DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Alacaklı tarafından genel haciz yolu ile başlatılan ilâmsız takipte, borçlunun, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin şikayetleri ile birlikte borca ve fer'ilerine itirazlarını ileri sürerek icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verildiği, karara karşı davacının istinaf yoluna başvurduğu , icra dosyası kapsamına göre; 20/10/2020 tarihinde ödeme emrinin muhatabın işte olduğundan bahisle yardımcısı imzasına tebliğ edildiği, ödeme emri tebliğ edilmeden önce borçlu vekilinin 19/10/2020 tarihinde icra dosyasına vekaletname sunarak takibe itiraz ettiği, takibin icra müdürlüğünce durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Her ne kadar ilk derece mahkemesince Bakırköy 10....
Somut olayda; yetkili icra müdürlüğünce borçlu şirkete ödeme emri tebliğ edilmesi üzerine, şirket vekilinin 03.11.2018 tarihinde borca itiraz dilekçesi sunduğu, dilekçesinde usulsüz tebligat iddiasında bulunmadığı, sadece borca ve faize itiraz ettiği, ancak müdürlükçe itirazın reddine karar verildiği, borçlu vekilinin yargılama aşamasında da usulsüz tebligat iddiasının bulunmadığı, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere yerinde olmayan icra müdürlüğü kararının iptali gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz isteminin kabulü ile, yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2.maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesinin 18.02.2020 tarih ve 2019/1210 E. - 2020/416 K. sayılı istinaf talebinin reddine ilişkin kararının KALDIRILMASINA ve ... Anadolu 14....
İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili tarafından; dava dilekçesindeki nedenler tekrar edilerek, müvekkilinin kanser hastası olup tedavi gördüğü, tedavisi sebebiyle süresinde dava açamadığı belirtilarek istinaf yasa yoluna başvurduğu görülmüştür. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; İİK. nun 16. vd maddesi uyarınca açılan memur işleminin iptaline ve İİK'nun 82/12 .maddesine dayalı meskeniyet şikayetine ilişkindir. İİK'nın 82. maddesinin birinci fıkrasının 12. bendi gereğince; haczedilmezlik şikayeti, aynı kanunun 16. maddesinin 1. fıkrasına göre 7 günlük süreye tabidir. Şikayet konusu haciz işlemi şikayette bulunana tebliğ edilmiş ise süre tebliğ tarihinden eğer haciz işlemi tebliğ edilmemişse haciz işleminin öğrenilmesinden itibaren başlar. Bu tarihin aksi ancak yazılı belge ile ispatlanabilir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki davada kararı verilmesi nedeni ile dosyada son karar bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmesinden sonra verilmiş ise de iki farklı bölge adliye mahkemesinin yargı çevresinde kalan mahkemelerce karşılıklı olarak yetkisizlik kararı verilmiş olması ve 5235 sayılı Kanunun 36/3. maddesi gereğince bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerinin görevinin yargı çevresi içerisinde bulunan adlî yargı ilk derece hukuk mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmek olduğundan yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: Dava, davacıya ait taşınmaza ilişkin haczedilmezlik itirazının kabulü ile haczin kaldırılması istemine ilişkindir, davacının itiraz ettiği ve kendisine usulsüz tebliğ edildiğini ileri sürdüğü kıymet takdir raporunun, talimat sayılı dosyasından yapıldığı, talimat icrasınca yapılan işlemlere karşı her türlü itiraz ve şikayetin talimat...
Davacı/ borçlu vekilinin istinaf başvurusu üzerine, Dairemizin 27/01/2021 tarih, 2020/1157 Esas, 2021/258 Karar sayılı kararı ile yapılan istinaf başvurusu incelemesi sonucunda "...Alacaklı tarafından, kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla başlatılan icra takibinde, şikayetçi üçüncü kişiye 89/1, 2 ve 3 haciz ihbarnamalerinin gönderildiği, şikayetçi üçüncü kişinin ihbarnamelerden taşınmazlarına haciz konulması sonucunda haberdar olduğu ve 89/1, 2 ve 3 haciz ihbarnamelerinin ve tüm tebligatların tebliğinin usulsüz olduğu olduğu, alacaklıya herhangi bir borcunun olmadığından bahisle, Tebligat Kanununa aykırı yapılan usulsüz tebligatların iptali, İİK 89/1 vd için yapılan işlemlerin usulsüz olduğunun tespiti ve iptali, borca itirazın kabulü, müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile tapu hacizlerinin iptaline karar verilmesini talep ettiği, Mahkemece öğrenme tarihi belirtilmediği ve buna mukabil icra dairesine itiraz edilmediği gerekçesi ile şikayetin reddine karar verildiği görülmüştür...
İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibinde haciz safhası olmadığından bir diğer anlatımla haciz bulunmadığından haczedilmezlik (meskeniyet) şikayetinde bulunma olanağının bulunmadığı, takibin konusu itibarı ile İİK 34. maddesi gereğince ilamların icrası her icra dairesinden talep edilebileceğinden, davacının yetki itirazının yerinde olmadığı anlaşıldığından, istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, dava dilekçesinin taraflarına tebliğ edilmediğini, savunma haklarının kısıtlandığını, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, 08/12/2017 tarihli haciz ile ilgili olarak yaptıkları meskeniyet şikayetlerinin kısmen kabulüne karar verildiğini, alacaklı tarafça bu hacizle ilgili süresinde satış talebinde bulunulmadığını, sonradan aynı taşınmaz için haciz konulmasının dürüstlük ve iyiniyet kuralına aykırı olduğunu, daha önceki meskeniyet şikayetleri kısmen kabul edildiği için aynı taşınmaz için gerçekleştirilen sonraki haciz yönünden aynı şikayette bulunmalarının usul ekonomisine aykırı olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Tebligatın usulsüzlüğünün tespiti ve dolayısıyla tebliğ tarihinin düzeltilmesi durumunda, haciz uygulamasının başlayacağı tarih ile mal beyanında bulunma tarihinin değişebileceği veya varsa kesinleşmeden önce konulan hacizlerin kaldırılabileceği nedenle borçlunun şikayette hukuki yararı vardır (HGK'nun 27.06.2001 tarih ve 2001/12- 543 E-2001/560 K sayılı kararı). Öte yandan İİK'nun 62. maddesine göre genel haciz yolu ile yapılan takipte borca itirazın icra müdürlüğüne bildirilmesi mecburidir, bu nedenle icra mahkemesine yapılan başvuru hukuki sonuç doğurmaz. O halde mahkemece usulsüz tebligat şikayetinde davacının hukuki yararının bulunduğunun kabulü ile işin esasının incelenerek sonucu uyarınca bir karar verilmesi, borca itirazın da İİK'nun 62. maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekirken hatalı hukuki değerlendirmelere istinaden yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
belirterek, kararın kaldırılarak usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile, tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesine, bu talep kabul görmez ise, gecikmiş itiraz olarak kabul edilerek takibin durdurulmasına karar verilmesini istemiştir....
Ayvalık/Balıkesir Şubesinde bulunan hesabına haciz müzekkeresi yazılmasının talep edildiğini, haciz ihbarnamesinin 22/04/2019 tarihinde bankaya tebliğ edildiğini, bankanın 24/04/2019 tarihli cevabi yazısı ile müteveffaya ait hesaba haciz konulduğunun bildirildiğini, usul ve yasaya aykırı haciz işleminin iptali ile haczin kaldırılması gerektiğini, müteveffanın vefat ettiği 14/04/2019 tarihinden sonra yapılan haciz işlemlerinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, senetteki imzanın müteveffaya ait olmadığını, müteveffanın alacaklı ile bir borç ilişkisinin olmadığını, 76 yaşında olan murisin böyle bir senet düzenlemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bono incelendiğinde imza ve müteveffanın ismi dışındaki yerlerin daktilo ile doldurulduğunun görüldüğünü, bu devirde daktilo kullanılıyor olmasının ayrıca düşündürücü olduğunu, sonuç olarak tebligatın usulsüz olduğunu belirterek, şikayetin kabulünü, ödeme emrinin iptali ile konulan tüm hacizlerin kaldırılmasını, aksi halde imzaya,...