Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi: 6183 sayılı Kanunun "ödeme emrine itiraz" başlığını taşıyan 58. Maddesinin birinci fıkrası hükmüne göre ödeme emrine itiraz süresi yedi gündür. Bu süre, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği tarihten itibaren başlar. Borçlu yedi gün içinde ödeme emrine itiraz etmez ise, ödeme emri kesinleşir. Ödeme emri tebliği usulsüz ise, ödeme emrinin tebliğ edildiği tarih, borçlunun usulsüz tebliği öğrendiğini bildirdiği tarihtir ve yedi günlük itiraz süresi bu tarihten itibaren başlar. Somut olayda; ödeme emri 07.02.2012 tarihinde davacı ...'ın oğlu ...'...

    Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Başvuru ilamsız icra yolu ile başlatılan takipte İİK'nun 16 maddesine dayanan ödeme emrinin usulsüz tebliğine ilişkin şikayettir. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun "Bilinen Adreste Tebligat" başlıklı 10/1. maddesine göre; ''Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması caizdir.'' 11.01.2011 tarihinde 6099 Sayılı Kanunun 3.maddesiyle eklenen aynı maddenin ikinci fıkrasına göre ise; "Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.''...

    Dava İİK'nun 16. maddesi kapsamında usulsüz tebligat şikayetine ilişkindir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, T.K. 32. maddesine göre tebligatın usulsüz yapılması halinde öğrenme tarihinin tebliğ tarihi sayılmasına, şikayetçinin dava dilekçesinde ödeme emrinden dava dışı takip borçlusu Aydın Öner yönünden borca itiraz ettiklerinde haberdar olduklarını beyan etmesine, icra takip dosyasına göre alacaklı vekili tarafından borçlular T5 ve Ticaret Ltd. Şti. ile Jadem Güzellik Merkezi Kozmetik Ürünleri Gıda Temizlik İnşaat Taahhüt Sanayi ve Tic. Ltd....

    İİK 65. maddesine göre borçlunun gecikmiş itirazda bulunabilmesi için, öncelikle borçluya ödeme emrinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olması ve borçlunun kusuru olmaksızın bir mani sebebi ile süresi içerisinde borca itiraz edememiş olması gerekir. Ödeme emrinin borçluya usulsüz tebliğ edilmiş olması halinde, HMK 33/1 maddesinde belirtilen hukuki nitelendirmenin hakime ait olduğu kuralından hareketle şikayet dilekçesinde istemin gecikmiş itiraz olarak yazılması durumunda dahi istemin resen usulsüz tebligat şikayeti olarak nitelendirilmesi gerekir. TK 21/1. ve Tebligat Yönetmeliği'nin 30/1. maddeleri uyarınca; yapılacak tebliğ işleminde muhatap adreste bulunmaz ise, adreste bulunmama nedeninin araştırılarak komşu (kapıcı, yönetici) beyanının alınması, beyanda bulunan komşunun adı ve soyadının ve komşu olduğunun tebligat parçasına yazılması gerekir. Aksi halde yapılan tebliğ işlemi geçersiz olur. Somut olayda; ödeme emri TK 21/1....

    Somut olayda, davacı borçlu tarafça, dava dilekçesinde sair itiraz ve şikayetlerin yanı sıra ödeme emrinin usulsüz olarak tebliğ edildiği, borca faize ve ferilere ve zaman aşımına itiraz istemleri ileri sürülmüş, mahkemece belirtilen bu hususlardan, usulsüz tebligat şikayeti konusunda olumlu ya da olumsuz herhangi bir değerlendirmede bulunulmamış ve hüküm kurulmamıştır. Gerekçeli kararda sadece borca itiraz yönünden inceleme yapılarak sonuca gidilmiştir. Yukarıda belirtilen usuli eksiklik kamu düzenine ilişkin esaslı hata niteliğinde olup, HMK 'nun 355. Maddesi uyarınca, dairemizce resen nazara alınması zorunlu olduğundan; davacı tarafın istinaf sebepleri bu aşamada değerlendirilmeksizin, HMK'nun 355 ve 353/1- a-6 maddeleri gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, belirtilen eksikliklerin giderilerek usulüne uygun şekilde hüküm kurulması için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, oy birliği ile karar verilmiştir....

    Usulsüz tebliğe ilişkin istinaf talebinin değerlendirilmesinde, Tebligat Kanunu’nun 2l/2. maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması, tebliği çıkaran mercice, tebligat çıkarılan adresin, muhatabın, adres kayıt sistemindeki adresi olduğu belirtilerek, bu adrese TK.'nun 21/2. maddesine göre tebligat yapılacağına dair tebliğ evrakı üzerine kayıt düşülmesi zorunlu olup, tebligatı çıkaran mercii tarafından söz konusu şerh verilmeden tebliğ memuru tarafından TK'nın 21/2. maddesine göre tebliğ işlemi yapılamayacağı açıktır....

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Uyuşmazlık; Usulsüz tebliğ şikayetinden ibarettir. 7201 sayılı tebligat kanunun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. Maddesinin 1. Fıkrası gereği tebligatların muhatapların bilinen en son adresine yapılacağı hükmüne amir olmakla birlikte tebligat kanunu 21/1 maddesine göre de bilinen adrese usulüne uygun tebligat çıkarılması gerektiği aşikardır. Tebligat kanunu uygulanmasına dair yönetmeliğin 16. Maddesi 1. Fıkrasında tebligatın tebligat yapılacak şahsın bilinen en son adresinde yapılacağı bilinen en son adresin tespitinin sıralaması ise öncelikli olarak tebliğ isteyenin beyanı, muhatabın veya diğer ilgililerin bildirimleri ya da mevcut belgeler esas alınacağı hükme bağlanmıştır. Ancak çıkarılan tebligatın iade edilmesi üzerine 7201 sayılı tebligat kanunun 21/2 maddesinin uygulanması gereği de yine kanuni düzenleme çerçevesindedir....

    o adrese tebligat çıkarılacağı açıklanmıştır....

    Sanığın yokluğunda verilen 01/07/2014 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının sanığın bildirdiği adresine gönderildiği ve tebligatın sanığın taşındığından bahisle merciine iade edilmesi üzerine aynı adrese MERNİS adresi olduğu belirtilerek tekrar tebliğe çıkarıldığı ancak sanığın taşındığından bahisle bu tebligat evrakının da iade edildiği, akabinde kararın MERNİS adresine Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca tebliği yerine önceki tebligatların iade edildiği adrese Tebligat Kanunu'nun 35. maddesi gereğince usulsüz olarak tebliğ edildiği ve bu nedenle kararın da usulsüz olarak kesinleştirildiği dolayısıyla bu kararın kesinleşmediği, buna bağlı olarak da sanık hakkında verilen 09/03/2016 tarihli mahkûmiyet kararının hukuki değerden yoksun olduğu anlaşılmakla, sanığın temyiz dilekçesinin, 01/07/2014 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına yönelik olduğu kabul edilerek yapılan incelemede; Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarının CMK'nın 231....

      İcra dosyasıyla takip açıldığunu, yapılan bu takibin usulsüz bir tebligatla nereye yapıldığı belli olmadan, müvekkilinin tebligatı almış, imzası alınmış gibi yapıldığı ve takibin kesinleştirildiğini, müvekkiline icra dosyasından yapılan hiçbir tebligat ulaşmamıştır....

      UYAP Entegrasyonu