Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

üç erkek evladına eşit olarak paylaştırırken paylaşım dışı bırakarak kendisine ayırdığı bölümleri 20/03/1992 tarih ve 314 yevmiye nolu vasiyetnamede vasiyete konu yaptığının kabul edildiğini ve tenkis hesabının da buna göre yapıldığını, ayrıca aksini iddia etmenin de mümkün olmadığını, zira murisin vasiyete konu yapmış olduğu taşınmazların sınırlarını tek tek vasiyette belirttiğini, birisi hariç diğerlerinde vasiyete konu yapılan taşınmazların sınırları sayılırken müvekkillerinin ve kardeşlerinin isimlerinin zikredildiğini, bunun da açıkça muris için 1950 deki paylaştırmada kendisine ayırdığı bölümleri vasiyete konu yaptığının açıkça gösterdiğini, Ambaryanı adlı taşınmazın murisin iradesi dışında vasiyete eklendiğini, çünkü murisin taşınmazı 1950'li yıllarda yapmış olduğu paylaştırmada üç erkek evladına eşit olarak paylaştırdığını ve bu taşınmazda kendisine pay ayırmadığını, murisinin amacının paylaşım dışı bıraktığı taşınmazlardaki payını kendisine ölünceye kadar bakan davacı T1 minnet...

Davalı alacaklı/ ihale alıcısı Yeşim Yıldırım vekili cevap dilekçesinde özetle; satışa ilişkin tüm işlemlerin usulüne uygun olarak yerine getirildiğini, Yalova 2.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2017/140 E. ve 2020/250 K. sayılı dosyasından da taşınmazların satışına engel bir husus olup olmadığının sorulduğunu, Mahkeme tarafından 13.10.2020 tarihli cevabi yazıda satışı yapılan taşınmazların dava konusu uyuşmazlığa konu olmadığı ve 08.10.2020 tarihinde davanın usulden reddine karar verildiğinin bildirdiğini, İstanbul Anadolu 11.Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/202 E. ve 2018/230 K. sayılı ilamı ile Adli Tıp raporlarında borçlu T2 20.03.2013 tarihi itibariyle kendi hür iradesi ile serbest olarak tek başına eylem ve işlemlere girişebileceği ve fiil ehliyetine haiz olduğu ve algılama yeteneği bulunduğundan bahisle savcılık mütalaası doğrultusunda sanıkların beraatlerine karar verildiğini, davacının kendisine kıymet takdiri raporu tebliğ edilmediğini belirtmiş ise de, davacının ilgili sıfatının bulunmadığını...

Yatırım Ortaklığı A.Ş. tarafından yapıldığı, bu şirketin özel hukuk hükümlerine tâbi bir şirket olduğu, dava konusu ihalenin de 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu hükümlerine göre değil, özel hukuk hükümlerine tâbi olan davalı idarenin Yönetim Kurulunca kabul edilen Gayrimenkul Satış, Kiraya Verme ve Arsa Satışı Karşılığı Gelir Paylaşımı İhale Yönetmeliği hükümlerine istinaden gerçekleştirildiği anlaşıldığından, özel hukuk hükümlerine tâbi bir şirketin yine özel hukuk hükümlerine istinaden yaptığı ihalenin ve bu ihalenin sonucunda imzalanan sözleşmenin iptali istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünde adlî yargının görevli olduğu, nitekim Danıştay Onüçüncü Dairesi'nin 07/12/2018 tarih ve E:2018/2169, K:2018/3759 sayılı kararının da aynı yönde olduğu sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle, davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir....

    Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ihalenin feshi ile tescilin yolsuz hale geldiğinin yerel mahkemece ihlal edildiğini, davalı Ali Türker'in davaya konu taşınmazlara paydaşlarının birinin kendisine verdiği bonoyu kullanarak icra yoluyla paydaş olduğunu ve paydaşlıktan yararlanarak taşınmazların tamamı için ortaklığın giderilmesi davası açtığını, Çayeli Sulh Hukuk Mahkemesince satış yoluyla ortaklığın giderilmesi kararı verildiğini, davalı bu kararla bu davalaya konu 824 ve 826 nolu parsellerin satışını talep ettiğini ve taşınmazın satışı ihalesine girerek kendisinin satın aldığını, satıştan haberi olmayan davacı müvekkilinin ihalenin feshi davası açtığını ve ihalenin feshi davasının kabulüne karar verilerek davanın kesinleşmiş olduğunu, ihalenin feshedilmesi durumunda tapu tescili işleminin yolsuz olduğunun açık olduğunu, dava konusu parsellere ilişkin tescilin yoksuzluğu gözetilmeden ihalenin feshinde davalının kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle davalı Ali Türker yönünden...

    Mahkemece; murisin vasiyetname ile yaptığı tasarrufun, sağlararası bir tasarruf olmayıp, ölüme bağlı bir tasarruf olduğu ve mutlak tenkise tabi olduğu gözetilmemiştir. Ayrıca, vasiyete konu taşınmaz dışında başkaca taşınmazların bulunması da tenkis talebinin reddi için gerekçe gösterilmiştir. Tenkisin gerekip gerekmeyeceği, gerekiyorsa ne oranda ve ne miktarda gerekeceği önceden bilinemez. Bunun için, mahkemece; öncelikle tereke mal varlığı tespit edilmeli, uzman bilirkişi heyetine tenkisle ilgili ayrıntılı bir hesap yaptırılmalı; davacılara, belirlenen değer üzerinden noksan harcı yatırmaları için süre verilerek, harç tamamlattırılmalı; bundan sonra tenkis hükümleri doğrultusunda bir inceleme ve araştırma yapılarak, oluşacak sonuç dairesinde tenkis talebiyle ilgili bir hüküm kurulmalıdır. Eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....

      ettiğini ve sürülen pey arasındaki fark olması gereken farkla tezat oluşturmasının ile ihalenin feshi sebebi olduğunu bu nedenlerle davanın kabulüne, ihalenin feshine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

      üç erkek evladına eşit olarak paylaştırırken paylaşım dışı bırakarak kendisine ayırdığı bölümleri 20/03/1992 tarih ve 314 yevmiye nolu vasiyetnamede vasiyete konu yaptığının kabul edildiğini ve tenkis hesabının da buna göre yapıldığını, ayrıca aksini iddia etmenin de mümkün olmadığını, zira murisin vasiyete konu yapmış olduğu taşınmazların sınırlarını tek tek vasiyette belirttiğini, birisi hariç diğerlerinde vasiyete konu yapılan taşınmazların sınırları sayılırken müvekkillerinin ve kardeşlerinin isimlerinin zikredildiğini, bunun da açıkça muris için 1950 deki paylaştırmada kendisine ayırdığı bölümleri vasiyete konu yaptığının açıkça gösterdiğini, Ambaryanı adlı taşınmazın murisin iradesi dışında vasiyete eklendiğini, çünkü murisin taşınmazı 1950'li yıllarda yapmış olduğu paylaştırmada üç erkek evladına eşit olarak paylaştırdığını ve bu taşınmazda kendisine pay ayırmadığını, murisinin amacının paylaşım dışı bıraktığı taşınmazlardaki payını kendisine ölünceye kadar bakan davacı T1 minnet...

      Ticari ve iktisadi bütünlükten bahsedebilmek için taşınmazların bir ya da birden fazla parsel üzerinde fabrika, otel ya da benzeri nitelikte olması, taşınmazda birbiriyle bağlantı sağlayan tesis ya da yapının bulunması, ayrı ayrı satılmalarının bu tesisin işlevini ortadan kaldıracak mahiyet arzetmesi ve bu durumun taşınmaz ya da taşınmazların birlikte satışının yapılmasını zorunlu kılması gerekir. Kendisine yalnızca kıymet takdiri raporu düzenleme görevini ifa etmek için görev verilen bilirkişinin, yetersiz inceleme ve gerekçe ile taşınmazların ticari ve iktisadi bütünlük oluşturduğu ve birlikte satışının uygun olacağı yolundaki görüşüne itibar edilerek aralarında ticari ve iktisadi bütünlük bulunmayan, birbirinden ayrı olup, müstakilen satışı mümkün bağımsız bölümlerin birlikte satışının yapılması doğru değildir....

      Genel Müdürlüğü’ne ait Taşınmazların Satışı ve Değerlendirilmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri gereğince davacı kuruluşa ait işletmecilik fazlası taşınmazların satılmasına karar verildiği,bu kapsamda çekişme konusu taşınmazın davalıya 12.04.2007 tarihinde yapılan ihale sonucu 20.000TL bedelle satılarak devredildiği, dava dışı ... sendikasının anılan yönetmelik ve ihalenin iptali istemiyle Danıştay’a dava açtığı, 5335 sayılı Kanunu’nun 32/1 maddesinin Anayasa’nın 47. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’nin 13.01.2011 tarih 2008/13E ve 2011/14K sayılı kararı ile iptal edildiği,bu kanuna dayanılarak çıkarılan ... Genel Müdürlüğü’ne ait Taşınmazların Satışı ve Değerlendirilmesi Hakkında Yönetmelik’in 31.12.2010 tarih ve 27802 sayılı Remi Gazete’de yayımlanan Türkiye Cumhuriyeti ......

        2021/2982 Esas sayılı icra dosyasından başlatılan takip için açılmış ve devam eden takibin iptali ve taliki davası mevcut olduğunu t Bakırköy 14....

        UYAP Entegrasyonu