Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Şikayet başvurusu, şikayete konu işlemin öğrenilmesinden itibaren yedi gün içinde yapılmalıdır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Somut olayda, davacı vekilinin dava dilekçesinde müvekkilinin takipten 01/10/2019 tarihinde haberdar olduğunu, 02/10/2019 tarihinde de takip dosyasına borca itiraz dilekçesi verildiğini belirttiği, takip dosyasının incelenmesinde de, davacı borçlu vekili tarafından imzalı 02/10/2019 tarihli dilekçe ile borca itiraz edildiğinin anlaşıldığı, dolayısıyla davacının 02/10/2019 tarihinde takipten haberdar olduğu, usulsüz tebligat şikayetinin 7 günlük yasal süreden sonra, 02/12/2019 tarihinde yapıldığı anlaşılmakla, mahkemece şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygundur....

İDDİANIN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine başlatılan takipte ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini, 18/07/2019 tarihinde takipten haberdar olduklarını, ayrıca kambiyo takiplerinde uygulanan faiz türünün avans faiz olduğunu, takipte fahiş faiz istendiğini, işlemiş faiz, faiz çeşidi ve faiz oranına itiraz ettiklerini söyleyerek ödeme emri tebliğ tarihinin 18/07/2019 olarak kabul edilmesine, faize itirazları yönünden takibin iptaline, davalı aleyhine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir....

Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davacının usulsüz tebliğ şikayetinin reddine ve süresi içinde yapılmayan gecikmiş itirazın reddine karar verildiği görülmektedir. İİK 65. maddesinde düzenlenen gecikmiş itirazın incelenebilmesi için öncelikle şikayete konu ödeme emri tebliğ işleminin usul ve yasaya uygun olması gerekir. Aksi halde borçlu vekilinin başvurusunun usulsüz tebligata dayalı, tebliğ tarihinin düzeltilmesi istemi olarak tavsif edilmelidir. İcra takip dosyasında davacı - borçluya TK 21/2 maddesi uyarınca yapılan tebliğ işleminin şekli olarak usulüne uygun olduğu görülmektedir. Davacı, dava dilekçesinde usulsüz tebliğ şikayetinin yanında gecikmiş itiraz deyimini de kullandığı görülmektedir. Davacı - borçlunun dava dilekçesinde takipten 27/10/2021 tarihinde haberdar olduğunu, davanın da 01/11/2021 tarihinde açıldığı görülmektedir....

İcra Müdürlüğünün 2021/3550 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, posta memurunun TK. 31. madde gereği kapıya ihbarname yapıştırmadan tebligatı muhtarlığa bıraktığını, müvekkilinin bu nedenle icra takibini öğrenemediğini, müvekkilinin takibi 28/06/2021 tarihinde banka hesabına haciz konulması ile öğrendiğini, 02/07/2021 tarihinde ödeme emrinin usulsüz tebliğ nedeniyle borca ve ferilerine itiraz edildiğini, Sakarya 3.İcra Müdürlüğü tarafından Uyap sistemine 09/07/2021 tarihinde kayıt yapıldığını, itirazlarının reddedildiğini bu şekilde öğrendiklerini, haber kağıdının kapıya yapıştırılmaması nedeniyle müvekkiline yapılan tebligatın usulsüz olduğunu iddia ederek usulsüz olarak yapılan ödeme tebligatının iptaline, tebliğ tarihinin 28/06/2021 tarihi olarak düzeltilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. DOSYADA TOPLANAN DELİLLER: Sakarya 3....

itiraz yasa yoluna tabi olmaları nedeniyle, 5271 sayılı CMK'nın 264/2. maddesi uyarınca, itirazla ilgili gerekli kararın yetkili ve görevli itiraz merciince verilmesi için, dosyanın incelenmeksizin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 17/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

    isimli personel tarafından 09.07.2015 tarihinde teslim alındığına dair tebliğ mazbatası düzenlendiğini, icra emri gönderilebilmesi için hesap kat ihtarının usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi gerektiğini, belirtilen tarih itibarıyla şirketi temsile yetkili kişilerin .... olduğunu ve tebligatı teslim alan kişinin şirketi temsil yetkisi ve dolayısıyla tebligat alma yetkisi bulunmadığını, tebliğ mazbatasında şirket yetkililerine ilişkin hiçbir açıklama da yer almadığını, İİK m.150/ı uyarınca hesap kat ihtarının tebliğinden sonra borçluya 8 günlük itiraz süresi tanındığını ve icra takibinin başlatılması için de borçluya tanınan bu 8 günlük sürenin geçmesi gerektiğini, banka tarafından gönderilen ihtarname müvekkili şirkete usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğinden 8 günlük itiraz süresinin işlemeye başlamadığını, işbu şikayetin süresiz şikayete tabi olduğunu belirterek icra takibinin ve icra emrinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. II....

      Maddesine göre satış ilanı tebliğ edilmiş olması usul ve yasaya uygundur. Davacının buna yönelik istinaf başvurusu yerinde değildir. Satış ilanı tebliği usule uygun olduğundan kıymet takdiri ve icra emri tebliğlerine karşı satış ilanının tebliğ tarihinden itibaren yedi günlük süre içerisinde şikayet yoluna gidilmemiş olması sebebiyle bu tebliğ usulsüzlüklerinin fesih sebebi olarak ileri sürülemeyeceği de açıktır. Öte yandan icra emrinin usulsüz tebliğ edilmiş olması fesih sebebi de değildir. Davacı tarafın buna ilişkin istinaf başvurusu da yerinde görülmemiştir....

      Davacı istinaf başvurusunda özetle; tarafına yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, en yakın komşuya haber verilmesi, ihbar kağıdının kapıya asılması ve muhtara evrakın teslim edilmesi gerekirken postacının en yakın komşu olarak 5 km mesafedeki muhtara tebligatı yaptığını, tebligattan tesadüfen 10/06/2019 tarihinde haberdar olunduğunu, aynı gün icra müdürlüğüne itiraz dilekçesinin sunulduğunu, aradan geçen süre zarfında yapılan işlemlerden haberdar olmadığını, aracının yakalanmasından sonra alacaklı tarafından yapılan işlemlerden haberdar olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını, tebliğ tarihinin 10/06/2019 olarak kabulü ile aynı gün yaptığı itirazı nedeniyle takibin durdurulmasına yönelik yeniden hüküm kurulmasını talep etmiştir. Uyuşmazlık; usulsüz tebligat şikayetine ilişkindir....

      Takibin şekline göre borca rehin hakkına karşı tüm itiraz ve şikayetlerin ödene emri tebliği tarihinden itibaren 7 gün içerisinde icra dairesine bildirilmesi gerekir. Bu durumda hukuki tavsif hakime ait olmakla başvurunun tebligatın usulsüzlüğü şikayeti olarak değerlendirilip diğer itiraz nedenlerinin itirazın kaldırılması veya itirazın iptali istemleri ile ilgili yargılama sırasında tartışılacağı gözönünde bulundurularak usulsüz tebliğ nedeniyle Tebligat Kanununun 32. maddesi gereği tebliğ tarihinin düzeltilmesi ile yetinilmesi gerekirken takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.nun 366. ve 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4....

        Bu durumda, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebliğin usule aykırı olarak yapılması halinde muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur. Davacı taraf ödeme emrinden 29/12/2021 tarihinde haberdar olduğunu beyan etmiş olup, bu tarihten daha öncesinde haberdar olduğuna dair herhangi bir bilgi ya da belge bulunmayıp, öğrenme tarihinden itibaren İİK'nun 16. Maddesinde belirtilen 7 günlük yasal süresi içerisinde şikayet yoluna başvurulmuştur. Açıklanan nedenlerle, usulsüz tebliğ şikayetinin kabulüne karar verilmesi gerekir ki, ilk derece mahkemesinin kararı da bu cihettedir. Her ne kadar, davalı taraf icra dosyasına sunulan itiraz dilekçesinde, ödeme emrinin tebliğ alındığının beyan edildiğini ileri sürmüş ise de; söz konusu itiraz dilekçesinde, ödeme emrinin tebliğ tarihi konusunda bir açıklama bulunmadığından ileri sürülen bu husus yerinde değildir....

        UYAP Entegrasyonu