Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı vekili dava dilekçesinde takipten tebligatla haberdar olunduğunu beyan etmiş, tebligatın usulsüz olduğuna ilişkin iddia ve şikayette bulunulmamış istinaf dilekçesinde ödeme emri tebligatının usulsüz olduğu ileri sürülmüştür. Dava dilekçesinde ödeme emri tebligatının usulsüz olduğuna ilişkin şikayet yer almadığından, itiraz ve şikayetin 5 ve 7 günlük süre sonrasında ileri sürülmüş olması nedeni ile mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olmakla yerinde bulunmayan istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

Mahkemece davalı alacaklının icra dosyasındaki ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu gerekçesiyle davalının haczinin hükümsüz olduğu sonucuna varılmış ancak sıraya ilişkin bu tespite rağmen alacağın da muvazaalı olduğunun kabulü ile sonuca gidilmiştir. Tebligat Kanunu'nun 32. tebligat tarihinde yürürlükte bulunan Tebligat Tüzüğü'nün 51. maddelerinde "Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur." hükmü kabul edilmiştir. Dinlenen tanık borçlu ... aynı gün tebligatı aldığını ifade ettiğine göre yukarıda özetlenen hüküm uyarınca mahkemenin artık tebligatın usulsüz olduğunu kabulünde isabet bulunmamaktadır....

    İcra Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; davacının usulsüz tebligat şikayetinin reddine karar verilmiştir....

    Ayrıca 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 23. maddesinin 9. fıkrasına göre tebliğ evrakı kime verilmiş ise onun imzası ile tebliğ memurunun adı, soyadı ve imzasını ihtiva etmesi gerekir. Ödeme emri tebligat parçası üzerindeki şerhe göre güvenlik görevlisinin beyanına göre muhatabın işte olduğu nedeni ile tebligat TK'nun 21/1 maddesine göre mahalle muhtarlığına tebliğ edilmiştir. Tebliğ parçasında denetime imkan sağlayacak şekilde güvenlik görevlisinin adı yazılmamış olup, tebligat denetime olanaklı olmadığından usulüne uygun değildir. Bu nedenle istinaf talebi yerinde olmakla istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne ödeme emrini öğrenme tarihinin 27.12.2019 olarak düzeltilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, İSTANBUL 14....

    Tebligat Kanunu’nun Elektronik Tebligat başlıklı 7/a maddesinin birinci fıkrası “Aşağıda belirtilen gerçek ve tüzel kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur.” ikinci fıkrası ise " Birinci fıkra kapsamı dışında kalan gerçek ve tüzel kişilere, talepleri halinde elektronik tebligat adresi verilir. Bu durumda bu kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur." şeklinde düzenlenmiştir. Tebligat Kanunu'nun 7/a maddesi uyarınca, elektronik tebligat adresi olan tüzel kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunlu olup, posta yolu ile yapılan tebligat yok hükmündedir. Kural olarak tebliğ usulsüzlüğü şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca ıttıla tarihinden itibaren 7 gün içerisinde ileri sürülmesi gerekmekte ise de, elektronik tebligat adresi varken posta yolu ile tebligat gönderilmesi, kanunun emredici hükümlerine aykırı olduğundan, süresiz olarak şikayet konusu yapılabilir....

    Şti. ... ve ...’nün müvekkili nezdinde hak ve alacakları olduğu iddiasıyla icra takip dosyası üzerinden tebliğe çıkarılan 1.ve 2. haciz ihbarnamelerinin Tebligat Kanunu’nun 12.ve 13. maddelerine ve Tebligat Tüzüğü’nün 17. ve 18. maddelerine aykırı olarak müvekkili şirketin yetkilisine tebliğ edilmediğini, tebliğ yapılan ...’ün şirket çalışanı dahi olmadığını, tebliğ edilen 3. haciz ihbarnamesine süresinde itiraz edildiğini, müvekkilinin takip borçlularına borcunun bulunmadığını, 1. ve 2. haciz ihbarnamelerinin tebliği usulsüz olduğundan süresinde itiraz edilemediğini, ayrıca ihbarnamelerde haciz konulması istenen rakamların farklı olduğunu ileri sürerek müvekkili şirketin İİK’nın 89/3. maddesine uygun olarak borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

      Somut olayda tebliğ evrakı incelendiğinde borçlu şirket adına kendisine tebligat yapılacak şirket yetkilisinin tevziat saatlerinde çarşıda olduğu tespit edilerek evrak almaya yetkili çalışana isim ve imzası karşılığında tebligat yapıldığı dolayısıyla ödeme emri tebliğinin 7201 sayılı Tebligat Kanununun 12 ve 13.maddeleri ile Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 20 ve 21. maddelerine uygun olduğu, dolayısıyla usulsüz tebliğ şikayetinin yerinde olmadığı anlaşıldığından davacı T1 Şti yönünden şikayetin reddine karar verilmiştir. 3- ) Ayrıca Adi Kiraya ve Hasılat Kiralarına Ait takiplerde borçlunun borca yönelik itirazlarını ve sair itiraz ve taleplerini ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren 7 gün içerisinde icra dairesine bildirmesi zorunlu olup, icra mahkemesine yapması sonuç doğurmaz....

      Davalı tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığı, davacının icra emrinin usulsüz tebliğ edildiği, borçtan fazla taşınmazın satışının amaçlandığı, takibin kanuna aykırı yapıldığını ileri sürerek icra emrinin ve takibin iptalini talep ettiği mahkemece talebin reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Mahkemece verilen hükümde usulsüz tebligat şikayeti ret edildiği halde, diğer taleplerin süresinde olup olmadığı yönünde bir değerlendirme yapılmadan karar verilmesi hatalı olup, hükümde çelişki yaratılmıştır. Zira usulsüz tebligat şikayetinin ret edilmesi ile itiraz ve şikayet süresi şeklen yapılan tebligat ile başlatılacaktır. Öte yandan, dosya içerisinde icra emrinin tebliğine ilişkin evrak görülmemiş olup, PTT sisteminden yapılan sorgulamada tebliğ tarihinin 10/02/2020 olarak görüldüğü, oysa gerekçeli kararda bu tarihin 11/02/2020 olarak yazıldığı, bunun çelişkili olduğu görülmektedir....

      DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :Dava, usulsüz tebligat şikayetine ilişkindir. Öncelikle belirmek gerekir ki; davacı tarafça dava dilekçesinde usulsüz tebligat şikayetinin yanında borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi istemi de yer almakta ise de davacı vekilinin yargılama sırasındaki yazılı ve sözlü beyanlarında davalarının yalnızca usulsüz tebligat şikayetine yönelik olduğunu beyan etmesi karşısında artık davaya usulsüz tebligat şikayeti olarak devam edilmesi gerektiğinden mahkemece davacı tarafın menfi tespit istemi hakkında hüküm kurulması yerinde değildir. Öte yandan taraf teşkili dava şartı olduğundan, davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. Şikayet, İcra ve İflas Hukukunda düzenlenmiş kendine özgü bir yol olup, Medeni Usul Hukuku kapsamında bir dava veya kanun yolu değildir....

      Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava dilekçesinde açıkça müvekkilinin taşınmazları hakkında yapılan tebligatın usulsüz tebliğ edildiğini, müvekkilinin taşınmazları için ihale günü verildiğini, taşınmazlarına kıymet takdiri yapıldığını 11/08/2021 tarihinde öğrendiklerini belirttiklerini, bu durumda taşınmaz satış ilanı tebligatı yönünden de usulsüz tebligat şikayetinde bulunduklarının izahtan vareste olduğunu, kararın kaldırılarak şikayetin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Dava İİK'nun 16, 21 maddesi uyarınca açılmış usulsüz tebligat şikayeti ve 128/a maddesi uyarınca açılmış kıymet takdirine itiraz davasıdır....

      UYAP Entegrasyonu