Davacı alacaklı bu sözleşmeye dayanarak kira alacağının tahsili için tahliye istekli olarak davalı aleyhine icra takibi başlatmış olup, davalı borçluya gönderilen ödeme emri 03/11/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı borçlu vekili usulsüz tebligat nedeniyle takibe itiraz edemediklerini belirterek usulsüz tebligatın iptali için İstanbul Anadolu 11. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/364 esasında şikayete gidildiğini ve dava açtıklarını bildirmiştir. Dairemizce 09.12.2015 tarihli geri çevirme kararı ile İstanbul Anadolu 11. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/364 esas sayılı şikayet davası sonucunda verilen kararın kesinleşmiş onaylı bir örneğinin dosya içerisine alındıktan sonra gönderilmesi için dosya geri çevrilmiş ancak anılan dosya hakkında henüz karar verilmediği anlaşılmıştır....
İcra Ceza Mahkemesi'nin 2018/533 esas sayılı dosyasında takibe konu 3 adet çek bakımından karşılıksız çek suçundan cezalandırılması talebinde bulunulduğu, ceza dosyasına sunulan şikayet dilekçesinde çeklerin tahsili amacıyla başlatılan takibe ilişkin takip dosya numarası ve icra dairesinin gösterildiği, ancak ceza davası şikayet tarihi itibariyle takip dosyasından borçluya henüz bir ödeme emrinin tebliğ edilmemiş olduğu, borçluya usulsüzlüğü ileri sürülen tebligatın daha sonra 24/09/2018 tarihinde tebliğ edildiği, dolayısıyla bu tarihten önce ceza dava dosyası ile takipten haberdar olduğunun kabul edilmesi durumunda dahi, henüz usulsüz de olsa bir tebliğ işlemi olmadığından usulsüz tebliğ işleminden haberdar olduğu söylenemez. Ödeme emri tebliğinden önce de borca ve imzaya itiraz süresi başlamaz. Borçlu ancak bir tebliğ işleminden sonra usulsüz tebliği şikayet konusu yapabilir....
Şikayet dilekçesinde tebligatların usulsüz olduğu ileri sürüldüğünden, satış ilanı tebliğinin usulsüz olduğunun ileri sürüldüğünün kabulü gerekir. Somut olayda şikayetçi adına çıkarılan satış ilanı tebliğinin, 27.08.2015 tarihinde Tebligat Kanunu'nun 16. maddesi gereğince, ortaklığın giderilmesi davasının tarafı olan kardeşi ...’a yapıldığından, aynı Kanun'un hasma tebliğ yasağını düzenleyen 39. maddesindeki "Bu kanun hükümlerine göre kendilerine tebliğ yapılması caiz olan kimselerin o davada hasım olarak alakaları varsa muhatap namına kendilerine tebliğ yapılamaz” hükmü nedeniyle usulsüz olduğu anlaşılmaktadır. O halde mahkemece; şikayetçiye satış ilanı tebliği usulsüz olduğundan şikayet konusu ... İli, Polateli İlçesi, ... 429, 369, 283, 355, 351, 548, 409, 201, 354, 171, 385 ve 440 parsel sayılı taşınmazların ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Davacı vekili tarafından vekile satış ilanının tebliğ edilmediği belirtilmemiş olsa da ihalenin feshi davasında borçlu tarafından maddi vakıa olarak açıkça satış ilanının usulsüz tebliğ edildiğinin ileri sürülmesi yeterlidir. İİK'nın 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya (varsa vekiline) tebliğ edilmelidir. Borçluya (varsa vekiline) satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin süreklilik arzeden içtihatlarına göre başlı başına ihalenin feshi sebebi olup, borçlu vekiline satış ilanının tebliğ edilmemesi veya usulsüz tebliğ edilmesi de aynı hukuki sonuçları doğurur. Taşınmazın muhammen bedelin altında satılması nedeniyle zarar unsurunun oluştuğu, dolayısıyla davacının fesih isteminde hukuki yararının mevcut olduğu açıktır. O halde, ilk derece mahkemesince şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. maddesi uyarınca usulsüz tebligat şikayetine ilişkindir. Davacının, tebliğ işlemlerinin usulsüzlüğüne ilişkin başvurusu, İİK'nın 16. maddesi uyarınca şikayet niteliğindedir. Şikayet başvurusu, şikayete konu işlemin öğrenilmesinden itibaren 7 gün içinde yapılmalıdır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Öğrenme tarihinin aksi ise ancak yazılı belge ile ispatlanabilir....
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; İİK'nun 65. maddesinde düzenlenen gecikmiş itiraz, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması, ancak muhatabın bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş olması halinde söz konusu olur. Borçlunun, dilekçesinde gecikmiş itiraz deyimini kullanmış olması, HMK'nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili değildir. Somut olayda, borçlu ...'ye yapılan ödeme emrine ilişkin tebligatın, doğrudan 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi gereğince yapıldığı gibi Tebligat Kanunu'nun 23/8. maddesi uyarınca, tebligatın adres kayıt sistemindeki adrese yapılması durumunda buna ilişkin kaydın tebliğ evrakı üzerine yazılması zorunlu olduğundan ve şikayete konu 04.05.206 tebliğ tarihli ödeme emri tebliğ evrakında bu kaydın da bulunmadığı anlaşıldığından tebliğ işlemi usulsüz olup, başvuru bu hali ile Tebligat Kanunu'nun 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayetidir....
Temyiz Sebepleri Şikayet edilen borçlu temyiz dilekçesinde; takip dosyasından gönderilen ödeme emrinin borçluya usulsüz tebliğ edilmesi nedeniyle ödeme yapılamadığı gibi takibe itiraz da edilemediğini, 30 günlük ödeme süresinin usulsüz tebligat nedeniyle başlamadığını, takip konusu kiraların pandemi dönemine ait olmakla, mücbir sebep nedeniyle ödenememesinden borçlunun sorumlu tutulamayacağını ve takip öncesi gönderilen ihtarnamenin tek kiralayan tarafından keşide edilmesi ve iki haklı ihtar gönderilmemesi nedenleriyle tahliye şartlarının oluşmadığını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesinin kararının bozulmasını talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık; temerrüt nedeniyle tahliye talebine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk İİK md. 16., 68., 269/2., 269/a., 7226 sayılı Kanun Geçici md 2. 3....
Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur." Borçlunun kendisine gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek, tebliğ tarihinin düzeltilmesi ve bu tarihe göre icra dosyasına yapılan itirazın süresinde olması nedeniyle takibin durdurulması için icra mahkemesine başvurması “şikayet” niteliğindedir. İİK’nun 16/1. maddesi gereğince şikayetin öğrenme tarihinden itibaren yedi günlük sürede yapılması zorunludur (HGK. 05.06.1991 tarih ve 1991/12-258 E., 1991/344 K.). Borçlu vekili, öğrenme tarihi olarak 26.09.2012 tarihini bildirdiğine göre 29.09.2014 tarihinde yedi günlük şikayet süresi geçirildikten sonra mahkemeye başvurulduğu anlaşılmaktadır. O halde mahkemece usulsüz tebligat şikayetinin süre yönünden reddi gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru değil ise de sonuçta istem reddedildiğinden sonucu doğru kararın onanması gerekmiştir....
Tebligat Kanunu 32. maddesinin 2. fıkrası muhatabın beyan ettiği tarih tebliğ tarihi addolunur hükmünü düzenlenmektedir. Muhatap, usulsüz tebliği öğrendiğini gösteren bazı işlemler yapmış ise bu halde muhatabın tebligatı öğrendiğini beyan ettiği tarih değil tebligatı öğrendiğini gösteren işlemi yaptığı tarih öğrenme tarihi olarak dikkate alınır. Borçlu vekilinin UYAP'tan vekalet sunması nedeniyle tüm icra evrakını okuma hakkını elde ettiğinden ödeme emri tebligatını görmese dahi tebliğ usulsüzlüğünü öğrendiğinin kabulü mümkün değildir. Şu hale göre şikayet süresinde olup işin esasına girilerek ödeme emri tebligatının usulsüz olup olmadığı konusunda bir karar verilmesi gerekirken şikayetin süre yönünden reddine karar verilmesi isabetsiz olup bozulması görüşünde olduğumdan çoğunluğun onama yönündeki görüşüne katılamıyorum. 06.06.2024...
Borçlunun kendisine gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürmesi, İİK'nun 16. maddesi anlamında bir "şikayet" olup, aynı maddenin 1. fıkrası gereğince borçlunun bu şikayetini, işlemi öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede icra mahkemesine yapması gerekir. Öte yandan, 7201 sayılı Tebligat Kanun'un 32. maddesi gereğince tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir....