre, bir kimsenin vekâleti olmaksızın sahibinin menfaatine ve varsayılan iradesine uygun olarak veya onun hukuka ve ahlaka aykırı yasaklaması olmadan gördüğü , gerçek vekâletsiz görmedir. Gerçek vekâletsiz görmede, gören sahibinin menfaatine ve yararına görme iradesi ile hareket etmektedir. TBK'nın 530. maddesinde ise görenin başkasının işini kendi menfaatine görmesi suretiyle oluşan gerçek olmayan vekâletsiz görme düzenlenmiştir. Bu hükme göre göre sahibi, kendi menfaatine yapılmamış olsa bile, görmeden doğan faydaları edinme hakkına sahiptir; ancak zenginleştiği ölçüde, görenin masraflarını ödemek ve giriştiği borçlardan onu kurtarmakla yükümlüdür. Görüleceği üzere gerçek olmayan vekâletsiz görmede, görende başkasının işini görme iradesi bulunmamaktadır....

                Ancak, davacının halefi olduğu araç maliki aracın çalınması nedeniyle kasko sigorta sözleşmesi kapsamında araç sigorta bedelini kasko sigortacısından almış, davacı ... dosyadaki taahhütname uyarınca da malikin haklarına halef olmuştur. Davacı ..., gerek sigortalısına ödeme nedeniyle haklarına halef olduğundan, gerek emniyet müdürlüğünün yazısı uyarınca, aracı teslim almak için davalıya başvurmuştur. Otopark işleticisi, sigorta ilişkisinin tarafı değildir, sigorta ettirenin otopark işleticisine karşı sigorta ilişkisinden doğan bir defi hakkı yoktur, onun halefi olan davacının da herhangi bir defi hakkı bulunmamaktadır. Otopark işleticisi ile araç maliki ve ona halefen davacı ... arasındaki ilişki vekaletsiz görme sonucu gerçekleşen ardiye ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Vekaletsiz görme Borçlar Kanununda düzenlenmiştir. Gerçek vekaletsiz görme ve gerçek olmayan vekaletsiz görme vardır. Hem hukuki fiiller, hem de maddi fiiller vekaletsiz görmenin kapsamına girer....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ:SULH HUKUK MAHKEMESİ Uyuşmazlık, vekaletsiz görme nedeniyle alacağa ilişkindir.Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 13.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 13.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 17.05.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                    Dava dilekçesinin incelenmesinde; davalıların gelini ve torunu olduğunu, oğlu Erkanın 35 yaşında vefat ettiğini, yıllarca oğlu ile birlikte çiftçilik ve hayvancılı yaparak geçimlerini sağladıklarını, oğlu Erkan'ın vefatı sonrasında onun malları ve borçlarının bir nevi VEKİL gibi hareket edilerek kendisi tarafından yapıldığını, oğlu adına olan yüklü miktardaki kredi borçlarını aynı zamanda KEFİL sıfatı da bulunduğundan kendisinin de kredi kullanarak borçları ödediğini beyanla bu ödemelerin tahsilini talep etmekte olup, davanın adi ortaklıkla ilişkisi bulunmayıp mütevaffa oğlunun borçlarını vekil sıfatıyla ödediğini beyanla davanın hukuki dayanağının VEKALETSİZ İŞ GÖRME hükümlerine dayandığı anlaşılmıştır. İddianın ileri sürülüş biçimine ve dosya kapsamına göre, dava, vekaletsiz görme ve kefalet sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu'nun karşı istinaf inceleme görevinin 18.,19. veya 46....

                    UYAP Entegrasyonu