DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, el yazılı vasiyetnamenin iptali istemine ilişkindir. 4721 sayılı TMK'nın 538. maddesinde, el yazılı vasiyetnamenin yapıldığı yıl, ay ve gün gösterilerek başından sonuna kadar mirasbırakanın el yazısıyla yazılmış ve imzalanmış olmasının zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. El yazısı, yazanı diğer kişilerden ayıran bir özellik olduğu için, el yazılı vasiyetnamenin tamamının vasiyetçi tarafından yazılması gerekmektedir....
TMK'nın 545. maddesi uyarınca miras sözleşmesinin geçerli olabilmesi için resmi vasiyetname şeklinde yapılması zorunludur. (Yargıtay İ. B. K. 11.02.1959 tarih 16/14 sayılı Kararı) Vasiyetnamenin açılması ise TMK'nın 596. Maddesinde düzenlenmiş olup vasiyetname açılırken sulh hakimince izlenmesi gereken usul belirtilmiştir. Miras sözleşmesinin ve bu kapsamda yer alan mirastan feragat sözleşmesinin "resmi vasiyetname şeklinde yapılması hususu yalnızca" geçerlilik şekline ilişkin olup, mirastan feragat sözleşmelerinin vasiyetnamelerdeki usul doğrultusunda açılıp okunacağına ilişkin kanunda bir hüküm bulunmadığı gibi noterde düzenlenmiş olan mirastan feragat sözleşmesinin mirasbırakanın ölümü halinde sulh hakimine gönderilmesine dair de bir düzenleme söz konusu değildir. Bu açıklamalar doğrultusunda mahkemece talebin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulmasına karar verilmiştir....
Somut olayda uyuşmazlık; iptali talep edilen 25/09/2007 tarihli el yazılı vasiyetnamede bulunan imzanın murise ait olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Asıl davalı/birleşen davacılar tarafından, muris tarafından birden fazla el yazılı vasiyetneme düzenlendiği, her birinde ayrı imzaların olduğu ileri sürülmüş, ne var ki mahkemece bu iddia üzerinde durulmadan hüküm kurulmuştur....
Davalı vekili cevabında; müvekkilinin ölen ...’nın kocasının kardeşinin torunu olduğunu, sözlü vasiyetname ile ölümünden sonra mallarını müvekkiline bıraktığını, murisin son arzularını hastanede oda arkadaşları ....’ye aktardığını, murisin ölümünden bir hafta sonra vasiyetname ile ilgili işlemlerin başlatıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece; muris tarafından hastanede yattığı sırada tanıkların belirttiği şekilde yazıya dökülen son arzularının vasiyetname niteliğinde olup, TMK.nun 539 ve devamı maddelerine uygun olduğu kanaatine varıldığı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü davacı vekili temyiz etmektedir. Dava; TMK.nun 539 ve devamı maddelerinde düzenlenen “sözlü vasiyetname”nin iptaline ilişkindir. .... TMK. 539.madde “Mirasbırakan; yakın ölüm tehlikesi, ulaşımın kesilmesi, hastalık, savaş gibi olağanüstü durumlar yüzünden resmi ve el yazılı vasiyetname yapamıyorsa, sözlü vasiyet yoluna başvurulabilir....
Vasiyet lehdarı el yazısı vasiyeti yasada öngörüldüğü şekilde açılıp okunması için mahkemeye ibraz etmiş mahkemece de murisin mirasçılarına vasiyetname usulünce tebliğ olunmuştur. Mirasçı T3 vekili bazı itirazlarını sunmuş ise de bu iddialarının değerlendirilme yeri vasiyetnamenin iptaline ilişkin davadır. Zaten mirasçı T3 vekili de vasiyetin iptaline ilişkin dava açtıklarını belirtmiştir. Vasiyetname açılarak usulünce tüm mirasçılarına okunduğuna göre mahkemece vasiyetnamenin açılmasına karar verilmesinde hukuka aykırı bir yön görülmemiş bu sebeple mirasçı T3 vekilinin istinaf itirazlarının reddi ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
nin 25/02/2012 tarihinde vefatı ile kendisi ile birlikte dava dilekçesinde belirtilen davalıların mirasçı olarak kaldıklarını, murisin 23/03/1999 tarihinde el yazısı ile düzenlediği vasiyetnamenin muris ile birlikte ikamet ettikleri adresteki özel eşyaları içerisinde bulunduğunu beyan ederek vasiyetnamenin açılarak okunmasına, vasiyetname doğrultusunda mirasçılık belgesi verilmesine ve vasiyetnamenin aynen tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece; müteveffa ...'...
Tereke hakimliği, mirasbırakanın menkul ve gayrimenkul malları ile hak ve alacaklarını terekesini tespit etmiş, korunması için gerekli önlemleri almış, son kararında "terekeden el çekilmesine, tereke mevcudunun tek yasal mirasçı olan .. ...'na teslimine" karar vermiş; hüküm, lehine vasiyetname düzenlenen ... Cemiyeti tarafından temyiz edilmiştir. Mirasbırakanın ... Cemiyeti lehine yaptığı vasiyetname,... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/2122 esas, 2007/137 karar sayılı kararıyla iptal edilmiş, karar 06.04.2009 tarihinde kesinleşmiştir. Bu durumda "vasiyet alacaklısı" sıfatını kaybeden ... Cemiyeti'nin verilen kararı temyiz etmekte korunmaya değer bir hukuki yararı kalmamıştır. Öyleyse temyiz isteğinin bu sebeple reddine karar verilmesi gerekir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle temyiz talebinin REDDİNE oybirliğiyle karar verildi.01.12.2010 (Çrş.)...
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2020/117 Esas sayılı dosyası) bekletici mesele yapılmamasına karar verilmesini talep ettiğini, davaya konu vasiyetnamenin resmi şekilde yapılması gerekir iken, el yazısı ile yapılmış olmasının vasiyetnameyi geçersiz kıldığını, davanın bu sebeple reddine karar verilmesi gerekir iken, vasiyetnamenin açılması yönünde verilen kararın hatalı olduğunu, davaya konu vasiyetname el yazılı bir vasiyetname olup, mahkemenin mirasbırakanın el yazısı olup olmadığının araştırmasını gerçekleştirmeden hüküm kurduğunu, araştırma ölmeden önce imzalamış veya yazmış olduğu resmi belgeler üzerinden gerçekleştirilebilecek iken, bu yapılmadığını, vasiyetnamede bulunan yazı ve imzanın ölen kişiye ait olup olmadığının araştırılması dosyaya atanacak olan bilirkişi tarafından gerçekleştirilebilecek iken bunun yapılmamış olması sebebiyle de, istinaf yoluna başvurmak zorunda kaldıklarını, ikrahta bulunanın vasiyetnamenin açılması talebinde bulunmasının hukuken mümkün olmadığını, murisin...
Vasiyetçi tarafından düzenlenen 24.03.2003 tarihli el yazısı vasiyetnamenin iptali için davacı ve diğer mirasçılar tarafından açılan davada, davacılar davadan feregat etmiş, mahkemece davanın feragat nedeniyle reddine dair verilen karar 17.03.2004 tarihinde kesinleşmiştir. Dosya içeriğinde mevcut tenkis protokolünden; davalı cemiyet ile davacının da aralarında bulunduğu 3 mirasçı arasında imzalanmış olduğu ve içeriğinin garimenkullere ilişkin bulunduğu görülmüştür. Darüşşafaka Cemiyetinin, ... ...'na (davacı) bakma yükümlülüğü ile ilgili her hangi bir düzenleme (olumlu ve olumsuz) protokolde yer almamaktadır. Bu durumda, vasiyetname tenkis edilmiş olup, hüküm ifade etmeye devam etmektedir....
Somut olayda müteveffanın 1978 ve 1980 tarihinde düzenlediği el yazması vasiyetnamelerinde mensup mirasçı olarak atadığı torunları ... ve ...'e usulünce tebligat yapılıp, talep edilen vasiyetnameler açılıp okunmadığı gibi, celse arasında sunulan müteveffanın, 7 Kasım 2000 tarihinde düzenlediği vasiyetname açılıp okunmuştur. Her ne kadar müteveffanın son arzusu olarak düzenlenen, 7 Kasım 2000 tarihli vasiyetname açılıp okunmuş ise de müteveffa tarafından düzenlenen ve mensup mirasçı olarak atanan torunlar ... ve ...'e tebligat yapılmadan en son tarihli vasiyetnamenin açılıp okunması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur....