Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibinde haciz safhası olmadığından bir diğer anlatımla haciz bulunmadığından haczedilmezlik (meskeniyet) şikayetinde bulunma olanağının bulunmadığı, takibin konusu itibarı ile İİK 34. maddesi gereğince ilamların icrası her icra dairesinden talep edilebileceğinden, davacının yetki itirazının yerinde olmadığı anlaşıldığından, istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili tarafından; dava dilekçesindeki nedenler tekrar edilerek, müvekkilinin kanser hastası olup tedavi gördüğü, tedavisi sebebiyle süresinde dava açamadığı belirtilarek istinaf yasa yoluna başvurduğu görülmüştür. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; İİK. nun 16. vd maddesi uyarınca açılan memur işleminin iptaline ve İİK'nun 82/12 .maddesine dayalı meskeniyet şikayetine ilişkindir. İİK'nın 82. maddesinin birinci fıkrasının 12. bendi gereğince; haczedilmezlik şikayeti, aynı kanunun 16. maddesinin 1. fıkrasına göre 7 günlük süreye tabidir. Şikayet konusu haciz işlemi şikayette bulunana tebliğ edilmiş ise süre tebliğ tarihinden eğer haciz işlemi tebliğ edilmemişse haciz işleminin öğrenilmesinden itibaren başlar. Bu tarihin aksi ancak yazılı belge ile ispatlanabilir....

Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, dava dilekçesinin taraflarına tebliğ edilmediğini, savunma haklarının kısıtlandığını, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, 08/12/2017 tarihli haciz ile ilgili olarak yaptıkları meskeniyet şikayetlerinin kısmen kabulüne karar verildiğini, alacaklı tarafça bu hacizle ilgili süresinde satış talebinde bulunulmadığını, sonradan aynı taşınmaz için haciz konulmasının dürüstlük ve iyiniyet kuralına aykırı olduğunu, daha önceki meskeniyet şikayetleri kısmen kabul edildiği için aynı taşınmaz için gerçekleştirilen sonraki haciz yönünden aynı şikayette bulunmalarının usul ekonomisine aykırı olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

Muhatabın adreste bulunup bulunmadığı araştırılmaksızın ve bulunmama sebebi tespit edilmeksizin aynı konutta oturduğuna dair tespitte yer almadan davacının oğluna yapılan tebligat usulsüz olduğundan ve icra dosyasında daha önce öğrenme görünmediğinden usulsüz tebligata yönelik şikayetin kabulü ile öğrenme tarihinin 26.06.2021 olarak düzeltilmesine, genel haciz yolu ile ilamsız takipte icra müdürlüğünün yetkisine ve borca itirazın icra müdürlüğüne yapılması gerektiğinden bu yöndeki taleplerin reddine karar verilmesi gerektiğinden istinaf talebinin kabulü ile ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- Davacının istinaf talebinin KABULÜ ile, İSTANBUL 6. İCRA HUKUK MAHKEMESİ'nin 17/09/2021 tarih, 2021/856 Esas ve 2021/1108 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA; 2- Usulsüz tebligat şikayetinin KABULÜNE, İstanbul 11....

Ayvalık/Balıkesir Şubesinde bulunan hesabına haciz müzekkeresi yazılmasının talep edildiğini, haciz ihbarnamesinin 22/04/2019 tarihinde bankaya tebliğ edildiğini, bankanın 24/04/2019 tarihli cevabi yazısı ile müteveffaya ait hesaba haciz konulduğunun bildirildiğini, usul ve yasaya aykırı haciz işleminin iptali ile haczin kaldırılması gerektiğini, müteveffanın vefat ettiği 14/04/2019 tarihinden sonra yapılan haciz işlemlerinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, senetteki imzanın müteveffaya ait olmadığını, müteveffanın alacaklı ile bir borç ilişkisinin olmadığını, 76 yaşında olan murisin böyle bir senet düzenlemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bono incelendiğinde imza ve müteveffanın ismi dışındaki yerlerin daktilo ile doldurulduğunun görüldüğünü, bu devirde daktilo kullanılıyor olmasının ayrıca düşündürücü olduğunu, sonuç olarak tebligatın usulsüz olduğunu belirterek, şikayetin kabulünü, ödeme emrinin iptali ile konulan tüm hacizlerin kaldırılmasını, aksi halde imzaya,...

nın 355. maddesine göre istinaf incelemesinin dilekçede belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılabileceği, davacı borçlu tarafından kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibinde yetki itirazı ile birlikte imzaya ve borca itiraz nedeniyle mahkemeye başvurulduğu, yetki itirazının öncelikle çözümlenmesi gereken itiraz olup yetki itirazının kabulüne karar veren icra mahkemesinin bu kararında alacaklı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedemeyeceği, zira icra mahkemesinin esasa ilişkin bir karar vermediği, borca ve imzaya itirazın yetkili icra müdürlüğünde ödeme emri tebliğinden sonra ileri sürülmesi halinde yetkili icra müdürlüğünün bağlı olduğu icra mahkemesinde değerlendirilebileceği, imzaya ve borca itirazın değerlendirilmesi sonucunda yukarda belirtilen koşulları taşıyorsa davalı alacaklı aleyhine tazminata hükmedilebileceği, icra mahkemesinde takip edilen dava ve duruşmasız işlerde maktu vekalet ücretine hükmedileceği öngörülmüş olup mahkemece takdir edilen vekalet ücreti...

Ne var ki, şikayetçi borçlunun şikayet dilekçesinde, tebligat adresinde faaliyet gösterdiğini iddia ettiği ve icra dosyası içerisinde mevcut 14/07/2020 tarihli haciz tutanağına göre davacı borçlu şirketin tebliğ adresinde faal olduğu, haciz işleminin bu adreste çalışan huzurunda uygulandığı sabit olup , şirket adreste faal olmasına rağmen şirketin adreste tanınmadığı yazılarak ilk çıkarılan tebligatın iade edilmesinin usulsüz olduğu, usulsüz tebligat esas alınarak davacıya TK. 35. maddeye göre tebliğ yapılmasının da usulsüz olduğu, davacının takipten beyan ettiği haciz tarihi olan 14/07/2020 tarihinden daha önceki bir tarihte haberdar olduğu hususunda delil bulunmadığı anlaşılmakla davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına , usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- Davacının istinaf talebinin KABULÜ ile, İSTANBUL 19....

Yukarıda belirtilen nedenlerle, her bir talep hakkında Mahkemece karar verilmesi zorunluluğu göz önünden bulundurularak, duruşma açılması ve taraf teşkili sağlandıktan sonra öncelikle usulsüz tebliğ şikayeti incelenip tebligatın usulsüz olduğunun belirlenmesi halinde, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince şikayetçiden takibi öğrenme tarihi tespit edilerek usulsüz tebligat şikayetinin 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 16/1. maddesi uyarınca (7) günlük süre içinde yapıldığının tespiti halinde tebligat tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesine, öğrenme tarihine göre yetkiye, imzaya ve borca itirazın süresinde yapıldığı sonucuna varılırsa, öncelikle borçlunun yetki itirazı ve sonucuna göre diğer itiraz sebepleri incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve değerlendirme ile karar verilmesi isabetsiz olup (Yargıtay 12....

Borçlu vekilinin tebligat usulsüzlüğü şikayeti dışındaki diğer talepleri borca itiraz niteliğinde olup, takibin şekline göre İİK' nun 62. maddesi uyarınca icra dairesine yapılması gerekir. İcra dairesi yerine, icra mahkemesine yapılan itiraz sonuç doğurmaz. O halde mahkemece borçlunun talebinin tebligat usulsüzlüğü yönünden kısmen kabulü gerekirken borca itiraz niteliğindeki diğer talepleri de kapsar şekilde tümden kabulü isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre borçlunun temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Delillerin Değerlendirilmesi Ve Gerekçe :Davalı alacaklı tarafından davacı borçlu hakkında başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte davacı tarafından usulsüz tebliğ şikayeti ile birlikte imza ve borca itirazlarını ileri sürdüğü, mahkemece usulsüz tebliğ şikayetinin ve sair itirazlarının reddine karar verildiği, davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun; "Adres Değiştirmenin Bildirilmesi Mecburiyeti" başlıklı 35. maddesinin 4. fıkrasına göre; "Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmi kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır." Tüzel kişilerin adreslerinin ara statü, sicil, tüzük ve kuruluş senedi gibi resmi kayıtlarda belirli olması sebebi ile meçhul olması söz konusu değildir....

    UYAP Entegrasyonu