Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sonradan konusuz kalmış olsa da davacının tahliye emrinin iptaline yönelik şikayeti haksızdır. Bu nedenle tahliye emrinin iptali istemi yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermekle birlikte davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmiştir.Davacının şikayeti usulsüz tebligat yönünden haklı, sonradan konusuz kalmış olsa da tahliye emrinin iptali istemi yönünden haksızdır. Bu nedenle kabul ret oranı 1/2 olarak kabul edilmiştir. Davacının usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne, tahliye emrinin iptali istemi yönünden esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur. .'' şeklindeki gerekçeyle '' 1- Usulsüz tebligat şikayetinin KABULÜNE, Ankara Gayrimenkul Satış İcra Dairesinin 2020/373 esas sayılı dosyasında davacıya gönderilen tahliye emrinin tebliğ tarihinin 18/01/2022 olarak düzeltilmesine, 2- Tahliye Emrinin iptali istemi bakımından dava konusuz kaldığından ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA'' karar vermiştir....

Mahkemece; davacı tarafından açılan ihalenin feshi davasının reddedildiği, ... 3.İcra Tetkik Merci Mahkemesinin 04.04.2001 gün 2001/327E-2001/293K sayılı ilamıyla icra emrinin ipotek borçlusu ... usulsüz tebliğ edildiği gerekçesiyle Tebligat Kanununun 32.maddesi uyarınca usulsüz tebligatı öğrendiği tarihin tebliğ tarihi kabul edilerek icra emrinin tebliğ tarihinin 23.03.2001 olduğunun tespitine karar verildiği, alacaklı şirketin 11.05.2001 tarihinde yapılan ikinci ihalede taşınmazı alacağına mahsuben satın aldığı, bu durumda davacının en geç 23.03.2001 tarihinde satış dosyasından haberdar olduğu, tebligatın usulsüz yapıldığı yönündeki iddianın yerinde olmadığı, tescil yolsuz olmadığından...'ın da kötüniyetli olduğunun ileri sürelemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, tetkik hakimi ...'nin raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü....

    Belediyesi Kömür Tevzi Bürosu adına düzenlenen ödeme emrinin, işçi ...’a tebliğ edildiği (yetkili temsilcinin bulunmadığı yönünde herhangi bir şerh olmaksızın) anlaşılmıştır. Hükmi şahıslara tebligatı düzenleyen 7201 sayılı Yasanın 12. maddesinde açıklandığı gibi, tebligat selahiyetli mümessillere yapılır. Aynı Yasanın 13. maddesine göre de, bunlar mutad iş saatlerinde işyerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde, tebligat, memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. Tüzel kişilerin tebliğ almaya yetkili memur veya müstahdemlerine tebliğ yapılabilmesi için tüzel kişilerin salahiyetli kişilerinin herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde iş yerinde bulunmamaları ve tebliğ edilecek evrakı bizzat alamayacak bir halde olmaları gerekmektedir. Bu hususun tebliğ memuru tarafından bizzat araştırılıp tebliğ tutanağına yazılması gerekir. Bu, tebliğin geçerli olabilmesi için zorunlu bir kaidedir. Aksi takdirde yapılan tebliğ usulsüz olur. ...

      Diğer taraftan, ödeme emrinin iptaline yönelik şikayetin, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 günlük süre içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Borçlu vekili, her ne kadar, müvekkiline yapılan ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğunu ileri sürmüş ise de, borçluya ödeme emrinin 25.03.2016 tarihinde tebliğ edildiği, şikayetin ise 01.04.2016 tarihinde yapıldığı anlaşılmakla, ödeme emri tebliğinin usulsüz olmadığı kabul edilse dahi, borçlu ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 günlük sürede ödeme emrinin iptalini talep ettiğinden, şikayetin esasının incelenmesi gerekirken, İİK'nun 168/3. maddesi uyarınca istemin 5 günlük süreden sonra yapıldığından bahisle reddine karar verilmesi de doğru değildir....

        İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2019/60 Esas 2019/265 Karar sayılı kararına karşı istinaf kanun yoluna davacı T1 vekili tarafından başvurulması üzerine dosya incelendi; DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Müvekkili aleyhine Mersin 2.İcra Müdürlüğünün 2017/5753 esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, icra emrinin usulsüz tebliğ edildiğinin tespiti ve icra emri ile takibin iptali talepli şikayet davası açtıklarını, dava devam ederken davalı tarafın 07.02.2019 tarihli duruşmada müvekkiline 04.05.2017 tarihinde yenileme emri tebliğ edildiğine ilişkin tebligat fotokopisi sunduğunu, mahkemeye sunulan yenileme emri tebligatının icra dosyasında ve uyapta bulunmadığını, davalının talebi üzerine icra dosyasının 24.12.2018 tarihinde uyapa tarandığını, taranan evraklar arasında da tebliğ mazbatasının bulunmadığını, duruşma sırasında öğrenilen ve aslı bulunmayan fotokopi yenileme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu, yenileme emrinin usulsüz tebliğ edildiğinin öğrenildiği tarihin 07.02.2019...

        Öte yandan, borçlunun kendisine gönderilen tebligatm usulsüz olduğunu ileri sürerek icra mahkemesine başvurması "şikayet" olup, İİK'nun 16/1. maddesi gereğince, şikayetin, öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede yapılması gereklidir (HGK'nun 05/06/1991 tarih ve 91/12- 258 E. - 91/344 K. sayılı karan). Somut olayda: Şikayete konu takip dosyasının incelenmesinde; şikayetçinin şikayet dilekçesinde usulsüz olduğunu belirttiği ödeme emri tebliğ işleminden sonra kendisine 12.09.2019 tarihinde "Borç Muhtırası" tebliğ edildiği görülmektedir. Şikayetçinin ise borç muhtırasına yönelik tebliğ işleminin usulsüz olduğuna dair bir iddia ve şikayeti olmadığı anlaşıldığından, şikayetçinin en geç 12.09.2019 tarihinde takipten ve tebliğlerden haberdar olduğunun kabulü gerekir. Dolayısıyla şikayetçinin, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğuna dair 04.01.2021 tarihinde mahkememize yaptığı başvuru 7 günlük sürede değildir....

        Cezaların şahsiliği kuralı gereğince borçlu asilin cezai yönden sorumlu tutulabilmesi için icra-ödeme emrinin borçlu asile tebliği zorunludur. Somut olayda; icra dosyasına ilk tebliğ edilen ödeme emrinden sonra sunulan borca itiraz dilekçesinde ve ödeme emrinin iptaline ilişkin kararda davacı borçlunun vekil ile temsil edildiği, vekili varken iptal kararından sonra ödeme emrinin yine 21/01/2022 tarihinde davacı asile tebliğ edildiği görülmektedir. Bu durumda ödeme emrinin asile tebliğ işlemi usulsüz olmayıp, vekile de tebliğ edilmemesi noktasında tebliğ işlemi eksikliği söz konusu olup dava, ödeme emrinin asile tebliğinin usulsüzlüğü iddiası ile açılmıştır. Bu durum sonradan tamamlanması mümkün eksiklik niteliğinde olduğundan ve açılan davada ödeme emrinin asile tebliğinin usulsüzlüğü vakıasına dayanıldığından davanın kabulü ile ödeme emrinin vekile de tebliği sureti ile eksikliğin giderilmesine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi isabetli olmamıştır....

        DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. maddesine dayalı ödeme emrinin usulsüz tebliği iddiası ile şikayete ve 7226 sayılı Yasanın geçici 2. maddesine dayalı takibin iptali istemine ilişkindir. Bu durumda usulsüz tebliğ şikayet başvurusu, şikayete konu işlemin öğrenilmesinden itibaren yedi gün içinde yapılmalıdır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Somut durumda açılan davada takipten ve ödeme emrinden 22/01/2021 tarihinde haberdar olunduğu bildirilmiştir. Alacaklı tarafından Muğla İcra Mahkemesinde dava konusu takibe ilişkin olarak temerrüt nedeniyle tahliye talebinde bulunulduğu, 2020/344 Esas sayı ile açılan davada duruşma davetiyesinin davacı borçlu şirkete 31/12/2020 tarihinde tebliğ edildiği açıktır. Bu husus istinaf dilekçesi ile davacı yanın da kabulündedir....

        UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava; ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takipte takibin iptali istemine ilişkindir. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır. Somut olayda davacı vekili, ödeme emrinin ve kat ihtarının usulsüz tebliğ edildiğini, ipoteğin teminat ipoteği olması nedeniyle ilamlı takip yapılmasının mümkün olmadığını, , mükerrer ipotek takibi yapıldığını, borca ve yetkiye itiraz ettiklerini belirterek takibin iptaline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece takibin ilamlı takip olmayıp ilamsız takip olduğu, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği gerekçesiyle ödeme emrine süresinde itiraz edildiğinin tespitine, takibin iptali isteminin reddine karar verilmiş, karara karşı davalı vekilince istinafa başvurulmuştur....

        Ödeme emrinin iptali talebi yönünden yapılan incelemede; Ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğüne ilişkin şikayete dair hiçbir karar verilmediği ileri sürülmüş ise de, mahkemece talepler hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmaksızın davanın süre yönünden reddine karar verildiği görüldüğünden, gerek ödeme emrinin iptali, gerekse meskeniyet şikayetine dayalı olarak haczin kaldırılması talebi yönünden davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verildiğinin kabulü gerekmektedir. Bu nedenle ödeme emrinin iptali talebi yönünden hiçbir karar verilmediğine yönelik istinaf başvurusunun yerinde olmadığı görülmüştür. Davacı tarafça her ne kadar ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğu ileri sürülerek ödeme emrinin iptali talep edilmiş ise de, davacının İİK'nın 103 maddesi uyarınca gönderilen davet kağıdı ile takipten haberdar olduğu açıktır. Davacı tarafça buna ilişkin tebligatın usulsüzlüğü de ileri sürülmemiştir....

        UYAP Entegrasyonu