Ancak, davacı ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini ileri sürmüş ise, imzaya ve borca itirazın süre yönünden reddedilebilmesi için öncelikle davacının usulsüz tebliğ şikayeti ön sorun olarak incelenmeli, tebliğin usulüne uygun olduğu tespit edildiği takdirde usulsüz tebliğ şikayeti ve dava süre yönünden reddedilmelidir. Tebliğin usulüne uygun olmadığı ve davanın TK'nın 32. maddesi uyarınca öğrenmeden itibaren yasal süresi içerisinde açıldığının tespit edilmesi halinde ise, ödeme emrinin tebliğ tarihi düzeltilerek davacının imzaya ve borca itirazları değerlendirilmek suretiyle sonuca gidilmelidir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Tüm dosya kapsamı uyarınca; uyuşmazlık, kambiyo takibinde usulsüz tebligat şikayetine ilişkindir. Mahkemece, dava dilekçesinde yer alan usulsüz tebligat şikayeti dışındaki diğer itirazlar, uyuşmazlık konusu dosyadan tefrik edilerek, istinaf incelemesine konu dosyada yalnızca usulsüz tebliğ şikayeti yönünden yargılamaya devam edildiği anlaşılmaktadır. Hükmi şahıslara ne şekilde tebligat yapılacağı 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 12 ve 13. maddelerinde belirlenmiştir. Borçlu şirketin tebligat adresinin, ticaret sicilinde kayıtlı adresi olması ve tevziat saatlerinde kapalı bulunması veya tebligatın alınmasından imtina edilmesi halinde, bu adrese 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. ya da 35/4. maddelerine göre tebligatın yapılması gerekir....
Usule aykırı tebliğin hükmü ise 7201 sayılı Kanunun 32. ve benzer düzenlemenin yer aldığı Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 53. maddelerinde düzenlenmiş olup, anılan maddelerde; tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatap tebliğe muttali olmuş ise geçerli sayılıp, muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabul edileceği belirtilmiştir. Bu durumda, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebliğin usule aykırı olarak yapılması halinde muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur. Somut olayda, davacı borçluya gönderilen ödeme emrine ilişkin tebligat evrakının incelenmesinde; borçlunun tebliğ anında söz konusu adreste bulunup bulunmadığı tespit ve tevsik edilmeksizin doğrudan birlikte oturduğu belirtilen yakınına yapılan tebliği işleminin, Tebligat Kanununun 16 ve İlgili Yönetmeliğin 25. Maddelerine açıkça aykırı ve usulsüz olduğu aşikardır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacı borçlu aleyhine takibin 01/12/2020 tarihinde başlatıldığı, Bakırköy/Metris 1 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğünün dosyamıza bildirmiş olduğu 02/03/2021 tarihli müzekkeresinden davacı borçlu T1 08/11/2020 tarihinden bu yana kurumlarında tutuklu olarak bulunduğu, Tebligat Kanunun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 28/1. maddesi ile Tebligat Kanunu'nun 19. maddesine göre tebliğ işleminin cezaevi idaresi aracı kılınmak suretiyle yapılması gerekirken mernis adresine göre işlem yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, davaya konu takibin ilamsız takip olduğu, İİK.nın 62. maddesine göre borca ve yetkiye ilişkin itirazın icra müdürlüğüne yapılması gerekirken icra mahkemesine yapılamasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, usulsüz tebligat şikayeti yönünden şikayetin kabulü ile Mersin 5....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, usulsüz tebligat şikayeti ve İİK'nın 82/1- 4. maddesine dayalı haczedilmezlik şikayetine ilişkindir. İİK'nın 82/1- 4. maddesine dayalı haczedilmezlik şikayeti, aynı Kanunun 16/1. maddesine göre 7 günlük süreye tâbidir ve bu süre öğrenme tarihinden başlar. Tebligat Kanunu'nun 21/1. ve Tebligat Yönetmeliği'nin 30/1. maddesi hükümleri uyarınca yapılacak tebliğ işleminde muhatap adreste bulunmaz ise, adreste bulunmama nedeni araştırılarak komşu, kapıcı, yönetici beyanının alınması, beyanda bulunan kişinin mutlaka adı ve soyadı ile sıfatının (komşu, kapıcı, yönetici) tebligat parçasına yazılması gerekir. Aksi halde yapılan tebliğ işlemi geçersiz olur. Somut olayda davacıya hacze ilişkin 103 davetiyesi 24/06/2021 tarihinde TK'nın 21/1 maddesine göre tebliğ edilmiş olup tebligatta davacının geçici olarak işe gittiği en yakın komşu/kapıcı/yönetici Hasan Akdağ'dan öğrenilmiş ve yine aynı komşuya haber bırakılmış olup adı geçen komşu imzadan imtina etmiştir....
Ancak davacı - borçlu icra hukuk mahkemesine başvurusunda; haczedilmezlik şikayetinin yanında taşkın haciz şikayetinde bulunduğu, ilk derece mahkemesince Dairemizin 2020/1655- 2021/1132 E.K.sayılı kaldırma kararından önce verilen 2020/92- 280 E.K.sayılı kararında sadece haczedilmezlik şikayetinin incelendiği ve hüküm kurulduğu, taşkın haciz şikayetine ilişkin değerlendirme yapılmadığı gibi hüküm kurulmadığı, Dairemizin kaldırma kararından sonra ilk derece mahkemesince yapılan yargılamada da bu kez taşkın haciz şikayeti ile ilgili değerlendirme yapılıp hüküm kurulduğu, ancak haczedilmezlik şikayetine ilişkin değerlendirme yapılmadığı gibi hüküm de kurulmadığı, verilen hükmün HMK 297/2 maddesine aykırı olduğu anlaşılmaktadır....
Maddesi, usulsüz tebligat şikayeti yönünden İİK'nın 365/son maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi....
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: *Davacı Oğuz Yılmaz'ın usulsüz ödeme emri tebliğ şikayeti yönünden yapılan incelemede; 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre; tebligat, muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. 6099 Sayılı Yasa'nın 3. maddesi ile eklenen aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır....
ancak icra müdürlüğünce bu taleplerinin reddedildiğini bildirerek birinci, ikinci, üçüncü haciz ihbarnameleri ile 103 davetiyesinin usulsüz tebliğ nedeniyle iptaline, icra müdürlüğünün haciz ihbarnamelerine itiraz ile haczin kaldırılması talebinin reddine dair kararının kaldırılmasına, 89/3 haciz ihbarnamesinin geçersizliğine, haciz ve yakalamaların kaldırılmasına, davacının borçlu sıfatının sistemden kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir....
Somut olayda; alacaklı tarafından genel haciz yolu ile başlatılan ilamsız icra takibine karşı borçlu vekilinin, icra mahkemesine yaptığı başvuruda, sair şikayetleri ile birlikte ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine yönelik olarak da şikayette bulunduğu görülmektedir. O halde mahkemece, borçlu vekilinin dilekçesinde ileri sürdüğü ödeme emrine yönelik usulsüz tebligat şikayeti incelenmeksizin ve bu konuda HMK'nun 297. maddesinde belirtilen ilkelere göre olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeksizin eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....