Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Şti. vekili; 89/2 haciz ihbarnamesinin usulsüz tebliğ edildiğini, öğrenme tarihi olan 22.12.2014 olarak tespit edilmesine, anılan tarih itibarı ile 89/1 haciz ihbarnamesine süresinde yaptıkları itirazın kabulüne, bu olmadığı takdirde 3. kişinin (İİK'nun 355 ve 356. maddeleri gereğince) borçlunun maaşından kesinti yapılmayan miktar kadar takip borcundan sorumlu tutulması ve sadece sorumlu olmaları gereken miktar olan ve 09.08.2014 tarihinde muaccel hale gelen ve toplamda borçlunun maaşından kesilen hacizler sonrası dosyaya yatırılması gereken 3384 TL maaş alacağını icra dosyasına yatırdıklarından müvekkilinin banka hesapları, araçları ve diğer bütün hacizlerin fekkine ve bu yöndeki taleplerinin reddine ilişkin icra müdürlüğünün 29.12.2014 tarihli kararın kaldırılmasına, borcun tamamından ve dosya borcundan sorumlu olmadıklarının tespitine karar verilmesi istemi ile icra mahkemesine başvurduğu; mahkemece, şikayet kabul edilerek şikayetçi şirkete gönderilen 2. haciz ihbarnamesinin tebliğ...

    İlk derece Mahkemesi dosya üzerinden yaptığı inceleme sonucunda; davacının usulsüz tebliğ şikayeti yönünden tebliğ tarihi olan 21/12/2021 tarihinden itibaren 5 gün içinde itirazların sunulması gerektiği 5. günün 26/12/2021 pazar gününe geldiği, davacının 27/12/2021 tarihi itibariyle davayı süresinde açtığı, bu nedenle usulsüz tebliği şikayeti hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği, yetki itirazı yönünden senet üzerinde İstanbul da yazılı olduğu, ayrıca davacının İstanbul adresine tebligat yapıldığı, bu sebeple yetkisizlik talebinin reddine karar verilerek, kambiyo vasfı yönünden yapılan itirazın incelenmesine geçildiği, bonoda düzenleme yerinin hüküm altına alındığı TTK m. 776/1- f bendinde kullanılan "yerini" ibaresinin tekil olması, düzenleme yerinin birden fazla gösterilmesine engel teşkil ettiği, nitekim bonoda birden fazla düzenleme yerinin gösterilmesinin TTK m. 777/4 hükmünün öngörülme mantığıyla tezat teşkil ettiği, bu yüzden, düzenleyicisi tek olan...

    No:5 İç Kapı No:5 Ovacık Tunceli" olduğu , bu hali ile yapılan tebligatın usulsüz olduğu anlaşılmıştır. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. maddesinde; tebliğ usule aykırı yapılmış olsa bile, muhatap tebliğe muttali olmuş ise tebliğ işleminin muteber sayılacağı ve muhatabın beyan ettiği tarihin, tebliğ tarihi olarak kabul edileceği öngörülmüştür....

    DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. maddesine dayalı usulsüz tebligat şikayeti ile haczedilmezlik şikayeti ve İİK'nın 169. maddesine dayalı borca itiraza ilişkindir. HMK'nın 348. maddesi uyarınca, istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile vereceği cevap dilekçesi ile istinaf yoluna başvurabilir. HMK'nın 347/2. maddesine göre ise, istinaf dilekçesine cevap süresi, tebliğden itibaren iki haftadır. Somut olayda, davalı vekilinin verdiği istinaf dilekçesinin davacılar vekiline 13/10/2021 tarihinde tebliğ edildiği, davacılar vekili tarafından katılma yoluyla istinaf dilekçesinin, iki haftalık yasal süreden sonra 08/11/2021 tarihinde verildiği anlaşılmakla davacıların katılma yoluyla istinaf başvurusunun süresinde olmaması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmiştir....

    İcra Müdürlüğünün 2015/165 Esas sayılı dosyası ile müvekkilleri aleyhine takip yapıldığını, takip dosyasından ödeme emrinin müvekkilleri Susan ve Timothy'nin bilinen son adresi olduğundan bahisle 30/05/2016, müvekkili T2 ise 10/06/2016 tarihinde TK. 35. maddeye göre aynı adreste tebliğ edildiğini, müvekkillerine yapılan tebligatın TK'nın 35. ve yönetmeliğin 57. maddeleri gereğince usulsüz bulunduğunu, TK. 35. maddeye göre tebligat yapılabilmesi için daha önce aynı adreste usulüne uygun bir tebligatın yapılmış olması, muhatabın adresini değiştirmiş ise bu değişikliği bildirmemiş olması, adres kayıt sisteminde bir adresinin bulunmaması gerektiğini, müvekkillerinin Türk vatandaşı olmayıp Türkiye'de ikamet etmediklerini, bu nedenle de tebliğin usulsüz olduğunu, yabancı ülkede yaşayanlara tebligatın nasıl yapılacağının TK'nın 35. maddesi ile Tebligat Yönetmeliğinin 38 ve devamı maddelerinde düzenlendiğini belirterek, davanın kabulü ile davacılara ödeme emirlerinin usulsüz tebliği nedeni ile...

    tebliğ işlemi Tebligat Kanunun'nun 21/1 ve 23/7 maddeleri ile tebligat yönetmeliğinin 30 ve 35.maddeleri hükümlerine uygun olarak yapılmadığından usulsüz olduğunu, yapılan bu usulsüz tebligatlar nedeniyle takipten haberdar olmadıklarını, itiraz süresini kaçırdıklarını, haksız veyersiz olarak haciz işlemi uygulandığını ve zarara uğradıklarını, T1 hakkında 09/07/2019 tarihinde fiili haciz işlemi için adresine gelindiğinde ancak o zaman icra takibinden ve takibe konu senetlerden haberdar olduklarını, bu sebeplerle 11/06/2019 ve 13/06/2019 olarak kabul edilen ödeme emri tebliğ tarihlerinin öğrenme tarihi olan 09/07/2019 olarak düzeltilmesini talep etmiş devamla; takip konusu senetteki imzaya ve borca faize ve ferilerine itiraz ettiklerini, icra takibine konu senetlerle hiçbir ilgilerinin olmadığını beyanla, tüm itirazlarının kabulü ile takibin iptalini davalının kötüniyetli takip nedeniyle takip konusu alacağın %20 si oranında tazminata ve %10 oranında para cezasına mahkumiyetine karar verilmesini...

    İcra Müdürlüğü'nün 2014/8581 ve 2014/8582 Esas sayılı icra takip dosyalarından ödeme emirlerinin borçluya 07.04.2014 tarihinde, 2014/2175 Esas ayılı dosyasından 31.01.2014 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun ise İİK'nun 168. maddeinde öngörülen yasal beş günlük süreden sonra 23.05.2014 tarihinde icra mahkemesine başvurup ödeme emri tebliğ işlemlerinin usulsüz olduğunu ileri sürüp imzaya itiraz ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, öncelikle, borçlunun ödeme emri tebliğ işlemlerinin usulsüzlüğüne yönelik şikayeti konusunda inceleme yapılıp tebligatların usulsüzlüğü hakkında HMK'nun 297. maddesine göre bir karar verilmeden ve dolayısıyla İİK'nun 168. maddesi uyarınca imzaya itirazın süresinde olup olmadığı saptanmadan imzaya itirazın esasının incelenmesi suretiyle karar verilmesi isabetsizdir. Diğer taraftan, borçlunun İstanbul 2....

      üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, mahkeme kararının kaldırılmasına ve yerine; ihtarname tebligatları usulsüz olsa da cevabi ihtarname ile usulsüz tebligata muttali olunduğu ve hesap kat ihtarnamesi tebliğ şartı gerçekleştiğinden takip talebine ihtarname aslının eklenmemiş olmasının icra emri gönderilmesine engel olmadığı gerekçeleriyle şikayetin reddine hükmedildiği, kararın borçlular tarafından temyiz edildiği anlaşılmaktadır....

        Somut olayda; kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte, borçluların, usulsüz tebliğ şikayeti, dayanak belge şikayeti, kambiyo vasfına ilişkin şikayet, imzaya itiraz ve bononun protesto edilmediğine ilişkin şikayet şeklinde itirazlarının bulunduğu görülmektedir....

        Davada haklı çıkan tarafın, davasını vekille takip etmesi durumunda, lehine hükmedilen vekalet ücreti de, HMK'nın 323/1- ğ maddesi uyarınca bir tür yargılama gideri olup, sorumlusu yine HMK'nın 326. maddesine ve yukarıda açıklanan kurala göre belirlenecektir. İncelemeye konu olayda, davalı alacaklının usulsüz tebligat şikayeti davasında tebligatın usulüne uygun olduğunu belirterek davaya karşı koyduğu ve yargılama sonucunda şikayetin kabulüne karar verildiği anlaşıldığından, HMK'nın 326. maddesi uyarınca davalının yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulması gerekir. Bu halde, ilk derece mahkemesi kararı usulsüz tebligat şikayetine ilişkin yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden de usul ve yasaya uygundur....

        UYAP Entegrasyonu