tarihten sonra 30 günlük sürenin bitim tarihi olan 12.04.2021 tarihi itibariyle tebligatın Türk ve Hollanda mevzuatına göre yapılmış sayılacağı ve tebligatın usulüne uygun yapıldığı, icra dosyası kapsamında yapılan son tebligatın bu tebligat olduğu, diğer tebligatlara ilişkin usulsüz tebliğ şikayetinin ise 12.04.2021 tarihinden itibaren yedi günlük süre içinde yapılmadığı gerekçesiyle usulsüz tebliğ şikayetinin ve ilama dayalı olarak ilamsız takip yapılamayacağına ilişkin şikayetin reddine karar verilmiştir....
İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki usulsüz tebligat şikayeti ile birlikte borca kısmen itiraz nedeniyle yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne, ödeme emri tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak beyan edilen 26.11.2019 olarak düzeltilmesine, ödeme emrinde belirtilen masraf isimli “1.057.331,56 TL“ alacağın ödeme emrinden çıkartılmasına, yasal şartlarının oluşmaması sebebiyle tarafların tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Kararın alacaklı ve borçlular tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı temlik alan ve borçlular tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mezkur davaya konu icra takip dosyası nezdinde davacı borçluya gönderilen ödeme emrinin usul ve yasaya uygun olduğunu, davacı/borçluya usulüne uygun tebligat yapılarak bu tarihten itibaren takibe konu tutarı icra dairesine ödemesi gerektiği ihtar edildiğini, davacı tarafça tebliğden itibaren icra dairesine herhangi bir ödeme yapılmadığını ve süresi içerisinde takibe itiraz edilmediğini, davacı tarafından işbu dava ile haksız ve kötüniyetli olarak kendisine yapılan tebligatın usulsüz olduğunu iddia ettiğini, iddia edildiği üzere tebliğ memurunun haber verdiği kişinin beyanı ile bağlı olmasından kaynaklanan yanlışlıklar sebebiyle tebliğin muhataba ulaşmamış olması durumunda dahi tebliğ memurunun, kişinin beyanını her açıdan araştırma yükümlülüğü bulunmadığını, nitekim PTT memuru tarafından 03/02/2022 tarihinde, davacı/borçlunun halihazırda Müvekkil Bankaca bilinen en son adresi 'Özgürlük Mah. 229. Sok....
Hukuk Dairesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki taraflarca istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla başlatılan takibe karşı, borçlu icra mahkemesine yaptığı başvuruda; sair, iddiaların yanında usulsüz tebliğ şikayetinde bulunduğu ve İcra Müdürlüğünün yetkisine itiraz ettiği, mahkemece, usulsüz tebliğ şikayeti ve yetki itirazının reddine, zamanaşımı itirazının kabulüyle icranın geri bırakılmasına karar verildiği, kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince sadece alacaklı tarafın istinaf başvurusu değerlendirilerek karar verildiği, borçlunun istinaf başvurusu hakkında değerlendirme yapılmadığı hükmün taraflarca...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından genel haciz yolu ile başlatılan ilâmsız takipte, borçlunun, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine ve kefalet akdinin geçersiz olduğuna ilişkin şikayetleri ile birlikte borca ve fer'ilerine itirazlarını ileri sürerek icra mahkemesine başvurduğu, mahkemenin 26/11/2014 tarih ve 2014/269 Esas 2014/374 Karar sayılı ilk kararı ile; davacının davasının süre yönünden reddine karar verildiği, iş bu kararın borçlu tarafından temyiz edilmesi ve Dairemizin 12/05/2015 tarih ve 2015/3185 Esas 2015/13456 Karar sayılı ilâmı ile bozulması üzerine, mahkemece bozma ilâmına uyularak...
GEREKÇE:Genel haciz yoluyla takipte , borçlu vekili icra mahkemesine başvurarak ödeme emrinin müvekkiline usulsüz tebliğ edildiğini, bu nedenle tebliğ tarihinin 20/09/2021 olarak düzeltilmesini talep ettiklerini ayrıca borca ve ferilerine itiraz ettiklerini beyan ederek tebliğ tarihinin düzeltilmesine ve takibin iptaline, %20 den aşağı olmamak üzere lehlerine kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince , usulsüz tebliğ şikayetinin kabulü ile ödeme emri tebliğ tarihinin 20/09/2021 olarak düzeltilmesine, borca itirazın reddine karar verilmiş olup borçlu vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. "İİK'nun 65. maddesinde düzenlenen gecikmiş itiraz, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması, ancak muhatabın bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş olması halinde söz konusu olur."(Y.12.HD. 2018/1046 E. 2019/9007 K.)...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Takip yolunun değiştirilerek iflas takibine dönüştürülmesi sonrasında ödeme emrinin davacı vekiline tebliğ yapıldığı, davacı-borçlu şirkete ödeme emri tebliğ işlemi yapılması gerekirken vekiline yapılan tebliğin usulüne uygun olmadığı, ilamsız takipte olduğu gibi değiştirilen iflas takibinde de ödeme emrinin davacı şirkete yapılması gerektiği, bu yapılmadan vekile yapılan tebliğin usulsüz olduğu, usulsüz tebliğe dayalı yapılan takibin iptali gerektiği, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi'nin 06/09/2016 tarih ve 2015/11876 E. 2016/5146 K.sayılı ilamının da aynı doğrultuda emsal nitelikte olduğu anlaşılmakla şikayetin kabulü ile Dörtyol İcra Müdürlüğü'nün 2016/6647 esas sayılı icra takibinin usulsüz tebliğ nedeniyle diğer sebepler incelenmeksizin takibin iptaline karar verilmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Uyuşmazlık, İnegöl İcra Müdürlüğü'nün 2019/6012 Esas sayılı takip dosyasında usulsüz tebliğ şikayeti, imzaya, borca ve ferilerine itiraza ilişkindir. İlk derece mahkemesince dava dosyası davacı tarafın istinafı bakımından istinaf incelemesine gönderilmiş ise de, davacının 31/12/2021 tarihinde süre tutum dilekçesi sunduğu ve gerekçeli kararın tebliğinden sonra gerekçeli istinaf dilekçesini sunacağını beyan ettiği ancak davacıya gerekçeli kararın tebliğ edilmediği anlaşılmıştır. Bu nedenle gerekçeli kararın davacıya usulüne uygun tebliği ve istinaf süresi de beklenildikten sonra dosyanın incelenmesi için gönderilmesi gerektiğinden, tebligat eksikliğinin giderilmesi için HMK'nun 352/1- ç maddesi gereğince dosyanın geri çevrilmesine oy birliğiyle karar verilmiştir....
Uyuşmazlığın İİK.nun 65. maddesinde yer alan gecikmiş itiraz kurallarına göre değil, 7201 Sayılı Kanunun 32. maddesine göre çözümlenmesi gerekir. Borçlu vekilinin mahkemeye verdiği dilekçede gecikmiş itiraz deyimini kullanmış olması, 6100 Sayılı HMK.nun 33.maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, başvuru bu hali ile 7201 Sayılı Yasanın 32. maddesine dayalı usulsüz tebligat şikayetidir (Hukuk Genel Kurulu'nun 05.06.2001 tarih ve 1991/12-258 Esas, 1991/344 Karar sayılı kararı). 7201 Sayılı Kanun'un 32. maddesi gereğince, tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih tebliğ tarihi olarak kabul edilir....
İlk derece mahkemesi; usulsüz tebliğ şikayetinin kabulüne karar vererek, esas yönünden borca itirazı incelemiş, alacaklı hakkında borçlunun şikayeti üzerine İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2018/198006 Soruşturma sayılı dosyası ile nitelikli dolandırıcılık, bedelsiz senedi kullanma, açığa atılan imzanın kötüye kullanılması ve belgede sahtecilik suçlarından yapılan soruşturma kapsamında, takibe konu senet üzerinde yapılan inceleme neticesinde 02/12/2018 tarihli bilirkişi raporunda; icra takibine konu senet üzerindeki yazıların davacı borçluya ait olmadığı tespit edildiği, davalı alacaklının soruşturma dosyası kapsamında mevcut olan 31/10/2018 tarihli ifadesinde, her ne kadar takibe konu senedin davacı borçlu tarafından davalı alacaklı adına düzenlendiği görülmekte ise de; bizzat davalının soruşturma dosyası kapsamındaki ifadesinde de, davacıyı tanımadığını ve takibe konu senedi dava dışı üçüncü kişiden aldığını ikrar etmiş olması; ancak senet üzerinde üçüncü bir kişinin cirosunun...