WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

nun 21/2 maddesi gereğince tebliğ tarihindeki mernis adresine usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir (H.G.K. 25.01.2006 Tarih ve 2005/2- 772 E. 2006/17 K.). Usulsüz tebliğ şikayeti İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca yasal yedi günlük süreye tâbi olup, bu sürenin başlangıcı usulsüz tebliğin öğrenildiği tarihtir. Dairemizce yapılan değerlendirmelere göre; şikayet süreye tabi olup İİK.'nın 16.maddesi uyarınca usulsüz tebliğden haberdar olunan tarihten itibaren 7 gün içerisinde şikayette bulunulması gerektiği, şikayetin 14.12.2022 tarihinde yapıldığı, şikayetçi 3.kişilere İİK.'nın 89/1 haciz ihbarnamesinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği, buna karşın İİK.'...

Bu nedenle, mahkemece, öncelikle borçlunun, takibi ve usulsüz olduğunu iddia ettiği ödeme emri tebligatını öğrenme tarihinin tespiti gerekir. Somut olayda, borçluya 27.11.2015 tarihinde 103 davetiyesinin tebliğ edildiği görülmekte olup, borçlu, icra mahkemesine yaptığı 14.12.2015 tarihli şikayet başvurusunda, bu tebliğ işleminin de usulsüz olduğunu ileri sürmemiştir. O halde, borçlunun hakkındaki takipten 103 davetiyesinin tebliğ tarihi olan 27.11.2015'te haberdar olduğu anlaşılmakla mahkemece, şikayetin süre aşımından reddi gerekirken, işin esasının incelenerek istemin reddi doğru değil ise de, sonuçta istem reddedildiğinden sonucu doğru mahkeme kararının onanması gerekmiştir. SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.'...

    Ancak, şikayetçi borçlunun istinaf kanun yoluna müracaat etmemesi nedeniyle şikayet edilen alacaklı lehine oluşan usuli kazanılmış hakkın korunması gerekir. İcra emrine yönelik şikayetin dayanağı İİK'nun 16. maddesi olduğundan borçlunun icra mahkemesinde şikayet davası açabilmesi için icra emrinin tebliğ edilmesi gerekmez. Şikayetin, usulsüz işlemin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük sürede yapılmış olması yeterlidir. Şikayet edilen alacaklı vekili istinaf dilekçesinde, faizde hata yapılması ve dayanak ilama göre borçlu vekili olmayan kişiye icra emri gönderilmesi nedeniyle ilamdan kaynaklanan alacak hakkı saklı kalmak kaydıyla icra takip hakkından feragat ettiklerini beyan ederek borçlunun şikayetinde haklı olduğunu açıkça kabul etmiştir. Bu nedenle, mahkemece yapılan yargılamada, şikayet edilen alacaklının yargılama giderlerinden sorumlu tutulması isabetli olmuştur....

    İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; "Tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Borçlunun kendisine gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürmesi İİK'nun 16. maddesi anlamında bir "şikayet" olup, aynı Kanun'un 16/l. maddesi gereğince bu şikayetini işlemi öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede icra mahkemesine yapması gerekir. Hukuk Genel Kurulu'nun 05.06.1991 tarih ve 1991/12- 258 Esas-1991/344 Karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere, seçilen takip şekline göre borçlunun icra dairesine itiraz etmesinden ayrı olarak yedi günlük şikayet süresi içinde tebliğ tarihinin düzeltilmesi için icra mahkemesine başvurması zorunludur....

    Davalı İlknak vekili cevap dilekçesinde özetle, fesih nedeni olarak ileri sürelen hususların yasal şikayet süresinde şikayet konusu yapılmadığından artık ihalenin feshi nedeni yapılmasının mümkün olmadığını, davacı tarafından bedel düşüklüğü şikayet konusu olmadığından artık ihalenin feshi nedeni olamayacağını, yine KDV oranı yönündeki fesih sebebi hakkında da satış ilanının davacı tarafça tebliğ alınmasından sonra şikayete konu edilmediğini, ayrıca satış ilanı tebligatının usulsüz olduğu sebebiyle ihalenin feshini isteme hakkının sadece kendisine usulsüz tebligat yapılan ya da hiç tebligat yapılmayan kişiye ait olduğunu belirterek, davanın reddini, davacının ihale bedelinin %10 oranında para cezasına mahkum edilmesini istemiştir....

    Sıra cetveline yönelik şikayetlerde, şikayetçinin, sırasına şikayet ettiği takipte ödeme emrinin borçluya usulsuz tebliğ edildiğini ileri sürebilmesi için, usulsüz tebligatın şikayetçinin alacağını haleldar etmesi ve kendisine usulsüz tebligat yapılan borçlunun usulsüz tebligattan hiç haberinin olmaması gerekir (benzer nitelikteki Yargıtay 34 XX 487/7967 sayılı ilamı). İİK'nun 16. Maddesinde "Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere İcra ve İflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikayet olunabilir. Şikayet bu muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılır." hükmü yer almaktadır. Tebligat Kanununun 32. Maddesinde "Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır." hükmü yer almaktadır. Her ne kadar, sıra cetvelinin 3....

    Bu yöndeki şikayetin ise aynı maddenin 1.fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük sürede icra mahkemesine yapılması gerekir. İcra müdürlüğüne yapılan şikayet sonuç doğurmaz. Somut olayda, borçluya, ödeme emrinin 20.01.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilinin ise 10.02.2015 tarihinde icra müdürlüğüne verdiği dilekçe ile ödeme emri tebligatının usulsüz yapıldığı iddiası ile birlikte yetkiye ve borca itiraz ettiği, icra müdürlüğünce tebligat usulsüzlüğünün, icra müdürlüğünce incelenemeyeceği gerekçesiyle süresinden sonra yapılan itirazın reddi ile takibin devamına karar verildiği görülmüştür. Tebliğ işlemine yönelik şikayetin icra mahkemesine yapılması gerekip, icra müdürlüğüne yapılan başvuru sonuç doğurmayacağından, memurluk kararı yasaya uygundur....

      İlk derece mahkemesi tarafından; ''...Şikayet eden dilekçesinde; icra dosyasında taraflara yapılan tebligatların usulsüz ve eksik olduğunu ihalenin feshi sebebi olarak ileri sürmüştür. İİK'nın 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya (varsa vekiline) tebliğ edilmelidir. Tebligat eksikliği veya usulsüzlüğü nedeni ile ihalenin feshini isteme hakkı sadece kendisine tebligat yapılmayana veya usulsüz tebliğ yapılana aittir. İhalenin feshini isteyen borçlu kendisi dışındaki diğer ilgililere satış ilanının tebliğ edilmediğini veya usulsüz tebliğ edildiğini ihalenin feshi sebebi olarak ileri süremez. Yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre de açıkça şikayet dilekçesinde ileri sürülmesi kaydı ile borçluya satış ilanı tebliğ edilmemesi veya usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebi olarak kabul edilmektedir....

      Şikayete konu satış ilanı tebliğ evrakı üzerinde; tebligat mazbatasını çıkaran mercii tarafından T.K.'nun 23/1-8. ve Yönetmeliğin 16/2. maddesi kapsamında bir şerh verilmediği anlaşılmakta olup; dağıtıcının kendiliğinden satış ilanı tebliğ işlemini T.K.'nun 21/2. maddesi uyarınca yapması yukarıda değinilen yasa ve yönetmelik hükümlerine aykırıdır. Bu nedenle, sözü edilen tebligat usulsüz olup şikayet süresindedir. O halde mahkemece, satış ilanının usulsüz tebliğ edilmiş olması nedeniyle Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca borçlunun tebliğe muttali olduğunu beyan ettiği 10.10.2014 tarihinin ıttıla tarihi olarak kabul edilip, bu tarihe göre ihalenin feshi isteminin süresinde olduğu dikkate alınarak ihalenin fesih sebeplerinin yerinde olup olmadığı yönünde işin esasının incelenmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

        ŞİKAYET Şikayetçi alacaklı şikayet dilekçesinde; borçlu hakkında başlatılan adi kiraya ve hasılat kiralarına dair ilamsız icra takibinde, tahliye ihtaratı içeren ödeme emrine borçlu tarafından itiraz edilmediğinden ve ödeme emri tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde borç da ödenmediğinden temerrüt oluştuğunu ileri sürerek borçlunun kiralanan taşınmazdan tahliyesini talep etmiştir. II. CEVAP Şikayet edilen borçlu cevap dilekçesinde; temerrüt ihtarına dayalı ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini ileri sürerek şikayetin reddini istemiştir. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İİK'nın 269/a maddesinde düzenlenen temerrüt şartlarının oluştuğu gerekçesi ile şikayetin kabulüne ve borçlunun taşınmazdan tahliyesine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde şikayet edilen borçlu istinaf başvurusunda bulunmuştur. B....

          UYAP Entegrasyonu