Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda haciz, şikayete konu ödeme emrinin tebliğ tarihine göre takibin kesinleşmesinden sonrasına ilişkindir. Ancak, usulsüz tebligat şikayeti nedeniyle haczin geçerli olup olmayacağı, tebligat usulsüzlüğü şikayeti üzerine verilen kararın kesinleşmiş olmasına bağlıdır. Bu durumda, mahkemece usulsüz tebligat şikayetine konu olan aynı mahkemenin 2015/90 E.-2016/8 K. sayılı dosyasında verilen kararın kesinleşmesi beklenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    İİK'nun 82/1-12. maddesinde yer alan haczedilmezlik şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük süreye tabidir. Bu süre öğrenme tarihinden başlar. Somut olayda, borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunduğu taşınmazına 11.08.2014 tarihinde tapuda haciz şerhi işlendiği, İİK'nun 103. maddesine ilişkin davetiyenin borçluya 27.10.2014 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun şikayet dilekçesinde 103 davetiyesi tebliğ işlemine yönelik bir tebligat usulsüzlüğü iddiasının bulunmadığı, icra mahkemesine yapılan meskeniyet şikayeti başvurusunun ise 24.08.2015'te olduğu anlaşılmaktadır....

      İlk Derece Mahkemesi’nce; davanın süre yönünden reddine karar verildiği, kararın borçlular tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi’nce; "usulsüz tebliğ şikayetinin kabulü ile Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince tebliğ tarihinin öğrenme tarihine göre düzeltilmesi gerektiği, bu kabulden sonra davacıların diğer itirazlarının incelenerek karar verilmesi gerektiği"nden bahisle istinaf başvurusunun kabulü ile davacı-borçluların usulsüz tebligat şikayeti dışındaki diğer dava sebepleri değerlendirilerek denetime elverişli hüküm kurulması için yerel mahkeme kararının kaldırılarak dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi HÜKÜM : Sanıklar mahkumiyetlerine dair Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü; Sanıklara yapılan tebligatın usülsüz olduğu tespit edilmekle 5271 sayılı CMK'nin 42/1. maddesi gereğince sanıkların eski hale getirme ve temyiz talebinin kabulü ile yapılan incelemede; Sanıklara seçimlik cezadan hapis cezası tercih edildiği halde 5237 sayılı TCK'nin 50/2. maddesine aykırı olarak hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi temyiz edenin sıfatı göz önüne alınarak aleyhe temyiz bulunmadığından bozma sebebi yapılmamıştır. Yapılan yargılamaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre sanıkların temyiz itirazlarının reddiyle hükmün talebe uygun olarak ONANMASINA, 29.05.2013 gününde oy birliğiyle karar verildi....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇLAR : Konut dokunulmazlığının ihlali, yaralama HÜKÜMLER : Mahkumiyet Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: Sanık ...’ın yokluğunda verilen hükmün, kovuşturma aşamasında sorgu sırasında bildirdiği adres yerine soruşturma aşamasındaki eski adresine 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre yapılan tebligatın usülsüz olduğu, sanığın öğrenme üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben yazdığı 03.03.2011 tarihli dilekçesinin süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamesinin, sanık ...’ın yaralama suçuna ilişkin temyizi hakkında görüş içermediği, Anlaşıldığından, sanıklar ... ve ...’ın temyiz davası istekleri hakkında bir KARAR VERMEYE YER OLMADIĞINA, dosyanın ek tebliğname düzenlendikten sonra Dairemize yollanılmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına GERİ...

            Davacı ....Müdürlüğü vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... vdl. aleyhine 26/02/2001 gününde verilen dilekçe ile usülsüz ödeme nedeniyle oluşan kurum zararının tahsili istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 15/02/2011 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ile davalı ... .vekili taraflarından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre tarafların yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının 21,15 TL'sinin davacıya, 130,00 TL'sinin de temyiz eden davalı .... yükletilmesine peşin alınan harcın bundan mahsubuna 19/09/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi. .......

              Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesine göre; “Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur.” Şikayetçinin bildirdiği öğrenme tarihi esas olup, bu tarihin aksi karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. Hukuk Genel Kurulu'nun 12/02/1969 tarih ve 1967/172-107 sayılı kararında da benimsendiği üzere, beyan edilen öğrenme tarihinin aksi tanık beyanıyla ispat edilemez. Somut olayda şikayetçiye 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnameleri de tebliğ edilmiş ve bunlara yönelik olarak herhangi bir usulsüz tebligat şikayeti ileri sürülmemiştir....

                Somut olayda: dava dilekçesinde meskeniyet şikayeti ile birlikte ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu, 103 davetiyesi gönderilmediğine ilişkin iddialar ileri sürülmüştür. Mahkemece, davacının usulsüz tebliğ şikayeti hakkında HMK'nın 297/2.maddesine aykırı olarak olumlu veya olumsuz bir karar verilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması isabetsizdir. Açıklanan nedenlerle, esasa ilişkin inceleme yapılmaksızın davacıların istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1- a-6 bendi gereğince kabulüne, Mahkeme kararının kaldırılmasına, Mahkemece öncelikle davacıların usulsüz tebliğ şikayeti değerlendirildikten sonra, geçerli bir haciz olup olmadığı da değerlendirilmek suretiyle davacıların meskeniyet şikayeti hakkında karar verilmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine oy çokluğu ile karar vermek gerekmiştir....

                (m. 35/1) "Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır." (m. 35/2) “Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmi kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır.” (m. 35/4) Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; Aleyhine geçit hakkı tesis edilen 128 parsel sayılı taşınmazın davalı ... adına tapuya kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Davalı ...'e tebliğe çıkarılan dava dilekçesinin muhatabın tanınmadığı notuyla bila tebliğ iade edildiği, daha sonra ön inceleme duruşması ile bilirkişi raporunun tekrar aynı adrese yapılan tebligatının muhatabın bulunamaması sebebiyle Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre usülsüz olarak tebliğ edildiği anlaşılmaktadır....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇLAR : Tehdit,6136 sayılı Kanuna aykırılık HÜKÜMLER : Mahkumiyet, temyiz isteğinin reddi Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararların niteliği ile suç tarihine göre,sanık müdafii tarafından mahkemeye sunulan 10/04/2015 tarihli dilekçede eski hale getirme istemi ile birlikte temyiz isteminde de bulunulduğu anlaşılmakla; CMK’nın 42. maddesi gereğince talep hakkında karar verme yetkisi Yargıtay’a ait olduğundan, mahkemece verilen 10/04/2015 tarihli ek kararın hukuksal değerden yoksun olduğu belirlenerek ve sanığın yokluğunda verilen hükme ilişkin tebligatın, savunmasında bildirdiği adrese çıkartılarak, taşındığı şeklinde açıklama yapılmak suretiyle babası ...’e tebliğ edildiğinin belirtilmesi, ancak nüfus kaydına göre adı geçen kişinin, tebliğ tarihinden önce vefat ettiğinin anlaşılması karşısında, yapılan tebligatın usülsüz olması nedeniyle temyiz istemi süresinde kabul edilerek dosya görüşüldü...

                    UYAP Entegrasyonu