Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu durumda borçlunun usulsüz tebliğ şikayetinin reddine dair ilk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygundur. Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takiplerinde yetkiye, borca ve imzaya itiraz etmek isteyen, senedin kambiyo vasfına ilişkin şikayette bulunmak isteyen borçlunun itiraz ve şikayetlerini ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren 5 günlük yasal süre içerisinde icra mahkemesinde ileri sürmesi gerekir. Aksi takdirde itiraz ve şikayetler süre aşımından reddedilir. Somut olayda; davacı borçluya örnek no:10 ödeme emrinin 16/07/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davacı borçlunun itirazlarını ve şikayetini 16/07/2019 tarihinden itibaren işleyen 5 günlük yasal itiraz süresi geçtikten sonra 24/09/2019 tarihinde ileri sürdüğü, anlaşıldığından mahkemenin itiraz ve senedin kambiyo vasfına ilişkin şikayetin süre aşımından reddine ilişkin kararı da isabetlidir....

İlk derece mahkemesi dosya üzerinde yaptığı inceleme sonucunda; şikâyet eden borçlu adına çıkartılan ödeme emrinin ilk olarak onun bilinen adresine tebliğe çıkarıldığı, tebligatın iade edilmesi üzerine, onun tebliğ tarihindeki MERNİS adresine Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi gereğince tebliğ yapıldığı, tebligat evrakında, tebligat mazbatasını çıkaran mercii tarafından Tebligat Kanunu'nun 23/1- 8. ve Yönetmeliğin 16/2. maddesi kapsamında “adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi uyarınca tebligat yapılacağına yönelik meşruhat” verildiği gözetildiğinde, yapılan tebliğ işleminin Tebligat Kanunu'nun 23/1- 8. ve Tebligat Yönetmeliği'nin 16/2. maddelerine göre usulüne uygun olduğu gerekçesiyle şikâyetin reddine karar vermiştir....

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının dilekçesindeki hususların gerçek dışı olduğunu, tebligatın usulsüz yapıldığı iddiası da borçtan nasıl kurtulabilirim düşüncesinin bir ürünü olduğunu, icra dosyasında yapılan tebligat usulüne uygun olup tebligat yapıldığı anda davacının icra takibinden haberi olduğunu, davacı tebligatı alan ahmet orhan’ın onunla aynı evde yaşamadığını bu nedenle tebligatı AHMET ORHAN ın almasının usulsüz olduğunu iddia etmişse de bu iddiası kötü niyetinin bir göstergesi olduğunu, davacının borçlu olduğu birçok icra dosyası mevcut ve bu icra dosyaları incelendiğinde tebligatları alan kişinin hemen hepsinde hep AHMET ORHAN olduğu ve köy azası olduğu görüleceğini, borçlunun söz konusu icra takiplerini incelememiş olması, tapularındaki hacizleri bilmiyor olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, tebligat yapılan kişinin muteber ve yasa gereği tebligat yapılabilinecek salih vede yasa kapsamında bir kişi olduğunu, tebligatın kendisinde...

İİK'nun 65. maddesinde koşulları belirlenen gecikmiş itirazda bulunulabilmesi için, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması, ancak muhatabın bir engel nedeni ile süresinde itiraz edememiş olması gerekmektedir. Usulsüz tebligatta ise, tebligat usulüne uygun yapılmamıştır. Bu durumda icra hakimi tebliğ işleminin 7201 Sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak yapılıp yapılmadığını inceleyecek ve tebligatın usulsüz olduğunu tespit ederse aynı Kanunun 32. maddesi gereğince öğrenme tarihine göre tebliğ tarihini düzeltecektir. Borçlunun dilekçesinde gecikmiş itirazdan söz etmesi sonuca etkili değildir. Bu nedenle, davacı dava dilekçesinde ödeme emri tebliğinden haberinin olmadığını, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini beyan ederek gecikmiş itirazın kabulüne karar verilmesini talep etmiş ise de, borçlunun talebi, hukuki nitelik itibariyle tebligatın usulsüzlüğü şikayetidir. TK'nun 12 ve Tebligat Yönetmeliği'nin 21....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Usulsüz tebligata itiraz K A R A R İnceleme konusu karar usulsüz tebligat şikayeti olup, belirgin biçimde Dairemizin inceleme alanı dışında kalmakta ve niteliği bakımından Yargıtay Başkanlar Kurulunun 26.01.2012 tarih ve 1 sayılı kararı ile hazırlanıp Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 09.02.2012 tarih 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 18.02.2012 tarih 28208 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yüksek Yargıtay (12.) Hukuk Dairesine ait olmakla gereği için dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 25.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    Hukuk Dairesinin 09/03/2022 tarih ve 2022/64 Esas, 2022/284 Karar sayılı ilamı ile davalı borçluya gönderilen dava dilekçesi ve gerekçeli karar tebligatlarının usulsüz olduğu, taraf teşkili sağlanmadığı, bunun savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğu gerekçesi ile mahkeme kararının kaldırılarak yeniden incelenmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, davacı adına kayıtlı bulunan taşınmaza yapılan kıymet takdir raporunun davacı asile ve vekiline tebliğ edildiği, borçlu T1'ın 20/10/2021 tarihinde takip dosyasına sunduğu dilekçe ile borca itiraz ettiği, icra müdürlüğü tarafından süresinde yapılmayan itirazın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun "Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina" başlıklı 21/1. maddesinde; "Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı o yerin...

    Temyiz Sebepleri 89/1, 89/2, 89/3 haciz ihbarnamelerinin birbirinden bağımsız düşünülmesi gerektiğini, 89/3 haciz ihbarnamesinin Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre tebliğ edilmesinden önce bilinen adrese yeniden normal yolla tebligat gönderilmesi gerektiğini, bilinen adrese gönderilen tebligatın iade edilmesi halinde 89/3 haciz ihbarnamesinin Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre tebliğ edilmesi gerektiğini beyan ederek kararın bozulmasını istemiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, haciz ihbarnamelerinin usulsüz tebliğ edildiği şikayeti ve hacizlerin kaldırılmasına ilişkindir. 2. İlgili Hukuk Tebligat Kanunu 21. ve 32. maddeleri 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2....

      borçlu şirketin 2014 yılı kasım ayından itibaren aynı adreste faal olduğu halde taşındığından bahisle tebligatın iade edilip TK’nun 35. maddesine göre tebligat yapılmasının da usulsüz olduğunu ileri sürerek, usulsüz tebligat şikayetinde bulunduğu ve tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 22.02.2016 olarak düzeltilmesini talep ettiği, mahkemece ödeme emrinin iptaline karar verildiği görülmektedir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 11 ve Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 18. maddeleri gereğince vekil ile takip edilen işlerde, tebligatın vekile yapılması zorunlu ise de; somut olayda; şikayete konu Büyükçekmece 3....

        Yan komşuya haber verildi." şerhi ile TK'nun 21/1 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik'in 30. maddesi uyarınca tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Şikayetçi borçluya çıkarılan ödeme emri tebligatında, bilgisine başvurulan komşunun adı ve soyadı ile imzası yoktur. Tebligat Yasasının 21/1, Yönetmeliğin 29. ve 30. maddelerine aykırı olarak usulsüz tebligat yapılmıştır. (Yargıtay 12. H.D 2015/27083 Esas, 25837 K) (Yargıtay 12.H.D 2009/15601 Esas, 24312 Karar) Tebligat usulsüz tebliğ edilmiş ise muhatabın beyan ettiği tarih öğrenme tarihi sayılır. Bunun aksi tanıkla ispatlanamaz. Ancak yazılı delille ispatlanabilir. (Tebligat Yasasının 32. maddesi) Açıklanan nedenlerle şikayetin kabulüne karar verilmiştir....

        Somut olayda, borçluya gönderilen tebligat, Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre usulüne uygun olarak yapılmıştır. Borçlu, bu adreste oturmadığını ileri sürmediğine göre yapılan tebligat geçerlidir. Borçlu şikayetinde tebliğ tarihi itibariyle yurtdışında bulunduğunu ileri sürmüştür. Borçlunun bu şikayeti tebligatın usulsüzlüğüne ilişkin olmayıp gecikmiş itirazdır. HUMK'nın 76. maddesi ve HMK'un 33. maddeleri uyarınca hukuki tavsif hakime aittir. Şikayetçinin tebligat usulsüzlüğü başvurusunun mahkemece "gecikmiş itiraz" olarak kabul edilerek sonuçlandırılması gerekir. İİK.nun 65/2. maddesi uyarınca yapılan itirazın borçlunun yurtdışından döndüğü 05.12.2010 tarihinden itibaren 3 gün içerisinde bildirmesi gerekirdi. İtiraz 21.06.2011 tarihinde yapıldığı için süresinde değildir. Mahkemece, bu husus gözardı edilerek, istemin, tebligat usulsüzlüğü olarak kabul edilerek sonuca gidilmesi doğru değildir." denilmiştir....

        UYAP Entegrasyonu