WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Öte yandan, borçlunun kendisine gönderilen tebligatm usulsüz olduğunu ileri sürerek icra mahkemesine başvurması "şikayet" olup, İİK'nun 16/1. maddesi gereğince, şikayetin, öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede yapılması gereklidir (HGK'nun 05/06/1991 tarih ve 91/12- 258 E. - 91/344 K. sayılı karan). Somut olayda: Şikayete konu takip dosyasının incelenmesinde; şikayetçinin şikayet dilekçesinde usulsüz olduğunu belirttiği ödeme emri tebliğ işleminden sonra kendisine 12.09.2019 tarihinde "Borç Muhtırası" tebliğ edildiği görülmektedir. Şikayetçinin ise borç muhtırasına yönelik tebliğ işleminin usulsüz olduğuna dair bir iddia ve şikayeti olmadığı anlaşıldığından, şikayetçinin en geç 12.09.2019 tarihinde takipten ve tebliğlerden haberdar olduğunun kabulü gerekir. Dolayısıyla şikayetçinin, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğuna dair 04.01.2021 tarihinde mahkememize yaptığı başvuru 7 günlük sürede değildir....

Cezaların şahsiliği kuralı gereğince borçlu asilin cezai yönden sorumlu tutulabilmesi için icra-ödeme emrinin borçlu asile tebliği zorunludur. Somut olayda; icra dosyasına ilk tebliğ edilen ödeme emrinden sonra sunulan borca itiraz dilekçesinde ve ödeme emrinin iptaline ilişkin kararda davacı borçlunun vekil ile temsil edildiği, vekili varken iptal kararından sonra ödeme emrinin yine 21/01/2022 tarihinde davacı asile tebliğ edildiği görülmektedir. Bu durumda ödeme emrinin asile tebliğ işlemi usulsüz olmayıp, vekile de tebliğ edilmemesi noktasında tebliğ işlemi eksikliği söz konusu olup dava, ödeme emrinin asile tebliğinin usulsüzlüğü iddiası ile açılmıştır. Bu durum sonradan tamamlanması mümkün eksiklik niteliğinde olduğundan ve açılan davada ödeme emrinin asile tebliğinin usulsüzlüğü vakıasına dayanıldığından davanın kabulü ile ödeme emrinin vekile de tebliği sureti ile eksikliğin giderilmesine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi isabetli olmamıştır....

DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. maddesine dayalı ödeme emrinin usulsüz tebliği iddiası ile şikayete ve 7226 sayılı Yasanın geçici 2. maddesine dayalı takibin iptali istemine ilişkindir. Bu durumda usulsüz tebliğ şikayet başvurusu, şikayete konu işlemin öğrenilmesinden itibaren yedi gün içinde yapılmalıdır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Somut durumda açılan davada takipten ve ödeme emrinden 22/01/2021 tarihinde haberdar olunduğu bildirilmiştir. Alacaklı tarafından Muğla İcra Mahkemesinde dava konusu takibe ilişkin olarak temerrüt nedeniyle tahliye talebinde bulunulduğu, 2020/344 Esas sayı ile açılan davada duruşma davetiyesinin davacı borçlu şirkete 31/12/2020 tarihinde tebliğ edildiği açıktır. Bu husus istinaf dilekçesi ile davacı yanın da kabulündedir....

UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava; ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takipte takibin iptali istemine ilişkindir. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır. Somut olayda davacı vekili, ödeme emrinin ve kat ihtarının usulsüz tebliğ edildiğini, ipoteğin teminat ipoteği olması nedeniyle ilamlı takip yapılmasının mümkün olmadığını, , mükerrer ipotek takibi yapıldığını, borca ve yetkiye itiraz ettiklerini belirterek takibin iptaline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece takibin ilamlı takip olmayıp ilamsız takip olduğu, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği gerekçesiyle ödeme emrine süresinde itiraz edildiğinin tespitine, takibin iptali isteminin reddine karar verilmiş, karara karşı davalı vekilince istinafa başvurulmuştur....

Ödeme emrinin iptali talebi yönünden yapılan incelemede; Ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğüne ilişkin şikayete dair hiçbir karar verilmediği ileri sürülmüş ise de, mahkemece talepler hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmaksızın davanın süre yönünden reddine karar verildiği görüldüğünden, gerek ödeme emrinin iptali, gerekse meskeniyet şikayetine dayalı olarak haczin kaldırılması talebi yönünden davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verildiğinin kabulü gerekmektedir. Bu nedenle ödeme emrinin iptali talebi yönünden hiçbir karar verilmediğine yönelik istinaf başvurusunun yerinde olmadığı görülmüştür. Davacı tarafça her ne kadar ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğu ileri sürülerek ödeme emrinin iptali talep edilmiş ise de, davacının İİK'nın 103 maddesi uyarınca gönderilen davet kağıdı ile takipten haberdar olduğu açıktır. Davacı tarafça buna ilişkin tebligatın usulsüzlüğü de ileri sürülmemiştir....

Taraflar arasındaki ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takipte asıl dava dosyasında icra emrinin usulsüz tebliği ve takip dosyasında birden fazla icra emri olup, bu belgeler arasında içerik ve miktar yönünden farklılık bulunduğu ve takibe dayanak belgelerin icra emrine eklenmediğine yönelik şikayet sebebiyle yapılan yargılama ve birleşen dava dosyasında icra emrinin usulsüz tebliğ edildiği şikayeti, icra dairesinin yetkisine itiraz, takip dosyasında iki farklı icra emri bulunduğu itirazı ve borca, faize ve tüm fer'ilerine itiraz sebebiyle yapılan inceleme sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl dava dosyası yönünden; davacıların usulsüz tebliğ şikayetlerinin kabulü ile Ankara 9....

    Somut olayda, borçluya tebliğ edilen ilk ödeme emrinin ..... İcra Hukuk Mahkemesince iptali üzerine 12.06.2015 tarihinde ikinci kez yapılan ödeme emri tebliğ işleminin borçluya yeni bir itiraz hakkı tanıdığı kuşkusuzdur. İlk ödeme emri iptal edildiğinden borçluya tebliğ edilen ikinci ödeme emri geçerliliğini korumaktadır. İkinci kez ödeme emri tebliği için icra mahkemesi kararının kesinleşmesine gerek yoktur. Borçlunun talebi müstakil bir şikayettir. O halde mahkemece, borçlunun son ödeme emrinin usulsüzlüğüne ilişkin iddiası incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, şikayet hakkında karar verilmesine yer olmadığı şeklinde hüküm tesisi isabetsizdir....

      Her ne kadar davacı takip borçlusu vekili dava dilekçesi ile ödeme emrinin usulsüz olduğundan bahisle öğrenme tarihinin 13/02/2020 tarihi olarak kabul edilmesi, borca itirazın kabulü ile takibin durdurulması ve hacizlerin kaldırılmasını istemişse de; takibin konusu itibarı ile borçlu vekilinin her türlü itirazını icra müdürlüğüne yapması gerektiği, icra hukuk mahkemesine yapılan itirazın sonuç doğurmadığı, ayrıca ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini iddia eden borçlu vekilinin usulsüz tebligat şikayetini takipten haberdar olduğunu iddia ettiği tarihten itibaren yasal 7 günlük süre içerisinde ileri sürmesi gerektiği, 13/02/2020 tarihini tebliğ tarihi olarak kabul edilmesini isteyen takip borçlusu vekilinin yasal 7 günlük süre geçtikten sonra 02/03/2020 tarihinde usulsüz tebligata yönelik şikayette bulunduğu anlaşılmakla ilk derece mahkemesinde usulsüz tebligata yönelik şikayetin süre yönünden reddine karar verilmesi gerekirken ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edildiğine yönelik gerekçesi...

      İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı T1 Vekili dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin nitelendirmesinin hatalı olduğunu, mahkemenin uyuşmazlığın ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine dair şikayet mahiyetinde olduğundan bahisle inceleme ve değerlendirme yaptığını ancak, şikayete konu hususun usulsüz tebliğ olmayıp tebliğ yokluğu olduğunu, ödeme emrinin müvekkiline usulüne uygun olarak veya usulsüz olarak tebliğ edildiğine ilişkin herhangi bir tebliğ belgesine rastlanmadığını, müvekkili adına gönderilen tebligatlar tebliğ edilemeyince alacaklı vekilince müvekkilinin mernis adresine Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi gereği ödeme emri gönderilmesinin talep edildiğini ancak müvekkili adına çıkarılmış bir ödeme emri tebligatının olmadığını, 10.04.2018 tarihinden sonra müvekkili adına çıkarılan tebligatın kıymet takdirine ilişkin olduğunu, icra takibinin henüz kesinleşmediğini, usulsüz bir şekilde kesinleştirilen takibe dayalı olarak yapılan müteakip işlemlerin tamamının geçersiz ve yok hükmünde olduğunu...

      DAVA Şikayetçi borçlu şikayet dilekçesinde; alacaklı tarafından aleyhine kambiyo yoluyla takip başlatıldığını, ödeme emrinin Tebligat Kanununun 35. maddesine göre 10.10.2020 tarihinde tebliğ edildiğini, yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, adresinin belli olduğunu, tebliğden 13.10.2020 tarihinde haberdar olduğunu, ödeme emrinin ekinde takibe konu senet suretinin borçluya tebliğ edilmediğini belirterek tebligatın usulsüz olduğunun tespiti, İİK'nın 167 ve devamı maddelerine aykırı olarak gönderilen ödeme emrinin iptaline karar verilmesini, talep etmiştir. II. CEVAP Şikayet edilen alacaklı cevap dilekçesinde; tebligatın usulüne uygun olduğunu, takibe dayanak belgenin tebligata eklendiğini belirterek şikayetin reddine karar verilmesini talep etmiştir. III....

        UYAP Entegrasyonu