Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI;Ödeme emrinin davacı borçluya 02.02.2017 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilinin 15.02.2017 tarihinde itiraz dilekçesi verdiği anlaşıldığından borçlunun 15.02.2017 tarihi itibari ile takipten ve ödeme emrinden haberdar olduğunun kabulünün gerektiği, davanın öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede açılmadığı gerekçesi ile davanın süre yönünden reddine karar verildiği anlaşılmıştır. İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkiline gönderilen ödeme emrinin sözleşmede belirtilen adrese gönderilmemesi nedeni ile ve müvekkili kooperatifin temsilcilerinden sadece birisi tarafından tebliğ mazbatasının imzalanması nedeni ile usulsüz olduğunu icra müdürlüğü tarafından itirazın reddine karar verildiğini, ancak bu kararın kendilerine tebliğ edilmemesi nedeni ile tebligatın usulsüzlüğünü şikayet etme süresinin işlemeye başlamadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....

DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE: Dava, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine yönelik şikayet ve icra müdürlüğünce davacının usulsüz tebliğ iddiası ile takibin durdurulması ve hacizlerin fekki talebinin reddine ilişkin icra müdürlüğü kararını şikayete ilişkindir. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır....

Buna göre borçlu şirkete yapılan ödeme emri tebliği, ticaret sicilinde kayıtlı adresine yapılmadığına göre, tebliğ işlemi 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 10. maddesine ve aynı kanunun 21.maddesi ile tebliğ işleminin yapıldığı tarih itibariyle uygulanması gerekli olan Tebligat Tüzüğünün 28.maddesine aykırı olmakla usulsüzdür. o halde mahkemece tebligatın usulsüzlüğüne ilişkin şikayetinin kabulü ile borçlunun usulsüz tebliği daha önce öğrendiği yazılı belge ile ispatlanamadığından Tebligat Kanunu 32. maddesi gereğince usulsüz tebliğe muttali olduğunu beyan ettiği 21.10.2011 tarihinin tebliğ tarihi olduğuna karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Şikayetçi-Borçlu taraf 02.10.2017 tarihli memurluk işleminin kaldırılması talebiyle şikayet yoluna gelmiş ise de; İlamsız takipte kendisine ödeme emri tebliğ işleminin usulüne uygun olmadığını iddia eden tarafın öğrenme tarihi olarak beyan etttiği tarihten itibaren ödeme emrinde gösterilen itiraz süresinde itirazlarını İcra Müdürlüğüne bildirmesi ve aynı süre içinde İcra Hukuk Mahkemesinde usulsüz tebligata ilişkin şikayetini ileri sürmesi gerekli ve yeterlidir. "Usulüne aykırı tebliğin hükmü başlığını taşıyan Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca; tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi kabul edilir. Bu hükme göre, usulsüz bir tebligat, mutlaka geçersiz olmayıp, Usulsüz tebligatı muhatabının öğrenmesi halinde, bu öğrenme tarihi itibarı ile hüküm doğurur. Anılan maddeden kaynaklanan usulsüz tebligat şikayetinde bulunmak hakkı ise tebligatın muhatabına aittir....

    Borçlu ihalenin feshi nedeni olarak, satış ilanının usulüne uygun olmadığını ve satış ilanının kendisine usulsüz tebliğ edildiğini ileri sürmüştür. İİK'nun 114. maddesi gereğince, menkul ihalelerinde satış ilanının borçluya tebliği zorunlu değil ise de, icra müdürlüğünce satış ilanın borçluya tebliğine karar verilmesi halinde, satış ilanın tebliğ edilmemesi veya usulsüz tebliğ edilmesi Dairemizin süregelen içtihatlarına göre ihalenin feshi sebebidir. İcra müdürlüğünün 24/03/2014 tarihli satış kararının 4. bendinde “yeteri kadar satış ilanının hazırlanarak ilgilere tebliğine” şeklinde karar verilmiş olup; tebligat yapılamaması halinde satışın yapılacağına ilişkin bir hüküm bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda satış kararının talimatta belirtilen ve taraflardan olan borçluya usulüne uygun olarak ihaleden makul bir süre önce tebliği zorunludur....

      Satış kararı 18.2.2021 tarihli olup borçlu asile TK'nın 21/1. maddesi uyarınca 25.2.2021 tarihinde satış ilanı tabliğ edilmiş ise de TK'nın 21/1. maddesine göre muhatabın adreste bulunmama nedeni araştırılıp tevsik edilmediği anlaşıldığından bu tebligatın usulsüz olduğu icra mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemesinin kabulündedir. Tebligat Kanunun 32. maddesi uyarınca usulsüz tebliğde muhatabın tebliği öğrendiğini beyan ettiği tarih tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Tebligatın usulsüz olduğunu, usulsüz tebligatı öğrenme tarihini ancak muhatap ileri sürebilir. Asile yapılan usulsüz satış ilan tebligatında asilin tebliği öğrendiğinin yazılı delille ispatı mümkündür. Asile yapılan usulsüz tebligattan dosyaya 16.4.2021 tarihinde vekalet sunan borçlu vekilinin haberi olduğu, bu tarihte satış ilanı tebliğ edilmiş sayıldığı kabul edilemez. Tebligat kime yapılmış ise ancak o kişi tebligata muttali olabilir ve öğrendiği tarih tebliğ tarihi sayılır....

        Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Eldeki başvuru usulsüz tebligat şikayetine ilişkindir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Takip şekline göre borçlunun icra dairesine itiraz etmesinden ayrı olarak 7 günlük şikayet süresi içinde tebliğ tarihinin düzeltilmesi için icra mahkemesine başvurması da zorunludur. Bir diğer anlatımla, borçlunun kendisine gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek icra mahkemesine başvurması "şikayet" niteliğindedir. İİK'nın 16/l. maddesi gereğince şikayetin, işlemi öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede yapılması zorunludur. Somut olayda; İstanbul 14....

        İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; ''Mahkememizce yapılan değerlendirmelere göre; davacı vekili dava dilekçesinde her ne kadar tebligatın müvekkilinin bilinen son adresinde yapılmaması ve ayrıca tebliğ mazbatasında "daimi çalışan" olarak belirtilen şahsın müvekkilinin adresinde daimi çalışan olmadığı gibi müvekkilinin belirtilen şahsı tanımadığını, müvekkilinin icra dosyasından 22.12.2022 Tarihinde haricen haberdar olduğunu beyan etmiş ise de UYAP üzerinden yapılan incelemede borçlunun vatandaş portal üzerinden ödeme emri tebliğ evrakını ilk kez 14.01.2022 tarihinde olmak üzere birçok kere okuduğu, bu durumda borçlunun usulsüz tebligatı öğrenme tarihi dikkate alındığında tebligat usulsüzlüğü yönündeki şikayet ile borca itirazın yasal sürede yapılmadığı anlaşıldığından davanın süreden reddine'' karar verildiği görülmüştür....

        Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; icra emri tebliğinin usulsüz olduğunu, müvekkilin kısa -uzun süreli ayrılıp ayrılmadığının yazılmadığını, komşu isminin yazılı olmadığını, ihbarnamenin kapıya yapıştırılmadığını, usulsüz tebliğ nedeni ile kesinleşmeyen icra dosyasında gönderilen 103 davetiyesinin de hukuki sonuç doğurmayacağını, bu nedenle 103 davetiye tebliğinin ödeme emri tebliği sayılamayacağını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, itirazın reddi kararının kaldırılarak itirazın süresinde olduğunun tespiti ile takibin durdurulmasını talep etmiştir....

        Alacaklı tarafından başlatılan genel haciz yoluyla ilamsız icra takibinde, borçlunun icra mahkemesine yapmış olduğu şikayet başvurusunda; ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek, ödeme emri tebliğ tarihinin, öğrenme tarihi olan 16/03/2020 olarak düzeltilmesini talep ettiği, ilk derece mahkemesince; hükmi şahıslar adına ticaret sicilindeki adreslerine gönderilen tebligatların 7201 sayılı T.K.'nun 21/1 maddesine göre yapılmış olması halinde tebliğ memurunun tebliğ tarihi itibariyle yürürlükte olan Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 30. ve 31. maddelerindeki koşulları araştırmasına gerek olmadığı gerekçesi ile şikayetin reddine karar verildiği, borçlu vekilince, tebliğ işleminin.K.'nun 21/1 maddesine aykırı olduğu savunularak istinaf yoluna başvurulduğu görülmektedir. 7201 sayılı Tebligat Kanun'un 32. maddesi gereğince tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır....

        UYAP Entegrasyonu