Davacılar murisi Ayşe Nedret Doğan'ın 2009 yılında asıl davada davalı bankadan Tüketici Kredisi Kullandığı ve bu kredi ile bağlantılı olarak birleşen davada davalı sigorta şirketi tarafından 02/01/2009 başlangıç tarihli 3 yıl süreli hayat sigorta poliçesi ile sigortalandığı, sigorta şirketi tarafından sigorta poliçesinin 27/10/2010 tarihinde iptal edildiği ve davacılar murisinin 07/05/2011 tarihinde vefat ettiği konularında taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, iptal edilen sigorta poliçesinden dolayı davacıların davalı banka ve sigorta şirketinden sigorta teminat bedelini isteyip isteyemeyeceği ve alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır. Davaya konu 02/01/2009 tarihli Hayat Sigorta Poliçesi birleşen davada davalı T11 İle davacılar murisi arasında düzenlenmiş olup ve yine davalı sigorta şirketi tarafından 27/10/2010 tarihinde yaş sınırı gerekçe gösterilmek suretiyle iptal edilmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava; kredili hayat sigortası poliçesi kapsamında teminat bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında; davacıların murisi Selahattin Koban ile dava dışı banka arasındaki gerçekleştirilen kredi sözleşmesi kapsamında muris ve davalı sigorta şirketi arasında 18/07/2013/2023 tarihleri kapsayan Uzun Süreli kredili hayat sigorta poliçesi düzenlendiği, sigortalının evde yemek yediği sırada fenalaşarak vefat ettiği, Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından otopsisinin yapıldığı, Adli Tıp Kurumu Başkanlığının 26.12.2013 tarihli raporuna göre murisin 29/10/2013 tarihinde kalp damar hastalığı nedeni ile vefat ettiği, dain-i mürtehin bankadan davaya muvafakat belgesinin temin edildiği konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık; murisin beyan yükümlülüğüne aykırı davranıp davranmadığı, sigorta şirketi tarafından murisin bilgilendirilip bilgilendirilmediği, vefatın teminat altında olup olmadığı noktalarında toplanmıştır....
geçmişi ile ilgili evrak ve kayıtları istemek ve buna göre sigorta teminat miktarını ya da sigorta yapıp yapmamayı değerlendirme konusunda, her türlü yetki ve imtiyaza sahip olduğunu, bankanın gerekli incelemeyi yapıp,kredi kullandırma işini ciddiyetle yapması gerekirken sırf kredi kullandırabilmek için herhangi bir sağlık araştırması yapmamış, aceleyle sigorta sözleşmesi yapılmasına neden olduğunu, banka ne kredi başvurusu sırasında ne de sigorta sözleşmesi yapılırken basiretli bir tacirden beklenen sorumluluğu göstermediğini, kredi sözleşmesi yapılırken ve sigorta poliçesi hazırlanırken tüketiciden sağlık taraması, muayene ya da sağlık durumuna ilişkin belge istenmesi yönünde bir talepte bulunulmamış, geçiştirme cevaplarla sigorta poliçesi imzalanmış ve kredi kullandırıldığını, bu durum bankanın da sigorta şirketi kadar kusurlu olduğunu gösterdiğini, sigorta şirketinin, sigortalının geçirdiği hastalığı bilmesi, sigorta sözleşmesinin oluşumunu temelden etkileyecek bir durum idiyse, davalı...
Davalı her ne kadar bankanın hayat sigorta poliçesinin tarafı olmadığı gibi hayat sigorta poliçesi yapmak gibi bir sorumluluğunun da bulunmadığı, davacının ödediği kredi bedelinin davalıdan istirdadını isteyemeyeceği, murisin sigorta şirketi ile hayat sigortası düzenlendiği, böylelikle poliçeden dolayı sorumluluğunun müvekkiline ait olmadığı iddia edilmiş ise de, davalı banka davacının muris ile kullandırılan konut kredisinin tarafı olup, söz konusu hayat sigortasının da bu konut kredisine bağlı olarak düzenlendiği ve davalı bankanın da bu sigorta poliçesinin sigorta ettirene olduğu nazara alındığında eldeki davada davalı bankaya husumet düşeceği kuşkusuzdur....
Mahkemece, "...Tüm dosya kapsamına göre, davacılar vekili müvekkillerinin murisinin davalı bankadan kredi kullandığını, kredi kullanırken davalı banka tarafından hayat sigortası yapılması gerekirken ferdi kaza sigortası yapıldığını, ölümün bu sigorta kapsamında kaldığının kabul edilmesi gerektiğini belirterek kredi nedeni ile borçlu olmadıklarının tespitini istemiştir. Davacıların murisi kredi kullanırken ferdi kaza sigortası yaptırmıştır. Bu sigorta poliçesine göre sigortalının sigorta süresi içinde teminat kapsamına giren kaza sonucu vefatı halinde ödeme yapılacaktır. Ani ölüm durumu teminat kapsamına alınmamıştır. Davacılar bankanın hayat sigortası yaptırmayarak kusurlu olduğunu belirterek menfi tespit davası açmıştır. Dava konusu ihtiyaç kredisi 01.06.2020 tarihinde kullanılmış, bu kredi için ferdi kaza sigorta poliçesi düzenlenmiştir. Bankadan gelen müzekkere cevabında 29.01.2020 tarihinde ihtiyaç kredisi kullandığı, bu kredi için hayat sigortası düzenlendiği görülmüştür....
Somut olayda davacı tarafça dosyaya sigorta poliçesi sunulmadığı, düzenlendiği iddia edilen hayat sigortasının hangi sigorta şirketi tarafından düzenlendiği ve poliçe numarasının ne olduğu dahil herhangi bir bilgi verilmediği gibi, prim borcunun ödendiğine ilişkin bir belge de sunulmadığı anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince davalı bankaya yazılar yazılarak kullandırılan krediye ilişkin sigorta poliçesi istenmiş, davalı banka tarafından verilen cevaplarda ,muris lehine düzenlenen bir poliçe olmadığı bildirilmiştir. Dairemizce Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği Başkanlığına yazı yazılarak murisin kullandığı belirtilen tüketici kredi sözleşmesiyle bağlantılı olarak hayat sigorta poliçesi düzenlenip düzenlenmediğinin araştırılarak varsa poliçe örneğinin gönderilmesi istenmiş, gelen yazı cevabından davalının sorumlu bulunduğu bir hayat sigorta poliçesi bulunmadığı anlaşılmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit ve istirdat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın reddine ilişkin verilen hüküm, davacılar vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacılar vekili, davacılar murisi tarafından kullanılan 45.000,00 TL'lik konut kredisini teminat altına almak amacıyla davalı sigortacı tarafından hayat sigorta poliçesi düzenlendiğini, kredi taksit ödemeleri devam ederken ve poliçe süresi içinde ölümün gerçekleştiğini, prim tahsilatının yapılamaması nedeniyle poliçelerin iptal edildiğinin bildirildiğini, 3 ayrı poliçenin de aynı sebeple iptal edildiği ya da primin tahsil edilemediği konusunda sigortalı murise yapılmış uygun bir ihtar bulunmadığını, ölümden sonra birkısım kredi taksitini davacıların ödemek zorunda kaldığını belirterek sigorta poliçesinin geçerli olduğu ve davacıların kredi borcundan...
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre muris tarafından imzalanan hayat sigorta poliçesinin azalan teminatlı hayat sigorta poliçesi olduğu, davalı sigorta şirketinin ölüm gerçekleştikten sonra davadan önce vade tarihi itibari ile 2.574,62 TL teminatı sigorta sözleşmesi kapsamında ödeyerek borcunu ifa ettiğinin anlaşıldığı; bankanın tam teminatlı bir poliçe düzenlememekle hem tüketicinin çok yüksek prim ödemesini engellediği, hem de krediyi bir miktar da olsa güvence altına almış olduğunu ve bu eylemin kötüniyet değil, ekonomik ve reel bir yaklaşım olarak kabul edilmesi gerektiği, yine bankanın sigorta yaptırma zorunluluğu bulunmaması ile birlikte tüketicinin kendi sigortasını yaptırmasına engelin olmaması ve ödenmesi gereken sigorta bedelinin ödendiği gerekçesiyle subut bulmayan davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Dava, hayat sigorta poliçesine dayanan tazminat istemine ilişkindir. Davacılar murisi ile davalı arasında toplamda 4 yıllık (uzun süreli) hayat sigorta poliçesinin imzalı olduğu, davalı adına acentesi olan Akbank Muğla Şubesi'nin poliçeyi düzenlediği, poliçe gereği ödenmesi gereken primlerin yıllık 68,33 TL olarak kararlaştırıldığı, prim vadelerinin her yılın Mart ayının 6. günü olduğu, poliçe ilk prim taksitinin ödendiği dosya kapsamıyla sabittir. Davalı sigortacı, 06.03.2007 vadeli prim taksitinin ödenmediği gerekçesiyle, 31.07.2007 tarihinde poliçeyi iptal ettiğini gerekçe göstererek ödeme yapmaktan imtina etmiş; mahkeme tarafından da davalının poliçe iptali gerekçesi yerinde bulunarak poliçenin yürürlükte olmadığı sonucuna varılmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir....
Somut olayda, davalıların murisinin kullandığı tüketici kredi sözleşmesi gereğince düzenlenen hayat sigortası poliçesinde davacı Banka'nın adının dain ve mürtehin olarak gösterildiği, buna göre davacı bankanın dain-i mütrehin sıfatının bulunması sebebiyle sigorta şirketine birinci derecede hak sahibi olarak öncelikle davacı bankanın müracaat etmesi gerektiği, davacı banka tarafından dain-i mürtehin sıfatıyla sigorta poliçesi kapsamında sigorta şirketi aleyhine açılmış bir takip veya davanın bulunmadığı, her ne kadar sigorta şirketi tarafından 1.619,89 TL tazminat ödemesi yapıldığı belirlenmiş ise de; poliçe teminat bedelinin 18.000,00 TL olduğu, davacı banka tarafından sigorta şirketi aleyhine hukuki yollara başvurularak bu yollar tüketilmeden krediyi kullananın mirasçıları aleyhine doğrudan takip başlatıldığı anlaşılmakla, davalılar hakkında vaktinden evvel açılan davanın usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olduğundan, davacı vekilinin istinaf talebinin HMK'nun 353/1...