in 02.04.2012 tarihinde usulsüz tebligat şikayeti ile birlikte borca itirazlarını ileri sürerek icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece şikayetçiye yapılan tebligatın usulsüz olduğu tespit edildikten sonra, icra dosyasında şikayetçinin süresinde borca itiraz etmiş olması sebebi ile usulsüz tebligat şikayetini ileri sürmekte hukuki yararı olmadığından davanın reddine karar verildiği görülmektedir. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32.maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi, tebliğ tarihi olarak kabul edilir....
İcra Mahkemesi'nin 27/05/2021 tarih 2021/721 Esas 2021/1003 karar sayılı kararı ile ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunun tespiti ile tebliğ tarihinin 19/04/2021 olarak düzeltilmesine ve borca yönelik itirazın icra dairesine yapılması gerektiğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğini, bu karara göre icra dosyasına itiraz dilekçesi sunulduğunu icra dairesi tarafından talebin reddi ile takibin devamına karar verildiğini, yaptıkları başvurunun gecikmiş itiraz talebi olduğunu, tebliğatın usulsüz olduğu 27/05/2021 tarihinde tespit edilmişken 7 günlük itiraz süresinin 19/04/2021 tarihinden başlatılmasının şirketin hak kaybına uğramasına sebep olduğunu, 19/04/2021 tarihinde tebliğatın usulsüz olduğunun taraflarınca bilinmediğini, bu hususun mahkeme kararı ile tespit edildiğini ancak lehlerine olması gerekirken aleyhlerine bir durum doğmasına sebep olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılması ile gecikmiş itiraz talebinin kabulüne, ilamsız icra takibinin...
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı açmış olduğu 15.08.2019 tarihli dilekçesiyle usulsüz tebliğ nedeni ile ödeme emrinin tebliği tarihinin davacıların icra dosyasını öğrenme tarihi olan 08.08.2019 tarihi olarak düzeltilmesini ve borca ve tüm ferilerine itiraz süresinde olduğunun kabul edilmesini istediğini, davacının dilekçesinde belirttiği usulsüz tebligat söylemi gerçeği yansıtmadığını, tebligatlar süresi içinde ve usule uygun olarak yapıldığını, borçlu T1'ya yapılan tebligat dosyanın diğer borçlusu Safiye Ekiz tarafından alındığını, Safiye Ekiz aynı zamanda borçlunun yengesi olup aynı adreste birlikte kaldıkları için T1'ya yapılan tebligatı aldığını, aynı adreste birlikte kaldıkları için borçlunun yapılan tebligattan haberi olmaması mümkün olmadığını, borçlu T2'ya yapılan tebligat bizzat borçlunun kendisine tebliğ edilmiş ve imzası alındığını, T2'nın mernis adresine yapılan tebligattan posta memuru bizzat kendi imzasına evrakı teslim ettiğini, mernis adresinde ilgilinin...
Maddesinde tebliğ yapılacak kişilerin bulunmaması durumunda bu husus tebliğ mazbatasında belirtilmesi gerektiğini, tebligatı alamaya yetkili kişilerin kim olduğu araştırılmadan, yetkili kişilerin bulunmama nedenleri belirtilmeden, tebligatın muhatabı olan tüzel kişinin temsilcisinden sonra gelen bir kimse veya evrak müdürü gibi birisinin olup olmadığı tespit edilmeden yapılan tebligat usulsüz olduğunu, iş bu sebeple Tebligat Kanununun 32. maddesi gereğince ödeme emrine ilişkin olarak yapılan tebligat usulsüz yapıldığından ve müvekkili şirkete gönderilen ödeme emrinin tebliğ tarihinin 17.09.2021 tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesi ve icra dosyasına yapılan itirazımızın süresi içerisinde yapıldığının tespit edilmesi,faturaya ilişkin bedele, borca, ferilerine, faiz türü ile işlemiş faiz oranına itirazlarımızın kabulüne karar verilmesi amacıyla iş bu davayı açma zarureti doğduğunu, usulsüz olarak yapılan bu tebliğ sonucu yapılan takibe itiraz edemediğinden hakkında yapılan takip usulsüz...
Borçlu vekilinin mahkemeye verdiği dilekçede gecikmiş itiraz deyimini kullanması, HMK'nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, başvuru bu hali ile 7201 sayılı Yasa'nın 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayetidir (HGK'nun 05/10/2001 tarih ve 2001/12-258 esas, 20018344 sayılı kararı). 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Öte yandan borçlunun kendisine gönderilen tebligatın usulsüz olduğunu ileri sürerek icra mahkemesine başvurması “şikayet” olup, İİK’nun 16/1. maddesi gereğince şikayetin öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede yapılması gereklidir (HGK'nun 05/06/1991 tarih ve 91/12-258 E., 91/344 sayılı kararı)....
Bu durumda, ödeme emri tebliğ evrakı üzerinde; tebligat mazbatasını çıkaran mercii tarafından TK'nun 23/1-8. ve Yönetmeliğin 16/2. maddesi kapsamında bir şerh verilmediği anlaşılmakta olup; dağıtıcının tebliğ işlemini TK'nun 21/2. maddesi uyarınca yapması, yukarıda değinilen yasa ve yönetmelik hükümlerine aykırıdır. Bu nedenle, sözü edilen tebligatın usulüne uygun yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Bu durumda, uyuşmazlığın İİK'nun 65. maddesinde yer alan gecikmiş itiraz kurallarına göre değil, 7201 Sayılı Kanun'un 32. maddesine göre çözümlenmesi gerekir. Borçlu tarafın mahkemeye verdiği dilekçede gecikmiş itiraz deyimini kullanmış olması, 6100 sayılı HMK'nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, başvuru bu hali ile 7201 sayılı Kanun'un 32. maddesine dayalı usulsüz tebligat şikayetidir....
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; tebligat yapılan kişi müvekkilleri T2 annesi olduğunu, ancak tebligat yapıldığı sırada şirketin daimi çalışanı sıfatıyla değil müvekkilinin dışarıda olduğu süreçte annesi olarak oğlunun işyerindeki tadilatların başında durmak amacıyla bulunduğunu, Ticaret sicilinde ilan edilen müvekkili şirketin tek imza yetkilisi diğer müvekkili olan T2 olduğunu, T2, hem şirket yetkilisi olarak hem de asaleten kendisine yapılması gereken usulsüz tebligatlardan 14.02.2020 tarihinde haberdar olduğunu, bu nedenlerle icra dosyasında yapılan tebligatın usulsüz olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini belirtmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Uyuşmazlık, davacı borçlular aleyhine, bonoya dayalı olarak başlatılan kambiyo takibinde, ödeme emrinin usulsüz tebliği şikayetine ve borca itiraz istemine ilişkindir....
Yeşilova Küme Evleri No: 14 Akdeniz/Mersin" adresine göre tebliğ olunduğu " aynı adreste birlikte ikamet eden Sezgin Avcı imzasına tebliğ edildi" şerhi ile 22/12/2021 tarihinde tebligat işlemi yapıldığı, borçlunun 04/01/2022 tarihinde icra müdürlüğüne dilekçe ile müracaat edip tarafına örnek 7 tebliğ olunduğunu bildirdiği, tebliğ tarihinin 31/12/2021 olduğu süresi içinde itiraz ettiği beyanı ile borcu olmadığından itiraz ettiğine dair 04/01/2022 tanzim tarihli dilekçe ibraz ettiği görülmüştür. Yukarıda belirtildiği üzere davacının adresine yapılan tebligatta muhatabın nerede olduğu araştırılmaksızın doğrudan birlikte ikamet eden imzasına tebligat yapılmış olması usul ve yasaya aykırı olup, bu hali ile anılan tebliğ işlemi usulsüz ise de; usulsüz tebligat TK.32 maddesine göre öğrenme ile sıhhat kazanır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; "Borçluya yapılan bu tebligat, (şeklen) Tebligat Kanunu'nun 16. ve 20. maddeleri ile Tebligat Yönetmeliği'nin 25. maddesi uyarınca usulüne uygundur. Ancak Kolluk araştırmasına göre kendisine tebligat yapılan Yusuf Karapıçak'ın tebliğ yapılan tarihte muhatap ile aynı adreste oturmadığı tespit edilmiştir. Bu bakımdan ödeme emrinin muhataba tebliği usulsüzdür. Ancak her ne kadar ödeme emrinin tebliği bu haliyle usulsüz olsa da davacı borçluya 04.11.2019 tarihinde103 davetiyesi tebliğ edilmiştir ve dava dilekçesinde 103 davetiyesine ilişkin usulsüz tebligat şikayetinin bulunmamaktadır. Bu husus Samsun BAM. 4.HD nin 2020/698 E, 2020/750 k s.lı kaldırma ilamı ile de tespit edilmiştir. Bu durumda borçlunun ödeme emrinden en geç 103 davetiye tebliği ile haberdar olduğu kabul edilir. (İstanbul BAM 21.HD. E.: 2021/113 , K: 2021/1727 Karar; İzmir Bam 8....
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının şikayet dilekçesinde 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnamelerinin iptalini istediğini, davacının 89/1 haciz ihbarnamesi ile ilgili herhangi bir usulsüz tebligat tespiti talebinin bulunmadığını, mahkemenin talep ile ve maddi vakıa ile bağlılık ilkesini aşarak 89/1 haciz ihbarnamesinin usulüne uygun olmadığının tespit edildiği belirtilerek diğer haciz ihbarnamelerinin iptaline karar verildiğini, şikayet edilmeyen bir hususun incelenerek hüküm kurulmasının yasaya aykırı olduğunu, şikayetin yasal hak düşürücü süre içerisinde yapılmadığını, usulsüz tebligat şikayetinin İİK 16/1 maddesi uyarınca 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde yapılması gerektiğini, şikayetçinin icra dosyasına sunduğu 10.12.2018 tarihli üçüncü haciz ihbarnamesine itiraz ederek birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerinin 21.11.2018 tarihinde aldığını beyan ettiğini, bu nedenle haciz ihbarnamesine karşı en geç 28.11.2018 tarihine kadar usulsüz tebligat iddiası ile icra mahkemesine...