Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dairemizin kararından sonra yapılan yargılama sonucunda ilk derece mahkemesi; davacı borçluların usulsüz tebliğ şikayetinin yasal süresinde olduğu, her iki davacı/borçlu yönünden yapılan ödeme emri tebliği mazbatalarının incelenmesinde yapılan tebliğ işleminin Tebligat Kanunun 21., Tebligat Kanunun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 30.-31. maddelerine aykırı ve usulsüz olup, her iki borçlu yönünden usulsüz tebligat şikayetinin yerinde olduğu, bu nedenle yetki itirazının incelemesine geçildiği, takibe konu çekte adresin Malatya olduğu, davacının yetki itirazında haklı olduğu gerekçesiyle usulüne uygun yetki itirazının kabulüne, sair itiraz ve şikayetler hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir....

İlk derece mahkemesi; davalı alacaklı vekili tarafından davacı borçlu hakkında 8 adet senede istinaden icra takibi başlatıldığı, örnek 10 ödeme emrinin 12/02/2021 günü tebliğ edildiği, davacının senetlerin keşidecisi, davalının ise lehdarı olduğu, davanın İİK 168/5 maddesine göre borca itiraz davası olduğu, bu itirazın ödeme emri tebliği üzerine 5 gün zarfında icra mahkemesinde ileri sürülmesi gerektiği, davacıya 12/02/2021 günü ödeme emri tebliğ edildiği, davanın ise 6. gün olan 18/02/2021 günü ikame edildiği, ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğüne dair bir iddia olmadığı gibi ayrıca dava mevzu yapıldığının da bildirilmediği, bundan dolayı davanın süre aşımından reddine karar vermek gerektiği, usulen ret kararı verildiği ve tedbir kararı da olmadığı için davalının tazminat talebinin reddedildiği belirterek davacının borca itirazın reddine, davalının tazminat talebinin reddine karar vermiştir....

Borçlu her ne kadar ödeme emrinde yazılı 20.857,84- TL borcu ödeme emrinin 05.03.2020 tarihinde tebliği üzerine 09.03.2020 tarihinde yatırmış ise de, borçlunun takibe konu alacak üzerinden %4,55 oranında hesaplanan 949,03- TL tahsil harcı, 306,18- TL takip tarihinden itibaren muhtıra tarihine kadar işlemiş faizi, 54,40- TL başvurma harcı, 76- TL takip masrafı, 3.128,68- TL icra vekalet ücreti olmak üzere toplam 4.514,29- TL bakiye borcunu ödemediği, bakiye borç hesabında hukuka aykırılık mevcut olmadığından kendisine muhtıra gönderilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, davacının takip dosyasından fazla ödeme talebinde bulunulduğu iddiasına itibar edilmemiştir. O halde, davacının usulsüz tebliğ şikayetinin süre yönünden, sair şikayet ve itirazların esas yönünden reddi yerine, davacının bir kısım talepleri incelenmeksizin, yalnızca usulsüz tebliğ şikayetinin esası incelenmek suretiyle şikayetin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır....

İcra Hukuk Mahkemesi"nin ret kararında; 08/05/2018 tarihinde yapılan tebligatın usulsüz olduğunun öğrenildiğini, 31/07/2018 tarihinde kıymet takdiri yapıldığını, fakat tebligatın bila dönmesi üzerine 08/05/2019 tarihinde 21/2 şerhli icra emri tebliğ edilmesini talep ettiklerini, satış avansının 28/05/2019 tarihinde yatırıldığını ve borçluya ilk tebliği öğrendikten sonra yeniden tebliğ talep etmeyerek icra işlemlerine devam edildiğini ve borçlunun da usulsüz tebliğ hakkında şikayetinin bulunmadığını, yeniden tebliğ talebinin İİK 150. maddesinde düzenlenen sürenin uzamasına sebebiyet vermeyeceğini gerekçe gösterdiğini, ancak rehin ve ipoteğe bağlı icra takiplerinde ilamsız takiplerin aksine icra emrinin satış aşamasına kadar tebliğ edilebilmekte olup, Yerel Mahkemece verilen karara yönelik olarak icrai işlemlemlerin sıra ile tamamlanması gerekmediğini, İlk Derece Mahkemesi'nin vermiş olduğu ret kararının usul, esas ve içtihatlara aykırı olduğunu, 08/05/2019 tarihinde yeni icra emri tebliğ...

yeni bir borç haline geldiğinden ödenmeyen vergi borçlarının öncelikle asıl borçlu şirketten tahsili amacıyla şirket adına yeniden ödeme emri düzenlenip usulüne uygun şekilde tebliğ edildikten sonra davacının sorumluluğuna gidilmesi gerekirken doğrudan davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla ödeme emri düzenlenmesinde hukuka uygunluk görülmediği, … takip numaralı ödeme emrinin sözü edilen kamu alacakları dışında kalan kısmı ile … takip numaralı ödeme emri içeriği kamu alacağının tahakkuk ettiği ve ödenmesi gereken dönemlerde kanuni temsilci olmayan davacının takibinin mümkün olmadığı, … ve … takip numaralı ödeme emirleri içeriği kamu alacağına ilişkin asıl borçlu şirket adına düzenlenen ihbarnamelerin bir kısmının 10/01/2017 tarihinde şirket müdürünün adresinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21. maddesi uyarınca muhtara bırakılmak suretiyle, bir kısmının da 2014 tarihinde kanuni temsilcilik sıfatı sona eren şahsa 2018 tarihinde tebliği usulsüz olduğundan borçların doğdukları takvim yılları...

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen tüm dosya kapsamına göre, davalı tarafından davacılar hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde bulunulduğu, davacılar vekili tarafından ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği iddiası ile şikayette ve ödeme emrine yönelik şikayette bulunulduğu, ilk derece mahkemesi tarafından davanın reddine karar verildiği, davacılar vekili tarafından istinaf talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. Davacılar tarafından ödeme emri tebliğine ve ödeme emrine yönelik şikayette bulunulmuştur. Her ne kadar mahkemece davanın ve şikayetin esası incelenerek karar verilmiş ise de; davacılardan Kemal Kargı'ya ödeme emrinin bizzat kendi imzasına 26/03/2020 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu davacının ödeme emri tebliğ tarafındaki imzasına itirazı olmadığı, diğer borçlu T2'ya yapılan ödeme emri tebliği T.K 39....

    İcra Müdürlüğü'nün 2019/3073 Esas sayılı takip dosyasında müvekkili aleyhine yapılan genel haciz yolu takipte ödeme emri tebligatının usulsüz olması sebebi ile ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesini talep ettiği, mahkemece şikayetin kabulüne, Çorlu 4. İcra Müdürlüğü'nün 2019/3073 Esas sayılı dosyasından yapılan takipte borçlu T1 ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunun tespiti ile, borçlunun ıttıla tarihinin 01/12/2019 olduğunun tespitine, takibe süresinde itiraz edilmiş olması halinde icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına ve takip kesinleşmeden konulan hacizlerin fekkine karar verildiği görülmektedir....

    İcra Müdürlüğünün 2019/790 sayılı dosyası ile kambiyo yoluyla takip başlatıldığını, dayanak belgedeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin böyle bir borcu bulunmadığını, yapılan tebliğin usulsüz olduğunu, usulsüz olduğu için takibin henüz kesinleşmediğini, icra takibi sürecinden haberdar edilmeyen müvekkiline 103 davetiyesinin 03.05.2019 tarihinde tebliğ edilmesi ile bu takipten haberdar olduğunu, müvekkilinin birden fazla taşınmaz malı üzerine haciz konulduğunu, bu durumun İİK'nun 85/1.maddesine aykırılık oluşturduğunu belirterek, imza ve borca itirazlarının kabulü ile takibin durdurulmasına, öncelikle usulsüz tebliğ nedeniyle ödeme emri kesinleşmediğinden hacizlerin iptaline, borcu çok aşan aşkın hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap beyanlarında; davanın reddini istediklerini ve icra inkar tazminatı talepleri bulunduğunu bildirmiştir....

    Borçluya daha önce gönderilen ödeme emrinin bila tebliğ iade edilmesi üzerine, T.K 21/2. maddesi uyarınca tebligat çıkarılmaya çalışılmış ise de, bu husus ikinci çıkarılan tebligat zarfı üzerine şerh edilmediğinden 21/2. madde uyarınca yapılan tebligat geçersizdir. Alacaklı tarafından Bakırköy 5. İcra Müdürlüğüne açılan 11/03/2014 tarihli talepte borçlu adına gönderilen tebligatın bila tebliğ iade edildiğinden, yeni adresinin tespitinin istendiği, ödeme emrinin tebliğinin 21. madde uyarınca yapılmasının talep edildiği dikkate alındığında da yapılan teligat geçersizdir. O halde mahkemece, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin şikayetin kabulü ile Tebligat Kanununun 32. maddesine göre borçlunun öğrenme tarihinin tebliğ tarihi olarak saptanıp, borçlunun diğer itiraz ve şikayetleri yönünden bir karar vermek gerekirken, ödeme emri tebliğinin usulüne uygun yapıldığı gerekçesiyle istemin reddi isabetsizdir....

      GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili 11/08/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket adına başlatılan ilamsız icra takibinde ödeme emri tebligatının usulsüz olduğunu, ödeme emri tebliğ yapıldığı müvekkili şirketin daimi çalışanı olan Ayşe Kurt isimli şahsın müvekkili şirkette evrak almaya yetkili şahıs olmadığından bu şahsa yapılan tebligatın usulsüz olduğundan iptalinin gerektiğini, yapılan tebliğ işleminin Tebligat Tüzüğünün 18. Maddesine aykırı olduğunu, tebliğ yapılan çalışanın evrak almaya yetkili olup olmadığının araştırılmaksızın ve tebliğ mazbatasında bu yönde herhangi bir ibareye yer verilmeksizin yapılan tebligatın usulsüz olduğundan iptalinin gerektiğini, müvekkili şirkete 07/07/2020 tarihinde yapılan tebligatın usulsüz olduğunun tespiti ile iptaline ve bu iş bu tebligattan haberdar olunduğu 07/08/2020 tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

      UYAP Entegrasyonu