Başvuru bu hali ile İİK’nun 16. maddesi kapsamında şikayet niteliğinde olup, borçlunun icra dairesine yaptığı itiraz üzerine takibin durmuş olması şikayetin esasının incelenmesine engel teşkil etmez (Dairemizin 2014/24375 E., 2014/26798 K. sayılı ve 11/11/2014 tarihli kararı).Hükmi şahıslara ne şekilde tebligat yapılacağı 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 12 ve 13. maddelerinde belirlenmiştir. Tebligat adresinin borçlu şirketin Ticaret Sicilinde kayıtlı adresi olması ve tevziat saatlerinde kapalı olması veya tebligatın alınmasından imtina edilmesi halinde bu adrese 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. ya da 35/3. maddelerine göre tebligatın yapılması gerekir. Somut olayda, borçlu şirketin Ticaret Sicilinde kayıtlı adresi, ... Mahallesi ... Sokak ... adresidir. Bu adrese gönderilen örnek 7 ödeme emrinin 30.09.2014 tarihinde bila tebliğ iade edilmesi üzerine bu kez ... Mahallesi ......
Davacı borçlu şirkete yapılan tebligatın usulsüz olduğu ileri sürülmüş ise de; TK'nın 35. maddesine göre borçlu şirketin ticaret sicili adresine tebligat yapılabilmesi için, bu adrese daha önce bir tebligatın çıkarılması, borçlu şirketin adresten taşınması veya adresin kapalı olması nedeni ile tebligatın yapılamamış olması gerekmektedir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 35/4. maddesi uyarınca; daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır. Bu durumda, anılan maddeye göre tebligat yapılabilmesi için, tebligat yapılan adresin, tebliğ tarihi itibariyle muhatabın ticaret sicilinde kayıtlı adresi olması zorunludur....
Borçlular vekili takip dosyasına sunduğu 22.03.2016 tarihli itiraz dilekçesinde, tebligatın usulsüz olduğunu, usulsüz tebligattan 15.03.2016 tarihinde haberdar olduklarını ifade ettiğine ve mahkemece, borçlulara yapılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu kabul edildiğine göre, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca tebligat tarihinin öğrenme tarihi olan 15.03.2016 olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, şikayet tarihinin öğrenme tarihi olarak kabulü isabetsiz olup, kararın belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile... 2....
DAVA KONUSU : İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz) KARAR : Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK'nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Trabzon İcra Müdürlüğü'nün 2019/30987 E sayılı dosyası ile müvekkili şirket hakkında ilamsız icra takibi başlatıldığını bu durumdan 30/10/2019 tarihinden haberdar olduklarını, yaptıkları incelemede örnek 7 ödeme emrinin şirketin kayıtlı adresinden başka bir adrese tebliğ edildiğini ve örnek 7 ödeme emrinin şirketin yetkilisine tebliğ edilmediğini gördüklerini, bu nedenle tebliğin usulsüz olduğunu belirterek usulsüz tebligat şikayetlerinin kabulü ile itirazlarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından borçlu aleyhine genel haciz yoluyla icra takibine başlandığı, borçlunun ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini, son itiraz gününde hasta olduğuna ilişkin raporu bulunduğunu ileri sürerek gecikmiş itiraz istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece istemin gecikmiş itiraz olarak nitelendirilerek itirazın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. İİK'nun 65. maddesinde düzenlenen gecikmiş itiraz, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması ancak muhatabın bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş olması halinde söz konusu olur....
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI : İlk derece mahkemesince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacının usulsüz tebliğ işlemine yönelik şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, müvekkilinin e-devlet sistemine girdiği 25/10/2019 tarihinde hakkındaki icra takibinden haberdar olduğunu, davacının icra müdürlüğüne itiraz dilekçesi verdiği günde ödeme emrinin tebliğine ilişkin tebligat parçası icra dosyasına dönmediğinden usulsüz tebligattan haberdar olmadığını bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, şikayetin kabulüne karar verilmesini istemiştir. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. maddesi uyarınca usulsüz tebligat şikayetine ilişkindir. Davacının, tebliğ işlemlerinin usulsüzlüğüne ilişkin başvurusu, İİK'nın 16. maddesi uyarınca şikayet niteliğindedir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece ödeme emri tebliğine ilişkin tebliğ mazbatası üzerinde yapılan incelemede her ne kadar "çarşıya" şerhi ile Furkan Koçak imzasına tebliğ işlemi yapılmış ise de muhatabın tevziat saatlerinden sonra gelip gelmeyeceğinin sorularak tesvik edilmediği, bu durumda 17/01/2019 tarihli ödeme emri tebliğinin 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1.maddesi ile Tebligat Yönetmeliği'nin 30 ve 35.maddeleri hükümlerine uygun yapılmadığından usulsüz olduğu, bu hali ile usulsüz olduğu tespit olunan ödeme emri tebliğ tarihinin 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince öğrenme tarihi olarak kabulü gerektiğinden davanın kabulü ile İskenderun İcra Dairesinin 2019/3278 esas sayılı dosyasından davacı borçluya 17/01/2019 tarihli ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunun tespiti ile ödeme emri tebliğ tarihinin 25/01/2019 tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmiştir....
Mahkemece, usulsüz tebligat şikayeti yönünden borçlunun iddiası doğrultusunda araştırma yapılarak tebligatın usulsüz olduğunun belirlenmesi halinde, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince şikayetçiden takibi öğrenme tarihi sorularak, usulsüz tebligat şikayetinin İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca (7) günlük süre içinde yapıldığının tespiti halinde tebligat tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesine, öğrenme tarihine göre itirazın süresinde yapıldığı sonucuna varılırsa borçlunun itirazlarının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen tüm dosya kapsamı itibari ile; Davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlattığı, davacı borçlunun usulsüz tebligat şikayetiyle birlikte yetkiye ve borca itiraz ederek ilk derece mahkemesine başvurduğu, ilk derece mahkemesince usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile ödeme emri tebliğ tarihinin 19.08.2019 tarihi olarak düzeltilmesine, yetki itirazının kabulü ile Bakırköy İcra dairelerinin yetkisizliğine, süresi içinde talep halinde dosyanın Kırkağaç İcra Dairesine gönderilmesine karar verildiği, kararın davalı vekili tarafından istinaf edildiği anlaşılmıştır. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 39. maddesinde; “Bu kanun hükümlerine göre kendilerine tebliğ yapılması caiz olan kimselerin o davada hasım olarak alakaları varsa muhatap namına kendilerine tebliğ yapılamaz” hükmüne yer verilmiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin tebligatın yapıldığı tarihte yurtdışında bulunmakta olduğundan söz konusu tebligatın usulsüz olduğunu, Tebligat Kanunu madde 21/2 uyarınca; tebligatların mavi zarf ile yapılması gerekmekte iken müvekkiline beyaz zarf ile tebligat yapıldığını bu nedenle usulsüz olduğunu, yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını, vekalet ücreti ve yargılama giderinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: 7201 sayılı Kanun'un 32. maddesi gereğince tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Görüldüğü üzere, usulsüz yapılan tebliğ, mutlaka batıl olmayıp, muhatap tarafından öğrenildiği tarihte geçerli olacaktır (HGK'nun 05.06.1991 tarih, 1991/12- 258 E.-1991/344 K. sayılı kararı)....