tarafın dava dilekçesinde, 103 davet yazısının borçlu asile değil vekiline tebliğ edilmesi gerektiği iddiasında bulunduğunu, borçluya tebliğ edilen tebligatın usulsüz tebliğ edildiğine, tebliğ işleminin şekline ilişkin usulsüz tebligat iddiasında bulunulmadığını, yine 103 davetiyesinin iddia edilen nedenlerle usulüne uygun olup olmadığı hususunda bir tespit yapılması yönünde de talepte bulunulmamış olup mahkemece davacının talebi ile bağlı olduğu gözetilmeksizin davacı tarafından dahi iddia edilmemiş hususlarda değerlendirme yapılmak suretiyle usul ve yasaya aykırı olarak hüküm kurduğunu, ayrıca haczin ve davetiyenin niteliği gereği davacı borçluya tebligat yapılmasında usule aykırılık bulunmadığını, tebliğ mazbatasından da anlaşılacağı üzere 103 davet yazısı davacı borçluya Tebligat Kanunu'nun 16....
yapılması gerekirken, usule uygun bir tebligat yapılmadan, TK'nın 35. maddesine göre tebligat yapılmasının müvekkilinin tebligat içeriğinden haberdar olmasının önüne geçtiğini, TK'nın 35. maddesinin uygulanmasına ilişkin koşulların oluşmadığını belirterek, ödeme emri tebliğ tarihinin 18/11/2021 olarak düzeltilmesine ve müvekkilinin taşınmazına ve bankalara konan hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir....
Yenilemeden önceki esas) sayılı dosyası üzerinden, alacaklı vekilinin ödeme emrinin tebliğine dair talebine uygun bulunmayan, borçlunun yasal adresi yerine , hiçbir bağlantısının bulunmadığı adrese usulsüz çıkarılan ve usulsüz biçimde kesinleştirilen tebligatın usulsüz bulunması sebebi ile geçersiz sayılmasına , muteriz borçlunun işbu icra dosyasından ve ödeme emrinden haberdar olduğu, 05.04.2021 ittıla tarihinin, Tebligat Kanunu 32. Maddesi gereğince, tebligat tarihi olarak düzeltilmesine , bu doğrultuda, tüm itiraz, şikayet ve dava haklarımız saklı kalmak kaydı ile borçlunun ödeme emrine karşı itirazlarının kabulüne, ilamsız takibin durdurulmasına ve usulsüz kesinleşen takip sebebi ile yapılan tüm hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
kaldırılması talebi doğrultusunda ve tahakkuk ettirilecek harç için de harç tahsil müzekkeresi yazılarak işlem yapılmak üzere 22.10.2015 tarihli icra müdürlüğü kararının iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır....
Sayılı dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibinde usulsüz tebliğ işlemini şikayet ile yetkiye, borca, faize, ferilerine ve mükerrer tahsilata yönelik itiraz ile hacizlerin kaldırılması talebine ilişkindir. Alacaklı T3 Tarafından borçlu T1 Ltd. Şti. Aleyhinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, borçlu adına çıkarılan ödeme emri tebligatının 18/02/2020 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Tebligat Kanunun 12. Maddesine göre hükmi şahıslara tebligatın selahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise yalnız birine yapılabileceği, aynı kanunun 13. Maddesine göre de tebliğ yapılacak kişiler herhangi bir sebeple mutat iş saatlerinde işyerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebligatın orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birisine yapılabileceği, Tebligat Kanunun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 21....
Davacı gecikmiş itirazda bulunmuşsa da davanın hukuki nitelendirilmesi hakime ait bir görev olup somut olayda gecikmiş itirazın koşulları bulunmamaktadır, olsa olsa usulsüz tebligat şikayeti söz konusu olabilir. Zaten usulsüz tebligat şikayeti ile gecikmiş itiraz bir arada yapılamaz. Gecikmiş itirazda tebligat usulsüzlüğü söz konusu olmayıp aksine yapılan tebligat usulüne uygundur, borçlu hastalık vs. geçerli bir mazereti sebebiyle süresinde borca itiraz edememiştir. Somut olayda böyle bir durum söz konusu değildir. Davacı bonoda keşideci konumunda olup herhangi bir adres bildirmemiştir. (Bononun keşide yeri Ankara'dır.) Davacının mernis adresine yapılan ilk tebligatın bila iade dönmesi üzerine ikinci tebligat TK 21/2'ye göre yapılmış olup herhangi bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Tebligat usulüne uygun olarak kabul edildiğinden davacının şikayeti ve borca itirazı yasal süresi içerisinde yapılmamış olup süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir....
Tebligat parçasında tüzel kişi temsilcisinin bulunmadığı belirtilerek ondan sonra gelen tebliğ evrakını almaya yetkili evrak müdürü ya da evrak bürosu olup olmadığı, araştırılmaksızın doğrudan şirket çalışanı olduğunu beyan eden Ahmet Ateş'e tebligat yapılması karşısında borçluya çıkartılan tebligat usulsüzdür. Yukarıda açıklandığı şekilde tebligatta şirket içindeki silsile takip edilmeden doğrudan çalışanına tebligat yapıldığı ve tebligatın şeklen usulsüz olduğu tahakkuk ettiğine göre artık Ahmet Ateş'in şirket çalışanı olup olmadığının esasa etkisi bulunmadığından dolayı bu hususta araştırma yapılmasına da gerek yoktur....
şikayetçi olması gerektiğini, yine üçüncü haciz ihbarnamesindeki tebligat usulsüzlüğü iddiası nedeni ile en geç 12.12.2018 tarihine kadar şikayetçi olması gerekirken 21.02.2019 tarihinde süresinden sonra itirazda bulunduğunu, şikayetin süre aşımı nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiğini, ayrıca şikayetler süresinde yapılmış olsa dahi reddi gerektiğini, şikayetçinin adreste ikamet ettiğini, tebligat memurunun adreste kendisini bulamayınca tebligatları muhtara bıraktığını ikrar ettiğini, ortada usulsüz tebligat bulunmadığını, hacizlerin fekkine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın şikayet olup şikayet konusu işlemlerin tebligat memurluğu ve icra müdürleri tarafından yapılması ve dosya üzerinden karar verilmesi nedeni ile müvekkili aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmeyeceğini, belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına, şikayetin reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istediğini bildirmiştir...
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 06/01/2022 NUMARASI : 2019/402 ESAS- 2022/24 KARAR DAVA KONUSU : USULSÜZ TEBLİGAT ŞİKAYETİ KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul 6....
Dava ilamsız takipte gecikmiş itiraz olup mahkemece davanın görev yönünden reddine ilişkin kararın dairemizce bozulması üzerine mahkemece, gecikmiş itiraz iddiasının yerinde olmadığı, borçluya usulüne uygun tebligat yapılmadığının tespiti ile; şikayet tarihinin öğrenme tarihi olan 21/8/2015 olarak belirlenmesine ve hacizlerin kaldırılmasına karar verilmiştir. Ancak borçlunun, usulsüz tebligat şikayetinin; Tebligat Kanunu 32. madde gereğince usulsüz tebligatı öğrendikten itibaren 7 gün içerisinde şikayet yoluna başvurması gerekmesi karşısında, borçlu tebligattan 21/8/2015 tarihinde haberdar olduğunu bildirdiği halde, İİK'nin 16/1. maddesinde öngörülen yasal 7 günlük süreden sonra 04.09.2015 tarihinde icra mahkemesine şikayette bulunmuştur. O halde, mahkemece şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....