gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere 09/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI; Mahkemece, satış ilanının borçlulardan Elif Kaya'ya usulsüz olarak tebliğ edildiği ileri sürülmüş ise de, her borçlu yalnızca kendisi bakımından yapılan tebligatın usulsüzlüğünü ileri sürebileceğinden satış ilanının dava dışı takip borçlusuna usulsüz olarak tebliğ edildiği iddiasının dinlenemediği, kıymet takdirine ilişkin raporun davacı takip borçlusuna usulsüz tebliğ edildiği ileri sürülmüş ise de, yine satış ilanının şikayetçi borçluya usulsüz tebliğ edildiği açıkça ileri sürülmediğine göre, en geç şikayetçi borçluya satış ilanının tebliğ edildiği 16/12/2020 tarihinde öğrenmenin gerçekleştiği ihtimali karşısında yasal 7 günlük süresi içerisinde ileri sürülmeyen ve satış ilanının tebliğ edilmiş olması gözönüne alınarak sonuca etkili görülmeyen usulsüz tebliğ iddiasının da yerinde görülmediği, yine, satış ilanı ve şartnamesinde satışa konu taşınmazın önemli nitelikli ve vasıflarının yazılmamış olduğu iddia edilmiş ise de, taşınmazın vasıflarının şartname...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: hesap kat ihtarının yurt dışı adresi bulunan şikayetçiye TK'nun 25/a maddesine göre tebliğ edilmemesi ve yurt içindeki adrese gönderilen hesap kat ihtarının bizzat muhataba tebliğ edilmeme sebebinin mazbataya yazılmaması nedeniyle usulsüz olduğu, alacağın şikayetçi yönünden muaccel hale gelmediği, satış ilanının Paris Başkonsolosluğu aracılığıyla tebliğ edildiği, şikayetçi tarafından satış ilanı tebliğinin usulsüz olduğunun ileri sürülmediği, bu durumda diğer şikayetlerin yasal 7 günlük sürede yapılmadığı gerekçesiyle icra emrinin iptaline, diğer usulsüz tebligat şikayetlerinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 15/02/2022 NUMARASI : 2022/191 ESAS 2022/314 KARAR DAVA KONUSU : Şikayet (İcra Memur Muamelesi) KARAR : Yukarıda mahal tarih ve numarası açıklanan ilk derece mahkeme kararı aleyhine süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmakla, HMK'nun 352. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme ve heyetçe yapılan müzakere sonunda, gereği düşünüldü: Davacı borçlular vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul 34. İcra Dairesi 2021/28413 E. sayılı dosyası ile müvekkil davacı borçlular aleyhine başlatılan takipte, usulsüz tebligat nedeni ile ittıla tarihinin 16.12.2021 tarihi olarak kabulünü talep ettiklerini, vekil kaydının 03/02/2022tarihinde yapılmasından dolayı şikayet hakkını süresi içerisinde kullandıklarının kabulü gerektiğini beyanla , tebliğ tarihinin 16/12/2021 olarak belirlenmesini talep etmiştir....
Şu kadar ki, krediyi kullanan tarafın hesap özetine ve borcun ödenmesine ilişkin ihtara ya da gayrinakdi kredi nedeniyle tazmin talebine, kendisine tebliğ edildiği veya 68/b maddesi gereğince tebliğ edilmiş sayıldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde noter aracılığıyla itiraz etmiş olduğunu ispat etmek suretiyle icra mahkemesine şikâyette bulunmak hakkı saklıdır." hükmünü içermektedir. Davacı diğer şikayet nedenlerinin yanında hesap kat ihtarnamesinin usulsüz olarak tebliğ edildiğini, İİK 150/1 maddesi gereğince usulüne uygun bir kat ihtarı yapılmasının ilamlı ipotek takibi için şart olduğunu ileri sürmüş olup, mahkemece dosyaya celbedilen takip dosyası şikayet ile ilgisi bulunmayan İstanbul 10.İcra Müdürlüğü'nün 2019/2006 esas sayılı dosyasının fotokopisidir....
İcra Müdürlüğü'nün 2018/5316 Esas sayılı dosyası ile başlatılan takipte yapılan tebligatların usulsüz olduklarını, müvekkil şirketin takipten ve tebligatlardan haberdar olmadığını, haberdar olmama nedeninin de şirketin kayyum tarafından yönetilmesi olduğunu, gerek icra emrinin gerekse kıymet takdiri raporunun usule uygun tebliğ edilmediğini, buna rağmen satış işlemlerine başlandığını, icra müdürlüğünce düzenlenen kıymet takdiri raporunun da hatalı olduğunu belirterek; yeniden kıymet takdiri yapılması ile usulsüz tebliğ edilen ödeme emrinin öğrenme tarihinin 16.12.2019 olarak düzeltilmesini talep ve dava etmiştir....
Satışa hazırlık işlemlerinden kaynaklanan nedenlerle ihalenin feshi isteminde bulunulabilmesi için usulsüz olduğu ileri sürülen hususun ihaleden önce şikayetçi tarafından öğrenilmemiş olması, öğrenilmiş ise İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal yedi günlük sürede icra mahkemesi nezdinde şikayet konusu yapılmış olması gerekir. Şikayetçi, fesih nedeni olarak ileri sürdüğü ihaleye hazırlık dönemine ilişkin bir durumu yasal sürede icra mahkemesine şikayet yoluyla ileri sürmez ise, daha sonra aynı nedene dayalı olarak ihalenin feshini isteyemez. Satışa hazırlık işlemlerine yönelik şikayet üzerine mahkemece verilecek kararlar kesin olmakla beraber, süresinde şikayet hakkının kullanıldığı hallerde icra mahkemesi kararının, ihalenin feshi aşamasında incelenmesi mümkündür. Ancak, yasanın öngördüğü bu olanağı kullanmayanlar, aynı şikayet nedenleri ile ihalenin feshini talep edemezler....
Aynı Kanun'un 16/1. maddesinde ise; "Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere icra ve iflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikayet olunabilir. Şikayet bu muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılır." düzenlemesi mevcut olup, buna göre, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğuna ilişkin iddia, şikayet niteliğinde olup, usulsüzlüğün öğrenildiği tarihten itibaren (7) gün içinde icra mahkemesine şikayet yoluna gidilebilir. Somut olayda, borçlu ... ... Ltd. Şti. vekilinin 12.12.2013 havale tarihli itiraz dilekçesiyle icra müdürlüğüne başvurarak, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu, takipten 11.12.2013 tarihinde haberdar olduğunu ileri sürmekle beraber borca ve faiz oranına itiraz ettiği görülmektedir....
İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2015/151 Esas sayılı dosyası ile borçlunun takipten haberdar olduğunu ileri sürdüğü görülmektedir. Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayet, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük sürede yapılmalıdır. Öğrenme tarihinin belirlenmesi açısından ise şikayetçi borçlunun bildirdiği tarih esas olup, bu tarihin aksi karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. Hukuk Genel Kurulu'nun 12.02.1969 tarih ve 1967/172-107 sayılı kararında da benimsendiği üzere beyan edilen öğrenme tarihinin aksi tanık beyanıyla ispat edilemez. Somut olayda; borçlunun, usulsüz tebliğden ve dolayısıyla takipten 20.11.2015 tarihinde haberdar olduğunu belirterek, 23.11.2015 tarihinde icra mahkemesine başvurduğu görülmektedir....
Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Mahkemece, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğu kabul edildiğine göre, öncelikle ödeme emri tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesi gerekirken, bu yönde bir hüküm kurulmaması doğru değildir. Öte yandan takip dayanağı belgenin ödeme emri ekinde gönderilmediği hususu, ancak borçlunun bu konuyu yasal sürede şikayet nedeni yapması halinde incelenebileceğinden mahkemece re'sen nazara alınamaz. Bu nedenle mahkemece, ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesi yerine ödeme emrinin iptaline karar verilmesi isabetsiz ise de, aleyhe bozma yasağı nedeniyle bu usulsüzlükler bozma nedeni yapılamamıştır. Ancak mahkemece ödeme emri iptal edildiğine göre, imzaya itirazın esasının incelenmesi ve esası hakkında hüküm tesisi doğru olmadığından kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir....