da usulsüz olduğunun açık olduğunu ödeme emrinin usulsüz tebliğ edilmesi karşısında ölü kişiye yapılan tebligatın tebliğ tarihinin düzeltilmesinin mümkün olmadığından ödeme emrinin iptali gerekeceğini kaldı ki ödeme emri tebliğ işleminin iptaline karar verildiğinden yenileme işleminin iptali şikayeti hakkında herhangi bir hüküm tesis edilmemesi gerektiği belirtilerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve asıl davada; ... 3....
İcra Müdürlüğünün 2017/2000 E sayılı dosyasında davacı borçlu T1 gönderilen icra emrinin iptaline karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, dava dilekçesini tekrar ederek ilk derece mahkemesince takibin iptali yerine sadece icra emrinin iptaline karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, hesap kat ihtarnamesinin usulsüz tebliğ edildiği anlaşılmakla bu husus takip şartı olduğundan kararın kaldırılarak takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....
AVM Hizmetleri Ltd.Şti. aleyhine ilama dayalı olarak takip yapılmış, borçlu vekili tarafından mahkemeye verilen şikayet dilekçesinde; borçlunun ilamda vekili olduğu halde icra emrinin vekil yerine asile tebliği işleminin usulsüz olduğu, dayanak ilamın tespit niteliğindeki işe iade ilamı olup, ilamlı takip yapılamayacağı, ilamda yer almayan noter ihtar ücretinin icra emri ile istenemeyeceği gerekçeleriyle icra emrinin ve takibin iptaline karar verilmesi talep edilmiştir. Mahkemece, icra emrinin vekil yerine asile tebliğ işleminin usulsüz olduğu gerekçesiyle şikayetin kısmen kabulü ile icra emrinin iptaline, sair şikayetlerin reddine karar verilmiş, hüküm, borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemenin gerekçesinde de belirtildiği gibi, borçlu aleyhine yapılan takipte icra emrinin ilamdaki vekil yerine asile tebliği işlemi usulsüzdür....
ŞİKAYET Borçlu şikayet dilekçesinde; ödeme emri tebligatının usulsüz tebliğ edildiğini, tebligatta gönderen mercinin, takibin başlatıldığı icra dairesinden farklı olarak İstanbul İcra Müdürlüğü olarak yazıldığını, tebliğ yapılan adresin ikamet adresi olmadığını, babasına yapılan tebligatın geçersiz olduğunu, babası ile arasının bozuk olduğunu, konuşmadıklarını, takipten 01.07.2021 tarihinde tesadüfen haberdar olduğunu, takip talebinde adresinin yazılmadığını, mernis adresine tebligat şeklinde ibare ile hazırlanan takip talebinin icra müdürlüğünce kabul edildiğini, takibin bu hali ile iptali gerektiğini, alacaklıya herhangi bir borcu bulunmadığını ileri sürerek usulsüz tebliğ şikayetinin kabulüne, takipten 01.07.2021 tarihinde haberdar olduğunun tespitine, yasal şartları taşımayan takibin ve ödeme emrinin iptaline, takibin durdurulmasına, hacizlerin ayrı ayrı fekkine karar verilmesini talep etmiştir. II....
Maddesine göre 20/10/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davacı tarafın takipten 10/12/2020 tarihinde haberdar oldukları, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğinden bahisle şikayette bulunulduğu görülmüş olup, davacı şirketin ticaret sicilde kayıtlı adresine çıkartılan tebligatın adreste tanınmadığından bahisle iade olması üzerine TK 35/4. Maddeye göre aynı adrese ödeme emri tebliğ edilmesinde yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından ilk derece mahkemesi kararı yasaya uygun olmakla istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur....
GEREKÇE; Uyuşmazlık; usulsüz tebligat şikayeti ile usulsüz ödeme emrinin ve tebligatın iptali istemine ilişkindir. Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1.fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Bu durumda, aksine bir belge bulunmadığı sürece, muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Somut olayda, davacıya ödeme emrinin TK'nın 21/1 maddesine göre 16/06/2021 tarihinde tebliğ edildiği ve bu tebliğin usulsüzlüğünün yeni öğrenildiği belirtilerek 15/06/2022 tarihinde işbu şikayetin yapıldığı anlaşılmıştır....
Somut olayda, davacı tarafından usulsüz tebliğ şikayeti ile takibin iptali talebi yanında icra emrinde asıl alacağın nelerden ibaret olduğu, aylık nafakanın kimler adına ve ne nafakası olarak talep edildiği icra emrinde yazmadığından ayrıca müşterek çocuk Batuhan 07/06/2020 tarihinde 18 yaşını doldurduğundan ve müşterek çocuk davacı annesi ile birlikte yaşadığından icra emrinin iptali talebinde de bulunulmuşsa da ilk derece mahkemesince, davacının usulsüz tebliğ şikayeti, icranın ve takibin iptali taleplerine dair hüküm kurulmasına rağmen hükmün gerekçe kısmında davacının dava dilekçesindeki gerekçeleri değerlendirilerek icra emrinin iptali talebi hakkında herhangi bir değerlendirmede bulunulmamıştır....
memurunun şirket yetkililerinin iş yerinde olup olmadıklarını araştırmaksızın çalışana yapmış olduğu tebliğ işleminin usulsüz olduğunu, Levent Karaca'nın davacı şirkette araç bakım elemanı olarak çalıştığını, şirket yetkilisi olmadığını belirterek usulsüz olarak tebliğ edilen haciz bildirisine istinaden, müvekkiline gönderilen ödeme emrinin iptaline, müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, takibin dava sonuna kadar durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Mahkemece; Davacı T1 usulsüz tebligat şikayeti bakımından davanın süreden reddine, davacı T1 takibin iptali talebinin süreden reddine, davacı T2 takibin iptali talebinin reddine, davalı tarafın tazminat talebinin reddine, yönelik karar verildiği anlaşılmıştır....
Somut olayda; icra dosyasından çıkarılan ödeme emrinin takip borçlusu olmayıp borçtu ile isim benzerliği olan kişiye çıkarıldığı, şikayetçiye ise ödeme emrinin hiç tebliğ edilmediği ihtilafsız olup, öğrenme ile itiraz süresinin başlayabilmesi için borçluya usulsüz de olsa tebliğ edilmiş bir ödeme emrinin bulunması gerekir. Böyle bir durumda Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca öğrenme tarihi tebliğ tarihi kabul edileceğinden, itiraz süresi de bu tarihten başlayacaktır. Ancak şikayet konusu takipte, şikayetçi borçluya usulsüz de olsa tebliğ edilmiş bir ödeme emri bulunmadığından Tebligat Kanunu'nun 32. maddesinin uygulanma imkanı yoktur. Bu durumda, borçluya ödeme emri tebliğ edilmediğine ve itiraz süresi işlemeye başlamadığına göre, borçlu hakkındaki takibin kesinleştiğinden söz edilemeyeceği gibi takip kesinleşmeden konulan hacizlere ilişkin şikayetin de İİK'nun 16/2. maddesi kapsamında süresiz şikayete tabi olduğunun kabulü gerekir. Hal böyle olunca, şikayetçi...'...